Sanırım sen de gelmeyeceksin ya zaten…
Hiç gelmedin! Ama hep beklendin, en özel kuytularda ağırlanmak için…
Ben yine de bir ümit bekledim. Gelirsen, sesini duymazsam, geri gidersen diye kapılarımı hep açık tuttum. Gelmedin ya da ben görmedim geldiğini…
Beynim, düşüneceği milyarlarca şeyi düşünmüş; kalbim, atacağı milyarlarca atışı yapmış gibi sanki…
Kendilerine tanınan zamandan çok önce…
Çok yoruldum seni beklemekten, gelmeyeceğini bile bile beklemekten.
Gülüşündü beni hayata bağlayan. Yıllar boyu hayalimde beni yaşatan. Sensizlikle oluşmuş bir hastalık vardı içimde. Bu amansız hastalıktan daha kötüydü. Beni içten içe kemiren benim yıkılmama sebep olan bir hastalıktı. Tıbbın mucizeleri belki beni iyileştirebilirdi, ya sensizliğin ilacı ve mucizesi neydi ki?… Sen miydin?… Ya da benim seni içten içe sevmem miydi? Acaba…
Artık geldiğinde ben olmayacağım…
Seni senden, seni sevebilme ihtimali olan herkesten daha fazla sevmiştim. Bu muydu seni benden alıp ***üren. Beni de dipsiz kuyuların içine atan. Bu kadar çok sevilmek korkutur mu insanları, kaçarlar mı senin gibi… Her şeyi yarım bırakıp gitmek bu muydu marifet, kaçmak mıydı, sana yakışan bumuydu?
Artık geldiğinde ben olmayacağım…
Neleri unutmadı ki bu yürek, seni de unutacağım. Yerini başka bir yürek alacak elbet. Hep böyle yarım kalmayacak, bir gün tamamlanacak. Unutup seni de mezara göndereceğim.
Artık geldiğinde ben olmayacağım…