Yokluğun buz gibi soğuk

yilmaz27

Ne Mutlu Türküm Diyene
Site Yetkilisi
Süper Moderatör
Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes...
'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol...
'Özledim' deyip sarılmanı...
En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma...
Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna, ağlasaydım doya doya...
Geçerdi üşümesi yüreğimin, geçerdi üşümesi bilirim.
Kirpiklerimde yağmurlar dumanlanmazdı...
Seninle suları yeşil bir ırmağın kıyısında buluşmak, saçlarının kokusundan öpmek,
içime çekmek ve serin soluğundan içmek, sana sarılmak, kucaklamak, uçmak isterdim…
Ama nafile, aramızdaki bütün yollar kapalı... Bütün dallar kesik...
Yokluğun buz gibi soğuk... Üşüyorum...
Yüreğim de donmuş sanki, gözlerim de...
Ateşler içinde bedenim...
Öyle bir üşüme ki, hiç bir şey ısıtmıyor artık.
Bütün uzuvlarım uyuşmuş. Ezip geçiyor ruhumu acılar...
Yoksun işte, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor şimdi.
Kirpikleri kırılan bir zamanın teninde ağrılı şiirler topluyorum gecelere..
. Bilirim, sevmek ve özlemek bir ateşe dokunmaktır; yakmaktır yüreğini yangınlarda.
Ama ben üşüyorum. Yokluğun buz gibi soğuk. Yakacak bir şeyimde yok…
Ağlıyorum, buza dönüşüyor gözyaşlarım… Ağlıyorum, akıp gidiyor gözyaşlarım çağlayanlara…
Bakakalıyorum ardından çaresiz…
Ah! bir el olsan dokunsan alnıma, okşasan saçlarımı bir anne şefkatiyle..
Geçerdi ağrısı başımın, geçerdi biliyorum...
Bir gül olsaydın bahçemde, koklasaydım nefes nefes, çekseydim içime derin derin...
Bir göz olup baksaydın gözlerime, çekip alsaydın içindeki hüznü...
Ah! bir bilsen nasıl sevinirdi yüreğim, nasıl sevinirdi dudağımdaki gelincik, kapımdaki akasya...
Susuyorum artık derin derin... Ve sessizce soluyorum bir hazan yaprağı gibi...
Oysa ne kadar çok hasretim konuşmaya, anlatmaya anlaşılmaya...
Oysa ne çok istiyorum, tüm bedenimden söküp almanı yalnızlığımı, hicranımı bir tılsımla...
Yüreğim kanrevan, dikenler acımasız, ayaklarım kırık koşamıyorum artık doruklara, menzil uzak...
Gel, yalnızlığıma arkadaş olsun sevgin, umut olsun...
Gel ağlayan gözlerimi sil, ki, hesapsızca,sınırsızca, sevsin yüreğim.
Bir adımız Aşk, bir adımız hayat olsun...
Gel, yüreğim ol, bedenim ol, her ölümümde yeniden hayat ver.
Elim, ayağım, canım ol... Gecem - gündüzüm ol...
Ağlayan gözlerim ol ve her damlada yeniden doğur umudu...
Yeniden yarat ki, seni ne kadar özlediğimi anlatayım dünyaya, ne kadar çok sevdiğimi...
Önce sen gel sevgilim solmadan resimler, şiirler sislenmeden...
İslenmeden geceler...
Sonra ölüm gelsin...
Sonra ölüm gelsin...
Yoksun işte, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor şimdi....
Gitme Kal Diyemedim
 
Çok değil her saniye özlüyorum seni. Her saniye biraz daha kopuyorum bu hayattan, seni beklediğim her dakika bir şeyleri alıp götürüyor benden. Kendi ütopyamda, kendi yarattığım dünyada seni bekliyorum ben. Her saniye seninle olmak istiyorum. Seni yaşamak istiyorum ben her saniye. Adına huzurun yan anlamı dedim, öyle de kalmanı istiyorum. Bunu unutmak istemiyorum. Unutmanı istemiyorum. Bizi hatırla, yaşat, öldürme demek istiyorum sana. Anlatmak istediklerim var sana, dinlemek istediğim müzikler, çekinmek istediğim fotoğraflar var. Bunları gerçekleştirmeden gitmeni istemiyorum. Ben seni yaşatmak istiyorum sevgilim seni asla unutmamak istiyorum. Sadece bunu istiyorum. Sadece bunu.
 
Narin, kırmızı, yapraklarına dokununca kararan, nazlı gelincik. Karartmama yüreğini, savur yapraklarını rüzgarın ahenginde dans et. Usulca kulağına fısıldanan aşkı ve sevdayı mırıldan. İzin ver rüzgar, sesi sevgiliye ulaşsın. Anlatsın ona her şeyi içini döksün..

Gelincik çiçeği insan ömrü gibidir. Dünü vardır; yaşamıştır. Bugünü vardır; yaşıyordur. Ama yarını belli değildir.
 
Geri
Top