• Merhaba Ziyaretçi.
    "Minimalist Fotoğraflar" konulu yarışmamız başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de yarışmada görmek istiyoruz...

Yetenekli Koç

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
YETENEKLİ KOÇ

Kırların, ovaların ve yaylaların baharla birlikte uyanışı, yemyeşil bir örtüye bürünüşü, kış boyu kapalı mekânlarda kalan hayvanları dışarı davet eder gibiydi. Bu güzel davete kim hayır diyebilirdi ki. Her taraf alabildiğine yeşil, derelerde şarıl şarıl akan sular, gökyüzü masmavi ve mis gibi havasıyla yaylalar bir başka olur baharda.

Yaylalar, onların çıkışıyla daha çok güzelleşir ve her taraf pamuk tarlasıymış gibi olurdu. Onlar yeşil yaylanın Merinos ismiyle tanınan koç, koyun ve kuzularından oluşan sürüsüydü. Artık sonbahara kadar geceli gündüzlü bu yaylaların sakinleriydiler. Gündüzleri bolca yeşil otlar yiyip geceleri uyuyorlardı.

Sürü elli koç, iki yüz koyun ve iki yüz kuzudan oluşmaktaydı. Ayrıca sürüde beş köpek ve bir de eşek vardı. Köpeklerin görevi dağılan sürüyü toplamak ve gece gündüz bütün tehlikelere karşı korumaktı.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da sürünün lider seçimi için, birçok koç aday olmuştu. Koçlar en çok oyu alabilmek için yoğun bir çalışma sergiliyordu.

Henüz bir hafta geçmişti ki, seçim günü geldi. Oylamadan önce lider adaylarının gösterisi olacaktı. Sürü genişçe bir alanda daire oluşturup, verecekleri oylar için koçları izlemeye başladı. Koçlar orta boşluktaki yerlerini alıp, sırayla yeteneklerini gösterdiler. Dikkatleri toplayabilmek için çok çaba harcadılar.

Lider adayları içerisinde en dikkati çekeni ise diğerlerinden farklı olarak köpek taklidi yapan koç oldu. Tıpkı bir köpek gibi havlayıp uluyabiliyordu. Bu yeteneğini ise sürü köpeklerinin yardımı ile kazanmıştı. Onun bu yeteneği, bütün sürünün beğenisini topladı. Oylama sonunda oy çokluğuyla sürünün lideri oldu.

Bu özelliği bir ayrıcalık veriyordu. Herkes ona "Yetenekli Koç" diye hitap ediyordu. Sürü, teker teker onu tebrik edip, yeni görevinde başarılar diledi.

Zaman ilerledikçe Yetenekli Koç, liderlik havasına iyiden iyiye girmişti. Bu görevi en güzel şekilde yapmak istiyordu. Ara sıra sürüyü toplayıp kuralları anlatıyordu. Yine bir gün sürü karnını doyurup dinlenmek üzere gölgeye çekildiğinde, Yetenekli onlara hitaben:

"Dostlarım! Sizlerden her yıl olduğu gibi sürüden ayrılmamanızı, sürü içerisinde karşılıklı sevgi ve saygı anlayışıyla yaşamanızı istiyorum. Ayrıca sürüdeki büyüklerin, küçükleri her konuda eğitmesini istiyorum. Bir de bizi koruyan köpek dostlarımıza zorluk çıkarmayın." dedi.

Bazen unutarak sürüden uzaklaşanlar olurdu. Bu durumu gören köpekler hemen havlayarak, onları uyarıp tekrar sürüye dönmelerini sağlıyordu. Arada bir köpekler sıcakta uyuduğunda sürü dağılırsa, Yetenekli Koç, köpek taklidi yaparak sürünün bir araya toplanmasını sağlardı.

Yetenekli'nin köpek taklidi yaparak sürüyü topladığını gören bazı koçlar, sürü ile Yetenekli'nin arasını açmak istedi. Hatta içlerinden birisi sürüye:

"O bir koç, size çoban köpeği gibi müdahâle etmesine izin vermemelisiniz." dedi.

Yine koçlardan bazıları Yetenekli'nin bu yaptıklarını, köpeklere abartarak anlattı. Her geçen gün şikayetlerin artması, baş köpek Karabaş'ın canını çok sıktı. Daha fazla dayanamayan Karabaş, biraz düşündükten sonra sinirli bir şekilde Yetenekli'yi çağırarak:

"Bak arkadaş, sürüden şikayetler geliyor, onlara bizim gibi davranıyormuşsun. Bir daha olmasın." deyince Yetenekli hayretle Karabaş'a:

"Sen ne diyorsun dostum? Ben size özenmiyorum ki. Ama sizin gibi davranmaya mecbur bırakıyorlar. Siz uyuduğunuzda, sürüden ayrılanları uyarıyorum. Fakat beni dinlemeyenler oluyor. Ben de sizin taklidinizi yaparak onları bir araya topluyorum. Ayrıca bunu hem onların can güvenliği için, hem de sizin göreviniz aksamasın diye yapıyorum." dedi.

Karabaş, önce biraz düşündü, sonra;

"Haklı olabilirsin, fakat bundan biz de rahatsız oluyoruz. Gören de görevimizi yapmıyoruz sanacak, onun için bir daha olmasın. Yoksa senin için iyi olmaz." diyerek onu uyardı.

Bu uyarılar Yetenekli'yi fazla etkilemedi. Zaman zaman köpek taklidi yaparak sürünün dağılmasını önledi. Çünkü o sürünün lideriydi ve sorumlulukları vardı.

Diğer koçlar yüzünden sürünün çoğu, Yetenekli'yi eleştiriyordu. Yetenekli ne yaptıysa haklı olduğunu kabul ettiremedi. Her ne kadar seçilmiş olsa da, sürü onu lider olarak görmemeye başladı. Sürünün bu tavrı onu üzüyordu. Ama elinden bir şey gelmiyordu.

Artık kararını verdi, sürüye fazla müdahâle etmeyecekti. Zaman ilerledikçe sürü daha geniş alanda otlar oldu. Sürünün bu dağılışı, Karabaş ve ekibinin de işini zorlaştırmaya başladı. Fırsat buldukça uyumaya çalışan Karabaş ve ekibi, artık rahat bir uyku çekemez olmuştu.

Birkaç ay sonra dağlarda dolaşmak Karabaş ve ekibini iyice sıkmıştı. Aralarında bir geceliğine de olsa köye gitme kararı aldılar. Yapmaları gereken gece sürüyü bir yere toplayıp, sıkıca tembihlemekti. Sürüye dağılmamaları emrini verdikten sonra doğruca köyün yolunu tuttular.

O gece, hava bulutlu ve ortalık iyice karanlıktı. Karabaş ve ekibinin olmayışı, sürüye bir özgürlük hissini verdi. Bunu fırsat bilenler, sürüden biraz da olsa uzaklaşmaya başladı. Hatta bir ara bir koyunun:

"Yavrum! Kuzum! Neredesin?" diye seslenişi sürüde yankılandı.

Kayıp kuzuyu gören olmamıştı; fakat annesi, onu aramaya kimseyi razı edemedi. Çünkü gecenin karanlığı ürkütücüydü ve sürüdekiler korkuyordu. Bu durumu gören Yetenekli yerinden doğruldu ve:

"Ben, onu aramaya giderim." diye gönüllü oldu.

Sürüdekiler, Yetenekli'nin bu cesaretine hayran olmuştu. Yetenekli ve kuzunun annesi uzun bir arayıştan sonra, kayalıkların yakınından gelen bir takım sesleri duymuş, daha dikkatli hareket etmeye başlamıştı. Biraz daha dikkatli adımlarla ilerledikten sonra, bulutlar arasından sızan hafif ay ışığında en son görmek istedikleri şeyi görmüşlerdi. Bunlar kurtlardı ve açlıktan deli divane dolaşıyorlardı. Yetenekli ve kuzunun annesi, aç kurtların çok tehlikeli olduğunu biliyordu.

Bir ara kaybolan kuzunun sesini işittiler ve o yöne doğru baktıklarında, kuzunun hem kendilerine hem de kurtlara aynı mesafede olduğunu gördüler. Korktular; çünkü kuzunun sesi kurtları harekete geçirmişti. Kurtlar hayli kalabalıktı.

Yetenekli, soğuk kanlı olmaya çalışarak neler yapabileceğini düşündü. Birden aklına yaptığı taklitler geldi. Kurtlara doğru dönerek var gücüyle ve değişik tonlarda köpek sesleri çıkarmaya başladı. Onun bu davranışı karşısında kurtlar durmuştu. Kurtların lideri, sesleri dinledikten sonra diğerlerine dönerek:

"Arkadaşlar, anladığım kadarıyla çoban köpekleri yakınımızda. Seslere bakılırsa her hâlde kalabalıklar. En iyisi geri dönüp kaçmak, nasıl olsa başka avlar buluruz. Şimdilik canımızı kurtaralım." diye diğer kurtları da uyararak kaçmaya başladılar.

Durumu gören kuzunun annesi önce çok şaşırdı. Sonra koşarak kuzusunun yanına gitti. Hasretle birbirlerine sarıldıktan sonra, Yetenekli'nin bu yardımına çok teşekkür etti.

Beraberce bir hayli yürüdükten sonra sürünün yanına geldiler. Bu arada Karabaş ve ekibi köyden yeni dönmüştü. Bulunan kuzunun annesi, olan biteni sürüye anlattı. Eğer Yetenekli olmasaydı hem küçük kuzu canından olabilirdi, hem de bununla yetinmeyen kurtlar sürünün yerini bulabilirdi. Sürüdekiler her şeyi dinledikten sonra, Yetenekli'ye olan hayranlıklarını gizleyememiş ve ondan özür dilemişti.

Olayı dinleyen Karabaş ve ekibi durumun hassasiyetini fark edip, Yetenekli'ye bir özür borçları olduğunu anladı. Onlar adına Karabaş:

"Dostum Yetenekli, senden özür diliyorum. Küçük bir kaçamak için görevimizi ihmal ettiğimiz ve seni eleştirdiğimiz için suçluyuz. Eğer sen olmasaydın, bu telafisi zor olan hatamız yüzünden işimizden olabilirdik. Ayrıca bu iyiliğin için sana çok teşekkür ediyorum." dedi.

O günden sonra Yetenekli sürü içinde eskisinden daha fazla saygı görüp, cesareti ile yeni kuzuların kahramanı oldu.
 
Geri
Top