• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Bu Yazı Sana Cesur Yürek

Evet, bu yazıyı sana yazıyorum. Sadece sana Cesur Yürek. Bir kez de benim yüreğimden kopup gelenleri okuman için. Okuman ve kendi yüreğinin sesine katıp harmanlaman için.


Biliyorum için yanıyor. Köpürüyorsun. Taşıyorsun. Bir şeyler yapmak istiyorsun. Bu gidişi durdurmak istiyorsun. Durdurmak ne kelime, yönünü değiştirmek istiyorsun. ’’Neden bu insanlar bir felakete doğru gittiğimizi görmüyorlar?’’ diye soruyorsun kendi kendine.



Damarlarında dolaşan deli kan gittikçe daha çılgın akıyor. ’’Acilen, acilen bir şeyler yapmalıyım.’’ diyorsun.



Etrafımızdaki çemberin giderek daraldığını, iyice kuşatıldığımızı hissediyorsun. Biraz daha sessiz kalırsak teslim alınacağımızı sanıyorsun.



Peki ya hiçbir şey göründüğü gibi değilse?..



Bak, bir de şöyle düşün?



Ziyaretiyle seni isyana sürükleyen şahıs sadece bir sembol. Hatta, birilerinin senin duygularını harekete geçirmesi, galeyana getirmesi, bir çılgınlık yapman için ileri sürdüğü bir piyon. O birileri ki senin bu duyguları en doruk noktada hissetmen için herşeyi yaptı bugüne kadar. Şimdi de ellerini oğuştururak atacağın o adımı bekliyor.



Onlar için ne Papa’nın, ne senin, ne de başkasının hiçbir önemi yok. Herşey ve herkes onların kirli emelleri için harcanabilir. Büyük planlarının başarılı olması için yapmayacakları yok çünkü.



Papa’yı buralara kadar getiren resmin tamamını görmeye çalış. Bütün olup bitenler oynanan büyük oyunun parçasından başka bir şey değil. Onun ve diğerlerinin Müslümanlar ve Türkiye ile ilgili rastgele söylenmiş gibi duran kışkırtıcı sözlerinin Danimarka’daki karikatür krizinden ve diğer kışkırtmalardan hiç farklı olmadığını görebilirsen büyük resim biraz daha netleşecektir kafanda.



Senin abartılı her tepkin ona hakikatte sahip olmadığı bir güç verecektir. Onu önemsemediğin anda nasıl da küçüldüğünü kendi gözlerinle göreceksin.



Şunu da göz ardı etme; 16. Benedikt, Roma Kilisesi Başpiskoposu kimliği ile İstanbul'daki 2 bin kişilik küçük bir kilisenin davetlisi olarak değil, Devlet Başkanı kimliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’nın davetlisi olarak geliyor buraya.



Kendi Cumhurbaşkanının resmi davetini saymayıp da ’’Papa buraya Fener Patrikhanesinin davetlisi olarak geliyor,’’ diye tepki gösterirsen hem kendi devletinin iradesini yok saymış hem de kiliseye sahip olmadığı bir güç vermiş olursun.



Seni en çok kışkırtmaya çalışacakları nokta ’’ekümenlik’’ meselesi. Oyun bunun üzerine kuruluyor.



Oysa ki; kendisini “Ekümenik” (Evrensel) Patrik ilan eden, bütün Ortodoksları kendi ümmeti imiş gibi göstermeye çalışan Bartholomeos’u Papa onaylasa ve ’’Fener Patrikhanesi’ ekümenik’tir.’’ dese kaç yazar?



Fener Patrikhanesi’ni 16. Benedikt’ten önce kendi ümmetinin (!) kabul etmesi gerekmez mi?



260 küsur milyonluk Ortodoks aleminin 220 milyondan fazlasının bulunduğu Rusya’nın tanımadığı Ekümenliği tek başına Vatikan’ın tanıması yeter mi sanıyorsun? Hatırlasana, Vlademir Putin Türkiye'ye geldiğinde Ekümenik Patriği ziyaret edip etmeyeceği sorulduğunda “ Ben öyle birini tanımıyorum. Ekümeniklik diye bir şey yoktur.” demişti.



Ya, yüzyıllardır düşman olan Katoliklerle Ortodokslar hangi gücün itelemesiyle birleştirilmeye çalışılıyor sanıyorsun? Kimin işine yarayacak bu birleşme ABD ve İsrail’den başka?



Peki ya senin, benim galeyana gelip taşkınlık yapmamız hangi amaca hizmet edecek?.. Sakın Haçlı Savaşı zihniyetini kullanarak bütün Hristiyanları Orta Doğu halklarına karşı birleştirmek ve kirli emellerini gerçekleştirmek isteyenlere olmasın…



Gördüğün gibi gün, taşkınlık yapma günü değil. Bu savaş eski savaşlara benzemiyor. Bu kavgada duygularına kapılıp resmin bütününü gözden kaçıran yenilecek. Soğukkanlılıkla aklını kullanan ise kazanacak.



Unutma ki; bazen en büyük cesaret bütün itelemelere rağmen sürüklenmemek ve ayağını bastığın zemini sağlamlaştırmaktır.

Dilek
YARAŞ

 
Geri
Top