Yazın Geçmişe Özlem Artıyor
İngiltere’deki Southampton Üniversitesi’nde sosyal ve kişilik psikolojisi dersleri veren Doktor Constantine Sedikides, Kuzey Carolina’daki çocukluk yıllarını, eski arkadaşlarını ve üniversitedeki basketbol maçlarını düşününce rahatladığını belirtiyor. Sedikides, “Geçmişi düşünmekten kendimi alamıyorum. Bu faydalı bir şey. Geçmişe özlem duygusu bana, hayatımın bir kaynağı ve sürekliliği olduğunu hissettiriyor” diyor. Araştırmaların bu hatıraların bizim için önemli olduğunu gösterdiğini belirten Sedikides, “Geçmişe özlem insani yönümüzü güçlendiriyor” diyor.
Bazıları için geçmişe özlem duymak, çocukken yaz aylarını geçirdikleri yere tekrar gitmek demek. Bir hafta sonunda kızlarını Maine’deki yaz kamplarına götüren Bruce Feiler, çocukken kaldığı bir kampı da ziyaret etmiş. Feiler The New York Times’a şöyle yazdı: “Çam yapraklarına ayak bastığım ve su kenarında yürüyüp meşrubat sürahilerini gördüğüm an, geçmişi özlemle hatırladım. Bir anda bayrak kapma yarışı, kamp ateşi ve toplu şarkı söyleme günlerine geri döndüm”. 41 yaşındaki Jen Gresh arkadaşlarıyla birlikte gençlik hayallerinden birini (zombiler arasında hayatta kalmak) gerçekleştirirken, şarkıların yerini çığlıklar aldı. 1980′lerdeki pijama partilerinde zombi filmleri izleyen Gresh ve lise arkadaşları uzun süre sonra tekrar bir araya geldi ve hayatta kalmak için ağır zombi makyajlı aktörlerden kaçtıkları, 5 kilometrelik “Canını Seven Kaçsın” yarışına katıldı. Katılımcılardan 42 yaşındaki Tina Durborow, “89 mezunlarının zombi istilası sırasında buluşacağını hayal ederdik hep” diyor. Sedikides’e göre zombilerden kaçma deneyimi Gresh ve Durborow’un hâlâ yaşattıkları hayale biraz özlem duygusu da katıyor.
“Beklentisel özlem” hakkında araştırma yapmaya başlayan Sedikides, “İleride özlemle anacağım hatıralar biriktirme konusunda hiçbir şansı kaçırmıyorum” diyor. Sedikides ileride gülümseyerek anımsayacağı hatıra arayışını ve bu tür hatıralar oluşturma çabasını sürdürerek, gelecekteki özlem duygusuna hazırlandığını söylüyor. Bu yaz çocukluk eğlencelerine katılmanın başka yolları da var. Bunlardan biri de, ziyaretçilere 19′uncu yüzyıldan kalma eğlenceler sunan bir karnaval. Regis Masclet’nin Fransa’nın Rennes şehrinden New York’a getirdiği Fete Paradiso’da, biri yetişkinler diğeri de çocuklar için iki gondol salıncak, 1897′den kalma bir bisikletli atlıkarınca ve 1850′den kalma atlıkarınca var. Masclet elle oyulmuş tahta atları için, “Onların müze yerine dışarıda, her türden insanın buluşup keyfini çıkarabileceği bir yerde olmasını tercih ederim” diyor. Masclet karnavalda kullanılacak antika parçaları hazırlamak için iki oğlu ve yedi Fransız arkadaşıyla birlikte bir hafta sonu Governors Adası’nda çalışmış. Eskiden buhar gücüyle çalışan gondollar ve atlıkarıncalar artık elektrikle çalışıyor. Ancak atlardan ejderhalara kadar hareketli parçaların çoğu orijinal. Masclet’nin oğlu Thibault, “Eski şeyler daha iyi” diyor. Organizatörler New York’taki etkinlik Eylül’de bitince karnavalı ABD’nin başka şehirlerine de götürmeyi umuyor. Masclet bu klasik karnavalın başarısı hakkında endişelenmiyor. 2011′de Rennes’de kurduğu benzer bir panayır çok sevilmiş. Masclet, “Bebeklerden büyükbabalara kadar her kuşaktan insan gelmişti. Çünkü çocukluk dönemini herkes sever” diyor.
THE NEW YORK TIMES
İngiltere’deki Southampton Üniversitesi’nde sosyal ve kişilik psikolojisi dersleri veren Doktor Constantine Sedikides, Kuzey Carolina’daki çocukluk yıllarını, eski arkadaşlarını ve üniversitedeki basketbol maçlarını düşününce rahatladığını belirtiyor. Sedikides, “Geçmişi düşünmekten kendimi alamıyorum. Bu faydalı bir şey. Geçmişe özlem duygusu bana, hayatımın bir kaynağı ve sürekliliği olduğunu hissettiriyor” diyor. Araştırmaların bu hatıraların bizim için önemli olduğunu gösterdiğini belirten Sedikides, “Geçmişe özlem insani yönümüzü güçlendiriyor” diyor.
Bazıları için geçmişe özlem duymak, çocukken yaz aylarını geçirdikleri yere tekrar gitmek demek. Bir hafta sonunda kızlarını Maine’deki yaz kamplarına götüren Bruce Feiler, çocukken kaldığı bir kampı da ziyaret etmiş. Feiler The New York Times’a şöyle yazdı: “Çam yapraklarına ayak bastığım ve su kenarında yürüyüp meşrubat sürahilerini gördüğüm an, geçmişi özlemle hatırladım. Bir anda bayrak kapma yarışı, kamp ateşi ve toplu şarkı söyleme günlerine geri döndüm”. 41 yaşındaki Jen Gresh arkadaşlarıyla birlikte gençlik hayallerinden birini (zombiler arasında hayatta kalmak) gerçekleştirirken, şarkıların yerini çığlıklar aldı. 1980′lerdeki pijama partilerinde zombi filmleri izleyen Gresh ve lise arkadaşları uzun süre sonra tekrar bir araya geldi ve hayatta kalmak için ağır zombi makyajlı aktörlerden kaçtıkları, 5 kilometrelik “Canını Seven Kaçsın” yarışına katıldı. Katılımcılardan 42 yaşındaki Tina Durborow, “89 mezunlarının zombi istilası sırasında buluşacağını hayal ederdik hep” diyor. Sedikides’e göre zombilerden kaçma deneyimi Gresh ve Durborow’un hâlâ yaşattıkları hayale biraz özlem duygusu da katıyor.
“Beklentisel özlem” hakkında araştırma yapmaya başlayan Sedikides, “İleride özlemle anacağım hatıralar biriktirme konusunda hiçbir şansı kaçırmıyorum” diyor. Sedikides ileride gülümseyerek anımsayacağı hatıra arayışını ve bu tür hatıralar oluşturma çabasını sürdürerek, gelecekteki özlem duygusuna hazırlandığını söylüyor. Bu yaz çocukluk eğlencelerine katılmanın başka yolları da var. Bunlardan biri de, ziyaretçilere 19′uncu yüzyıldan kalma eğlenceler sunan bir karnaval. Regis Masclet’nin Fransa’nın Rennes şehrinden New York’a getirdiği Fete Paradiso’da, biri yetişkinler diğeri de çocuklar için iki gondol salıncak, 1897′den kalma bir bisikletli atlıkarınca ve 1850′den kalma atlıkarınca var. Masclet elle oyulmuş tahta atları için, “Onların müze yerine dışarıda, her türden insanın buluşup keyfini çıkarabileceği bir yerde olmasını tercih ederim” diyor. Masclet karnavalda kullanılacak antika parçaları hazırlamak için iki oğlu ve yedi Fransız arkadaşıyla birlikte bir hafta sonu Governors Adası’nda çalışmış. Eskiden buhar gücüyle çalışan gondollar ve atlıkarıncalar artık elektrikle çalışıyor. Ancak atlardan ejderhalara kadar hareketli parçaların çoğu orijinal. Masclet’nin oğlu Thibault, “Eski şeyler daha iyi” diyor. Organizatörler New York’taki etkinlik Eylül’de bitince karnavalı ABD’nin başka şehirlerine de götürmeyi umuyor. Masclet bu klasik karnavalın başarısı hakkında endişelenmiyor. 2011′de Rennes’de kurduğu benzer bir panayır çok sevilmiş. Masclet, “Bebeklerden büyükbabalara kadar her kuşaktan insan gelmişti. Çünkü çocukluk dönemini herkes sever” diyor.
THE NEW YORK TIMES