Yılanların insanlarla ilişkileri ve faydaları
Maalesef insanlarda yılanlara karşı korkunç bir nefret ve ön yargı vardır. Masallar, efsaneler, deyimler hep yılan düşmanlığı üzerine kuruludur. Oysa bilinenin aksine yılanlar insanlar için son derece faydalı hayvanlardır.
Tarımda, bağ, bahçe ve tarlalarda bulunan köstebek, tarla faresi gibi zararlı kemirgenleri yiyerek beslendiğinden, tarıma faydası dokunmakta ve bir çok biliçli ziraatçi tarafından yılanlar korunmaktadır. Bir farenin bir defada 10 yavru doğurduğunu ve yavruların bir aylık olunca doğurabilecek olgunluğa geldiğini düşünürsek, bir fare ve onun neslinden yılda yaklaşık 15.000
fare üreyecektir ve her gün bir fare yiyen yılanın faydası daha iyi anlaşılacaktır. Tarlalarındaki yılanları öldüren veya ticari maksatlarla yurtdışına satan kişiler, büyük zararlara uğramış tarlaları fareler tarafından telef edilmiştir. Yurtdışında bir çok yerde fare ve diğer kemirgenlerle mücadele etmek için yılanlar kullanılmaktadır.
Özellikle Türkiye'deki yılanlar söylenenlerin aksine uysal hayvanlardır ve insanlardan kaçarlar, üzerlerine basmadıkça (ki ayakkabısı olan ve uzun pantolon giymiş birine dişlerini batıramaz) veya bir köşeye kıstırıp rahatsız etmedikçe insanları ısırmazlar. Bu bakımdan onları öldürmek yerine üzerlerine basmamaya dikkat göstermek daha insani bir hareket olacaktır.
Adnan Menderes Üniversitesinden bir ekip, Hatay'ın Dörtyol ilçesi yakınlarında TÜBİTAK tarafından desteklenen proje kapsamında yaptıkları arazi çalışmaları sırasında yeni bir yılan türü keşfetti.
Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Kurtuluş Olgun ve arkadaşları, "Eirenis" cinsi yılanların Türkiye'deki dağılımını araştırırken, bölgede aynı türden iki yılan yakaladı. Bu yılanların bilimsel olarak tespit edilmiş yılan türlerinden farklı olduğunu anlaşıldı.
Türkler tarafından ilk kez bir sürüngen türü keşfedildiğini belirten Olgun, söz konusu yılanların "Rhynchocalamus" cinsine ait yeni bir tür olduğunu ve dünyada "R. Arabicus" ve "R. Melanocephalus" olmak üzere iki yakın akrabasının bulunduğunu tespit ettik. Olgun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye ve dünya için yeni olan bu yılana kurbağa ve sürüngen bilimine uzun süredir emek veren, Dokuz Eylül Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nden geçen hafta emekli olan Prof. Dr. İbrahim Baran'ın adını verdik. Böylece yılanın bilimsel adı 'Rhynchocalamus Barani' oldu. 30 santimetre uzunluğundaki bu yılanın ilk kez Türk araştırmacılar olarak benimle birlikte Araştırma Görevlisi Aziz Avcı, Dr. Çetin Ilgaz, Dr. Nazan Üzüm ve doktora öğrencisi Can Yılmaz tarafından bulunması ayrı bir anlam ifade ediyor." Rhynchocalamus Barani'ye ait bilgileri içeren makalenin 29 Ocak 2007'de uluslararası bilimsel çalışmaların yer aldığı "Zootaxa" dergisinde yayımlanmasıyla Türk ekibin başarısının dünyaya duyurulduğunu anlatan Olgun, bu türün, Türkiye'de yaşadığı tahmin edilen 46 yılan türüne 47. tür olarak eklendiğini de kaydetti.
Maalesef insanlarda yılanlara karşı korkunç bir nefret ve ön yargı vardır. Masallar, efsaneler, deyimler hep yılan düşmanlığı üzerine kuruludur. Oysa bilinenin aksine yılanlar insanlar için son derece faydalı hayvanlardır.
Tarımda, bağ, bahçe ve tarlalarda bulunan köstebek, tarla faresi gibi zararlı kemirgenleri yiyerek beslendiğinden, tarıma faydası dokunmakta ve bir çok biliçli ziraatçi tarafından yılanlar korunmaktadır. Bir farenin bir defada 10 yavru doğurduğunu ve yavruların bir aylık olunca doğurabilecek olgunluğa geldiğini düşünürsek, bir fare ve onun neslinden yılda yaklaşık 15.000
fare üreyecektir ve her gün bir fare yiyen yılanın faydası daha iyi anlaşılacaktır. Tarlalarındaki yılanları öldüren veya ticari maksatlarla yurtdışına satan kişiler, büyük zararlara uğramış tarlaları fareler tarafından telef edilmiştir. Yurtdışında bir çok yerde fare ve diğer kemirgenlerle mücadele etmek için yılanlar kullanılmaktadır.
Özellikle Türkiye'deki yılanlar söylenenlerin aksine uysal hayvanlardır ve insanlardan kaçarlar, üzerlerine basmadıkça (ki ayakkabısı olan ve uzun pantolon giymiş birine dişlerini batıramaz) veya bir köşeye kıstırıp rahatsız etmedikçe insanları ısırmazlar. Bu bakımdan onları öldürmek yerine üzerlerine basmamaya dikkat göstermek daha insani bir hareket olacaktır.
Adnan Menderes Üniversitesinden bir ekip, Hatay'ın Dörtyol ilçesi yakınlarında TÜBİTAK tarafından desteklenen proje kapsamında yaptıkları arazi çalışmaları sırasında yeni bir yılan türü keşfetti.
Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Kurtuluş Olgun ve arkadaşları, "Eirenis" cinsi yılanların Türkiye'deki dağılımını araştırırken, bölgede aynı türden iki yılan yakaladı. Bu yılanların bilimsel olarak tespit edilmiş yılan türlerinden farklı olduğunu anlaşıldı.
Türkler tarafından ilk kez bir sürüngen türü keşfedildiğini belirten Olgun, söz konusu yılanların "Rhynchocalamus" cinsine ait yeni bir tür olduğunu ve dünyada "R. Arabicus" ve "R. Melanocephalus" olmak üzere iki yakın akrabasının bulunduğunu tespit ettik. Olgun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye ve dünya için yeni olan bu yılana kurbağa ve sürüngen bilimine uzun süredir emek veren, Dokuz Eylül Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nden geçen hafta emekli olan Prof. Dr. İbrahim Baran'ın adını verdik. Böylece yılanın bilimsel adı 'Rhynchocalamus Barani' oldu. 30 santimetre uzunluğundaki bu yılanın ilk kez Türk araştırmacılar olarak benimle birlikte Araştırma Görevlisi Aziz Avcı, Dr. Çetin Ilgaz, Dr. Nazan Üzüm ve doktora öğrencisi Can Yılmaz tarafından bulunması ayrı bir anlam ifade ediyor." Rhynchocalamus Barani'ye ait bilgileri içeren makalenin 29 Ocak 2007'de uluslararası bilimsel çalışmaların yer aldığı "Zootaxa" dergisinde yayımlanmasıyla Türk ekibin başarısının dünyaya duyurulduğunu anlatan Olgun, bu türün, Türkiye'de yaşadığı tahmin edilen 46 yılan türüne 47. tür olarak eklendiğini de kaydetti.