Nöroloji Uzmanı Doç.Dr. Sultan Tarlacı, kişinin aşık olduğu zaman vücutta meydana gelen fizyolojik değişikliklerin binlerce yıldır kalple ilişkilendirildiği için aşkın simgesi olarak seçildiğini, ancak aşkın aslında beyinde yaşanan bir olay olduğunu belirterek, "Aşkın ömrü en fazla 3 yıl" dedi.
Binlerce yıldır aşkın simgesi olarak kalp gösteriliyor. Ancak yapılan araştırmalara göre aşk kalpte değil, beyinde yaşanıyor. Universal Ege Sağlık Hastanesinin Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Sultan Tarlacı, insanın aşıkken hissetiği duygunun karşılığının beyinde olduğunu dile getirdi. Aşk başladığında meydana gelen iştah azalması, yemeden içmeden kesilme, nabız artışı, çarpıntı, terleme, titreme, bağırsak hareketleri, mide asidi ve yutma sıklığı gibi fizyolojik değişiklikler nedeniyle kalbin binlerce yıldır aşkın simgesi olarak seçildiğini anlatan Doç.Dr. Tarlacı, "Aşkın simgesinin değişmesi çok zor. Binlerce yıldır gelen bir simgeleştirme var, ama insanlarda esas olarak aşk duygusu beyinde yaşanıyor. Ancak vücutta yansıması kalpte oluyor. Oysa aşk beyinde başlar, beyinde gelişir ve beyinde biter" dedi.
Tutkulu bir aşka kapılan kişinin uyanık olduğu zamanın yüzde 85ini sevdiği kişiyi düşünerek geçirdiğini, önceliklerinin değiştirdiğini ifade eden Doç. Dr. Tarlacı, "Bilimsel çalışmalarda aşık insanların kan ve omurilik ve beyin sıvılarında obsesif hastalıklara benzer değişiklikler olduğu ortaya çıkmış. Bu ilk sekiz aydan itibaren bu kimyasal değişiklik normal insanlardaki seviyeye iniyor. Tutkulu aşkın ilk başlarında insanların beyninde haz hormonlarında ciddi artış ortaya çıkıyor. Aşk davranışsal olarak bitmeye başladığı zaman bu kimyasalların miktarı azalıyor, tutkulu aşkın bitme süresi ise 12-18 ay arasında değişiyor" diye konuştu.
Beynin derinlerinde
Aşkın kişilerin derin beyin yapılarındaki Ödül- mükafat bölgelerinde değişiklik meydana getirdiğini belirten Doç.Dr. Tarlacı, "Aşık kişiler maşuklarını gördüklerinde derin beyin yapılarında ödül-mükafat bölgelerinde haz kimyası okyanusuna düşmüş olurlar. Özellikle alın lobu bölgesi çalışması azalır. Alın lobu beyin bölgesi insanlar için akılsallaştırma, niyet ve karar verme ve mantıksal çıkarımlar için en önemli bölgedir. Mantığın ve sosyal kurallara uymanın, ahlakın ve saygının kaynağıdır. Aşıklarda bu bölgede çalışmada azalma, işlevlerde zayıflama ve kayıpla sonuçlanır. Bir şekilde aşk gelir akıl gider. Aşık olanlar bu nedenle aptalca ve mantıksız riskler almaya eğilimli olurlar. İmkansız aşk olduğu konusunda kendilerini ikna etmeye çalışanlara aldırmazlar" dedi.
Aşkın kişilerin zihinlerinde yaratıcılığa neden olduğunu sözlerine ekleyen Doç.Dr. Tarlacı, beyin hücrelerinin yenilendiğini, yaşamı uzatan beyin hormonu olan sinir büyütme hormonunun kanda belirgin bir şekilde yükseldiğini, ağrıya duyarlılığı arttırdığını söyledi.
Aşk geçici
Aşkın geçici olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Sultan Tarlacı, bu sürenin en fazla 3 yıl olduğunu belirterek, "Önemli olan süresi değil, önemli olan o dönemi tutkulu ve en iyi şekilde yaşamak, zaman içinde bunun biteceğini bilmektir. Zamanla aşk sevgiye dönüşür, insanlar yaşam boyunca aşk arar ancak bir iki kez karşılaşılır. Ayrılma durumunda bu geçici durumu kabullenip depresyona girmemek gerekir" diye konuştu.