Yükseklik Ve Asansör Korkusu

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Yükseklik ve Asansör Korkusu

İçinde yaşadığımız iletişim çağı, kimi toplumlarda yaşayan insanlar arasında yeni yeni korkuların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Başka bir deyişle, insan kültür düzeyi yükseldikçe, bilgisi ve iletişimi arttıkça, çağdaş ve uygar oldukça temel korku ve kaygıyı simgeleştirme, somutlaştırma biçimi değişmiş, ancak bunlar kaybolmamıştır. Kısaca insanlar şu ya da bu biçimde temel korku ve kaygının tutsağı durumunda bulunmaktadırlar Çağımızın getirdiği en önemli korkulardan biri yükseklik korkusudur, özellikle ABD’de ve Arap ülkelerinde kentleşmenin yarattığı yüksek yapılar bu korkunun gittikçe artmasına ve yayılmasına yol açmaktadır. Ülkemizde de özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde yüksek yapılar çoğaldıkça, bu çoğalmayla doğru orantılı olarak yükseklik korkusu olan İt insanların sayıları da artmaktadır.

Özellikle ABD ve Avrupa’da dış yüzü cam kaplı gökdelenlerde yaşayan insanlarda yükseklik korkusunun sıklıkla panik nöbetine dönüştüğü görülmüştür.

Ülkemizde yükseklik korkusu daha çok yüksek yapıların pencerelerinden, balkonlarından, teraslarından aşağı bakan inik sanlarda “kendimi aşağı atarım” korkusuyla ortaya çıkmakta, bu korku kimi kez panik nöbetine dönüşmektedir

Yükseklik korkusu nedeniyle teleferiğe binemeyen turistler, dağa tırmanamayan sporcular, yapıyı denetleyemeyen mimar ve mühendisler vardır.


Çağdaş yaşamın ve uygarlığın, kentleşmenin getirdiği yüksek yapılar bir yandan yükseklik korkusunun artmasına ve yayılmasına neden olurken, öte yandan asansör korkusunu yaratmıştır.

Yükseklik korkusu Alfred Hitchcock’un Vertigofilmi ile sinemaya aktarılmıştır. Elliden fazla filmi olan Alfred Hitchcock, gizemli korku filmleri ustası olarak ün yapmıştır. Vertigo filmi, 2012 yılında, son elli yılın en iyi filmleri arasında birinci sırada yer almıştır.

James Stewart ve Kim Novak’ın başrolde olduğu Vertigofilmi ruhbilimci, psikiyatri, ruhun bir bedenden diğerine geçerek yeniden dünyaya gelmesini anlatan arkadaşı Elster’le alay eden dedektifin kaygı bozukluğuna, yükseklik korkusuna yol açan değişimi anlatıyor. Davranışını, tutumunu, eylemini, çarpıcı görsel karelerle ortaya koyuyor.

Sık sık elektrik kesintisi olan, zamanında bakımları yapılmayan asansörlerin olduğu ülkemizde saatlerce asansörde kapak kalan ya da asansör kazası geçiren insanlarda asansör fobisi sık ve yaygın olarak görülmektedir. Ben kendi yaşamım süresince üç kez tek başıma saatler boyu asansörde kapak kaldım. Bir kez de kızım ve iki hastayla birlikte bir hastanenin beşinci katından giriş katma kadar gittikçe artan hızla düştük. Bu olay sonucu, asansöre binmeyecek düzeyde bir fobi gelişmese bile asansöre kaygısız, korkusuz bindiğimi söylemek olanaksızdır.

Meslek yaşamını içinde başka fobilerle birlikte ya da tek başına asansör fobisi olan birçok insan gördüm. Bunların hemen hepsinde bu fobinin ya uzun süre asansörde kapalı kalma ya da asansör kazası sonucunda gelişip yerleştiğini gözledim. Bunlar arasından birinin öyküsünü kısaca aktarmak istiyorum.

Bir hanın en üst katında bulunan işyerinde bir cumartesi günü öğleden sonra yılbaşı hesaplarını hazırlamak için çalışmasını sürdüren M.G, işi bittikten sonra asansöre binip aşağı inmek istiyor. Asansör iki kat arasında kalıyor. M, G. imdat ziline basıyor, ancak apartman görevlisine duyuramıyor. Bağırıp çağırmasını, asansör kapısını yumruklamasını, işyerinde kimse bulunmadığı için işiten olmuyor. Cumartesi olduğu için, akşam kapıcı hanın kapısını kapatıp gidiyor. M. G. cumartesi akşamından pazartesi sabahına kadar asansörde iki kat arasında kapalı, karanlıkta, yalnız ve her an düşme beklentisi içinde kalıyor.

Pazartesi M. G.’yi bana getirdiler. O günden beri M. G. asansöre binemiyor. Günlük yaşammı asansöre binmeden de düzenleyip sürdürebildiği için M. G. şimdilik bu fobisinin üstüne gitmek, onu tedavi ettirmek istemiyor.


kaynak: Özcan Köknel, Kaygıdan Korkuya
 
Geri
Top