Bizim hikayemiz bu

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE

Başlangıçta biz vardık, sen ve ben. Aynı mahallede büyüyen, belki de aynı hayalleri paylaşan iki çocuk. Belki de yollarımız hiç kesişmemişti, ta ki bir sonbahar günü rastlaşana kadar. Rüzgarın savurduğu yapraklar gibi, bir parkta, bir köşede bir araya geldik. Belki bir kitap düşürdün, belki de ben sana yol sormaktaydım. Göz göze geldiğimizde, sonbaharın hüzünlü güzelliği gibi bir his kapladı içimizi.​

Gözlerini açtığında, karşında beni görsen ne hissederdin? Yabancı mı görünürdüm, yoksa tanıdık birinin hayali gibi mi? Belki de bu sorunun cevabı bizim aşk hikayemizi anlatmaya yeterdi.
Hiçbir zaman olamayacak bir aşkın hikayesi mi yazalım? Yoksa zamansız gelen, kırık bir aşkı mı?
İstersen, şöyle başlayalım: Kısmet bizi bir araya getirmedi. Farklı dünyaların insanlarıydık. Sen, gökyüzünü avucuna alabilecek kadar özgür bir ruh. Ben ise ayakları yere sağlam basan, güvenli liman arayan biri. Belki de bir şarkıda duymuşsundur, zıt kutuplar birbirini çeker diye. Bizimkisi de öyle bir çekimdi uzaktan uzağa.
Belki bir trende karşılaştık, pencereden seni seyrettim ben. Gülüşün güneşe benziyordu, vagonu ısıtıyordu sanki. Belki de kütüphanede yan masanda oturuyordun, sayfaları çevirirken dudaklarının hareketlerini izledim. Yaklaşamadım, bir türlü aramızdaki çizgiyi aşamadım.
Sonra ne mi oldu? Hayat bizi kendi mecrasında sürükledi. Sen kendi yolculuğuna çıktın, ben kendi hikayemi yazdım. Ama aramızda geçen o sessiz anlar, kalbimin bir köşesinde hep saklı kaldı. Yıllar sonra bile seni, tren penceresinden ya da kütüphanenin loş ışıklarında görmüş gibi hissettim bazen.
Bizim aşkımızın adı kavuşamamaktı. Belki de en güzel aşkların adı budur, kim bilir? Kimse bilmezdi içimdeki yangını, kimse bilmezdi senin gülüşünü özlediğimi.
Bu, seninle yaşayamadığım ama asla unutmadığım aşkımızın hikayesi.
Tanışıklığımız yavaş yavaş filizlenen bir güle dönüştü. Günlerimiz sohbetlerle, hayallerimizi paylaşmalarla, masumca flörtlerle akmaya başladı. Kahve kokulu buluşmalar, seni güldürmek için yaptığım saçma şakalar, yıldızların altında yürüyüşler... Aşk, usul usul hayatımıza sızdı.
Belki her aşk hikayesinde olduğu gibi bizimkinde de engeller vardı. Aileler, kariyer hedefi, belki de zamansız bir ayrılık. Belki kavgalar ettik, kırıcı sözler sarf ettik. Yüreğimizdeki sevgiye rağmen yollarımız ayrıldı.
Yıllar geçti. Hayat bizi farklı yollara sürükledi. Yeni insanlar tanıdık, yeni aşklar yaşadık belki de. Ama bir yerlerde, kalbimizde hep saklı kaldı birbirimiz.
Sonra, kaderin bir cilvesi mi bilinmez, yeniden karşılaştık. Zamanın biraz değiştirmiş olduğu yüzlerde, tanıdık bir sıcaklık vardı. Geçen yılların acısı mı tatlı mı olduğunu bilmediğimiz bir duygu seli bastırdı içimizi.
Bu ikinci karşılaşma, bize aşkın zamansızlığını öğretti. Belki ilk seferdeki gibi genç değildik, ama aşkın olgun bir meyveye dönüştüğünü hissettik. Eski yaralarımızı sararak, bu yeni başlangıcı birlikte inşa etmeye karar verdik.
Sen ben ve aşkımızın hikayesi böyle. Belki hüzünlü bir sonbahar günü başladı, belki de yollarımız ayrıldı. Ama aşkın gücü bizi yeniden bir araya getirdi. Bu, mutlu son mu bilmiyorum, ama

bizim hikayemiz bu.​

 

Top