• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

ÇAY AŞKI

Ajda Çay Bardağının Hikayesi​

cay.webp

İnce belli de çay içme keyfi, bizim ülkemizde neredeyse genetik değil mi? Bir de Ajda çay bardağımız var. İnce belli’nin açtığı yolda, gösterdiği hedefe giden, fakat daha dolu dolu. Peki, nedir bu ajda bardağın hikayesi?

Sadece isim benzerliği mi, yoksa gerçekten Ajda çay bardaklarının Ajda Pekkan ile bir bağlantısı var mıdır? İsterseniz gelin bunu Ajda Pekkan‘dan dinleyelim;
Yıl 1984-85…
O dönemde Çengelköy’de otururken haftanın iki günü Beykoz Koruluğu’na yürüyüşe giderdim…
O yürüyüşlerde hep Paşabahçe’ye uğrardım, başka da uğrayacak yer yoktu yol üstünde.
Keyif yapardım orada, bardaklara bakardım, ev için bir şeyler lazımsa alırdım falan…
Eğleniyordum kendi kendime anlayacağınız.
Oranın bir müdürü vardı o dönem.
O ziyaretlerimden birinde eve almak için bir bardak modeli söyledim kendisine, bildiğimiz çay bardağının iricesi…
Çünkü o dönemde çay bardakları hep küçük model.
Ama onlar çay içerken yetmiyordu bana, kesmiyordu beni.
Sürekli çay doldurmak zorunda kalıyorsun.
“Bu küçük çay bardaklarının daha büyüğü bulunur mu sizde?” dedim.
“Yok” dedi…
“Yapabilir miyiz?” diye sordum.
Müdür baktı baktı, “Olabilir, bir deneyelim bakalım” dedi.
“Kaç tane istersiniz?” diye sordu.
“10-12 tane” dedim. Güldü, “Olmaaaz” dedi. O kadar az sayıda üretemeyeceğini söyledi, “Ama en az 5 koli yapabiliriz” dedi…
Yani 20’şerden 100 tane…
Peki deneyelim dedim.
Kendi kendime de diyorum ki, “100 taneyi ne yapacağım… Ne olacak, eşe dosta hediye ederim”…
Hakikaten de bana 100 tane çay bardağı geldi bir süre sonra.
Tam benim istediğim gibi ince belli ama daha büyük çay bardakları.
Ben evde kullanmaya başladım, bir yandan da gelip gidenlere, konu komşuya dağıtıyorum.
Her gelen giden Ajda bardağı demeye başladı buna.
Sonra birkaç sene geçti, ben evliliğimi bitirip tekrar Ajda Pekkan olarak piyasaya döndüm.
Bir baktım benim bu çay bardakları Paşabahçe’de Ajda Pekkan bardakları diye satılmaya başlamış.
Tabii bunda kimsenin kabahati yok.
Ben patentini almamışım, markalaştırmamışım, o zamanlar telif hakları meselesi şimdiki gibi değil.
Bu yüzden Ajda bardakları önce Paşabahçe’de, sonra her yerde satılmaya başladı.
Geçenlerde öğrendim, bugüne kadar 60 bin lira ciro yapmış bu bardaklar sadece Paşabahçe’de…
Sonraki yıllarda patent problemi çıkmasın diye Aida diye değiştirdi Paşabahçe bu bardakların adını.
Hâlâ Aida diye satılıyor.
Bir başka ünlü firma daha çıkardı sonra, onlar hâlâ Ajda bardağı diye satıyor.
Artık bir şey de yapamıyorsun, “Eşimin dostumun adı Ajda, onun adını koydum” yanıtını veriyorlar.
Dolayısıyla bu Ajda çay bardaklarının yaratıcısı da, “isim anası” da benim ama bu işten tek bir kuruş kazancım olmamıştır bugüne kadar.​
 
Son düzenleme:
Bardakta çayın varsa, bir dilim peynir , biraz zeytin tabakta, tutuyorsa elin ayağın,
huzur veriyorsa sevdiklerin tamam işte güzellikler içindesin. .
 
Bir kulübede ateşin karşısına otursam..
Üstüne de bir demlik çay koysam..
Çıtır çıtır yanan odunların sesiyle,
Dilimde bir melodi..
Dışarıda keman çalan rüzgârın sesi..
Bir de camlara vuran yağmur damlaları olursa,
Değmeyin keyfime..
 
Bir gün biri gelir;
Astığın hırkanın üstüne, Kendi ceketini asar...
Sonra tebessümle sorar;
''Çay içelim mi?'' İçin ısınır
 

Çayı şekersiz içmeye karar verdikten sonra​

Çay Kaşıklarını biriktirmeye başladım

Küçük önemsiz sanılan Çay Kaşıkları çok önemli​

bir ihtiyaçtır .​

Ya eve çayı şekerli içen misafirler gelirse
 
Geri
Top