Evliya Çelebi ve Anadolu Ağızları
Büyük Türk gezgini Evliya Çelebinin Seyahatnamesi, abartmalı yanlarına karşın coğrafya, tarih, etnografya, folklor bakımlarından üzerinde durulmaya değer büyük bir eserdir.
Sağlam bir gözlem yeteneğine sahip olan Seyahatname yazarı, yalnız coğrafya, tarih, etnografya bilgileri vermekle kalmayarak, eserinin birçok yerlerinde yerli diller üzerine topladığı bilgi ve verilere de yer verilmiştir. Örneğin Seyahatnamemde yazar, Abaza dili, Kaytak dili, Gürcü dili, Mingrel dili, Arap dili, Türkmen dili, Dob-ruca Tatarlarının dili, Tiflis Kürt dili, Rus dili, Sırp dili, Boşnak dili, Hırvat dili, Venedik İtalyancası, Macar dili, Alman dili, Kırım Tatarlarının dili, Nogay dili, Kalmak dili üzerinde durmuştur.
Evliya Çelebinin bu diller üzerine vermiş olduğu bilgi ve verilerin büyük bir bölümü işlenmiş, değerlendirilmiştir. Özellikle onun Kafkas dilleri üzerine verdiği bilgiler önemle ele alınmıştır. Çünkü Seyahatnamemde Kafkas dilleri üzerine verilen bilgiler, bu dillerin en eski yazılı belgeleri arasında yer alıyordu.
Yalnız, Kafkas dilleriyle ilgili olarak Evliya Çelebinin işlediği bir suç üzerinde durmak gerekir. Evliya Çelebinin eserinde Dağıstanlı Kaytakların dili üzerine küçük bir liste vardır. Daha çok hayvan adlarını kapsayan bu liste, Kaytak dili ve Kaytak tarihi ile uğraşanlar için her bakımdan ilginçtir. Bu bakımdan bilginler Evliya Çelebinin Kaytakça listesi üzerinde sık sık durmuşlardır.
Evliya Çelebinin verdiği Kaytakça söz listesi ilk kez W. Bartholdun gözüne çarpmıştır. Barthold, K voprosu o proisxojdenii kaytakov (Etnografiçeskoe Oboz-renie LXXXIV LXXXV, 1910, 37 45) adlı yazısında, Evliya Çelebinin verdiği bilgileri B. Ya. Vladimircovun yardımıyle çözmüştü. Bu çözümlere dayanan bilgin, Kaytak dilinin bir Moğol diyalekti olduğu inancına varmıştı.
G. J. Ramstedtin 1911′de çıkan küçük yazısı (K voprosu o kaytakax. Etnografiçeskoe Obozrenie LXXXVIII LXXXIX, 1911, 239 240), bu konuda yeni bir şey getirmemiştir. Buna karşılık, Hamdullah Kazvinînin Nüzhetül-kulûb adlı eserindeki Moğolca sözleri yayan N. Poppe (Mongolskie uazvaniya jivotnix v trude Xamdallaxa Kazvini. Zapiski Kollegii Vostokovedov I, 1925, 195 208) Moğol dili uzmanlarına Evliya Çelebinin Kaytakça listesi için yeni olanaklar vermişti. Bir yandan Poppenin verilerine, bir yandan da kendi birleştirmelerine dayanan P. Pelliot (La pretendu vocabulaire deş Kaitak du Daghestan. Journal Asiatique 1927, I, 279 294), Kazvinînin Moğolca verileriyle Evliya Çelebinin Kaytakça sözleri arasında köklü bir karşılaştırma yaptıktan sonra, Kaytakça verilerle Kazvinînin verdiği Moğolca biçimler arasında kuşkulu benzerlikler (ressemblances inguietantes) bulunduğunu belirtmiştir (294. s.).
Bundan sonra J. Stephenson, Kazvinînin eseri üzerine yeni bir çalışma yaymıştı (The Zoological Section of the Nuzhat-ul-Qulüb of Hamdullah al-Mustaufî al-Qazwînî. London, 1928). Pelliot, Poppenin eski yazışma ve Stephensonun ortaya koyduğu yeni gereçlere dayanarak, NüzhetÜl-kulûtfAaki Türkçe ve Moğolca sözleri uzuıı açıklamalarla tekrar yaydı (Leş Formes turques et mongoles dans la nomen-clature zoologique du Nuzhatul-kulûb. Bulletin of the School of Oriental Studies VI, 1931, 555 580). Pelliotnun yeni araştırmaları sonunda Evliya Çelebinin Kaytakça listesiyle bu eserdeki Moğolca biçimler arasında varlığından söz açtığımız benzerlikler de arttı. Bu benzerlikleri göz önüne alan yazar, Evliya Çelebiyi Kaz-vinîyi yağma etmekle suçladı: Deş â present je considere quEvliyâ Celebi a froidement pillt; Kazwînî. (580. s.)
Büyük Fransız bilgininin haklı eleştirmeleri karşısında, eski eserlerden aldığı bilgileri kendi gözlemi gibi göstermekten çekinmeyen Evliya Çelebiyi savunacak değilim. Yalnız, onun Abaza, Gürcü, Mingrel, Arap, Kürt, Tatar, Rus, Sırp, Boşnak, Hırvat, Macar dilleri üzerine Verdiği bilgilerin her bakımdan sağlam olduğunu belirtelim. Bu diller üzerinde duran gezginin doğrudan doğruya kendi gözlemlerine dayandığı anlaşılıyor. Bu bakımdan sağlam bilgiler veren bu küçük sözlüklerin bir bölümü uzmanlarca işlenmiş, değerlendirilmiştir. Örneğin R. Bleich-steiner, Evliya Çelebinin Seyaftatraamesinde Kafkas dilleri üzerine verilen dil örnekleri üzerinde durmuştur (Die kaukasischen Sprachproben in Evliya Ğelebis Seya-hetname. Caucasica XI, 1934, 84 126). S. S. Djikiya, Evliya Çelebinin Mingre) ve Gürcü dilleriyle ilgili verilerini toplamıştır (Evliya Çelebi o mingrelskom i gruzin-skonı yazıkax. Sovetskoe yazıkoznanie II, 1936, 109-128). Bundan sonra Djikiya, Evliya Çelebinin Lazlar ve dilleri üzerine verdiği bilgileri de gözden geçirmişti (Evliya Çelebi o lazax i lazskom yazıke. İberiyskokavkazskoe yazıkoznanie VI, 1954, 243 256). H. J. Kissling, Evliya Çelebinin Almanca örnekleri üzerinde durduğu gibi (Einige deutsche Sprachproben bei Evliya Celebi. Leipziger Vierteljahrschrift für Südosteuropa II, 1938, 212 220), L. Ligeti de onun Macarca veri ve örneklerini değerlendirmiştir (Evliya Cselebi magyar szöjegyzeke. Magyar Nyelv LXVII, 1971, 394 409).
Evliya Çelebinin eserinde Dobruca ve Kırım Tatarlarının dili, Nogay dili, Türkmen dili gibi Türk dilleri üzerine bilgi verdiğini yukarıda belirtmiştim. Bu küçük örnekler yanında gezginimiz Anadolu ağızlarına da değinmiş, yerli halk arasında kullanılan birtakım sözleri yazmıştır. Benim bildiğime göre, Evliya Çelebinin Tosya, Bolu, Dörtdivan Türklerinin lisan ve lehçeleri konusunda sıraladığı örnekler, onun Anadolu ağızları için verdiği en zengin sözlüktür. Seyahatname yazarının dağınık olarak verdiği sözler gibi, bu sözlük de şimdiye değin Türk dili ve Türk diyalektolojisi bakımından değerlendirilmemiştir. Seyahatnamede dağınık olarak verilen yerli sözlerin toplanması, işlenmesi uzun sürer. Ancak, Tosya, Bolu ve Dörtdivan Türklerinin dilleri üzerine verilen örnekler, Anadolu diyalektolojisi bakımından kolaylıkla değerlendirilebilir.
Seyahatname1 mu Ahmet Cevdet baskısında Tosya, Bolu, Dörtdivan ağzı sözlüğü olduğu gibi verilmiştir (II, 175-176. s). Zuhuri Danışman baskısında ise bu sözlük yeni yazıya çevrilmiştir (3. kitap 174 157. s.) Danışman, Evliya Çelebinin verdiği sözlerin okunmasında büyük güçlüklerle karşılaşmıştır. Bu bakımdan küçük bir notta, bu sözlerin doğru olarak yeni yazıya çevrildiğini iddia edemeyeceğini belirtmiştir.
Bu sözlükteki verileri değerlendirirken Evliya Çelebi Seyahatnamesinin bütün yazmalarını göz önünde tutmak gerekir. Bu büyük eserin birkaç yazması vardır. Ahmet Cevdet baskısı Millet Kütüphanesindeki Pertev Paşa yazmasına dayanmaktadır. Danışman, Topkapı Sarayında Bağdad Köşkü kütüphanesinde bulunan yazmayı kullanmıştır. Bunlardan başka, Süleymaniye Kütüphanesinde Beşir Ağa kitapları arasında da Seyahatnamenin güzel bir yazması vardır. Bu yazmalar arasında bugüne değin sağlam bir karşılaştırma yapılmamıştır. Evliya Çelebi ve eseri üzerine güzel bir araştırma yapmış olan Prof. Cavit Baysun da bu konu üzerinde pek durmamıştır. Bu duruma göre Seyahatnamenin sağlam yazmasının hangisi olduğunu bilmiyoruz. Bu koşullar altında Evliya Çelebinin Tosya, Bolu, Dörtdivan Türklerinin dilleri üzerine verdiği örnekleri değerlendirirken Seyahatnamenin bütün yazmalarını göz önünde bulundurmaktan başka çıkar yol yoktur. Biraz sonra sunacağım örneklerden de anlaşılacağı gibi, gezginimizin Tosya, Bolu, Dörtdivan ağzı üzerine verdiği örneklerin bir bölümü, bütün yazmaların göz önünde tutulması halinde bile çözülememektedir.
Seyahatnamerâ.n Tosya, Bolu, Dörtdivan Türklerinin lisan ve lehçeleri adlı bölümü, bu eserde yer alan dil örneklerinin en büyüklerinden biridir. Yukarıda adlarını andığımız yabancı diller için örnek olarak 40 50 söz vermekle yetinmiş, olan yazar, bu listede 100′den çok biçim sıralamıştır.
Bu bildirinin dar çerçevesi içinde bütün bu örnekler üzerinde birer birer duru-lamayacağı açıktır. Bu bakımdan Evliya Çelebiye borçlu olduğumuz bu sözlüğün kapsam ve değerini belirtirken ancak birkaç örnek vermekle yetineceğiz.
Evliya Çelebinin yabancı dilleri tanıtırken tuttuğu belirli bir yol vardır. Yazar, önce lden başlayarak 15′e, 20′ye değin sayı adlarının yabancı dildeki karşılıklarını verir, sonra ekmek, su, şarap gibi yiyecek ve içeceklerin adlarını sayar. Yabancı diller üzerine verilen bilgiler, birtakım sorularla sona erer. Sırpça, Hırvatça, Gürcüce, Mingrelce gibi diller konusunda verilen örnekler bu plana göre düzenlenmiştir. (Bildirimin başında sözünü ettiğim Kaytakça sözlüğün yapısı bu plandan farklıdır. Bu sözlükteki örneklerin Hamdullah Kazvinînin eserinden olduğu gibi alınmış olması, yazarın, dillerin tanıtılmasında uyduğu plandan ayrılmasına yol açmıştır, sanıyorum.)
Evliya Çelebinin Tosya, Bolu, Dörtdivan ağızlarının özelliklerini belirtirken de yabancı diller için kullandığı plandan ayrıldığı göze çarpıyor. Yazarın Anadolu ağızlarını tanıtırken bu yoldan uzaklaşması doğaldır. Türk ağızlarında s ayı adlarında bir başkalık söz konusu değildir. Bu bakımdan yazar, Türk ağızlarının özelliklerini belirtmeye çalışırken sayı adlarını saymaktan çekinmiştir. Nitekim Güney-doğu Anadolu Türkmenlerinin dilinde kullanılan özel biçimleri verirken sayı adlarını anmamış, bunun sebebini de açık açık söylemiştir: Türkman dilinde hesaplar bildiğimiz gibi bir, iki, üç vesairedir, ama diğer kelimat ve tabirleri bir nebze verilmiştir.
Evliya Çelebinin Tosya, Bolu, Dörtdivan Türklerinin lisan ve lehçeleri adı altında verdiği sözlükle ilgili olarak üzerinde durulması gereken en önemli sorun, verilen örneklerin gerçekten bu ağızlarda kullanılıp kullanılmadığı sorunudur. Bu soruna olumlu bir karşılık vermek gerekir. Sözlükte verilen biçimlerin büyük bir bölümü bugün de Tosya, Bolu ve Dörtdivan çevrelerinde kullanılmaktadır.
Büyük Türk gezgini Evliya Çelebinin Seyahatnamesi, abartmalı yanlarına karşın coğrafya, tarih, etnografya, folklor bakımlarından üzerinde durulmaya değer büyük bir eserdir.
Sağlam bir gözlem yeteneğine sahip olan Seyahatname yazarı, yalnız coğrafya, tarih, etnografya bilgileri vermekle kalmayarak, eserinin birçok yerlerinde yerli diller üzerine topladığı bilgi ve verilere de yer verilmiştir. Örneğin Seyahatnamemde yazar, Abaza dili, Kaytak dili, Gürcü dili, Mingrel dili, Arap dili, Türkmen dili, Dob-ruca Tatarlarının dili, Tiflis Kürt dili, Rus dili, Sırp dili, Boşnak dili, Hırvat dili, Venedik İtalyancası, Macar dili, Alman dili, Kırım Tatarlarının dili, Nogay dili, Kalmak dili üzerinde durmuştur.
Evliya Çelebinin bu diller üzerine vermiş olduğu bilgi ve verilerin büyük bir bölümü işlenmiş, değerlendirilmiştir. Özellikle onun Kafkas dilleri üzerine verdiği bilgiler önemle ele alınmıştır. Çünkü Seyahatnamemde Kafkas dilleri üzerine verilen bilgiler, bu dillerin en eski yazılı belgeleri arasında yer alıyordu.
Yalnız, Kafkas dilleriyle ilgili olarak Evliya Çelebinin işlediği bir suç üzerinde durmak gerekir. Evliya Çelebinin eserinde Dağıstanlı Kaytakların dili üzerine küçük bir liste vardır. Daha çok hayvan adlarını kapsayan bu liste, Kaytak dili ve Kaytak tarihi ile uğraşanlar için her bakımdan ilginçtir. Bu bakımdan bilginler Evliya Çelebinin Kaytakça listesi üzerinde sık sık durmuşlardır.
Evliya Çelebinin verdiği Kaytakça söz listesi ilk kez W. Bartholdun gözüne çarpmıştır. Barthold, K voprosu o proisxojdenii kaytakov (Etnografiçeskoe Oboz-renie LXXXIV LXXXV, 1910, 37 45) adlı yazısında, Evliya Çelebinin verdiği bilgileri B. Ya. Vladimircovun yardımıyle çözmüştü. Bu çözümlere dayanan bilgin, Kaytak dilinin bir Moğol diyalekti olduğu inancına varmıştı.
G. J. Ramstedtin 1911′de çıkan küçük yazısı (K voprosu o kaytakax. Etnografiçeskoe Obozrenie LXXXVIII LXXXIX, 1911, 239 240), bu konuda yeni bir şey getirmemiştir. Buna karşılık, Hamdullah Kazvinînin Nüzhetül-kulûb adlı eserindeki Moğolca sözleri yayan N. Poppe (Mongolskie uazvaniya jivotnix v trude Xamdallaxa Kazvini. Zapiski Kollegii Vostokovedov I, 1925, 195 208) Moğol dili uzmanlarına Evliya Çelebinin Kaytakça listesi için yeni olanaklar vermişti. Bir yandan Poppenin verilerine, bir yandan da kendi birleştirmelerine dayanan P. Pelliot (La pretendu vocabulaire deş Kaitak du Daghestan. Journal Asiatique 1927, I, 279 294), Kazvinînin Moğolca verileriyle Evliya Çelebinin Kaytakça sözleri arasında köklü bir karşılaştırma yaptıktan sonra, Kaytakça verilerle Kazvinînin verdiği Moğolca biçimler arasında kuşkulu benzerlikler (ressemblances inguietantes) bulunduğunu belirtmiştir (294. s.).
Bundan sonra J. Stephenson, Kazvinînin eseri üzerine yeni bir çalışma yaymıştı (The Zoological Section of the Nuzhat-ul-Qulüb of Hamdullah al-Mustaufî al-Qazwînî. London, 1928). Pelliot, Poppenin eski yazışma ve Stephensonun ortaya koyduğu yeni gereçlere dayanarak, NüzhetÜl-kulûtfAaki Türkçe ve Moğolca sözleri uzuıı açıklamalarla tekrar yaydı (Leş Formes turques et mongoles dans la nomen-clature zoologique du Nuzhatul-kulûb. Bulletin of the School of Oriental Studies VI, 1931, 555 580). Pelliotnun yeni araştırmaları sonunda Evliya Çelebinin Kaytakça listesiyle bu eserdeki Moğolca biçimler arasında varlığından söz açtığımız benzerlikler de arttı. Bu benzerlikleri göz önüne alan yazar, Evliya Çelebiyi Kaz-vinîyi yağma etmekle suçladı: Deş â present je considere quEvliyâ Celebi a froidement pillt; Kazwînî. (580. s.)
Büyük Fransız bilgininin haklı eleştirmeleri karşısında, eski eserlerden aldığı bilgileri kendi gözlemi gibi göstermekten çekinmeyen Evliya Çelebiyi savunacak değilim. Yalnız, onun Abaza, Gürcü, Mingrel, Arap, Kürt, Tatar, Rus, Sırp, Boşnak, Hırvat, Macar dilleri üzerine Verdiği bilgilerin her bakımdan sağlam olduğunu belirtelim. Bu diller üzerinde duran gezginin doğrudan doğruya kendi gözlemlerine dayandığı anlaşılıyor. Bu bakımdan sağlam bilgiler veren bu küçük sözlüklerin bir bölümü uzmanlarca işlenmiş, değerlendirilmiştir. Örneğin R. Bleich-steiner, Evliya Çelebinin Seyaftatraamesinde Kafkas dilleri üzerine verilen dil örnekleri üzerinde durmuştur (Die kaukasischen Sprachproben in Evliya Ğelebis Seya-hetname. Caucasica XI, 1934, 84 126). S. S. Djikiya, Evliya Çelebinin Mingre) ve Gürcü dilleriyle ilgili verilerini toplamıştır (Evliya Çelebi o mingrelskom i gruzin-skonı yazıkax. Sovetskoe yazıkoznanie II, 1936, 109-128). Bundan sonra Djikiya, Evliya Çelebinin Lazlar ve dilleri üzerine verdiği bilgileri de gözden geçirmişti (Evliya Çelebi o lazax i lazskom yazıke. İberiyskokavkazskoe yazıkoznanie VI, 1954, 243 256). H. J. Kissling, Evliya Çelebinin Almanca örnekleri üzerinde durduğu gibi (Einige deutsche Sprachproben bei Evliya Celebi. Leipziger Vierteljahrschrift für Südosteuropa II, 1938, 212 220), L. Ligeti de onun Macarca veri ve örneklerini değerlendirmiştir (Evliya Cselebi magyar szöjegyzeke. Magyar Nyelv LXVII, 1971, 394 409).
Evliya Çelebinin eserinde Dobruca ve Kırım Tatarlarının dili, Nogay dili, Türkmen dili gibi Türk dilleri üzerine bilgi verdiğini yukarıda belirtmiştim. Bu küçük örnekler yanında gezginimiz Anadolu ağızlarına da değinmiş, yerli halk arasında kullanılan birtakım sözleri yazmıştır. Benim bildiğime göre, Evliya Çelebinin Tosya, Bolu, Dörtdivan Türklerinin lisan ve lehçeleri konusunda sıraladığı örnekler, onun Anadolu ağızları için verdiği en zengin sözlüktür. Seyahatname yazarının dağınık olarak verdiği sözler gibi, bu sözlük de şimdiye değin Türk dili ve Türk diyalektolojisi bakımından değerlendirilmemiştir. Seyahatnamede dağınık olarak verilen yerli sözlerin toplanması, işlenmesi uzun sürer. Ancak, Tosya, Bolu ve Dörtdivan Türklerinin dilleri üzerine verilen örnekler, Anadolu diyalektolojisi bakımından kolaylıkla değerlendirilebilir.
Seyahatname1 mu Ahmet Cevdet baskısında Tosya, Bolu, Dörtdivan ağzı sözlüğü olduğu gibi verilmiştir (II, 175-176. s). Zuhuri Danışman baskısında ise bu sözlük yeni yazıya çevrilmiştir (3. kitap 174 157. s.) Danışman, Evliya Çelebinin verdiği sözlerin okunmasında büyük güçlüklerle karşılaşmıştır. Bu bakımdan küçük bir notta, bu sözlerin doğru olarak yeni yazıya çevrildiğini iddia edemeyeceğini belirtmiştir.
Bu sözlükteki verileri değerlendirirken Evliya Çelebi Seyahatnamesinin bütün yazmalarını göz önünde tutmak gerekir. Bu büyük eserin birkaç yazması vardır. Ahmet Cevdet baskısı Millet Kütüphanesindeki Pertev Paşa yazmasına dayanmaktadır. Danışman, Topkapı Sarayında Bağdad Köşkü kütüphanesinde bulunan yazmayı kullanmıştır. Bunlardan başka, Süleymaniye Kütüphanesinde Beşir Ağa kitapları arasında da Seyahatnamenin güzel bir yazması vardır. Bu yazmalar arasında bugüne değin sağlam bir karşılaştırma yapılmamıştır. Evliya Çelebi ve eseri üzerine güzel bir araştırma yapmış olan Prof. Cavit Baysun da bu konu üzerinde pek durmamıştır. Bu duruma göre Seyahatnamenin sağlam yazmasının hangisi olduğunu bilmiyoruz. Bu koşullar altında Evliya Çelebinin Tosya, Bolu, Dörtdivan Türklerinin dilleri üzerine verdiği örnekleri değerlendirirken Seyahatnamenin bütün yazmalarını göz önünde bulundurmaktan başka çıkar yol yoktur. Biraz sonra sunacağım örneklerden de anlaşılacağı gibi, gezginimizin Tosya, Bolu, Dörtdivan ağzı üzerine verdiği örneklerin bir bölümü, bütün yazmaların göz önünde tutulması halinde bile çözülememektedir.
Seyahatnamerâ.n Tosya, Bolu, Dörtdivan Türklerinin lisan ve lehçeleri adlı bölümü, bu eserde yer alan dil örneklerinin en büyüklerinden biridir. Yukarıda adlarını andığımız yabancı diller için örnek olarak 40 50 söz vermekle yetinmiş, olan yazar, bu listede 100′den çok biçim sıralamıştır.
Bu bildirinin dar çerçevesi içinde bütün bu örnekler üzerinde birer birer duru-lamayacağı açıktır. Bu bakımdan Evliya Çelebiye borçlu olduğumuz bu sözlüğün kapsam ve değerini belirtirken ancak birkaç örnek vermekle yetineceğiz.
Evliya Çelebinin yabancı dilleri tanıtırken tuttuğu belirli bir yol vardır. Yazar, önce lden başlayarak 15′e, 20′ye değin sayı adlarının yabancı dildeki karşılıklarını verir, sonra ekmek, su, şarap gibi yiyecek ve içeceklerin adlarını sayar. Yabancı diller üzerine verilen bilgiler, birtakım sorularla sona erer. Sırpça, Hırvatça, Gürcüce, Mingrelce gibi diller konusunda verilen örnekler bu plana göre düzenlenmiştir. (Bildirimin başında sözünü ettiğim Kaytakça sözlüğün yapısı bu plandan farklıdır. Bu sözlükteki örneklerin Hamdullah Kazvinînin eserinden olduğu gibi alınmış olması, yazarın, dillerin tanıtılmasında uyduğu plandan ayrılmasına yol açmıştır, sanıyorum.)
Evliya Çelebinin Tosya, Bolu, Dörtdivan ağızlarının özelliklerini belirtirken de yabancı diller için kullandığı plandan ayrıldığı göze çarpıyor. Yazarın Anadolu ağızlarını tanıtırken bu yoldan uzaklaşması doğaldır. Türk ağızlarında s ayı adlarında bir başkalık söz konusu değildir. Bu bakımdan yazar, Türk ağızlarının özelliklerini belirtmeye çalışırken sayı adlarını saymaktan çekinmiştir. Nitekim Güney-doğu Anadolu Türkmenlerinin dilinde kullanılan özel biçimleri verirken sayı adlarını anmamış, bunun sebebini de açık açık söylemiştir: Türkman dilinde hesaplar bildiğimiz gibi bir, iki, üç vesairedir, ama diğer kelimat ve tabirleri bir nebze verilmiştir.
Evliya Çelebinin Tosya, Bolu, Dörtdivan Türklerinin lisan ve lehçeleri adı altında verdiği sözlükle ilgili olarak üzerinde durulması gereken en önemli sorun, verilen örneklerin gerçekten bu ağızlarda kullanılıp kullanılmadığı sorunudur. Bu soruna olumlu bir karşılık vermek gerekir. Sözlükte verilen biçimlerin büyük bir bölümü bugün de Tosya, Bolu ve Dörtdivan çevrelerinde kullanılmaktadır.