YoRuMSuZ
Biz işimize bakalım...
Doğum tarihi: 23 Nisan 1895, Beylerbeyi
Ölüm tarihi ve yeri: 11 Mart 1967, İstanbul
Yusuf Ziyaettin Ortaç (d. 23 Nisan 1895, İstanbul – ö. 11 Mart 1967, İstanbul), Türk şair, yazar, edebiyat öğretmeni, yayımcı ve siyasetçi.
Türk şiirinde Beş Hececiler olarak adlandırılan gruptan olup, Türk Edebiyatı'nın önemli mizah yazarlarındandır. Beş Hececiler grubunun üyelerinden Orhon Seyfi ile birlikte Türk dergicilik yaşamında önemli yeri olan siyasi-mizah dergisi Akbaba’yı yayın hayatına kazandırmış, bu dergideki yazılarıyla büyük bir hayran kitlesi edinmiştir.
VIII. ve IX. Dönem Ordu Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görev yapmış bir siyasetçidir.
1895’te İstanbul’da, Beylerbeyi semtinde dünyaya geldi. Babası, Konya’nın ileri gelenlerinden Hoca Hasan Efendi’nin oğlu mühendis Süleyman Sâmi Bey, annesi ise İzmir eşrafından İzzet Bey’in kızı Huriye Hanım’dır.
İstanbul Vefa İdadisi'nde okudu. Şiire lise yıllarında aruz vezni ile başladı. İlk şiiri 1914’te Kehkeşan dergisinde yayımlandı. Dr. Abdullah Cevdet Bey’le tanışınca, İçtihat dergisine şiirler göndermeye başladı. İçtihat’ta yayımlanan şiirleri sayesinde şair olarak kendisini kabul ettirmeyi başardı. Ailesinin Bebek semtine taşınmasından sonra, Rıza Tevfik Bey’le komşu olan Yusuf Ziya, onun aracılığı ile Ziya Gökalp ile tanıştı. Ziya Gökalp’in tavsiyesi üzerine hece vezni ile şiir yazmaya başladı. Hece vezni ile yazdığı ilk şiir olan “Gecenin Hamamı”, Türk Yurdu dergisinde yayımlandı.
1918’de, Sedat Simavi’nin çıkardığı Diken dergisinde “Çimdik” takma adı ile mizahi yazılar yazarak hiciv ve mizah alanına, “Şair” isimli bir şiir dergisi çıkararak yayıncılık hayatına girdi. İlk sayısı 12 Aralık 1918 tarihinde çıkan Şair mecmuasının yayın hayatı 20 Mart 1919 tarihinde parasızlık sebebi ile sona ermiştir.
1919’da mizahi manzumeler içeren Şen Kitap; kahramanlık, vatan sevgisi üzerine sekiz şiir içeren Şairin Duası ile Aşıklar Yolu adlı şiir kitaplarını, 1920’de Cenk Ufukları adlı şiir kitabını yayımladı.
Şiirin yanı sıra tiyatro eserleri de verdi. Binnaz adlı üç perdeli trajedi 7 Nisan 1917’de Darülbedayi sahnelerinde oynandı. Bu eser Türk tiyatro tarihinde heceyle yazılmış başarılı ilk manzum piyes olarak kabul edilir. Bu oyunu tek perdelik bir manzum komedi olan Nâme (1918), üç perdelik manzum piyes olan Kördüğüm (1918) izledi.
Akbaba’yı çıkarmaya devam ederken Orhon Seyfi ile birlikte daha kısa ömürlü başka dergiler de çıkardı. İki bacanak, 1935-1937 arasında Ayda Bir adlı dergiyi, 20 Mart 1935’te siyaset ve iktisat dergisi olan Heray’ı, 1941-1948 arasında Türkçü fikir ve sanat dergisi Çınaraltı’yı çıkarmıştır.
Öğretmenlikten, Çınaraltı dergisinden ve Sular İdaresi’nden ayrılıp siyasete atılan Ortaç, 1946-1954 arasında VIII. ve IX. Dönem Ordu Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulundu. Milletvekilliğinin sona ermesinden sonra, yeniden Akbaba’nın başına döndü.
1950 sonrasında, şiirden ziyade, ağırlıklı olarak, mizah, gezi, anı ve biyografi türlerinde yazdı. 1962’de Bir Rüzgâr Esti adlı şiir kitabını yayımladı. 11 Mart 1967’de İstanbul’da hayatını yitirdi. Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Kaynak: Vikipedi
Ölüm tarihi ve yeri: 11 Mart 1967, İstanbul
Yusuf Ziyaettin Ortaç (d. 23 Nisan 1895, İstanbul – ö. 11 Mart 1967, İstanbul), Türk şair, yazar, edebiyat öğretmeni, yayımcı ve siyasetçi.
Türk şiirinde Beş Hececiler olarak adlandırılan gruptan olup, Türk Edebiyatı'nın önemli mizah yazarlarındandır. Beş Hececiler grubunun üyelerinden Orhon Seyfi ile birlikte Türk dergicilik yaşamında önemli yeri olan siyasi-mizah dergisi Akbaba’yı yayın hayatına kazandırmış, bu dergideki yazılarıyla büyük bir hayran kitlesi edinmiştir.
VIII. ve IX. Dönem Ordu Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görev yapmış bir siyasetçidir.
1895’te İstanbul’da, Beylerbeyi semtinde dünyaya geldi. Babası, Konya’nın ileri gelenlerinden Hoca Hasan Efendi’nin oğlu mühendis Süleyman Sâmi Bey, annesi ise İzmir eşrafından İzzet Bey’in kızı Huriye Hanım’dır.
İstanbul Vefa İdadisi'nde okudu. Şiire lise yıllarında aruz vezni ile başladı. İlk şiiri 1914’te Kehkeşan dergisinde yayımlandı. Dr. Abdullah Cevdet Bey’le tanışınca, İçtihat dergisine şiirler göndermeye başladı. İçtihat’ta yayımlanan şiirleri sayesinde şair olarak kendisini kabul ettirmeyi başardı. Ailesinin Bebek semtine taşınmasından sonra, Rıza Tevfik Bey’le komşu olan Yusuf Ziya, onun aracılığı ile Ziya Gökalp ile tanıştı. Ziya Gökalp’in tavsiyesi üzerine hece vezni ile şiir yazmaya başladı. Hece vezni ile yazdığı ilk şiir olan “Gecenin Hamamı”, Türk Yurdu dergisinde yayımlandı.
Mütareke yılları
1915'te liseden mezun olduktan sonra Darülfünun-ı Osmani'ni açtığı yeterlilik sınavını kazanarak edebiyat öğretmeni oldu. Çeşitli okullarda dersler verdi. Bir yandan da edebi faaliyetlerini sürdüren Yusuf Ziya, 1916’da “Akından Akına” adlı manzume kitabını yayımladı. Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın talebi üzerine yazılıp bastırılan bu kitap, Ordu için yazdığı yirmi iki şiiri içermekteydi.1918’de, Sedat Simavi’nin çıkardığı Diken dergisinde “Çimdik” takma adı ile mizahi yazılar yazarak hiciv ve mizah alanına, “Şair” isimli bir şiir dergisi çıkararak yayıncılık hayatına girdi. İlk sayısı 12 Aralık 1918 tarihinde çıkan Şair mecmuasının yayın hayatı 20 Mart 1919 tarihinde parasızlık sebebi ile sona ermiştir.
1919’da mizahi manzumeler içeren Şen Kitap; kahramanlık, vatan sevgisi üzerine sekiz şiir içeren Şairin Duası ile Aşıklar Yolu adlı şiir kitaplarını, 1920’de Cenk Ufukları adlı şiir kitabını yayımladı.
Şiirin yanı sıra tiyatro eserleri de verdi. Binnaz adlı üç perdeli trajedi 7 Nisan 1917’de Darülbedayi sahnelerinde oynandı. Bu eser Türk tiyatro tarihinde heceyle yazılmış başarılı ilk manzum piyes olarak kabul edilir. Bu oyunu tek perdelik bir manzum komedi olan Nâme (1918), üç perdelik manzum piyes olan Kördüğüm (1918) izledi.
Akbaba dergisi
7 Aralık 1922’de itibaren Orhan Seyfi Orhon'la birlikte Akbaba mizah dergisini çıkarmaya başladı. Adı Akbaba dergisi ile özdeşleşen Yusuf Ziya, Akbaba’nın hem patronu, hem şâiri, hem başyazarı, hem Yazı İşleri Müdürü hem de en önemli espri kaynağı oldu.. Dergide, Çimdik ve İzci takma adlarıyla mizahi yazılar ve şiirler yayımladı. Akbaba 1928 yılında Latin harflerine geçilmesinden sonra tirajının düşmesi üzerine ve 1930’lu, 1940’lı yıllarda siyasi çalkantılar nedeniyle yayımına ara vermek zorunda kaldıysa da Ortaç, ölümüne kadar dergiyi çıkarmaya devam etti.Meş’ale ve diğer dergiler
1928 yılının Nisan ayında Yedi Meşale adlı bir kitap çıkararak sanat hayatına giren gençleri bir arada tutmak ve yüreklendirmek üzere Meş’ale adlı sanat ve edebiyat dergisini çıkardı. Dergi, 1 Temmuz - 15 Ekim 1928 arasında yayımlandı. Dergi, yeni harflerin kabulünden sonra kapandı ve topluluk dağıldı.Akbaba’yı çıkarmaya devam ederken Orhon Seyfi ile birlikte daha kısa ömürlü başka dergiler de çıkardı. İki bacanak, 1935-1937 arasında Ayda Bir adlı dergiyi, 20 Mart 1935’te siyaset ve iktisat dergisi olan Heray’ı, 1941-1948 arasında Türkçü fikir ve sanat dergisi Çınaraltı’yı çıkarmıştır.
1930'lardan sonraki yaşamı
1936 yılından itibaren bir süre İstanbul Sular İdaresi İdare Meclisi üyeliği yapan Ortaç, 1938’de Bir Selvi Gölgesi, 1946’da Kuş Cıvıltıları adlı kitaplarını yayımladı. Zaman zaman öykü ve roman türünde eserler de ortaya koydu. "Kürkçü Dükkanı" (1931), "Şeker Osman" (1932), "Göç" (1943) ve "Üç Katlı Ev" (1953) gibi beğenilen eserler yayımladı. 1944- 1945’te bir Fransız lisesinde edebiyat öğretmenliği yaptı.Öğretmenlikten, Çınaraltı dergisinden ve Sular İdaresi’nden ayrılıp siyasete atılan Ortaç, 1946-1954 arasında VIII. ve IX. Dönem Ordu Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulundu. Milletvekilliğinin sona ermesinden sonra, yeniden Akbaba’nın başına döndü.
1950 sonrasında, şiirden ziyade, ağırlıklı olarak, mizah, gezi, anı ve biyografi türlerinde yazdı. 1962’de Bir Rüzgâr Esti adlı şiir kitabını yayımladı. 11 Mart 1967’de İstanbul’da hayatını yitirdi. Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Kaynak: Vikipedi