Ganga
Hindistan’da bir çok şeyin tanrısı olduğu gibi Ganj (Ganga) Nehri'nin de bir tanrısı vardır. Bu tanrı, Ganga’dır.[29] Ganga, her zaman ellerinde uzun gövdesi, hassas duruşlu ‘S’ şeklindeki gövdelerinin konturlarıyla eşleşen salınışlarıyla karakterize olmuş uzun saplı lotus tutarlar.[30]
Hindular, nehri Tanrıça Ganga’nın kişileştirilmiş formu olarak kabul ederler ve bu nedenle insanlar nehre taparlar. İnanışa göre bu sudan bir yudum bile içmeden ölmek tamamlanmamış bir hayattır. Hintliler bu nehrin onları tüm günahlardan ve kötülüklerden arındırdığına inanırlar. Ruhsal olarak yeniden dirilişin bu nehre atılan ölülerin küllerinden yükseleceğine inanılmaktadır.[31]
Hindistan’da, dinsel görüşü ne olursa olsun her çocuk, yaşamın kendisi, ana tanrıça, enerji kaynağı, büyülü ve gizemli bir nehir olan Ganga Ana hakkındaki efsaneyi daha küçük yaşta öğrenir. Nehri, Tanrıça Ganga’nın kişileştirilmiş formu olarak gördükleri için Ganj’a taparlar ve suyu kutsal olduğu için de, ölürken bir yudum içebilmek amacıyla tıpkı Zemzem Suyu gibi evlerinde saklarlar. Ganga’nın birleştiği Yamuna Nehri, kenarında kurulduğu Tac Mahal’den dolayı “romansın kraliçesi”dir.[32]
Ganj nehri kıyısında her akşam güneş batarken Tanrı Ganga’ya saygı içeren ve ona ibadet edilen Aarti veya tam adıyla Ganga - Aarti törenleri yapılır. Bu törenler, Ganga tapınağında çalınmaya başlanan çanlar ve zillerle başlar. Tapınaktaki Ganga heykelinin önünde kısa bir Puja töreni yapılır.[29] Hinduizmin ölü yakma geleneği nedeniyle birçok insan, bu kadar büyük bir ülkede binlerce kilometre yol kat ederek yakınlarının küllerini bu nehre serperler.[33]
Hindistan’da bir çok şeyin tanrısı olduğu gibi Ganj (Ganga) Nehri'nin de bir tanrısı vardır. Bu tanrı, Ganga’dır.[29] Ganga, her zaman ellerinde uzun gövdesi, hassas duruşlu ‘S’ şeklindeki gövdelerinin konturlarıyla eşleşen salınışlarıyla karakterize olmuş uzun saplı lotus tutarlar.[30]
Hindular, nehri Tanrıça Ganga’nın kişileştirilmiş formu olarak kabul ederler ve bu nedenle insanlar nehre taparlar. İnanışa göre bu sudan bir yudum bile içmeden ölmek tamamlanmamış bir hayattır. Hintliler bu nehrin onları tüm günahlardan ve kötülüklerden arındırdığına inanırlar. Ruhsal olarak yeniden dirilişin bu nehre atılan ölülerin küllerinden yükseleceğine inanılmaktadır.[31]
Hindistan’da, dinsel görüşü ne olursa olsun her çocuk, yaşamın kendisi, ana tanrıça, enerji kaynağı, büyülü ve gizemli bir nehir olan Ganga Ana hakkındaki efsaneyi daha küçük yaşta öğrenir. Nehri, Tanrıça Ganga’nın kişileştirilmiş formu olarak gördükleri için Ganj’a taparlar ve suyu kutsal olduğu için de, ölürken bir yudum içebilmek amacıyla tıpkı Zemzem Suyu gibi evlerinde saklarlar. Ganga’nın birleştiği Yamuna Nehri, kenarında kurulduğu Tac Mahal’den dolayı “romansın kraliçesi”dir.[32]
Ganj nehri kıyısında her akşam güneş batarken Tanrı Ganga’ya saygı içeren ve ona ibadet edilen Aarti veya tam adıyla Ganga - Aarti törenleri yapılır. Bu törenler, Ganga tapınağında çalınmaya başlanan çanlar ve zillerle başlar. Tapınaktaki Ganga heykelinin önünde kısa bir Puja töreni yapılır.[29] Hinduizmin ölü yakma geleneği nedeniyle birçok insan, bu kadar büyük bir ülkede binlerce kilometre yol kat ederek yakınlarının küllerini bu nehre serperler.[33]