Her son, yeni bir başlangıç demektir insanın hayatında... Hani böyle; o çok sevdiğin insandan aslında beklenen ama olmasını istemediğin bir ayrılık teklifi gelir ya... Hani böyle; o an boğazına bir şey düğümlenir de konuşmakla konuşmamak arasında büyük bir mücadele verirsin ya...
Hani böyle; derler ya "başımdan kaynar sular döküldü" diye...
Hani böyle; ellerin ayakların titrer de bir yer ararsın ya tutunmak için kendine...
Hani böyle; "seni seviyorum lanet olası, ne olur gitme, yalan tüm söylediklerin" dersin ya kendinin bile duyamayacağı iç sesinle...
Hani böyle; daha o saniyelerde aşkını, yaşananları, umutlarını, heyecanlarını, varlığını kaldırmak zorunda olduğunu anlarsın ya sol iç cebinin en derin yerlerine...
Hani böyle; kimselere belli etmemeye çalışarak aşkını, ızdırabını, hüznünü; gülümsemeye çalışırsın ya zorlanarak...
Ve hani böyle; zorlarsın ya kendini "haklısın zaten sen söylemesen ben söyleyecektim bunu sana" demeye...
aslında tüm bunlar yaşadıklarının ve yaşayacaklarının sadece ufacık bir bölümü bu ayrılıkta...
Telefonu kapattıktan sonra ilk olarak gülümsemeye ağlamamaya çalışacaksın...
Sonra; "yaşandı ve bitti" diyeceksin içinin yırtılmalarına aldırmadan...
Sonra; gülümseyeceksin ve hatta kahkaha atacaksın şaşırtıcı bir biçimde aptalca espriler eşliğinde...
Sonra; çok az bir zaman geçince üzerinden, gözünden birkaç damla yaş akacak fakat sadece o kadar...Çünkü ağlayamayacaksın...
Sonra; düşünmeye başlayacaksın "neden?" diye...
Sonra; kendinde ve ondaki eksikleri arayacaksın içini biraz olsun ferahlatmasını umarak...
Sonra; "çıksam buradan, alsam nevalemi gitsem sessiz bir yere dağıtsam biraz " diye düşüneceksin...
Ve sonra; tekrar durup düşüneceksin, "neye yarar?"
Neye yarar?
Gitmek isteyenin ardından kal demenin bir faydası olmadığını biliyorsun çünkü...
Çünkü gidiyorsa sende yaşayacağı bir şeyin kalmadığını biliyorsun...
Çünkü bunu zaten bir kere yapmıştın ve bir ikincisinde bütün iplerinin kopacağını bileceksin...
Daha sonra; biraz olsun içinde kopan fırtınaları dindirdikten hemen sonra, düşüncelere dalacaksın...
Peşini bırakmayacak düşüncelerindeki sorular...
Günler geçecek, sen nasıl geçtiğine hayret ederken...
Ama her saniye;
Merak edeceksin; "şu anda ne yapıyor acaba?"
Merak edeceksin; "beni özleyecek mi?"
Merak edeceksin; "ona olan aşkımın büyüklüğünü gösteremedim mi acaba?"
Merak edeceksin; "tutmak istediğim o elleri şu anda kime dokunuyor?"
Merak edeceksin; "beni düşündüğü bir an oluyor mu acaba?"
Merak edeceksin; "günlerim nasılda hızla geçiyor , onsuz zaman geçmek bilmezken"...
Bir sürü soru işaretleriyle dolu geçecek günlerin...Düşündüğün ama aslında düşünmek istemediğin bir sürü şey geçecek ona dair içinden...Her gece onunla hayallerin olacak rüyalarında...Her gün ellerini tutmak, gözlerinin içine bakmak, sarılmak arzusuyla dolup taşacaksın...O bir zamanlar ellerini tutabilmek için canını verebileceğin elleri bir başkasının tutuyor olma ihtimali geçtikçe aklından çıldıracaksın, için kıskançlıkla dolacak...
Sonra;
Zaman hızla geçip gidecek sana aldırmadan...
Ve hikayen burada bitecek...Bir başka hikayeye; hiç beklemediğin bir anda, sen onsuz bir hayatı düşünemezken kendiliğinden başlayacaksın sonra...Unutup gideceksin, her zaman yüreğinin en dibinde taşıyarak bitmiş hikayeni...
Her son, yeni bir başlangıç demektir insanın hayatında... Kolay değil belki, ama imkansız da değil.
Hangi küskünlük bitmemiş, hangi dostluk başlamış ha !
Yüreğin senin elinde dostum. İnsanları değiştiremezsin, ancak onlara olan
düşüncelerini değiştirebilirsin.
Herkesi olduğu gibi kabul et, sen de olması gerektiğince ol. İnancının
kazanmasını, ondan uzaklaşarak elde etme saçmalığından kurtul.
Hatırla, İYİLİĞİN HALLEDEMEDİĞİNİ KÖTÜLÜK HİÇ HALLEDEMEZ Kİ. . Yüreğine de kaydet bunu.
ÜCRETSİZ BİLETTİR TEBESSÜM YÜREK YOLCULUĞUNDA. .
Sevgiye davet çıkar sen de hadi. Kanaat getir, olumsuzlukları eriteceğine.
Geçmişe üzülme. Yaptığın hatalardan ders aldıysan, mutlu edebildiysen eğer;
bugünü bugünle yaşa. Fakat biraz dur.
Hayatına deneyimler eklemen için şart değil yanlışlardan geçmen.
Başkalarının edindikleri doğruları yerleştir zihnine. Ölümün ne zaman
geleceğini bilmediğinden, yolu uzatıp kaderini zorlama. Güzellikleri de
bizzat kendin uygula.
Savrulma sakın. Bak BATSA DA GÜNEŞ, BIKMAMIŞTIR DOĞMAKTAN. SONUNDA TOPRAK
OLSA DA CANLI, YORULMAMIŞTIR NEFES ALMAKTAN.
Dostum, bedelsiz değildir ki mutluluklar unutma. “O bedellerle olmanın
neresi zarar” de, yorulma. Dertlere de yenilme hiç, galiptir iyilikler sen ilerledikçe.
Sonra benim varlığıyla mutluluk duyduğum güzel dostum. Bir martının yanında
yer al. Gökyüzü meskenin olsun senin de. Kat kendini maviye, hayran
bakışları çek üzerine. Özgürlüğü uçuşlarınla anlat. Hem, kırık olsaydı
kanadın ne önemi kalırdı ki genişliği dünyanın.
Kaldır başını ve eğilme, sakın güçsüzce.Dipsizse de karanlık, dal içeri...Öyle bir dal ki; sen değil
o korksun.. “Ne çıkar” deme, bir nur da senden olsun.
GÜLÜMSE... Fakat cenneti kazanmışçasına değil, doğduğun güzel fıtrat için...
GÜLÜMSE.... O’nun ümmetlerinden biri olarak yaşadığın için...
GÜLÜMSE... Duyduğun ezan sesi, kıblen KABE olduğu için..
GÜLÜMSE... Öldüğünde Azrail’le buluşup, RABB’ ine kavuşacağın an için. HİÇ DEĞİLSE TATLI İNSAN, RAZI OLDUĞUN ALLAH ’ın rızası için gülümser misin
Hani böyle; derler ya "başımdan kaynar sular döküldü" diye...
Hani böyle; ellerin ayakların titrer de bir yer ararsın ya tutunmak için kendine...
Hani böyle; "seni seviyorum lanet olası, ne olur gitme, yalan tüm söylediklerin" dersin ya kendinin bile duyamayacağı iç sesinle...
Hani böyle; daha o saniyelerde aşkını, yaşananları, umutlarını, heyecanlarını, varlığını kaldırmak zorunda olduğunu anlarsın ya sol iç cebinin en derin yerlerine...
Hani böyle; kimselere belli etmemeye çalışarak aşkını, ızdırabını, hüznünü; gülümsemeye çalışırsın ya zorlanarak...
Ve hani böyle; zorlarsın ya kendini "haklısın zaten sen söylemesen ben söyleyecektim bunu sana" demeye...
aslında tüm bunlar yaşadıklarının ve yaşayacaklarının sadece ufacık bir bölümü bu ayrılıkta...
Telefonu kapattıktan sonra ilk olarak gülümsemeye ağlamamaya çalışacaksın...
Sonra; "yaşandı ve bitti" diyeceksin içinin yırtılmalarına aldırmadan...
Sonra; gülümseyeceksin ve hatta kahkaha atacaksın şaşırtıcı bir biçimde aptalca espriler eşliğinde...
Sonra; çok az bir zaman geçince üzerinden, gözünden birkaç damla yaş akacak fakat sadece o kadar...Çünkü ağlayamayacaksın...
Sonra; düşünmeye başlayacaksın "neden?" diye...
Sonra; kendinde ve ondaki eksikleri arayacaksın içini biraz olsun ferahlatmasını umarak...
Sonra; "çıksam buradan, alsam nevalemi gitsem sessiz bir yere dağıtsam biraz " diye düşüneceksin...
Ve sonra; tekrar durup düşüneceksin, "neye yarar?"
Neye yarar?
Gitmek isteyenin ardından kal demenin bir faydası olmadığını biliyorsun çünkü...
Çünkü gidiyorsa sende yaşayacağı bir şeyin kalmadığını biliyorsun...
Çünkü bunu zaten bir kere yapmıştın ve bir ikincisinde bütün iplerinin kopacağını bileceksin...
Daha sonra; biraz olsun içinde kopan fırtınaları dindirdikten hemen sonra, düşüncelere dalacaksın...
Peşini bırakmayacak düşüncelerindeki sorular...
Günler geçecek, sen nasıl geçtiğine hayret ederken...
Ama her saniye;
Merak edeceksin; "şu anda ne yapıyor acaba?"
Merak edeceksin; "beni özleyecek mi?"
Merak edeceksin; "ona olan aşkımın büyüklüğünü gösteremedim mi acaba?"
Merak edeceksin; "tutmak istediğim o elleri şu anda kime dokunuyor?"
Merak edeceksin; "beni düşündüğü bir an oluyor mu acaba?"
Merak edeceksin; "günlerim nasılda hızla geçiyor , onsuz zaman geçmek bilmezken"...
Bir sürü soru işaretleriyle dolu geçecek günlerin...Düşündüğün ama aslında düşünmek istemediğin bir sürü şey geçecek ona dair içinden...Her gece onunla hayallerin olacak rüyalarında...Her gün ellerini tutmak, gözlerinin içine bakmak, sarılmak arzusuyla dolup taşacaksın...O bir zamanlar ellerini tutabilmek için canını verebileceğin elleri bir başkasının tutuyor olma ihtimali geçtikçe aklından çıldıracaksın, için kıskançlıkla dolacak...
Sonra;
Zaman hızla geçip gidecek sana aldırmadan...
Ve hikayen burada bitecek...Bir başka hikayeye; hiç beklemediğin bir anda, sen onsuz bir hayatı düşünemezken kendiliğinden başlayacaksın sonra...Unutup gideceksin, her zaman yüreğinin en dibinde taşıyarak bitmiş hikayeni...
Her son, yeni bir başlangıç demektir insanın hayatında... Kolay değil belki, ama imkansız da değil.
Hangi küskünlük bitmemiş, hangi dostluk başlamış ha !
Yüreğin senin elinde dostum. İnsanları değiştiremezsin, ancak onlara olan
düşüncelerini değiştirebilirsin.
Herkesi olduğu gibi kabul et, sen de olması gerektiğince ol. İnancının
kazanmasını, ondan uzaklaşarak elde etme saçmalığından kurtul.
Hatırla, İYİLİĞİN HALLEDEMEDİĞİNİ KÖTÜLÜK HİÇ HALLEDEMEZ Kİ. . Yüreğine de kaydet bunu.
ÜCRETSİZ BİLETTİR TEBESSÜM YÜREK YOLCULUĞUNDA. .
Sevgiye davet çıkar sen de hadi. Kanaat getir, olumsuzlukları eriteceğine.
Geçmişe üzülme. Yaptığın hatalardan ders aldıysan, mutlu edebildiysen eğer;
bugünü bugünle yaşa. Fakat biraz dur.
Hayatına deneyimler eklemen için şart değil yanlışlardan geçmen.
Başkalarının edindikleri doğruları yerleştir zihnine. Ölümün ne zaman
geleceğini bilmediğinden, yolu uzatıp kaderini zorlama. Güzellikleri de
bizzat kendin uygula.
Savrulma sakın. Bak BATSA DA GÜNEŞ, BIKMAMIŞTIR DOĞMAKTAN. SONUNDA TOPRAK
OLSA DA CANLI, YORULMAMIŞTIR NEFES ALMAKTAN.
Dostum, bedelsiz değildir ki mutluluklar unutma. “O bedellerle olmanın
neresi zarar” de, yorulma. Dertlere de yenilme hiç, galiptir iyilikler sen ilerledikçe.
Sonra benim varlığıyla mutluluk duyduğum güzel dostum. Bir martının yanında
yer al. Gökyüzü meskenin olsun senin de. Kat kendini maviye, hayran
bakışları çek üzerine. Özgürlüğü uçuşlarınla anlat. Hem, kırık olsaydı
kanadın ne önemi kalırdı ki genişliği dünyanın.
Kaldır başını ve eğilme, sakın güçsüzce.Dipsizse de karanlık, dal içeri...Öyle bir dal ki; sen değil
o korksun.. “Ne çıkar” deme, bir nur da senden olsun.
GÜLÜMSE... Fakat cenneti kazanmışçasına değil, doğduğun güzel fıtrat için...
GÜLÜMSE.... O’nun ümmetlerinden biri olarak yaşadığın için...
GÜLÜMSE... Duyduğun ezan sesi, kıblen KABE olduğu için..
GÜLÜMSE... Öldüğünde Azrail’le buluşup, RABB’ ine kavuşacağın an için. HİÇ DEĞİLSE TATLI İNSAN, RAZI OLDUĞUN ALLAH ’ın rızası için gülümser misin