7- “Öfke” Yaşayan Afetzedelerle Etkili İletişim Kurmak İçin Bazı İpuçları
Aşağıda verilen ipuçları, afet bölgelerinde kamuya ait ya da özel iş yerlerinde hizmet veren kişiler ile öfkeli bir afetzede arasındaki iletişim sırasında kullanılabilir. Ayrıca, duruma göre biraz uyarlanarak, aile, komşu ilişkilerinde, yüzyüze ya da telefonla olan her türlü insan ilişkisinde kullanılması yararlı olabilir.
AFET DURUMLARINDA İNSANLAR NEDEN ÖFKELENİRLER?
Bir felaketin ardından insanları öfkelendirebilecek pek çok neden vardır. Bunların çoğu da anlaşılabilir, hak verilebilir nedenlerdir. Afet bölgesindeki bir insanın hayatındaki güvenlik ve rahatlık duygusu sarsılmıştır. Yaşamları müthiş bir biçimde değişmiştir. Neredeyse her koşula yeniden uyum yapmaları gerekmektedir ve söz konusu koşullar hiç de kolay değildir.Siz onların öfkelerinin altındaki bu nedenleri ne kadar iyi anlarsanız, duruma o kadar iyi hakim olabilirsiniz. Afeti yaşamış bir kişi:
- Yakınlarını/evini/eşyasını/umudunu/vb. kaybetmiş olabilir.Yiyeceği ya da parası olmayabilir.Rahatlık açısından normalin çok altındaki yaşam koşullarında yaşıyor olabilir.Kendini güvencede hissetmiyor olabilir.Yakınlarının durumlarından endişe ediyor/onların sorumluluğu altında ezilmiş olabilir.Kendisine sunulacak yardımlar gecikmiş/kendisi yardım alma konusunda zorlanıyor olabilir. Yanlış bilgilendirilmiş olabilir.Diğer kişiler tarafından kendisine saygısızca ya da haksız biçimde muamele edilmiş olabilir.Bazı yardımlardan/desteklerden yoksun bırakılmış olabilir.Uykusuz kalmış olabilir.Kronik biçimde yorgun ve tükenmiş olabilir.Ailesinde ve evliliğindeki ilişkiler gerginleşmiş olabilir.İşsiz kalmış olabilir.İş yükü fazlasıyla artmış olabilir.Aşırı alkol ya da ilaç tüketmiş olabilir.Aşağılanmış olabilir.Onuru kırılmış/haklarına tecavüz edilmiş/ “insan yerine konmamış”olabilir.Kendisini kimsenin anlamadığını düşünüyor olabilir.Kendisine ayırımcılık yapıldığını/başkalarına iltimas geçildiğini düşünüyor olabilir.Eğer yeterince yüksek sesle, bağırarak ve talepkar biçimde konuşursa istediklerini elde edeceğine inanıyor olabilir.Beklentileri gerçekleşmemiş/hayal kırıklığına uğramış/kendini engellenmiş hissediyor olabilir.Sizin bu konuda yeterince bilgi sahibi olduğunuza inanmıyor olabilir.Görüşmesi gereken insanı (eğer bu insan sizseniz, sizi) buluncaya kadar çok zorlanmış olabilir.Verilen sözler tutulmamış (veya tutulamamış) olabilir.
- Çevresinde çıkarılan asılsız söylentilerden etkilenmiş olabilir.
Bu muhtemel olaylardan biri ya da bir kaçını aynı anda yaşayan kişi afet yüzünden kaybettikleri ve yaşadığı değişiklikler nedeniyle kolayca öfkeye kapılabilir.
ÖFKELİ BİR KİŞİ KARŞISINDA YAPILMASI GEREKENLER
»Sakin kalmaya çalışın.
Derin bir nefes alın.
Bir yandan da kendi kendinize:
“Bu söyledikleri, kişisel olarak benimle ilgili değil.” “Sakin kalabilirim. Buna hem gücüm hem de yeteneğim var.” “Benim de öfkelenmem ne ona ne de kendime yarar.” “Onun bu öfkesine öfke ile karşılık vermeyeceğim”
“Bu duruma hakim olabilirim” şeklinde telkinlerde bulunun.
Ona kadar sayın.
Dikkatinizi bir yandan da bedeninizden gelen sinyallere yönlendirin.
»Karşınızdakini ilgiyle ve ciddi bir şekilde dinleyin.
Dikkatinizi karşınızdakinin söylediklerine verin.
Araya girmeyin. Anlatacaklarını bitirmesine izin verin.
»Duygularına saygı gösterin.
Geçirdiği sıkıntılar dikkate alındığında yaşamakta olduğu öfkenin onunaçısından “haklı” ve “geçerli” nedenleri olabilir. Bunu kendinize hatırlatın.
Duygularını isimlendirmeye çalışın:
“Sesiniz çok öfkeli geliyor” / “Sesiniz öfke dolu”
“ Kendinizi çok engellenmiş hissediyor olmalısınız”“Sanki çok fazla hayal kırıklığına uğramış gibisiniz”“Çok sinirli görünüyorsunuz”
“Çok gerginsiniz”
Gibi ifadelerle o kişinin o anda yaşadıklarını anladığınızı belirtin:
“Kaç kez uğraştığınız halde bir sonuç alamamış olduğunuzu söylüyorsunuz. Bunun sizi ne kadar öfkelendirici bir şey olabileceğini anlıyorum.”
“Bu çok şaşırtıcı bir durum. Ben de endişelendim. Ben şimdi size bir parça yardımcı olmaya çalışacağım. Ama bir an önce de amirimi bu konuda bilgilendireceğim.”
“Neden bu kadar öfkelenmiş olduğunuzu anlayabiliyorum… Lütfen neler olduğunu sırayla ve özet olarak anlatır mısınız?.”
Onu kendisini dinlediğinize inandırın.
Herhangi bir öneri verme konusunda çok dikkatli olun.
Onunla aynı fikirde olduğunuzu ya da olmadığınızı belirtmeden de onu anlayabildiğinizi hissettirebilirsiniz.
Eğer yüzyüze bir görüşme yapıyorsanız, kendisine bazı seçenekler sunun. Bu şekilde, hem kendinizin hem de onun biraz daha güç ve zaman kazanmasına, dikkatleri başka bir yöne çekmeye ve ilginizi gösterebilmeye yardımcı olabilirsiniz. Eğer imkanlarınız elverişli ise:
Kahve, çay teklif edebilirsiniz;
Oturmalarını önerebilirsiniz;
Bir başka sefere tekrar görüşmeyi teklif edebilirsiniz.
»Onu öfkelendiren özel noktaları/konuları belirleyin.
Gerçek sorunu anlamaya çabalayın. Gerekirse ek sorular sorarak açmaya çalışın.
»Dikkatinizi karşınızdaki kişinin sözünü ettiği sorun ve o sorunun çözümü üzerinde yoğunlaştırın.
Bu aşamada kendisine sizin nasıl yardımcı olabileceğinizi, sizden o aşamada tam olarak ne istediğini sorun.
Böylelikle etkileşim sırasındaki rolleriniz (onunki de sizinki de) belirlenecektir.
Sorun ve çözümü üzerinde yoğunlaşın.
Umut verin. Kendisine bir parça da olsa, destek verebileceğinizden, yön gösterebileceğinizden emin olun.
Küçük de olsa, az da olsa, yardımcı olun ki size yapmış olduğu başvurunun boşa gitmediği duygusuna kapılsın.
»Karşınızdakine saygınızı sürdürün.
Teselli edici, acıdığınızı gösteren ya da sorununu hafife aldığınızı düşündürecek sözlerden kaçının.
»Çözüm için bir konuda söz verdiyseniz, sözünüzü tutun.
YAPILMAMASI GEREKENLER
»Onun yaşadığı öfkeyi kişisel olarak üzerinize alınmayın.
Şunu unutmayın: Karşınızdaki kişinin öfkesi size yönelmiş bile olsa sizinle ilgili değildir.
Kişi hayatındaki herhangi bir duruma ya da sizin temsil ettiğiniz bir kişiye ya da kuruma öfkelidir.
»Karşınızdakine asla, “Sinirlenmeyin../Sinirlenmeye ne gerek var..” demeyin.
»Münakaşa etmeyin/Tartışmaya girmeyin.
»Eğer o şaka yapmıyorsa, şaka yapmaya kalkışmayın. Konuyu espiri ile hafifletmeyin.
SON OLARAK….
EĞER SİZİN BÜTÜN ANLAYIŞLI YAKLAŞIMINIZA RAĞMEN KARŞINIZDAKİ KİŞİ ÖFKESİYLE SİZE ENGEL OLMAYA DEVAM EDİYORSA AŞAĞIDAKİ YÖNTEMLERE BAŞVURABİLİRSİNİZ
- Derin bir nefes alın ve, “Bir dakika lütfen. Bu durumun sizi çok rahatsız etmiş olduğunu görüyorum ve sizi anlıyorum. Ama, sorununuza neden olan ben değilim. Size yardımcı olmaya çalışıyorum ama bu konuda lütfen siz de bana yardımcı olun. Buna ihtiyacım var.” sözlerini vurgulayın.Kişi öfkesini sürdürüyorsa, bu sorunu çözmeye çalışmayın. Öfkeyle kavrulan biriyle yapıcı bir konuşma sürdüremezsiniz.Mümkünse, “Bakın, sizin şu anda muhatap olmanız gereken kişi ben değilim” diyerek bir başka kişinin devreye girmesi/yardımcı olması için girişimde bulunun.Eğer öfkesi devam ediyorsa, “ Bana yönelttiğiniz bu hakaretlerden/ aşağılamalardan/ ses tonunuzdan çok rahatsızım. Kızgın olduğunuzu anlıyorum. Ama size yardımcı olmaya çalıştığımdan emin olmanızı istiyorum” deyin.Öfkesi bütün bu söylediklerinize rağmen devam ediyorsa, “Lütfen kendinizi biraz daha sakin/daha kendinize hakim hissettiğinizde tekrar görüşelim” diyerek konuşmaya son vereceğinizi belirtin.
- O yine devam ediyorsa, “Kusura bakmayın ben bir süre için uzaklaşmak zorundayım" diyerek, oradan uzaklaşın; ya da, “Telefonu kapatmak durumundayım” diyerek konuşmayı kesin.
Unutmayınız!
Unutmayınız!
Öfke bulaşıcıdır. Mümkün olduğu ölçüde öfkeyi tırmandırmayın. Sizin göreviniz bu gerilimi azaltmaktır. İnsan olarak göreviniz gereği siz de aşırı yük ve stres altında olabilirsiniz. Siz de sık sık küçük olaylarda bile öfke duyabilirsiniz. Öfkenizi kontrol etmenizin hem size hem de hizmet verdiğiniz kişilere zincirleme olarak büyük yararı olacaktır.
8- Deprem, Kayıplar ve Dostluklar
Doğal afetler ve beraberinde gelebilen kayıplar beklenmeyen olaylardır. Bu tür olayları yaşamış kişilerin pek çoğu, kendilerine en acı veren durumlardan birinin, olay sonrası bazı arkadaşlarıyla aralarındaki ilişkinin gittikçe zayıflaması ve bazen de tamamen yok olması olduğunu belirtmektedirler. Hatta çok eski ve çok samimi arkadaşlıklar bile bu tür olaylardan sonra zedelenebilmektedir. Bazı arkadaşlıklar ise bu zor dönemlere dayanabilmekte, hatta bazen daha da güçlenebilmektedir.
Yaşadığınız bu büyük depremden sonra siz de, arkadaşlarınızın size eskisi gibi yakınlık göstermediklerinden ve eskisi kadar duyarlı olmadıklarından yakınıyor olabilirsiniz. Bazı arkadaşlarınızın, yaşadığınız bu üzücü olayın hep “iyi” tarafı üzerinde durduklarını, “kötü” tarafını hiç açmak istemediklerini düşünebilirsiniz. Bir kısmının da sadece kendi acılarından ve talihsizliklerinden söz etmelerinden rahatsızlık duyabilir, onların sizin çektiklerinizi gözardı ettiklerini düşünebilirsiniz. Bu alandaki bilimsel araştırmalar, bütün bunların aslında iyi niyet temeline dayanan bazı nedenleri olabileceğine işaret etmektedir:
- Arkadaşlarınız bu acı verici olaydan sonra size nasıl davranacaklarını bilemedikleri, yanlış sözler kullanmaktan korktukları için uzak kalıyor olabilirler.
- Yaşadığınız kayıp karşısında gösterdiğiniz tepkilerin yoğunluğunu anlayamayabilirler. Aynı olay kendi başlarına gelse ne yapacaklarını bilemediklerinden uzak durabilirler.Kayıpları olan biri olarak, daha çabuk olgunlaşabileceğiniz için arkadaşlarınızın değerlerini ve yaşam tarzlarını basit, yüzeysel görebilir, bu nedenle onlardan siz uzaklaşabilirsiniz. Onlar da sizin kendileriyle birlikte olmak istemediğinizi düşünebilirler.Bu acıdan etkilenmekten korktukları için yakınlıktan kaçınabilirler.Yasınızın içinde boğulduğunuza ve fazla hassas davrandığınıza inanıyor olabilirler.Bazıları da artık bir an önce normale dönmenizi istiyor olabilirler.
- Olaydan sonra göstermekte olabileceğiniz değişik davranışlardan korkuyor olabilirler. Örneğin olaydan önce hayata çok olumlu bakan, kendine güvenli, yakın ilişkiler kurabilen, şefkatli bir insan iken bir anda arkadaşlarınız tarafından çok farklı biri olarak görülüyor olabilirsiniz. Arkadaşlarınız da sizinle olan ilişkilerinde kendilerini güvende hissedebilmek için yeniden eskisi gibi olmanızı bekliyor olabilirler.
Böyle bir afeti yaşamış, bir yakınını ya da yakınlarını kaybetmiş biri olarak arkadaşlarınızla ve diğer yakınlarınızla bu olumsuzlukları yaşıyor olmanız çok doğaldır. Arkadaşlarınızın sizin yaşadığınız acıyı aynı yoğunlukta yaşamaları asla mümkün değildir. Ancak acınızın hafiflemesi için arkadaşlarınızın ve yakınlarınızın desteğinin çok önemli olduğunu da aklınızdan çıkarmayın. İlişkilerinizdeki zorlanmanın, yukarıda sayılan nedenlerden kaynaklanabileceğini kendinize hatırlatmaya; arkadaşlarınızla açıkça konuşmaya çalışın.Bu çabayı gösterdiğiniz takdirde, içinden geçtiğiniz bu zorlu döneme rağmen sağlam olarak ayakta kalabilen ve daha da olgunlaşıp gelişen arkadaşlık ilişkileriniz olacaktır. Yıkıntılar arasından yeni arkadaşlıklar da doğabilir. Zaman geçtikçe, ilişkilerinizde önem verdiğiniz konular ve öncelikler değişebilir; artık hiçbir zaman bu acı verici olay öncesindeki halinize geri dönemeyebilirsiniz. Ancak şunu unutmayın ki en yakın dostlarınız, sizi bu yeni kişiliğinizle de sevip saymayı sürdüreceklerdir. Derin dostluklarımız bizim en kıymetli hazinelerimizdir.
9- Deprem, Kayıplar ve Eşler Arası İlişkiler
Yoğun stres yaratan herhangi bir olaydan, deprem gibi bir afetten ya da aile içindeki kayıplardan sonra evli çiftler, ilişkilerinde bazı gerginliklerin ortaya çıktığını görebilirler. Bu gerginliklerin en önemli nedenlerinden biri, eşler arasındaki cinsiyet farklılıkları ve toplumun erkek ve kadından beklediği farklı davranışlardır.
Aşağıda bu gerginliklere neden olabilecek bazı nedenler sıralanmıştır. Bunları eşinizle birlikte okuyarak ilişkinizi gözden geçirebilirsiniz. Hangi konularda ilişkinizi yeniden ele almanız gerektiğine karar verebilirsiniz. Bu tür durumlarda, aile üyeleri arasındaki ilişkilerin yakın olması olayın atlatılmasında yardımcı olabilmektedir. Aile içinde duyguları paylaşmak ve destek olmak iyileşme sürecini kolaylaştırır. olayın daha katlanılır hale gelmesinde yardımcı olabilir. Aile içinde duyguların paylaşılması, eşlerin birbirlerine destek olması yaraların sarılma sürecini kolaylaştırır. Çözümleri kendi başınıza bulmakta zorlandığınızda ise bir uzmana başvurabilirsiniz.
- Yaşanan felaketler sonrası ortaya çıkan bazı belirtiler: İçe kapanma, duyarsızlaşma gibi davranışlar; gerginlik ya da öfke gibi duygular ilişkinizdeki yakınlığı engelleyebilir.
- Eşlerin olaylara yaklaşımlarındaki farklılıklar: Size acı veren bir olaya biriniz duygusal olarak yaklaşırken diğeriniz, daha çok mantıkla yaklaşabilir.
- Yararların sarılması dönemindeki hayal kırıklıkları: Acı verici olaydan hemen sonra ortaya çıkan sorunlarınızı birlikte çözmeye çalıştığınız halde, yaraların sarılması döneminin uzaması ve ortaya çıkan engeller birbirinizi yıpratmanıza yol açabilir.
- Başa çıkma tarzlarının farklılığı: Kadınlar, erkeklere göre duygularını daha fazla ve daha uzun süre gösterirler. Yaşadıkları olayla baş edebilmek için olay ve duyguları hakkında konuşma yolunu seçerler. Erkekler ise başa çıkma yolu olarak duygularını daha fazla içlerinde tutup işlerine yönelmektedirler. Eşlerin yaşadıkları strese ve kayıplarına karşı gösterdikleri tepkilerdeki bu farklılık, onların birbirlerini anlayışsızlıkla ya da duyarsızlıkla suçlamalarına ve birbirlerinden uzaklaşmalarına yol açabilir.
Cinsiyet rollerindeki farklılıklar: Cinsiyete bağlı bazı beklentiler nedeniyle (örneğin “erkek adam ağlamaz”) eşinizin ya da sizin deprem öncesi yaşamanıza dönme süreniz uzayabilir.
Eşlerin, aralarındaki özel ilişkiye öncelik vermeyişi: Yaşadığınız sarsıcı olay sonrasında hayatınızı yeniden düzene sokma çabalarınız, işiniz ve çocuklarınızın sorunları, evliliğinize zaman ayırmanızı güçleştirebilir.
Acı veren olay sonrası yaşanan sarsıntıyı atlatma hızındaki farklılık: Olayın sarsıntısını atlatıp normal hayata dönme süresi birinizde daha kısa sürebilir ve olayın sarsıntısını henüz atlatmamış eşinize, ihtiyacı olan ilgiyi vermekte güçlük çekebilirsiniz.
Stresli olay sırasında evliliğin içinde bulunduğu dönem: Yeni evli olmanız, aileye yeni bir çocuğun doğmuş olması ya da herhangi birinizin emekliliği gibi önemli bir yaşam olayı, olayın yarattığı sorunları arttırabilir.
Eşlerin aynı anda tükenmesi: Birbirinize en çok ihtiyaç duyduğunuz bir dönemde her ikinizin de birbirinize şefkat göstermeye takati kalmamış olabilir.
İlişkideki duygusal rollerin katı sınırlarla ayrılmış olması: Bazen, eşinizin olaylardan çok etkilenmemesi ve güçlü kalması için tüm sıkıntıları kendi üzerinize almış olabilirsiniz.
Sıkıntılarla başaçıkma yollarının kırıcı / zarar verici oluşu: Biriniz ya da her ikiniz başınıza gelen bu olayla başa çıkmaya çalışırken alkol ya da ilaç kullanabilir, olay olmamış gibi davranabilir ya da olay nedeniyle diğerini suçlayabilirsiniz.
Acı veren olay öncesi var olan duygusal sorunlar: Aranızdan birinin olay öncesinde de var olan bir ruhsal sorunu ya da kişilik problemleri, yaşadığınız sıkıntıların normal bir süreç içinde atlatılmasını engelleyebilir.
Olay öncesinde var olan evlilik sorunları: Aranızda daha önceden de var olan ve çözülmemiş evlilik sorunları, acı verici olaydan sonra sıkıntılarınızı birlikte atlatma çabalarınızda zorluk çıkarabilir ya da bu süreci imkansız hale getirebilir.
Aşağıdaki öneriler, deprem gibi bir felaketle ve kayıplarınızla başa çıkmaya çalışırken, bir çift olarak yaşadığınız sıkıntıları azaltmaya yardımcı olabilir. Bu tür afetler sonrasında, eşler sıkıntılarını birlikte çözmeye çalışırken çok acı çekiyor olsalar da bu ortak çabaları, hem kişisel olarak kendilerine olan güvenlerinin artmasında hem de ilişkilerinin gittikçe gelişip olgunlaşmasında büyük rol oynar.
* Aranızdaki ilişkide sizin için en çok gerginlik yaratan sorunları belirleyin ve bunlara öncelik vererek çözüm yollarını araştırın.* Aranızdaki sorunları eşinizin bir suçu ya da hatası gibi değil, ailenizin birlikte çözmesi gereken bir sorun olarak görmeye çalışın; eşinizi suçlamak yerine sorunun çözümünü araştırın. * Birbirinize karşı anlayışlı ve hoşgörülü olun. * Birlikte yapacağınız bazı aktiviteler bulmaya çalışın ve birlikte zaman geçirin.* Birbirinize şefkat gösterin.* Birbirinize olan sadakatinizi ve yakınlığınızı her fırsatta tekrarlayın.* Birbirinizle konuşurken açık ve dürüst olmaya çalışın.
* Gerek ailenizin içinde gerekse ailenizin dışında size destek olabilecek kaynakları kullanmaya çalışın (bunlar, yakın arkadaşlarınız, aile büyükleriniz, güvendiğiniz komşularınız, yeni tanıştığınız ve sevdiğiniz başka çiftler veya psikolojik açıdan yardım alabileceğiniz uzmanlar olabilir).