• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Başlıca Hint Tanrı ve Tanrıçaları (1. Bölüm)

Ganga​

Hindistan’da bir çok şeyin tanrısı olduğu gibi Ganj (Ganga) Nehri'nin de bir tanrısı vardır. Bu tanrı, Ganga’dır. Ganga, her zaman ellerinde uzun gövdesi, hassas duruşlu ‘S’ şeklindeki gövdelerinin konturlarıyla eşleşen salınışlarıyla karakterize olmuş uzun saplı lotus tutarlar.

Hindular, nehri Tanrıça Ganga’nın kişileştirilmiş formu olarak kabul ederler ve bu nedenle insanlar nehre taparlar. İnanışa göre bu sudan bir yudum bile içmeden ölmek tamamlanmamış bir hayattır. Hintliler bu nehrin onları tüm günahlardan ve kötülüklerden arındırdığına inanırlar. Ruhsal olarak yeniden dirilişin bu nehre atılan ölülerin küllerinden yükseleceğine inanılmaktadır.

Hindistan’da, dinsel görüşü ne olursa olsun her çocuk, yaşamın kendisi, ana tanrıça, enerji kaynağı, büyülü ve gizemli bir nehir olan Ganga Ana hakkındaki efsaneyi daha küçük yaşta öğrenir. Nehri, Tanrıça Ganga’nın kişileştirilmiş formu olarak gördükleri için Ganj’a taparlar ve suyu kutsal olduğu için de, ölürken bir yudum içebilmek amacıyla tıpkı Zemzem Suyu gibi evlerinde saklarlar. Ganga’nın birleştiği Yamuna Nehri, kenarında kurulduğu Tac Mahal’den dolayı “romansın kraliçesi”dir.

Ganj nehri kıyısında her akşam güneş batarken Tanrı Ganga’ya saygı içeren ve ona ibadet edilen Aarti veya tam adıyla Ganga - Aarti törenleri yapılır. Bu törenler, Ganga tapınağında çalınmaya başlanan çanlar ve zillerle başlar. Tapınaktaki Ganga heykelinin önünde kısa bir Puja töreni yapılır. Hinduizmin ölü yakma geleneği nedeniyle birçok insan, bu kadar büyük bir ülkede binlerce kilometre yol kat ederek yakınlarının küllerini bu nehre serperler.
 

Hanuman​

Hanuman, maymun bir Hint tanrısıdır.[34] Vişnu'nun avatarlarından biri olan Rama'ya karısı Sita'yı kurtarmasında yardım eden bir vanaradır. Bhakti'nin zirvesini sembolize eder ve kimilerine göre Şiva'nın avatarlarındandır. Daha çok Vayu deva yani rüzgâr tanrısının oğlu olarak tanınır. Bazı akademisyenlere göre Çin mitolojik karakteri Sun Wukong'dur.

Yazımı, M.Ö. 6. yüzyılda başlamış Ramayana'da Vişnu’nun avatarı kabul edilen Rama’nın şeytan kral Ravana tarafından kaçırılan karısı Sita’yı maymun kral Hanuman’ın yardımıyla kurtarışının hikayesini anlatır.

Hanuman
 

İndra​

İndra Vedik Hintlilerin ulusal tanrısıdır. Hinduizm'de havanın ve savaşın tanrısı, Cennet veya Swargaloka'nın Tanrısıdır. Hint-dışı geleneklerde de er alan önemli bir figürdür. Yedik döneminin en önemli tanrısı kuraklık ve karanlıkla mücadele eden tanrıdır. İndra kişilendirilmiş gökyüzü'dür. Veda tanrıları arasında birinci sırayı almasına rağmen "yaratıcı" bir vasfı yoktur. Güçlü ve savaşçı bir tanrıdır. Gökten yağdırdığı yağmur ile vrtra'yı yani kuraklığı yok eder. Şimşek onun silahıdır. Sonraki mitolojide ikinci sıraya itilmesine rağmen Rgveda'da başroldedir.Rgveda'nın doğduğu zamanlarda savaşçı bir ulus olduklarından, İndra da buna uygun olarak savaşçı bir tanrıydı. İndra, yıldırımlar yağdırarak dağları devirir dağların içindeki suları tutsak eden canavarı öldürürdü. Eski Hindular bitkilerin büyümesini sağlayan yağmurları getiren ilk fırtınaları böyle açıklıyorlardı.

İndra'nın adına 250 ilahi sunulmuştur. İndra, Danavalarla yaptığı savaşta Asuraların kralı Magadhara'yı öldürmüş ve büyük bir şölen düzenlemiştir. Bir efsaneye göre İndra, aziz Gautama'nın kılığında azizin karısı Ahalya'yı baştan çıkarır. Bunu öğrenen aziz, İndra'yı karısı Şaçi ile birlikte ömür boyu kısır kalmaya mahkum eder. Hatta İndra'ya yardım etmek isteyen diğer tanrılar, ona bir çift koç yumurtası takmışlardır.

Veda dininde, Indra’nın Asuraların başı Vrtra’ya karşı olan mitolojik savaşıyla karşılaşırız. Rig Veda’nın sonunda, Indra tanrıların en büyüğü haline gelir; sürekli olarak Asuraların başıyla savaşır. Indra, Vrtra’nın yok edicisi yani, onun karşı güçlerin yok edicisi olarak isimlendirilir. Çünkü Vrtra, ‘mânia’, ‘savunma’ ya da ‘güç/kuvvet’ anlamına gelir. Vrtra, suyu hapseden ve bundan dolayı da kuraklık demonu olarak kabul edilen demondur; aynı zamanda onun bir düşman insan olabileceğine de işaret eden doksan dokuz kalenin Rabbidir de. Mit, Indra ve Vrtra arasındaki savaşın sonucu olarak suların serbest bırakılması ve güneşin parlatılması; Vritra’nın elinde olan ineğin serbest bırakılmasıyla sona erer.

Govardhana mitinde Krishna’nın en büyük tanrılardan birisi olan İndra’ya meydan okuması ve halkını onun gazabından korumak için yaptıkları anlatılmaktadır:

“Sonbaharda çobanlar gelenekleri gereğince yağmur tanrısı İndra’nın onuruna büyük bir şölen düzenlemek isterler. Krishna İndra’ya tapınmanın boş olduğunu söyler. ‘Biz ormanlarda dolaşan ve her zaman ineklerden sağladığımız zenginlikle geçinen çobanlarız. Bizim tanrımız inekler, tepeler ve ormanlardır’ der. Bu sözleri sarf ederek, çobanları İndra festivali yerine bir dağ kurban törenine davet eder. Çobanlar da buna uyarlar. Bu duruma çok kızan İndra, aşağıya müthiş bir fırtına gönderir. Fakat Krishna Govardhana dağını havaya kaldırarak onu çobanların ve sürülerin üstünde bir şemsiye gibi tutar, onları fırtınadan korur. Yedi gün sonra fırtına diner, Krishna dağı yerine koyar ve İndra Krishna’nın yüce tanrı Vishnu olduğunu anlar.”

Aşağıda Rgveda'da İndra'ya sunulmuş ilahilerden birkaç örnek verilmiştir.

Ey İndra gel, kutsal otların üstüne otur da
senin için çıkarttığımız Soma içkisinden iç
Dualarımızla bağlanarak buraya yaklaş,
bize kulak ver ve dualarımızı dinle
Biz soma içkisi taşıyan Brâhmanlar
seni soma içmeye çağırıyoruz
. ( V I I I / 17:1—3)

Ey İndra ve Vishnu, işimin tamamlanması için size
yiyecek ve kutsal şeyler sunuyorum,
Kurbanımızı kabul edin ve bizi engelsiz yollardan
götürerek, bize zenginlik ihsan edin..
.(VI/69:1)
 

Kali​

Kali, kana susamış vahşi tanrıça olarak adlandırılır.[43] Bu tanrıça kendisine ibadet edenleri koruyan ana tanrıçadır ve ebedi bir kozmik güç verir. Gerçek Puja seremonisi gece yarısında yapılır, kutlamalar dişil bir ruhsallık atmosferi taşır.

Kali evrendeki her varlığa yaşam verir, gene de onların kanını emmek için uzun kırmızı dili sarkar. Kafataslarından yapılmış bir gerdanlık takar, entarisi koparılmış kol ve bacaklardandır. O, Kara Zamandır, her varlığın hem yaşam hem ölümüdür, dünyanın rahmi ve türbesidir: Doğanın, tanrıların, işlevlerini yerine getirdikleri temsilcileri olduğu, önde gelen ilk ve tek nihai gerçekliğidir.

Hindu Mitinde dişil gücün eril güce karşı kazandığı bir zaferdir. Efsaneye göre Kali, huzuru ve düzeni sağlaması için çağrıldı. Tanrılar, dünyada hüküm süren felaketleri ve vahşeti engelleyemiyorlardı. "Asura" adındaki şeytani varlıklar her yerde dehşet saçıyordu. Bir türlü çözüm bulunamıyordu bu iblislere. Ta ki en az onlar kadar zalim bir gücün bu şeytanları yok edebileceği akıllarına gelene kadar. Yani Kali’nin. Himalayaların kızına gidip dualar edildi. Yaşadıkları yenilgilerden bıkan tanrılar, yenilmez bir güç istiyorlardı. Bir tanrı değil, bir tanrıça! Bir dişinin sezgilerine, pratik zekasına ve zalimliğine ihtiyaçları vardı. Duaları kabul edildiğinde önce "Tanrıça Durga" ortaya çıktı. Her kolunda ayrı bir silahla iblislerin üstüne saldırdı. Fakat en tehlikeli canavarla savaşırken gücü tükenmeye başladı. "Mahishasura" kazandığını düşünüp zafer çığlıkları atarken herkesin kanını donduran bir gürültü koptu. Gökyüzünden ateşler düşüyordu yeryüzüne. Tanrıça Durga’nın alnından ilahi bir ışık çıkmaya başlamıştı. Bu çarpışmaya son vermek için Kali kendini göstermişti. Mahishasura daha ne olduğunu anlayamadan, sonsuza kadar kaybetmiştir bu savaşı.

17. yüzyılın başında Hindistan’da “Tanrıça Kali”ye sunmak üzere masum insanları bir ilmikle boğarak öldüren “Thug” adlı grubun eylemleri, tarihte en bilinen terör hareketlerinden biridir. Yüzyılın ortalarında yok edilmelerine kadar yaklaşık bir milyon insanı öldürmüşlerdir.[46] Kali, bugün bile Hindistan'da saygı ve hürmet görür. Eskiden olduğu gibi ona hayvan kurban edilmese de, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu bir topluluk ona tapınır.

Tanrıça Kali
 
Kaliya
Kaliya, Hint mitolojisinde Vrindavan’da Yamuna nehrinde yaşayan zehirli bir Nāgadır. Yamuna’da etrafındaki su dört fersah boyunca zehirle kaynar. Yanına hiçbir hayvan yanaşamaz ve nehir kenarında yalnızca bir tek Kadamba ağacı vardır. Kāliyā’nın asıl evi Ramanaka Dwipa’dır ama tüm yılanların düşmanı Garuda’dan korkusu nedeniyle evinden uzaklaşmıştır. Garuda Vrindavan’da yaşayan bir yogi tarafından lanetlenmiştir ve ölümle yüzyüze gelmeden Vrindavan’a gelemez. Dolayısıyla Kāliyā Garuda’nın gelemeyeceği tek yer olan Vrindavan’ı yeni evi olarak seçer.

Bir zamanlar Krişna çobanlarla top oynarkan ırmak kıyısındaki Kadamba ağacına çıkar. Top suya düşer ve Krişna’da arkasından suya dalar. Şahlanan Kāliyā yüz on yerinden zehir fışkırtarak Krişna’nın vücudunu sarar. Krişna öyle büyür ki Kāliyā onu bırakmak zorunda kalır. Her saldırısından kendini kurtaran Krişna Brij halkının çok korktuğunu görünce birden Kāliyā'nın kafasına sıçrar ve tüm evrenin ağırlığını kendisinde toplayarak ve ayağıyla ritim tutarak naganın kafasında dans eder. Kāliyā'nın ölmesine ramak kala karıları gelip ellerini birleştirerek Krişna’ya kocaları için dua eder. Krişna’nın büyüklüğünü tanıyan Kāliyā teslim olur ve bundan sonra kimseye zarar vermeyeceğine söz verir. Krişna onu affeder ve nehri terk ederek Ramanaka Dwipa’ya gitmesine izin verir.

Krişna ve Kāliyā’nın öyküsü Bhagavata Purana’nın Onaltıncı bölümünün onuncu kıtasında anlatılır. Nagavanşi kshatriyalardan Kaliramna gotrasından Kaliya diye bilinen bir kral Yamuna nehri kıyılarındaki Mathura yakınlarında hüküm sürmüştü. Mathura yakınlarındaki eski kale Kaliramna yıkıntı hâlindedir. Bu kale Kalidheh kalesi olarak bilinirdi. Krişna’nın Kaliya adlı siyah renkli bir pitonu öldürdüğü Mahabharata’nın ünlü bölümü bu gotradan kötü bir hükümdar ile bağlantılıdır. Naga Kaliya’nın ölümüyle Krişna bu klanın Brij’deki hükmüne son vermiştir. Pencap’ta Kaliramna klanından hükümdarları olan Sinpura ve Bhagowal adlı iki küçük devlet vardı.

Mathura’dan sonra diğer Jatlar ve Yadavalarla birlikte Kabul-Ghazni’ye gittiler. Burada Garh – Ghazni krallığını kurdular. İslam’ın yükselişiyle birlikte Bhatner- Sirsa’ya geri döndüler. Kendi ozanlarına göre Patan ve Siswad köylerini kurdular. Patan’dan Çaudhary Sişu Sisai’ye geldi. Kardeşi Sunda da Sandwa ve Salaywala köylerini kurdu.[47]
 

Kalki​

Tanrı Vişnu dokuz kere çeşitli biçim ve avatarda dünyaya gelmiştir. Onuncu defa dünyaya beyaz bir atın üzerinde Güney Hindistan'da, Şabyla köyüne Kalki adı ile gelecektir. Henüz gelmemiştir. Beklenmektedir.
 

Kama​

Kama, Hint kültüründe istek anlamında soyut bir tanrıdır. Aynı zamanda aşk ve sevgi tanrısıdır. İnanışa göre Kama, aklın ilk torunu, başlangıçta ortaya çıkan ilk şeydir. Kama ortaya çıkınca zıtlıklar oluşur ve insanların oluşumu, bu zıtlıkların tesiri altında gelişir.

Kâma sözcüğü "istek, ihtiras ve sevgi" anlamlarına haizdir. Bütün Hint Geleneksel görüşünün, Hinduizmin, Caynizmin ve Buddhizmin köreltilmesini ve önüne geçilmesini istedikleri şey bu "Kâma"nın yok edilmesi, etkisiz hale getirilmesidir. Pek çok kutsal kitapta insanı mahvolmaya götürenin "istek ve ihtirasları" olduğu söylenir. Meselâ Bhagavadgîtâ'da "duyuların dinmek bilmez şiddeti, mükemmelliğe erişmeye çalışan bilge kişinin bile aklını uzaklara sürükler" denir. Ayrıca "isteğin insanı mahvolmaya sürüklediğinden" bahsedilir. II, 59'da ise "ruh, En Yüce Olanı gördüğü zaman istekler kaybolur." denilmektedir. Demek ki başlangıçta istek ortaya çıkmakla "Tanrısallığı" örtmeye ve unutturmaya başlamış oluyor.
 

Krişna (Krishna)​

Brahmanizm’in en ünlü kişiliği “Krishna”dır. Krişna, Vişnu'nun 8. enkarnasyonudur. Krişna, Brahma ile birleşmiş bir “yol gösterici” olarak kabul edilir. Krişna’nın sözleri doğrudan Brahman’ın sözleridir; o hiçbir şeyi kendi nefsinden söylemez.

Çeşitli Vaişnava okullarında Yüce Tanrı yani en önemli ve yüksek tanrı olarak tapınılır. Gaudiya Vaişnavizm'de En üstün Kişilik yani Tanrı olarak görülmüş ve böylece onun diğer tüm enkarnasyonların, Vişnu dahil, temeli olduğuna inanılmıştır. Genellikle flüt çalan bir sığır çobanı (örneğin Bhagavata Purana'da) ya da felsefî nasihatler veren genç bir prens (örneğin Bhagavad Gita'da) olarak betimlenir. Geleneksel olarak Krişna'nın Devaki'nin oğlu olduğuna inanılır ki Devaki bir iblisin çocuğu, kötü bir kral olan Kamsa'nın yarı kardeşidir. Kamsa kardeşinin çocuklarından birisinin kendisini öldüreceği haberine sahip olduğu için Devaki'nin birçok oğlunu öldürmüş, fakat sonunda Krişna tarafından öldürülmüştür.

Tanrı Krişna Mahabharata Destanının son yedi bolümünü içeren Harivamşa Destanının Kahramanıdır. Gerçekte Tanrı Krşna Brahman Kastına mensup bir köylü ailesinde doğmuş, vücudu kül renginde olan bir tanrıdır ve Aşk-ı İlahîyi, Tanrı Aşkını sembolize eder. Bütün gençliği Sevgilisi Çoban kızı Radha ile bütün günlerini diğer çoban kızları ve sevgilisi ile dans etmekle geçirir. En büyük özelliği daima elinde bir flût veya Kaval bulundurması ve çalmasıdır. Harivamşa Destanında Hari'nin yani Krişna'nın yaşamı ve ait olduğu Ay Sülalesinin ve diğer Güneş, Ateş ve Yılan sülalelerinden bahsedilmektedir. Aşk'ı-İlahi önemli ve büyük bir inanç olarak asırlardan beri tazeliğini muhafaza etmiş, birçok şairler dinî ilahiler ve şiirler yazmışlardır.

Krişna, Hint felsefesinde, Hint Tanrısı Vişnu’nun, Zorba kral Kamsa’yı yenerek halkını zulümden kurtarmak için Krişna adıyla bedenlendiği ve Krişna adıyla yaptıkları anlatılır. Krişna, Hint Tanrısı Vişnu’nun 8. enkarnasyonudur. Vişnu'nun avatarlarından biri olarak dünyaya gelen ve insanlara doğruyu gösterme amacı güden Krişna, dünyadaki görevini tamamladıktan sonra kendisini kurban eder.

Efsaneye göre Krisna küçük bir çocukken, Radha’nın solgun yüzünü çok kıskanmış ve ağlayarak annesi Yashoda’nın yanına gitmiş. O’na, hayatın çok acımasız olduğunu, Radha’nın yüzü açık tenliyken, kendisininkinin çok koyu renkli olduğunu söylemiş. Yashoda ise cevap olarak, Radha’nın güzel yüzünü istediği renge boyayabileceğini söylemiş Krisna’ya. Ve O da kardeşini boyayarak tıpatıp kendisine benzetmiştir.

Krişna sözcüğü Sanskritçede sözlüksel olarak "siyah" anlamına gelir. Betimlemelerde genellikle mavi veya koyu mavi renkli bir tenle tasvir edilen Krişna, murthiste ise daha çok koyu renkli veya siyahî olarak tasvir edilir. Krişna'nın yaşamına dair birçok hikâye vardır ve bunlar farklı Hindu öğretilerine göre çeşitlilik gösterir. Bununla birlikte genel olarak efsanelerde onun ilahî enkarnasyonuna, pastoral bir çocukluk ve gençlik dönemine, daha sonraları ise bir kahraman olarak yaşayışına değinilir, örneğin birçok canavarı yendiği öne sürülür.

Hinduizmin yanı sıra Jainizm, Budizm gibi dinlerde de Krişna'ya rastlanır. Bununla birlikte Krişna'nın rolü veya hikâyesi bu dinlerde değişiklik gösterir. Örneğin Budizmde Krişna'ya Jataka hikâyelerinde Sariputra'nın yaşamlarından biri, efsanevi bir fatih ve Hint kralı olarak yer alır. Ayrıca Krişna Bahai inancında Tanrı'nın bir tecellisi olarak anılır.

Krişna (Krishna)
 

Lakşmana​

Lakşmana, Rama'nın erkek kardeşi ve yakın arkadaşı, Ramayana destanındaki kahramanlardan biridir. Çoğu Hinduizm okulları Lakşmana'nın yedinci avatarın bir parçası olduğuna inanırlar, onlara göre Rama temel avatarken Lakşmana ikincil formdur. İsmi Lakşman veya Laxman olarak da yazılabilir.

Mithra​

Anadolu, İran, Hindistan ve Mezopotamya'yı kapsayan çok geniş bir coğrafyada inanılan Mithra adlı tanrı, arslan başlı bir yılan olup ateşi simgelemektedir. (Sanskrit yazısıyla Mitrá), Hint kültüründe dürüstlük, dostluk, sözleşme ve toplantıların işleyişinden sorumlu ilahi varlıktır. Rigveda'da Varuna ile ilişkili bir figürdür.

Zerdüştçülük'teki Mithra'yla bir bağlantısı olabilir. Erken Hint-İran dilleri'ndeki mitra (sözleşme ya da bağlayıcı) kelimesinden türemiş olabilir.
Zerdüşt ve Hindu inançlarındaki Mithra ve Mitra benzer karakteristik özellikler gösterse de, bağımsız şekilde gelişmiştirler ve birbiriyle karıştırılmaması gerekir.
Mitra ve Mithra özellikle Roma Mitraizm'indeki Mithras ile de sıkça karıştırılır. Mitraizm'e adını Hint-İran kültüründeki Mitra adını verse de, Mitraizm Roma'nın ürünü bir inanç sistemidir. Mitra'nın İslam öncesi putperest Arap toplumunda karşılığı, Tanrı'nın üç kızından biri olan El-Lât'tır.

Hind-İran dininde Mitra, sözleşmelerin kutsal tanrısı ve onların muhafızıdır. Mitra, yalnızca ‘sözleşme’ anlamına gelmez; fakat aynı zamanda,‘dostluk’ anlamına da gelir; çünkü Orta ve Yeni Farsça’da (mitradan türemiş olan) mihr ‘sevgi’ ya da ‘dostluk’ anlamına gelirken Sanskritçe’de mitra, ‘dost’ anlamını ifade etmektedir.

Mithra
 

Murugan​

‘Senthil’, ‘Saravana’, ‘Kartikeya’, ‘Arumugan’ ve daha birçok adlarıyla da anılır.[58]
20070817naga1.webp


Naga​

Hint mitolojisinde insan yüzlü, kobra enseli ve yılan kuyruklu yarı tanrı nagalar sıklıkla tasvir edilmektedir.[59]
Naga
 
Geri
Top