Yönetime Katılma
Yönetime katılma, ekonominin düzenlenmesi yöntemlerinden birisidir. Tamamen birbirne zıt iktisadi sistemleri ve çıkar gruplarını yakından ilgilendirmektedir.
Yönetime katılma sanayi devrimi sonucunda ortaya çıkmış bir sorundur. Modern teknolojiye dayalı sanayileşme, iktisadi hayatta köklü değişikliklere neden olmuştur. Temelini; Bırakınız yapsınlar, Bırakınız geçsinler düşüncesinden alan piyasa ekonomisi, emek ve sermaye arasında şiddetli bir gerginlik yaratmıştır. Bugün de kapitalist ekonomide ciddi anlaşmazlıklar bulunmaktadır. Esasen yönetime katılmada sorun, sermaye ile çalışanlar arasında bir denge kurabilmektedir.
Günümüz piyasalarındaki sert rekabet koşulları, işletmeleri çalışanlardan nasıl daha iyi verim elde ederiz sorusuna cevap aramaya itmiştir. Modern yönetim anlayışlarının kurumlarda etkili olmaya başlamasıyla birlikte insana verilen değer artmış ve çalışanlarında alınan kararlarda görüşünün alınabileceği fikri ortaya çıkmıştır. Bu durumda karar verme gücünün tek bir merkezden genele ve tabana doğru yayılabileceği anlaşılmaktadır.
Katılımcı yönetim anlayışının çalışanlara verilen değeri arttıracağı muhakkaktır. Fikirlerine ve görüşlerine değer verilen bir çalışan topluluğunun örgüte bağlılığının artacağı, verimliliklerinin ve yaptıkları işlerin kalitesinin artacağı açıktır. Sosyal bir varlık olan insanın kendisine değer verildiğinde daha özverili davranışlar sergileyeceğini tahmin etmek hiç de zor değildir.
Katılımcı Yönetim anlayışında özellikle alınan kararı etkileme gücü dağılımının adilane olması şarttır. Çalışanlara alınana kararları etkileme gücünün özde değil de sözde verilmesi işletmeyi örgüt amaçlarına ulaşma yolunda daha zor bir duruma düşürebilir.
Yönetime katılma, ekonominin düzenlenmesi yöntemlerinden birisidir. Tamamen birbirne zıt iktisadi sistemleri ve çıkar gruplarını yakından ilgilendirmektedir.
Yönetime katılma sanayi devrimi sonucunda ortaya çıkmış bir sorundur. Modern teknolojiye dayalı sanayileşme, iktisadi hayatta köklü değişikliklere neden olmuştur. Temelini; Bırakınız yapsınlar, Bırakınız geçsinler düşüncesinden alan piyasa ekonomisi, emek ve sermaye arasında şiddetli bir gerginlik yaratmıştır. Bugün de kapitalist ekonomide ciddi anlaşmazlıklar bulunmaktadır. Esasen yönetime katılmada sorun, sermaye ile çalışanlar arasında bir denge kurabilmektedir.
Günümüz piyasalarındaki sert rekabet koşulları, işletmeleri çalışanlardan nasıl daha iyi verim elde ederiz sorusuna cevap aramaya itmiştir. Modern yönetim anlayışlarının kurumlarda etkili olmaya başlamasıyla birlikte insana verilen değer artmış ve çalışanlarında alınan kararlarda görüşünün alınabileceği fikri ortaya çıkmıştır. Bu durumda karar verme gücünün tek bir merkezden genele ve tabana doğru yayılabileceği anlaşılmaktadır.
Katılımcı yönetim anlayışının çalışanlara verilen değeri arttıracağı muhakkaktır. Fikirlerine ve görüşlerine değer verilen bir çalışan topluluğunun örgüte bağlılığının artacağı, verimliliklerinin ve yaptıkları işlerin kalitesinin artacağı açıktır. Sosyal bir varlık olan insanın kendisine değer verildiğinde daha özverili davranışlar sergileyeceğini tahmin etmek hiç de zor değildir.
Katılımcı Yönetim anlayışında özellikle alınan kararı etkileme gücü dağılımının adilane olması şarttır. Çalışanlara alınana kararları etkileme gücünün özde değil de sözde verilmesi işletmeyi örgüt amaçlarına ulaşma yolunda daha zor bir duruma düşürebilir.