zamanin birinde develer tellal iken pireler berber ikien ben anamin bessiginde tingir mingir sallanirken <<<
annem besigi sinirinden tingir mingir saliyormus uyumuyorum diye gecenin bu saatinde
hikayemize dönelim
nerden baslasam derken aklimin ucunda bazi seyler esmeye basladi
zamanin birinde dedigim zamani yukarda belirtmistim
tarlayi sürüyordu tek bir esegin cektigi sapanla
hava bayagi kararmisti
yorgunluktan agzina yanaklarindan tuzlu teri akiyordu
teri bile tatli geliyordu ee nede olsa alin teriydi
cook uzaklardan islik sesi duydu bu annesinin isaretiydi
-aksam yemegi hazir artik eve gel oglum demek istiyordu
o da anasina islikla cevap verdi sanki telefonla konusuyorlardi
-ana bir hat kaldi bitsin hemen geliyorum demisti aklindan sanki anneside anlamis gibi
bulgur pilavini tencereden legene bosaltmamisti sogumasin diye
iki yandan sarkan ak beliklerini uzun oldugu icin iki defa yumak yapmis bas örtüsüyle simsiki baglamisti acilmasin diye
mutfagin yakinindaki cesmen hemen yanindaki yalagin kenarina biraz kil koymus oglu geldiginde elii yüzünü yakiar diye
zaman ilerliyor oglunu beklemek dahada uzun sürüyordu
yerdeki minderden kalkip yari kirik pencereden bakti uzaktan bir kararti belirdi gözlerine yasina göre cok iyi görüyordu
görmese ne yapsindiki alismislardi karanliga
hemen gazlambasini yakti önlügünün cebinden cikardigi kibritle icindede iki tane kalmisti
sabah almasi gerekti
bakkaldan köyün bakkali
bayagida borc birikmisti
ama ne elde vardi ne avucta
ilk harmanda ödeyeceklerdi
ama o gün gelene kadar bugdaydan hic bir sey kalmiyacak gibiydi
zaten tarla kendilerinin bile degildi
ürün alamadigi icin aga bunlara
-isleyin tarlayi 3 te biri sizin ikisi benim ,
demisti
ogluda kabul etmisti calisip cabaliyordu tarla icin
derjken oglu geldi essegi yan taraftaki ahirin kapisindan iceri kyodu
essege yemini suyunu verdi
semerini yukunu indirdi
sarildi karakacan
-sagol dedi iyiki varsin dedi sen olmazsan ben ne yaparim diye mirldandi
anasi hemen peskir aldi (havlu=peskir) kovadaki suyla yalagin kenarina geldi
-oglum cok yorludun demi
orasi corak bir tarla ogul ne diye o sicaklarda ugrasiyon
rahmetli baban olsaydi belkide sehere tasinirdik bak rifat amcalarin sehere gitmisler
hasnin yusuf haber getirdi seher köy gibi deelmis daha bi rahatmis diyollar
- ana basalatma firat amcandan yusuftan bana bir soguk ayran yapta icem
hem ne diye canini SIKIYORsunki canim ana m garip anam ben sana hic yokluk cektirirmiyim
sustular
anasi yayiktaki ayrandan bir kepce doldurdu ogluna verdi sonrada oturdular sofraya acikmislardi
yer sofrasinin kenarindaki sogani alip bir yumrukta ezdi sonrada anasinin sac üzerinde yaptigi ekmekten bir parca koparip tepsideki pilava
eliyle yumak yapip büyük bir parca atti agzina sonra soganin en güzel yerinden koparip isirmaya basladi ayrandan tekrar yudumladi
bir kac dakika sonra biraz kendine gelmisti
sabah beri agzindan lokma gecmemisti
anasininda öyle birden
-ana, dedi
anasi merakla
HI- ogul ,dedi
-biliyonmu dedi ,tarlada tas birakmadim
-eee dedi anasi
-yani isi bitirdim tohumlarida ektikmi tamamdir ana
gayri bekliyecegiz
anasi hic sasirmamisti ama durumuda anlamisti
-ogul dedi, ne diyeceksen doru de cikart bakim o agzindaki baklayi
-ne baklasi ana delllendinmi
-ogul bunu dünde demistin aynisini senin kafan yerinde deel ellam
utanmisti
ana,dedi kelimeler bogazinda büyüyor ses tellerine takiliyor bir türlü cikmak bilmiyordu
ana
evlenecek olsam ,dedi baa giz miz vermezler demi kim neetsin benim gibi garibi
anasinin kaslari catti
ogul o nasil söz sen aslan gibi delikanlisin boyun posun yerinde bütün kizlar sana bakiyor
oglu iri genis omuzlari güclü bilekleriyle gercektende köyün kizlarinin dilinden düsmüyordu.
devami yarin ))