Bizler hayatı yaşarken; hayat bize yaşadıklarımız üzerinden veya birilerinin yaşadıkları üzerinden, daima mesajlar veriyor. Bizler bazen bu mesajları deşifre etmeye çalışırız. Bazen de fark etmeden, deneyimler geçeriz. Ama daha sonra ise birde bakarız ki, bu yaşanmışlıklar üzerinden, sürekli eğitilmiş ve öğretilmişiz. Ve öğretirken hayat bize birçok şeyleri, bizde öğretmişiz bir başkasına bazı şeyleri. Bunu yaşarken de o kadar detaylı, açık sinyaller veriyor olmasına rağmen, bazen tekrarlarız kendimizi. Aslında baktığımızda tekrarlanan yaşamlar oluşturmamamız ise çok zor değildir. Yapmamız gereken öncelikli şeylerden biri, ne olmak istediğimizi fark etmemizdir. Yani istenilenin şeyi iyi seçmemiz gerekir. Ve sonrasında istenilen şeye sadık kalabilmemiz gerekir. Çünkü insanlar bu hayatı yaşarken hep “Olmak” ister. Ve olmak için çabalarken bu hayatta kişi; bazen eş olur, bazen çocuk olur, bazen çalışkan olur, bazen doktor olur, bazen hasta olur, bazen patron olur, bazen çalışan olur. Ama sürekli bir şeyler olmak ister. Dolayısıyla bizler hayatta olmak üzerine seçimler yaparız. Ancak süreç içersinde yaptığımız seçime sadık kalmamız gerektiğini unuturuz, maalesef.
Baktığımızda hayat bize sürekli olarak, “olmanın” ne demek olduğunu, nasıl olunması gerektiğini anlatır.
Olmanın; Bazen kavuşmak olduğunu… Bazen özlemek olduğunu… Bazen onca kalabalığın içinde yalnız tek başına kala kalmak olduğunu… Bazen gerçeklerle yüzleşmek olduğunu… Bazen bilmek, anlamak olduğunu… Bazen kabul etmek olduğunu… Bazen inkar etmek olduğunu… Bazen incinmek, bazen affetmek olduğunu… Bazen çelişki, bazen çaresizlik olduğunu… Bazen düşününce içimize sığmayan ama bir an için unutunca da, dışımızda kalanlar olduğunu anlatır. Ve bazen gözlerimizi kapatınca yanımızda olanın, hayalimiz olduğunu… Bazen de gözlerimiz açıkken dokunduğumuzu zannettiklerimizin, aslında olmadığını anlatır. Ve bazen olabilmek için gitmek gerektiğini…Bazen ne kadar bekleyeceğini bilmeden beklemek gerektiğini anlatır. Bazen yıldırımın aynı yere iki kez düşebileceğine inanmamız gerektiğini, o nedenle de tedbir almamız gerektiğini bize anlatır. Hayat bize sürekli anlatır anlatmasına da,biz görmek istemeyiz olan bitenleri. Çünkü hayatın anlattıkları değil, bizim ne anladığımızdır, daha doğrusu ne anlamak istediğimizdir asıl olan, o an.
Hayat bize sürekli olarak öğrendiğimizi anlatır. O yüzden de bazen yorar, bazen dinlendirir bizi.
Çünkü her insan hayatta; kendi yaşam alanlarını geliştirmeye, genişletmeye çalışırken; bazen yapması gerekenleri, hiçbir zaman yapmaması gerekenleri ve sürekli yapması gerekenleri bilmesi gerekir. Yoksa öbür türlü istediği tepkiyi yapamamanın verdiği yükü bindirir kendi üstüne. Oysa yaptıklarından hangisinden vazgeçerse, yapmak isteyip de yapmadıkları yerleşecek yerine, bir bilse...
O nedenle hayata “Ben” diye yerleşmek yerine, “Olmak” için çabalamak gerekir.
İşte bunun içinde öğrenmeye, yaşamaya çabalamak gerekir. Yaşarken olabildiğin kadar olmak gerektiğini ve her zaman için daha iyisi olduğunu bilmek gerekir. O yüzdende olabilmek için, “Oldum” dememek gerekir.
Yaşarken olabildiğinizin en iyisi olabilmeniz dileğiyle…
Baktığımızda hayat bize sürekli olarak, “olmanın” ne demek olduğunu, nasıl olunması gerektiğini anlatır.
Olmanın; Bazen kavuşmak olduğunu… Bazen özlemek olduğunu… Bazen onca kalabalığın içinde yalnız tek başına kala kalmak olduğunu… Bazen gerçeklerle yüzleşmek olduğunu… Bazen bilmek, anlamak olduğunu… Bazen kabul etmek olduğunu… Bazen inkar etmek olduğunu… Bazen incinmek, bazen affetmek olduğunu… Bazen çelişki, bazen çaresizlik olduğunu… Bazen düşününce içimize sığmayan ama bir an için unutunca da, dışımızda kalanlar olduğunu anlatır. Ve bazen gözlerimizi kapatınca yanımızda olanın, hayalimiz olduğunu… Bazen de gözlerimiz açıkken dokunduğumuzu zannettiklerimizin, aslında olmadığını anlatır. Ve bazen olabilmek için gitmek gerektiğini…Bazen ne kadar bekleyeceğini bilmeden beklemek gerektiğini anlatır. Bazen yıldırımın aynı yere iki kez düşebileceğine inanmamız gerektiğini, o nedenle de tedbir almamız gerektiğini bize anlatır. Hayat bize sürekli anlatır anlatmasına da,biz görmek istemeyiz olan bitenleri. Çünkü hayatın anlattıkları değil, bizim ne anladığımızdır, daha doğrusu ne anlamak istediğimizdir asıl olan, o an.
Hayat bize sürekli olarak öğrendiğimizi anlatır. O yüzden de bazen yorar, bazen dinlendirir bizi.
Çünkü her insan hayatta; kendi yaşam alanlarını geliştirmeye, genişletmeye çalışırken; bazen yapması gerekenleri, hiçbir zaman yapmaması gerekenleri ve sürekli yapması gerekenleri bilmesi gerekir. Yoksa öbür türlü istediği tepkiyi yapamamanın verdiği yükü bindirir kendi üstüne. Oysa yaptıklarından hangisinden vazgeçerse, yapmak isteyip de yapmadıkları yerleşecek yerine, bir bilse...
O nedenle hayata “Ben” diye yerleşmek yerine, “Olmak” için çabalamak gerekir.
İşte bunun içinde öğrenmeye, yaşamaya çabalamak gerekir. Yaşarken olabildiğin kadar olmak gerektiğini ve her zaman için daha iyisi olduğunu bilmek gerekir. O yüzdende olabilmek için, “Oldum” dememek gerekir.
Yaşarken olabildiğinizin en iyisi olabilmeniz dileğiyle…