II. Dünya Savaşı'ndan sonra yetişen nesiller, bireysel fikirlerini, görüşlerini ifade etmek için, özellikle de siyasi konulardaki tepkilerini ebeveynlerinden farklı şekillerde karşılık vermek için, süregelen gelenek ve ahlak kurallarına uymayı reddetmeye başladılar. Mini eteğin mucidi kabul edilen Galli tasarımcı Mary Quant tam da bu dönemde, Londra, King's Road’taki Bazaar adlı butiğiyle gündelik modaya yön vermeye başladı; günün gençlerinin düşüncelerini yansıtan ve moda trendlerini belirleyen Paris modaevleri ile uzaktan yakından alakası olmayan giysiler satmaya başladı. 1965’te etek boylarını dizlerin 10-15 cm üzerine çeken tasarımcı, böylece ikonik mini eteği yaratmış oldu.Mini etek böylece 1960’ların ortasında Londra’nın ruhunu yansıtan giysi oldu; özgür, enerjik, genç, devrimsel ve geleneklere aykırı.