• Merhaba Ziyaretçi.
    "Minimalist Fotoğraflar" konulu yarışmamız başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de yarışmada görmek istiyoruz...

Yaşam Niteliği

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Yaşam Niteliği

Yaşam, bedenin temel gereksiminlerinin karşılanması ve hastanın hayatını ve yaşantısını normal bir şekilde devam etmesidir. Buna normal yaşam kalitesi denir.
Diğer bir anlamı ise yüksek yaşam standartları diye tanımlanan (aslında öyle olmayan) temel gereksinimin üzerinde aşırı lüks ve maliyetli gereksinim tüketimi anlayışı ile bu kavram yozlaştırılmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü, "hedefleri, beklentileri, standartları, ilgileri ile bağlantılı olarak, kişilerin yaşadıkları kültür ve değer yargılarının bütünü içinde durumlarını algılama biçimi" olarak tanımlar yaşam kalitesini (quality of life). Bir diğer ifadeyle; yaşam kalitesi, kişinin içinde yaşadığı sosyokültürel ortamda kendi sağlığını öznel olarak algılayışını tanımlamaktadır. Yani bu kavram tıp teknikleri, laboratuar işlemleriyle ölçülen bir nicelik değil, sübjektif olarak yaşatılan bir niteliktir ve aslında pahalı zevklerle doğrudan bir ilişkisi yoktur. Esas amaç kişilerin kendi fiziksel, psikolojik ve sosyal işlevlerinden ne ölçüde memnun olduklarının ve yaşamlarının bu yönleri ile ilgili özelliklerin varlığı veya yokluğunun ne ölçüde onları rahatsız ettiğinin saptanmasıdır. Bir örnek vermek gerekirse; merdiven inip çıkamamak bir fiziksel işlev kaybı değerlendirmesiyken, merdiven çıkamamanın kişinin yaşamının niteliği üzerine olan öznel (algılanan) etkisi yaşam kalitesi ile ilişkilidir. Merdiven çıkamayan birinin, mesela, çok acil bir hasta yakınını ziyaret edemeyişi ve bunun hastanın kaybedilmesiyle imkânsız hale gelmesi onun yaşam kalitesi üzerinde ciddi tahribat yapabilirken; merdiven çıkamayan ve bunu dinlenmek için geçici bir fırsat olarak görüp kitap okuyarak çok zamandır yapmak istediği bir arzusunu gerçekleştirmeye çalışan biri için yaşam kalitesi üzerinde olumlu katkı bile sunabilir. Bir başka örnekle, kişinin kaç saat uyuduğu değil, uykusundan memnun olup olmadığıdır yaşam kalitesini belirleyen.
Yaşam kalitesini yakalamış insan huzurlu insandır. Huzur kişinin kendisi ve çevresiyle barışık olmasını, belli bir gücü ve başarıyı da içeren, mutluluktan öte bir duygudur.
Huzurlu insan iyi tasarımlanmış bir makine gibi güçlü ve yararlı bir şekilde aktiftir. Gücü ve yararlılığı, tıpkı makineninki gibi, dengeli ve düzenli hareketten, birçok faktörün belli bir hedef için uyumlu işbirliğinden doğar. Huzurlu insan nereye gitmek ve ne yapmak istediğini bilir. Benliğinin bütün parçaları uyum içinde çalıştığından önemli işler başarır. Sorunları çözer, büyük buluşlar gerçekleştirir, yeni güzellikler yaratır. Kendi yaşamını kontrol eder; yaşamın kendisini sürüklemesine izin vermez.
Bütün bunlar yaşamda kaliteyi yakalamış bir kişinin iç dünyasından gelen özelliklerdir. İnsan iç ve dış dünyadan oluşan bir bütün olduğuna göre, kişinin huzurlu olması için dış etkenlerin de belli bir kaliteye ulaşması gerekir. Bunun için de yaşadığı ülkede bir takım asgari standartların bulunması şarttır.
Yaşam kalitesinin pek çok bileşkeni vardır: sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanma, yeterli beslenme ve korunma, sağlıklı bir çevre, hak, fırsat ve cinsiyet eşitliği, günlük yaşama katılma, saygınlık ve güvenlik. Bu bileşenlerin hepsi tek tek önemlidir; birinin bile eksikliği kişinin "ben kaliteli bir yaşam sürüyorum." duygusunu zedeler.
Dahası, yaşam kalitesinin toplamı veya ortalaması alınamaz. Bu yüzden yaşam kalitesinin tanımlanması ve ölçümü zordur. İnsanların yaşam kalitesi diye adlandırdığı çoğu şey kültürel esaslıdır. Tek bir toplumun içinde bile yaşam kalitesinin ne olduğu alt kültürlere ve bireylere göre farklılık gösterir.
Önceki ifadede yani yaşam kalitesinin ölçülemeyeceğini söylese de, 2006 yılında World Competitiveness Yearbook araştırmada kültür, çevre kalitesi, yüksek yaşam standartları, güvenlik, konut ve alışveriş konuları baz alınarak yüksek yaşam kalitesine sahip ülkeler sıralanarak bunun ölçülebilir bir nicelik olduğu gösterilmiştir.
Diğer yapılan bir araştırmada ise; 2007 yılında Eurlife adı altında Avrupa’da yaşam koşulları ve yaşam kalitesi hakkında bir veri tabanı oluşturuldu. 25 Avrupa Birliği üyesi ülkesi ve 3 aday ülke olan Türkiye, Bulgaristan ve Romanya kapsamında geliştirilen çalışmada çeşitli konu başlıkları altında çeşitli parametreler baz alınarak yapıldı. Bu konular arasında; sağlık, çalışma, çevre, kazanç ihtiyacı, eğitim, aile, sosyal katılım, konut, ulaşım, güvenlik, rekreasyon/boş vakit, yaşam memnuniyeti.
 
Kentsel Yaşam Niteliği (Kalitesi)

Kentsel yaşam kalitesi, mimarlar, kent plancıları ile kentleşme, çevre sorunları ve yerel yönetimler konusunda uzman kişilerce geliştirilmiş bir kavramdır. “Kentsel Yasam Kalitesi, dar anlamıyla, toplumsal, ekonomik ve mekânsal öğeler açısından kent tanımına giren yerlerde, kentsel alt yapı, iletişim, ulaşım, konut ve benzeri olanakların sunulma düzeyinin önceden belirlenen ölçülerin üstünde olması durumudur. Geniş anlamıyla, “kentsel yasam kalitesi” kavramı, toplumsal, kültürel, siyasal öğe ve süreçleri de içerir. Kentin sunduğu olanak ve fırsatlardan örgütler, katmanlar içinde yasayan bireylerin eşit, dengeli, gereksinimleri oranında yararlanması, eğitsel, sanatsal, ekinsel, siyasal etkinliklere, süreçlere etkin biçimde katılabilme olanaklarına sahip olabilmesi söz konusudur.” Kentsel yasam kalitesi, çağdaş kent ve çevre standartlarının bir kentte sağlanmasının yanında, kentli haklarının da herkese sağlanmış olması ile doğrudan ilgilidir. Bu bağlamda Torunoglu’na göre kentsel yasam kalitesi kavramını, Türkiye gibi kentsel sorunları kriz noktasına gelmiş bir ülkede değerlendirmek ve yorumlamak hiç de kolay değildir. Temel insan hak ve özgürlükleri ile birlikte, dayanımsa hakları arasında sayılan “çevre hakkı” kavramı ve sonrasında “kentli hakkı” anlayışı, çağdaş ve yaşanabilir çevre, planlı kentsel mekanlar, kentsel yasamın standartlarını artırmada birer girdi olarak ele alınabilir. Fakat sorun tek basına iyi tasarlanmış konutların yapılması, sağlıklı içme suyunun temini veya çöplerin düzenli toplanmasında yatmamaktadır. Bunların yanında, yanıt verilmesi gereken soru kentin işlevlerini nasıl yerine getirdiğidir. Kentte yasayan insanların toplumcu bir tarzda demokratik geleneklere sahip olmaları ile bağlantı kurulmalıdır.
Dünya nüfusu ve buna oranla kentli nüfusu sürekli artmaktadır. Ancak kentli nüfusunun %30’u gecekonduda yasarken, 1 milyar insanın da temiz su ve kanalizasyondan yoksun bulunmaktadır. Bu veriler ışığında kentsel yasam kalitesi kavramının önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Kentsel yasam kalitesi, kente yeni nüfus grupları çekmede bir anlamda kentin reklâmında, önemli bir yer tutar. Pek çok yerel yönetim, internet yoluyla kenti tanıtırken, öncelikle doğal güzelliklerinden ve insanlara sunduğu kentsel yasam kalitesinden bahsetmektedir. Yasam kalitesini yükseltecek yönde kararlar almak ve uygulamak yetkililer için çok önemlidir. Zira küreselleşme ve bölgeselleşme hareketleri uluslar arasındaki fiziksel ve ekonomik engelleri kaldırınca, çok uluslu şirketler, global ekonomik sistemin aktörleri olmuşlar, ülkeler yerine de kentler bu sistemin yapıtaşları haline gelmişlerdir. Sonuçta, bir kentler sistemi hiyerarşisi oluşmuştur. Çok uluslu şirketlerin yatırımlarını kendilerine çekmek isteyen kentler birtakım şartları da yerine getirmek durumundadırlar. Yüksek kaliteli altyapı, iletişim olanakları, ulaşım ve güvenlik hizmetleri, iyi yetişmiş insan kaynağı ve ekonomik gelişmeyi sağlayacak gerekli teknolojik birikim bunların en önemlilerindendir. Tüm bunlar da zamanla halkın yasam kalitesinde artış sağlayacaktır. Büyük bir ekonomik patlama gösteren Çin’in sahil şeridindeki kentler, buna iyi birer örnek teşkil etmektedir.
Kentsel yasam kalitesinin düşük olduğu yerlerde, bireylerde yer değiştirme eğilimi ortaya çıkmaktadır. Bu sonuç bölgeler arası dengesizlik ve göç sorununa neden olmaktadır. Kent ve bölge planlama faaliyetlerinde, ele alınması gereken kavramlardan, kentsel yasam kalitesi kavramı, yeni bir araç olarak görülmektedir. Kentsel yasam kalitesi, plancı, politikacı ve halk kitleleri arasında da bütünleştirici olabilecek bir kavramdır. Yasam kalitesi araştırmalarında elde edilecek sonuçlar üç grubu da etkileyecektir. Yasam kalitesinin yüksek olması kentsel alanda ekonomik canlılığın artmasına, yerleşimin ekonomik anlamda zenginliğine de katkıda bulunacaktır.
 
Yaşam Niteliğini Arttırmak

Yaşam Niteliğini Artıran 45 Faydalı Öneri


1- Canlanmak ve kendinizi daha enerjik hissetmek için sırt üstü yatın ve ayaklarınızı havaya kaldırın. Böylece kan akışı başınıza doğru hızlanacak ve sonunda beyninize daha fazla oksijen ulaşacak. bu da sizi canlandırmaya yetecek.

2- Kendinizi çabucak iyi hissetmek için hayatınızın 5, 10 hatta 20 yıl sonra nasıl olacağını düşünün. Geleceğe dair hayaller kurmak kendinizi iyimser ve mutlu hissetmenizi sağlayacak.

3- Egzersiz yaparken gereğinden fazla kardiyo çalışması yapmak, kaslara zarar verebilir. Bu da güç kaybı anlamına gelir ve metabolizmayı yavaşlatarak, kilo alımına sebep olur. Bu nedenle başta 30 dakika ağırlık çalışıp sonra 20 dakika kardiyo egzersizleri yaparak bir denge kurmaya çalışın. Böylelikle yoğun kardiyo egzersizleriyle bedeninizi yormadan ağırlık çalışmanızı yapmış olursunuz.

4- Dişlerinizin beyazlığını korumak isterseniz sitrik, malik ve tartarik asitler içeren sodalardan ve buzlu çaylardan uzak durun. Çünkü bu zararlı asitler diş minesini aşındırabilir. Alışveriş yaparken içeceklerin içerik etiketlerine bakmayı alışkanlık haline getirin.

5- Isırarak elma, havuç ve salatalık yerseniz nefesinizi tazelemiş olursunuz. Bu temizleyici yiyecekler tıpkı diş macunu gibi ağız kokusuna sebep olan bakterileri ağızdan uzaklaştırıyor.

6- Dudak parlatıcısı olarak en az 15 koruma faktörlü olanları tercih edin. Çünkü korumasız dudak parlatıcıları UV ışınlarını yansıttığı için güneşin cilde verdiği zararlı etkileri artırıyor.

7- Şifrenizi, toplantı saatinizi ya da sizin için önemli olan bir tarihi hatırlamak için o bilgiyi okurken sakız çiğneyin. Çünkü sakız çiğnerken beyne doğru olan kan akışı hızlanır ve bu da hatırlama gücünüzün yüzde 40 oranında artmasını sağlar.

8- Alkol aldıktan sonra ertesi gün kendinizi kötü hissetmek istemiyorsanız içmeden önce fındık, ton balığı ve tahin gibi yağlı yiyecekler tüketin. Yağ, vücudunuzun alkolü emişini yavaşlatacak ve siz de bu sayede ertesi gün daha rahat olacaksınız.

9- Eğer sık sık vajinal mantar enfeksiyonlarına yakalanıyorsanız dantel dokulu ve sentetik iç çamaşırlarından uzak durmalısınız. Bu tür kumaşlar dokuları nedeniyle bakterileri çekip vajina bölgesindeki asit dengesinin bozulmasına ve enfeksiyon oluşumuna sebep olabilirler.

10- Sürekli bilgisayar kullanmanın gözünüze zarar vermesini önlemek için her birkaç saatte monitörden uzak bir noktaya balon, yavaşça gözlerinizi açıp kapatın. Bunu üç kere tekrar edin. Daha sonra göz bebeklerini önce sağa ve sonra sola kaydırarak aynı hareketi üç kez daha tekrar edin. Böylece gözleriniz dinlenecek.

11- Araştırmalar, vücuttaki oströjen seviyesinin sigaradan alınan zevki artırdığını gösteriyor. Sigaraya karşı aşırı bir bağımlılığınız yoksa ve sosyal içiciyseniz bu alışkanlığınızdan adet döneminizden iki hafta önce kurtulabilirsiniz. Bu dönemde bu hormon en, alt seviyesine düşer, bu da sigarayı bırakmanızı kolaylaştırır.

12- Soğuk algınlığı ya da grip mikrobundan uzak durmak için hapşıran ya da öksüren bir kişiden uzak durmaya çalışın.

13- Böylece havadaki mikroplu partiküller size ulaşmamış olur.

14- Ofisteki masanıza zambak, gül gibi çiçekler koymayı etmeyin. Bu bitkilerin kokuları beyin kimyanızı etkiler ve kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar.

15- Zihninizi açmak ve kendinizi daha iyi hissetmek için bir fincan kahve için. Kafein, kendinizi mutlu hissetmenizi sağlayan seratonin ve dopamin hormonlarının daha fazla salgılanmasını sağlar.

16- İş görüşmesinden önce on dakika arkadaşlarınızla sohbet ederek kafanızı dağıtın: Bu şekilde başarıya ulaşma şansınızı yükseltebilirsiniz.

17- Nane, yeşil elma veya muz yağını üç kez koklayarak içinize çekin. Bu aromalar iştahınızı keserek zararlı yiyeceklerden uzak durmanızı sağlarlar.

18- Günde en az 1,5 litre su için. İç organların rahat çalışması, hücrelerin kendilerini yenilemesi ve toksinlerin atılabilmesi için bol suya ihtiyaç vardır. Taze ve parlak bir cildin sırrı da bol su içmektir.

19- Yeni çıkmaya başladığınız erkek arkadaşınızın evinde ilk defa kalacaksanız ve diş fırçanız yanınızda yoksa, diş macunuyla gargara yapabilir ya da parmağınızı fırça gibi kullanmayı deneyebilirsiniz.

20- Genel sağlık kontrolü için tırnaklarınızı her ay bir kere kontrol edin, bakımlarını ihmal etmeyin. Tırnakların kolay bir şekilde kırılması demir ya da protein eksikliğine işaret edebilir. Sarı renkli tırnaklar kan dolaşımının düşük seviyede olduğunu ve soluk renkli tırnaklar anemi hastalığı olduğunu gösterir.

21- Yapılan araştırmalar, koşma egzersizinin yürüyüşe oranla daha çok kalori yaktırdığını gösteriyor. Yarım saatlik bir koşuyla 300 kalori yakmak mümkün. Yarım saatlik bir yürüyüşle ise ancak 150 kalori yakılabiliyor.

22- Sık sık tuvalete gitmek zorunda mı kalıyorsunuz? Eğer öyleyse yapay tatlandırıcı içeren besinlerin tüketimini durdurun. Bu tür maddeler mesanenizi uyardıklarından sık sık tuvalete gitmenize sebep olabilirler.

23- i-Pod dinlerken müziğin sesini çok açmayın. Kulaklıkla sürekli ve yüksek sesle müzik dinlemek kulağınızı belli bir desibel seviyesine alıştırabilir, bu da zamanla işitme duyunuza zarar verebilir.

24- Kendinizi çok moralsiz hissettiğiniz bir zamanda arkadaşınıza onun en komik ya da en nazik insan olduğunu anlatan bir e-posta atın. Kulağa tuhaf gelebilir ama başkaları için duygularınızı ifade etmek kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacak.

25- Eğer dar kesimli jean’inizin içine girmekte zorlanıyorsanız şeftali, muz gibi potasyumdan zengin yiyecekler tüketmelisiniz. Potasyum vücuttaki fazla suyun atılmasına yardımcı olur.

26- Favori şarkınızı söylerken kendinizi mutlu hissedebilirsiniz. Bu, oksitoksin hormonunuzun yükselmesini sağlar.

27- Ani bir yaralanma ya da sıyrık yaşadığınızda yarayı bandajlamadan önce üzerine vazelin sürün. Eğer elinizde vazelin yoksa tükürüğünüzü sürün. Tükürüğün doğal içeriği iyileşmeyi hızlandıracaktır.

28- Yatak odanızın dinlendirici bir ortama sahip olmasını istiyorsanız dekorasyonda kan basıncı seviyelerini düşüren mavi, yeşil ya da lila renklerini tercih edin. Çalışma odanızın dekorasyonunda kırmızıyı kullanırsanız enerjinizi yükseltip sinir sisteminizi uyaracağından daha verimli olabilirsiniz.

29- Eğer cildiniz sivilce oluşumuna eğilimliyse bolca somon, ceviz ve kanola yağı tüketin. Bu yiyecekler, ciltteki sivilce üreten bezlerin gereğinden fazla çalışmasına engel olurlar.

30- Mutsuz olduğunuzda bir komedi filmi izleyin. Gülmek, vücuttaki endorfin hormonunun yükselmesini sağlar, kan basıncını düşürür ve gelecek için sizi daha umutlu kılar.


31- Bir ilaç yutacağınız zaman mutlaka su kullanın. Çünkü susuz ilaç yutmaya kalkarsanız yemek borunuzu tahriş edebilirsiniz, bu tahriş zamanla ülsere ya da reflü oluşumuna sebep olabilir.

32- Her gün çantanızı dönüşümlü olarak farklı kollarınızda taşıyın. Aksi halde çantanızı sürekli taşıdığınız kolunuzda kas ağrıları oluşabilir.

33- İdrar yolları enfeksiyonunu etmek için antibiyotiğe ihtiyacınız olabilir. Doktorunuzdan gerekli ilaçları almadan önce ağrıyı hafifletmek için genital bölgenize serinlik veren ıslak bir havlu koyabilirsiniz. Soğuk; idrar yollarınızı uyuşturur, bu sayede idrarınızı yaparken acı duymayı en aza indirirsiniz.

34- Eğer uykuya dalmakta güçlük çekiyorsanız nefes egzersizi yapmayı deneyin. Bunun için elinizi midenize koyun ve altıya kadar sayarken derin nefes alın. Sonra üçe kadar sayarak nefesinizi dışarı verin. Bunu sekiz kez tekrarlayın. Bu basit egzersiz nabzınızı düşürecek ve stres hormonlarının seviyesini azaltacak.

35- Metabolizma hızınızı artırmak için badem yiyebilirsiniz. Badem, kalori yakmanızı sağlayan bileşimler içerir.

36- Saçınızı at kuyruğu yapmayı seviyorsanız gevşek biçimde toplamaya dikkat edin. Çünkü saçı sürekli aynı yerden sıkı sıkı bağlamak tokanın olduğu bölgeyi yıpratır ve saç tellerinizin zamanla kopmasına sebep olabilir.

37- Kramplardan kurtulmak için hergün ekstra birkaç bardak su içmeyi ihmal etmeyin. Susuzluk, krampların en sık görülen sebebidir.

38- Eğer tüylerinizi alırken jilet kullanıyorsanız bacak, koltuk altı ve bikini bölgesi için ayrı ayrı jiletler kullanın. Aynı jiletin kullanılması, derinin mikrop kapmasına yol açabilir. Son yıllarda bu sebeple doktora başvuranların sayısında gözle görülür bir artış olduğu biliniyor.

39- Güne iyi bir kahvaltı ile başlamayı adet haline getirin. Günün erken saatlerinde yapacağınız iyi bir kahvaltı dinamizminizi, hareket kabiliyetinizi artırır ve gün boyunca daha az açlık hissetmenizi sağlayarak metabolizmanızı hızlandırır. Kahvaltıya başlamadan önce bir- iki porsiyon meyve yiyin ve bir bardak su için.

40- Şarap, antioksidan içerdiği için vücudumuzun hastalıklara karşı direncini artırır. Şarabın kalitesinde üzümlerin yetiştirildiği bölge de çok etkili, özellikle bol yağmur alan bölgelerin mahsülleri diğerlerine göre daha sağlıklıdır.

41- Evinde onlarca kedi besleyen kadınlardan olmanızı tavsiye etmiyoruz ama bir tane edinmeyi ihmal etmeyin. Çünkü bir kedi yavrusuna sahip olmak kalp krizi riskini yüzde 40 oranında azaltabilir.

41- Her zaman aynı ağrı kesiciyi kullanmayın. Çünkü o zaman vücudunuz bu ağrı kesiciye alışıp vücudunuz üzerindeki etkisini yitirebilir. Doktorunuza danışarak farklı ilaçlar kullanmaya çalışın.

42- Yüksek topuklu ayakkabı giydiğiniz bir günün akşamında ayaklarınız ağrıyorsa kaslarınızı rahatlatmak için bir sandalyede oturup, ayaklarınızı birleştirin. Sonra iki ayağınızla da alfabeyi (önce küçük sonra büyük harflerle) çizermiş gibi yapın.

43- Alerjiyle savaşmak için dudaklarımzı hemen sevgilinizinkilerle birleştirin. Yarım saat öpüşmenin bağışıklık sistemi üzerinde sakinleştirici bir etkisi var. Bu da sizi havadaki bahar nezlesi tetikleyicilerinden korur.

44- Adet öncesi sendrom kalsiyum eksikliğiyle ilgili olabilir. Bu nedenle her gün yeterli derecede yoğurt, süt ve peynir tüketerek ihtiyacınız olan kalsiyumu almaya özen gösterin.

45- Düzensiz adet dönemi günlük programınızın çok yoğun olduğunu ve artık yoğunluğunuzu hafifletmeniz gerektiğini gösterir. Çok fazla çalışmak ve az uyumak adet görme düzeninizi etkileyebilir.
 
Sağlıkta Yaşam Niteliği

Yeni bir kavramın tanımlanması hem zordur, hem zaman alır. Yeni bir kavramı tanımlamanın iki boyutu vardır: Bir yandan, tanımın içeriğinde nelerin olması gerektiği kararlaştırılır, öte yandan nelerin bu tanımın dışında kalması gerektiği belirlenir.
Sağlıkta yaşam kalitesi kavramının içine nelerin girmesi gerektiği konusunda farklı görüşler olmakla birlikte, örneğin bedensel ve ruhsal becerilerin, kişinin kendine özgü beklenti ve algılarının bu tanımda yer almasının uygun olacağını aşağı yukarı bütün yazarlar benimsemektedir. Ancak, sağlıkta yaşam kalitesi için bütün yetkililerce üzerinde fikir birliğine varılmış bir tanım, henüz geliştirilmemiştir.

Yine de burada birkaç tanım önerisi aktarmak gerek. Sağlıkta yaşam niteliği;

  • İki komponenti olan iyilik halidir; bunlardan birincisi fiziksel, ruhsal ve sosyal iyilik haline temsil eden gündelik faaliyetleri yürütebilme yeteneğidir, ikincisi ise işlen görme ve hastalıkların kontrolünün düzeyi ile ortaya çıkan hasta doyumudur.
  • Yaşamın iyi ve doyum sağlayan karakterinin bir bütün olarak, öznel biçimde algılanmasıdır.
  • Hastanın beklentileri ile erişebildiklerinin arasındaki uçurumun olabildiğince az olmasıdır.
  • Bir hastalığın ve ona bağlı tedavinin hastada yarattığı işlevsel etkilerin hasta tarafından öznel biçimde algılanışıdır.
  • Bireyin yaşamdan ve kişisel iyilik hali denen genel durumdan sağladığı doyumun bir bütün olarak ifadesidir.
  • Hastanın, hem içinde yaşadığı kültürel yapı ve değerler sistemi bağlamında, hem de kendi amaçları, beklentileri, standartları ve endişeleri açısından, yaşamdaki durumu ile ilgili algısıdır.

Sağlıkta yaşam niteliği kavramından sağlıkçıların ne anladığını kavrayabilmek için bu tanımları, tek tek olduğu kadar bir arada da düşünmek gerekiyor.
 
Geri
Top