Güvercinler - güvercin türleri

Bango Güvercin

bango-guvercin.webpGüvercin soylarından çok geniş kapsamlı bir türdür. Bu tür diğer güvercin türlerine göre daha ufak olmasıyla bilinir.Soyu, 8.yüzyılda Afrika'dan gelmektedir.Vücudu ve renkleri bir harmoni oluşturarak mükemmel uyumlu bir görüntü oluşturur.Kafa büyük, vücut orantısına ve büyüklüğüne göre kısa kalın bir gaga yapısı vardır. Ağız geniş ve gaga toplu iğne başı görüntüsündedir. Gözler patlak, göz çerçevesi beyazdır. Göğsünde gül bulunur.Ayaklar çıplak ve kısadır. Bango ismi, Galeba ismi verilen martılara benzediği için verilmiştir. Almanya'da KRAUSENTAUBEN İngiltere'de CORTBECKS olarak isimlendirilmişlerdir.

Renkler : Kırmızı, siyah, mavi, sarı renkleri vardır. Vücutları beyaz, kanat ve kuyrukları renklidir.

Uçuş Özellikleri :

Bangolar uçuş özelliğinden çok, güzellikleri için beslenirler. Düz uçumlu olup, yüksek uçar ve kümesinden pırıltı verildiğinde hızla aşağıya dalarlar. Bu özelliğinden ötürü özellikle dönek besleyen kişiler, döneklerinin daha randımanlı dönebilmesi için mutlaka bir bango ile birlikte uçururlar. Bangolar yaklaşık, 1- 1,5 SAAT uçarlar. Kendi kümesinden kuş gösterildiğinde hemen dalışa geçer ama kesinlikle bir başkasının kümesine bu refleksi göstermez. Kolay kolay yakalanmazlar. Döneklerse tam tersine, aşağıdan verilen her pırıltıya reflekslidirler.Bangoları genelde ılıman iklimi olan bölgelerde beslemek daha doğrudur. soğuk bölgelerde hem sağlıklı üreyememekte, hemde sağlık problemleri ile sık sık karşılaşılmaktadır. Türkiye'de özellikle İstanbul ve İzmir'de beslenmekte olup, eskiden bir çok ilde beslenmekteydi.Aynı nesil Bulgaristan'da da beslenmekte olup, KABAK ismi ile tanımlandırılmaktadırlar.

Avrupa'da ise en çok Berlin'de beslenmekte olup, orada da BERLİN BANGOSU olarak adlandırılmıştır. Bu Bangolar genelde mavi kanat olup, üzerinde siyah şeritler bulunmaktadır. BESLENMESİ: Bangolar uçmayan kuşlara ait besin reçetesi ile beslenmelidirler. Bezelye 30% Fiğ 10% Soyulmuş arpa 20% Küçük mısır 6% Süpürge tohumu 4% Buğday 10% Darı 20% Bangoların vücutları küçük olduğundan, günde 25 gr. yem beslenmeleri için yeterli olmaktadır. Dönek, kelebek, taklacı, posta gibi orta büyüklükteki güvercinler ise, 30-35 gr., Bağdat ve göğüs şişiren kuşlarsa 50-55 gr. yem ile beslenebilirler.
 
Bayburt Güvercin

bayburt-gucercin.webpAdını Doğu Karadeniz bölgemizdeki Bayburt ilimizden alan, Bayburt ırkı güvercinlerimiz dünyada İngilizce olarak “Turkish whisperer” adı ile tanınmaktadır. Türk fısıldayıcısı ya da ötücüsü adı ile çevirebileceğimiz bu tanımlamadan anladığımız kadarı ile dünyada bu güvercinlerin ötücü yanı ön planda ele alınmaktadır. Ülkemizde de ötücü ırklarımız içersinde değerlendirilmektedirler.Bayburt ırkımız, Bayburt ili ve çevresinde yerel olarak “Çift Gugul” adı ile de bilinmektedir. Dünyada Belçika'da yetiştirilen “Belgian Ringbeater” adlı ile bilinen ırk, Bayburtların büyük olasılıkla çemberci ırklarla ( Trabzon ) kırılması sonucu geliştirilmiştir. Bu nedenle iki ırk birbirine çok benzemektedir. Belki de bu nedenle ve Trabzon ile yakın bölge kuşları olması sebebi ile, Bayburt ırkımız çemberci bir ırk gibi değerlendirilme eğiliminde olmuştur. Oysa Bayburt ırkımızda çember hareketi yoktur. Çember hareketi ülkemizde ve hatta dünya üzerinde sadece Trabzon ırkımıza özgü bir davranış biçimidir.

Bayburt ırkımız tamamen yerel bir ırktır ve ülke genelinde fazla bilinen ve yetiştirilen bir ırkımız değildir. Bu nedenle hakkında az bilgiye sahip olduğumuz bu ırkı kısaca ve bildiğim oranda anlatmaya çalışacağım. Yetiştiricilerinden daha sağlıklı bilgiler geldiğinde bu ırkımızı daha iyi tanıyacağımız inancındayım.Bayburt ırkının karakteristik özelliklerinden biri ötücü olmasıdır. Özellikle erkek kuşlar dişilerine kur yaparken ötüşlerini sergilerler. Bayburt yetiştirilen kümeslerde genellikle yerde uzunca bir sırık bulunur. Kuş ciğerlerine derin bir hava çekip olduğundan daha büyük görünerek bu sırığın boyunca baştan sona öterek yürür. Bu ötüş şekli yörede “sırık çekme” olarak adlandırılır. Sırık çekme şeklinde ötüş sergileyen kuşlar sağlıklı ve değer verilen güvercinlerdir. Bayburt güvercinin iyisi ötüşten sonra Denizli horozlarında olduğu gibi baygınlık geçirir. Çift gugul denmesinin nedeni bu güvercinlerin takka ve perçemli olmalarından kaynaklanmaktadır. Nadiren sadece arka tepeli ( takkalı ) olanlarına rastlanmaktadır. Ancak fazla tercih edilmezler. Bu güvercinlerde takka büyük ve kepçe gibi kulaktan kulağa uzanmalıdır. Belçika'da görülen akrabalarında sadece takka vardır.

Bayburt ırkımız tamamen yerel bir ırktır ve ülke genelinde fazla bilinen ve yetiştirilen bir ırkımız değildir. Bu nedenle hakkında az bilgiye sahip olduğumuz bu ırkı kısaca ve bildiğim oranda anlatmaya çalışacağım. Yetiştiricilerinden daha sağlıklı bilgiler geldiğinde bu ırkımızı daha iyi tanıyacağımız inancındayım.Bayburt ırkının karakteristik özelliklerinden biri ötücü olmasıdır. Özellikle erkek kuşlar dişilerine kur yaparken ötüşlerini sergilerler. Bayburt yetiştirilen kümeslerde genellikle yerde uzunca bir sırık bulunur. Kuş ciğerlerine derin bir hava çekip olduğundan daha büyük görünerek bu sırığın boyunca baştan sona öterek yürür. Bu ötüş şekli yörede “sırık çekme” olarak adlandırılır. Sırık çekme şeklinde ötüş sergileyen kuşlar sağlıklı ve değer verilen güvercinlerdir. Bayburt güvercinin iyisi ötüşten sonra Denizli horozlarında olduğu gibi baygınlık geçirir. Çift gugul denmesinin nedeni bu güvercinlerin takka ve perçemli olmalarından kaynaklanmaktadır. Nadiren sadece arka tepeli ( takkalı ) olanlarına rastlanmaktadır. Ancak fazla tercih edilmezler. Bu güvercinlerde takka büyük ve kepçe gibi kulaktan kulağa uzanmalıdır. Belçika'da görülen akrabalarında sadece takka vardır.
 
Bursa Güvercin

bursa-guvercini.webpBursa ilimizden adını alan bu güvercin ırkı Bursa'dan başka ağırlıklı olarak İstanbul, İnegöl, Mustafa Kemal Pasa ve Afyon yörelerinde yetiştirilmektedir. Yerel ismi Oynar olan Bursa ırkı Osmanlı Devleti zamanında da yetiştirilmiş bir ırktır. Özellikle Bursa'da babadan oğula devretmiş, 60-70 yıl öncesinden günümüze kadar nesilleri takip edildiği bilinen Bursa ailelerine rastlamak mümkündür. Başlıca renkleri ; siyah kanat akkuyruk, akkanat akkuyruk ve beyaz olan Bursa ırkının (renk tanımlarını sayfanın altında bulabilirsiniz) 12 tel kuyruk yapısı ve kuyruküstü yağ bezesi bulunur. Bursa bu özellikleriyle Mülakat ve Çakal ırkından hemen ayrılır. Kuyruğun alt ve üst kapakları siyah olmalı yalnızca 12 tel kuyruk ve altındaki ince kapak beyaz bulunmalıdır.

Siyah kanat akkuyruklarda beyaz gaganın ucundaki siyahlık tercih edilirken akkanat akkuyruklarda ise kanat uçlarındaki beyaz teleklerin 7-7 formunda olmasına dikkat edilir. Dik duruşlu, neşeli ve hareketli bir yapıya sahiptirler. Orta irilikteki vücut yapısında geniş ve dışa çıkık bir göğüs, uzun ve kalın yapılı beyaz bir gaga ilk dikkati çeken özelliklerdendir. Kanatları vücuduyla orantılı olarak normal uzunluktadır. Burun üzerinden başlayan alın yapısının öne doğru çıkık olması yine önemli bir özelliktir. Göz çevresindeki etli yapı kesinlikle beyaz ve belirgin olmalıdır. Sari veya kırmızı etli göz çevresi istenilmez. Göz rengi de çok önemli olup beyaz veya mavimsi beyaz olmasına dikkat edilir. Bursa ırkının taşıdığı siyah renk tonuna hemen hemen başka hiç bir güvercin ırkında rastlanılmaz. Hatta diğer güvercin ırklarındaki parlak siyah renk tarif edilirken Bursa kusu gibi ifadesi çokça kullanılır. Yanar-döner çok parlak bir siyah rengi yine başka hiç bir güvercin ırkında rastlanılamayacak kadar kırmızı ayaklar taşır. Beyaz tırnakların standart olduğu ayaklarda bilekten asağısının temiz yani kesinlikle tüysüz-tozluksuz olması gerekir.

Biçimsel özellikleri keskin elemelerden geçirilen Bursa ırkı makaraci ırklarımızdan biridir. Sakin karakteri uçuşa geçeceği anda telaşlanmasıyla değişir. Sert kanat atışlarıyla çok farklı Yüksekliklerde alışmaya bağlı olarak yaklaşık4-5 saat uçar. Ortalama 10 güvercinlik gruplar halinde uçurulurlar. Birbirlerini takip ederler ama biraz mesafe aralığı vererek kısmen dağınık uçarlar. Yanlarına refakatçi verilmez, pırıltıya duyarlılıkları yoktur. Bu yönüyle havada kontrol edilmeleri zordur. Salmalarından oldukça açılabilirler. Diğer salmalara ve havada karşılaştıkları diğer gruplara aldırış etmeden gezerek uçarlar. Salmalarına inmelerine yakın veya çok yüksekteyken makaraya girerler. Bulut yüksekliginde makaraya girdiklerinde grupta kısmi bir dagılma görülürken ortalama 1-5 arası kombinasyonlarla makaraya girmeleri seyretmeye deger bir görüntüdür. Kanat döverek veya uçus sırasinda aniden başları tam kuyruk üstüne gelecek sekilde kanatları açık pozisyonda makaralarını sergilerler. Yere inislerinde zorlanırlar, salmalarının üzerinden bir kaç teget geçme sonrasında aniden iniş yaparlar.Havada sergiledikleri bir baska farklı görüntü ise ani yükselti degistirmeleridir. Yükseklerdeyken aniden kanat atarak 45 derecelik açıyla dalmaya benzer bir hareket göstererek hızla alçalırlar sonra tekrar hızla yükselmeye baslarlar. Sahin veya atmaca saldırısı anında bu özelliklerini kullanarak onlardan ustalıkla uzaklasabilirler.Bursa ırkı alıştığı salmadan başka hiç bir salmaya itibar etmezken satıldığı yere çok çabuk alışır. Yalnız bir kerelik alıştırma egitimi dahi Bursa ırkının sadık uçucu olması için çoğu kez yeterlidir. Uçus egitimi alanların 45-50 km. mesafeden evlerine dönmeleri beklenir. Buradan anlaşılacağı gibi yavrular uçus egitimi alırken ve sonrasında pek problem çıkarmazlar. Bakımı kolay olan Bursa ırkının dayanıklılığı ve mükemmel yavru bakımı yetistiricisine sagladığı avantajlardandır.Bursa yetistiricileri çok hassas kriterlerle ırkı muhafaza ettiklerinden dolayı bugün arı ve mükemmel ailelere rastlamak ülkemiz yetistiriciliği adına gurur vericidir.


KARABAS : Sadece kanat-kuyruk beyaz ve kafa siyah ise.
KARAKANAT : Sadece kuyruk tüyleri beyaz ise.
AKMAN : Kafa döneklerdeki gibi tamamen kesme beyaz ise.
ABRAS : Kafadaki beyazlık alında ise.
KILITLI : Beyazlık gözden göze serit gibi birleşirse.
SÜRMELI veya ÇEKMELI : Beyazlık göz hizasından kafanın arkasına doğru giderse.
NOKTALI- MUSKALI- YASMAKLI : Kafada gaga altında beyazlık varsa beyazlığın büyüklüğüne göre sırayla (azdan çokluğa) Noktalı, Muskalı, Yasmaklı ismini alır.Mavi renkli olanlar ayrı bir irk olup; MÜLAKAT Mülakat uzlaşma anlamındadır. Yabani güvercinle Bursa OYNAR'in eşleşmesi ile elde edildiği sanılmaktadır
 
Çakal Güvercin

Makaracı ırklarımızdan biri de Çakaldır. Ülkemizde “Çakal” adı ile bilinen bu güvercinler, dünya üzerinde “Çakal Roller”, “Cakal Roler”, “Rouleur de Cakal” gibi adlarla tanınmaktadır. Eski kuşçuların “Nalbant” da dedikleri bu kuşları, eski dönemlerde Bursa'da çoğunlukla atlara nal çakılması işinde çalışan esnaflar yetiştirirmiş.

Nalbant adı buradan geliyor. Ancak günümüzde kullanılan ve bilinen bir isim değildir. Çakal adı, bu kuşların renk olarak çakal (Canis aureus ) benzemeleri nedeni ile bu kuşlara verilmiştir. Bu güvercinler gerçekten de kızılkahve ve pas rengi olurlar. Çakal adlandırması ülkemizde bu renge sahip diğer kuşlarda da örneğin kelebek ırkında da kullanılmaktadır. Bu durum kısmen bir karışıklığa neden olmaktadır. Bunun yanı sıra genel olarak kuşçularımız arasında Çakal ırkını, Bursa ırkının bir renk tipi gibi algılama eğilimi yaygındır. Gerçekten de bu iki ırk birbirinin renk tipi olabilecek kadar benzerdirler.

Çakal ırkı günümüzde hızla azalmıştır. Ülkemizde yetiştirildiği bölgeler olan Marmara ve Trakya'da eskisi gibi fazla ilgi görmemesi sonucu giderek kaybolmaya yüz tutmuştur. Yurdumuzda bu bölgeler dışında zaten rastlanmadıklarını söyleyebiliriz. Bugün ne yazık ki korunması gereken ırklarımız arasına girmişlerdir.

Tekirdağ / Çorlu'dan Tayyar Başaran adlı yetiştiricimizin bu ırkı eskiden beri geliştirmeye çalıştığı bilinmektedir. Gene Edirne'den Metin Ayaz adlı yetiştiricimizin Çakal ırkı üzerine çalıştığı bilinmektedir. Performans ırlarımızdan biri olmasına karşın son dönemlerde daha çok renk ve şekline bakılarak alınıp satılmaya başlaması sonucu uçuş özellikleri gerilemiştir. Hatta Doç. Dr Türker Savaş, bugün bu kuşların neredeyse hiç uçmadıklarını belirtmektedir. Bu durum kuşkusuz yetiştiricilerin tutumu ile yakından ilgilidir.

Bu kuşların Ankara'daki tek yetiştiricisi olan Zeki Güleröz 1974 yılından beri aynı damarı koruyarak gelmektedir. Kendisinin kuşlarını uçarken seyrettim. Oldukça uzun uçtuklarına şahit oldum. Hatta geçenlerde ilginç bir olay yaşadık. Bursa ırkı ile birlikte akşamüzeri 17.00 de uçurduğumuz Çakallar, bir süre uçtuktan sonra nokta yüksekliğine çıktılar ve saat 20.00 gibi gözden kayboldular. Ancak dürbün ile izleyebiliyorduk. Saat 21.00 de hava karardı ve yaklaşık 20 kuşluk filo geri gelmedi. Kuşlar ertesi gün sabah havanın aydınlanması ile birlikte teker teker geri dönmüşler. Geceyi nerede nasıl geçirdiklerini bilmiyoruz.

Çakal ırkının tarihi geçmişi ve özellikle de ne zamandır yetiştirildiği hakkında bir belgeye sahip değiliz. Bu konudaki bilgilerimiz eski kuşçuların söylediklerine dayanmaktadır. Söylenenlere göre bu güvercinler, Şehremini ve Kocamustafapaşa kuşları olarak da bilinmektedirler. Bu iki semt İstanbul Fatih'te birbirine komşudur. Bu kuşlar eskiden bu semtlerde yoğun olarak beslenirmiş. Eski adı Samatya olan Kocamustafapaşa semti İstanbul'da eskiden azınlıkların ve özellikle de Rumların yaygın olarak oturdukları bir semtti. Samatya adı Rumca olduğu için değiştirilerek sonradan Kocamustafapaşa adı koyulmuştur. Irkın kökeni ve ülkemize nereden geldiği konusunda kesin bir bilgi sahibi olmamakla birlikte, büyük bir olasılıkla Rumlar kanalı ile Balkan ülkelerinden ya da diğer Avrupa ülkelerinden yurdumuza gelmiş olabilirler. Bu bilgiler ışığında Çakal ırkının yurdumuzda İstanbul kökenli olarak geliştiğini ve yayıldığını söyleyebiliriz.

Türk güvercin ırklarını tanıtan Almanca bir kaynakta da bu güvercinlerin 100 yıldır ülkemizde tanındığı belirtilmektedir. Çakal güvercinleri dış görünüş olarak Bursa ırkına çok benzerler. Gagaları Bursa güvercinlerine göre biraz daha kısa ve incedir. Ayaklarda paça bulunmaz. Ayakların dirsekten aşağısı tüysüz olur. Tepelilik özellikleri yoktur. Kanatlar kuyruk üzerinde taşınır. Gözler açık çakırdır. Göz çevresi halkası biraz belirgin ve açık renklidir. Vücut olarak büyüklükleri Bursa kuşları ile hemen hemen aynıdır.

Çakal ve Bursa arasındaki en belirgin fark, kuyruk telek sayısı ve kuyruk üstü yağ bezesi konusundadır. Çakallarda kuyruk telek sayısı 14 ve bazen de 16 olabilmektedir. Kuyruk üstü yağ bezeleri bulunmaz. Bursalar da ise telek sayısı 12 dir ve kuyruk üstü yağ bezesi bulunur. Kanatlarda ki beyaz teleklerde 7 ye 7 formu aranılan bir özelliktir. Kuyruk teleklerinde renkli tüy bulunmamalıdır. Kuyruğun alt ve üst kapakları düzgün biçimli ve renkli tüylerden oluşmalıdır. Kuşun renkli olan bölümlerinde ve özellikle karın altında ve kafa üzerinde beyaz tüyler olmamalıdır.

Bu güvercinlerin renk olarak sarı ve kırmızı olmak üzere iki tipi bulunmaktadır. Her tipin ise, akkuyruk ve akkanat akkuyruk olarak iki ayrı çeşidi vardır.

Sarı : Pas rengi olarak tanımlayabileceğimiz renkteki kuşlardır. Akkuyruk olanlarda kuyruk teleklerinin tamamı beyaz olur. Arada farklı renk tüy olmamalıdır. Akkuyruk akkanat olanlarında ise kuyrukla birlikte kanat telekleri de beyazdır. 7 ye 7 formu ideal kabul edilir, arada renkli telek bulunmamalıdır.

Kırmızı : Sarılara göre daha koyu tonlu olurlar. Kızıla yakın bir kırmızı renge sahiptirler. Akkuyruk olanlarda kuyruk teleklerinin tamamı beyaz olur. Arada farklı renk tüy olmamalıdır. Akkuyruk akkanat olanlarında ise kuyrukla birlikte kanat telekleri de beyazdır. 7 ye 7 formu ideal kabul edilir, arada renkli telek bulunmamalıdır.

Çakal ırkı uçuş özellikleri bakımından makaracı ırların bütün özelliklerine sahiptir. Son yıllardaki uçuş performansındaki gerilemeye karşın, aynı Bursa ırkı gibi uçar. Makara yapma ve uzun uçma özellikleri vardır. İyi bir Çakal 3 - 4 saatten aşağı uçmaz.
 
Dolapçı Güvercin

Türkiye'de Denizli dışında pek çok bölgede dolapçılara dönek denildiğini biliniyor, ancak Denizli'de dolapçı ve dönek kesin olarak ayrılmaktadır.Bu ayırım Denizli'li yetiştiriciler tarafından uzun yıllardır yapılmakta ve isimlendirilmektedir. Dolapçı ırkını karşılaştırmalarla tanıtmak gerekirse yapıları itibariyle Dönekler ile hava oyunları itibariyle Kelebekler ile karşılaştırmak gerekir. Döneklere oranla kısa boylu, kısa bacaklı fakat basık yapılı döneklere oranla dik duruşludur. Hemen her renkte görülebilen dolapçılarda gaga renkleri kuşun renk yapısına göre değişir.

Ayrıca, örneğin siyah bir dolapçıda hem beyaz hem siyah gaga rengine rastlanılabilir.Yabani (sarı) dahil her çeşit göz rengi bulunabilir.Erkekler daima kanatlarını kuyruk üzerinde taşırken dişilerde kuyruk altında taşıyanlara rastlayabilirsiniz.14 tel (bazen 16) kuyruk sayısına sahip dolapçılarda kuyruk düzeni aranılan bir özelliktir.Irk olarak kuyruküstü yağ bezesi olmayanların daha iyi netice vereceğine inanılır.Hastalıklara açık döneklere oranla çok daha sağlıklı olan dolapçılar yine döneklere oranla daha iyi bakıcıdırlar. Dolapçı Denizli'de grup uçucusudur. Yine grup olarak uçurulan Azmanların biraz üzerinde veya kısmen içinde uçarlar. Grup yalnız dolapçılardan oluşuyorsa kümes üzerinden ayrılmayan bir düzenle biraz dağılarak hızla yükselirler. Azmanlar gibi birbirlerine çok yanaşık uçmadıkları gibi Kelebeklere oranla havada çok fazla dağılmazlar.Kanat atışları döneklerden daha serttir.Döneklerde görülen pırıltıya aşırı duyarlılık dolapçılarda pek görülmez. Kumru, yabani güvercin veya başka kümeslerden verilen pırıltılar dolapçıyı kolay kolay şaşırtmaz.

Öyle ki Denizli'de 15-20 km. mesafeden yarışma amacıyla bırakılarak denenmektedirler. Akıllı nesiller Denizli'li kuşçular tarafından sıkıca takip edilmektedir. Bunun bir sebebi her akşam üzeri grupların havada birbirleriyle karıştırılmasıdır. Oyun kaabiliyeti ne kadar ideal olursa olsun iyi bir dolapçı aynı zamanda kümesine sadık olmalıdır. Dolapçı ne kadar yüksekte olursa olsun kümesinden pırıltıyı gördüğünde derhal yıkılır. Burun üzeri kanatları tam açık spiraller çizerek hızla kümesinin bulunduğu noktaya dalar.Spiraller ne kadar dar ve hızlı olursa o kadar beğenilir ve seri dolap olarak adlandırılır.Geniş spiraller çizen ve yavaş alçalanlara fırtıkçı adı verilir, beğenilmezler.Dönekte görülen bir kaç metrelik kesintisiz pervane dönüşü dolapçıda görülmez. Kelebek dalışından çok daha seri ve hızlı bir dalışla alçalır. Bilindiği gibi dönek kanatlarını toplayarak veya hafifçe aralayarak bir kaç metre boyunca düz bir hatta hızla fırıldak gibi döner ve belli bir açı veya yükseklik ister. Dolapçı spiralleri takip eder, açı veya yükseklik seçimi yapmaz.Döneklerle melezler dönmeye yakın oyunlar yapsa da dönüyor sayılmazlar. Sakin yaratılılışlı döneklere oranla daha ürkek olan dolapçıların yavruları uçuşa alıştırma esnasında kollanmalıdır. Gruplar eşliğinde alıştırılmaya başlatılan yavrular çok çabuk uyum kazanırlar.Başka filolarla çarpışmaya girmeden bir kaç tecrübe geçiren yavru daha sonra güvenilir bir uçucu olacaktır.

En beğenilen renkleri sütbeyaz,yamalı,çil ve akkuyruklardır. Döneklere has akbaş-akkuyruk renklerine çokça rastlanılır.Son yıllarda Denizli'de görülen tepelileri Yugoslav kuşları ile melezlenmiştir.Bacaklarında tozluk veya paça bulunmaz.

Osmanlı Devletinin balkanları fethiyle beraber varlıklı Türk ailelerinin anadolu üzerinden Dönek ırkını beraberlerinde götürdüklerini biliyoruz. Bu gün hala balkan ülkelerinde en iyi dönek yetiştiricileri yaşlı Türklerdir.Çeşitli kaynaklarda bu bilgiler yer almaktadır. Cumhuriyetimizin kurulışundan sonra mübadele yıllarında tekrar geriye dönen Türk aileleri dönek ırkını yanlarında geri getirmişlerdir. Denizli'ye döneklerin getirilişinin bu yolla olduğu bilinmekle beraber dolapçıların çok daha önceleri güvercinliklerde bulundukları bilinen ve söylenen bir gerçektir. En büyük olasılık bu iki ırk uzun yıllar ayrı kalan akrabalardır.
 
Dönek Güvercin

donek-guvercin.webpDöneklerler de kelebekler gibi 14-16 kuyruk teleğine sahiptir. Siyah, mavi, kırmızı renklere sahiptir. kafaları kanat ve kuyrukları beyazdır yüksek uçarlar pırıltıya hassasiyetleri vardır uzak mesafelerden gelmeleri de biraz güçtür. Salındıklarında çok çabuk yükseklik kazanan bu kuşlara yerden kuş gösterildiğinde (pırıltı) kanatlarını toplayarak dalarlar ve bu dalış süresince bir yada bir kaç kez kanat kuyruk ekseninde pervane şeklinde dönerler.Bu ırkta ıslah hedefi, yüksek hızda uzun mesafe dönüştür. Dönüş esnasında kanatların duruşu kuştan kuşa farklılık gösterir. Bazıları kanatlarını neredeyse vücutlarına yapıştırarak dönerken, büyük bir kısmı dönüş esnasında kanatlarını çeyrek açık tutarlar.

Diğer bir kısmı ise kanatlarını oldukça fazla açarak dönerler. Yandan bakıldığında kuşun her dönüşte kendisini çevirttirdiği ve rollerlardan (dolapçılardan) farklı olarak,dönüşler arası geçiş, çok hızlı dönüşlerde dahi açıkça belli olur. En iyi dönüş 45 derecelik açıyla daldığında görülebilir.Bu açıdan sapma dalış ve dönüş kalitesini olumsuz olarak etkiler. Daha çok Denizli tarafında büyük bir ilgiyle Dolapçılar ve dönekler yetiştirilmektedir. Kümeste ürkek görünen bu kuşların aslında kontrolleri çok kolaydır.Kümes önünde eğer bir kaç kuş varsa yerden kolay kolay kalkmaz. Hatta isterseniz bir grup döneği bir sopayla sürerek tanımadıkları yerlere dahi götürebilirsiniz. Dışarıdan bir müdahale olmadığı sürece,yani onları aşırı derecede ürkütecek bir şey olmadığı sürece uçmazlar.Ancak bu özelliklerinden dolayı kötü uçucu oldukları sonucu çıkarılmasın. Dönek yavruları diğer bir çok ırka nazaran daha çabuk uçmaya alıştırılabilirler. Hiç uçmamış bir yavru kolayca uçan kuşların ardından yükselebilir. İşte bu özellikleri nedeniyle genç kuşlar ilk uçurulduklarında çok dikkat edilmesi gereken bir nokta var.

İlk uçuşlarında dahi diğer kuşları takip edip fazlaca yükselebilirler ancak çoğunlukla aşağıdan kuş gösterildiğinde diğer alışkın kuşlar gibi hızla aşağıya inememektedirler. Henüz çevreyi de yeterince tanımadıkları için çok yüksekten fazla açılmakta ve kaybolmaktadırlar. Hele hele çevrede başka kuşlar uçuyorsa ve hatta yabani güvercin ve kumrular dahi yavrunun şaşırmasına neden olabilirler. Bu durum da yavru kuşun yanında daha önce uçan kuşların ürkütülerek yere inmeleri önlenmeli ve mümkünse daha fazla kuş kaldırılmalıdır. Buradan da anlaşılacağı gibi yavruların ilk uçuşlarında çok yükselmeleri ve açılmaları engellenmelidir.Bu amaçla fazla uzun süre uçmayan ve çok yükselmeyen başka ırktan kuşlar kullanılabilir.Ancak bu yöntem dahi,daha önce belirttiğim gibi eğer çevrede kuşların konsantrasyonunu bozacak başka kuşlar varsa,risklidir. Yavru yitirmemenin diğer bir yolu erken uçurmamaktır. Eğer ilk olarak 8-10 haftalık yaşta uçurulurlarsa,yön bulma yetenekleri gelişmiş olacağından ve yerden de olsa çevreyi daha iyi tanımış olacaklarından kaybolmaları zordur. Bazı ırklarda ilk uçurmanın geç yaşta yapılması uçuş kalitesini ve diğer yetenekleri (takla gibi) olumsuz yönde etkilemektedir. Hatta bu ırklarda 8-10 haftalık yavruların 5-6 haftalıklara nazaran yalnızca havaya kalkmalarını sağlamak bile güçleşir. Dönekler formda tutuldukları sürece ilk uçurma çok daha geç yaşta yapılsa dahi sorun yaratmaz. Ergenleşmiş, yani 20-22 haftalık hayvanların dahi uçurulmarı çok kolaydır. Ancak bu dönemde beslenmelerine dikkat edilerek yağlanmaları önlenmelidir. Tüm uçucu kuşlarda olduğu gibi bu ırkta da yemin sınırlı tutulması gereklidir. Yağlanma iyi uçan ve dönen kuşlarda dahi dalış ve dönüş kalitesini olumsuz yönde etkiler.Önerim kuşlar aç olduklarında bir öğünde yiyebilecekleri yem miktarının sabah 1/3'ünü ve akşam 2/3'ünü olmak üzere iki öğünde verilmesidir. Uçan kuşlara ağırlıklı olarak buğday verilebilir. Buğdayla birlikte çok az miktarda kaliteli damızlık yemi de verilmelidir. Kuşun kümese bağlanması yani çevreyi tanıma turları bittikten sonra dalış ve dönüş alıştırmasına geçilebilir. Bu amaçla alıştırılacak kuş tecrübeli bir kuşla uçurulmalıdır. Kuşlar yeterli yüksekliğe ulaştıklarında ve ikisinin de pozisyonları inecekleri yere aşağı yukarı 45 derece olduğunda (rüzgar altında), önce herhangi bir işaretle (ıslık, düdük, mendil sallama, el sallama vb.) dikkatlerinin yere çekilmesi gerekir. Bu işaret bir süre sonra kuş için dalışa hazır ol anlamı kazanır. Akabinde derhal kuş gösterilerek tecrübeli olan kuşun dalışa geçmesi sağlanmalıdır. Çok geçmeden tecrübesiz olan da onu takip edecektir. Eğer aynı anda ikiden fazla kuş uçurulursa,her ne kadar toplu uçan kuşlar olmalarına rağmen hepsinin aynı anda pozisyon almalarının sağlanması güçleşir. Havada nerede olurlarsa olsunlar aşağıdaki kuşa (pırıltı) reaksiyon göstereceklerinden istenen dalış ve dönüş sonucu alınamaz. Bazı yetiştiriciler bir kerede bir kuş uçurmaktadırlar. Bu yöntemin avantajı kuşun kontrolünün çok kolay olmasıdır. Ancak dezavantajda yalnız başına uçan kuşun yeterli yüksekliğe çıkamamasıdır. Alıştırmada pozisyon aldıktan sonra inecekleri yere yani kuş gösterilecek yere mutlaka bakmaları sağlanmalıdır. Zira dalış ve dönüş kalitesi bu durumdan önemli derecede etkilenmektedir. Dönekler uçarken onları iyi izleyebilecek ve onlarında bizi iyi görebilecekleri bir yerde durulmalıdır. Kuşlar uçarken onların bizi göremeyecekleri bir yerde durmamız, daha sonra ortaya çıkıp pozisyon almalarını beklemek boşunadır. Zira pozisyon al işareti kendimiz oluruz ve kuşlar bizi görür görmez dalış için beklemeye başlar ve hatta dalışa geçerler. Bu nedenle daima görünecek bir yerde bulunmalı ve dalış için hazır ol işareti verilmelidir. Orta irilikte ancak oldukça uzun sayılabilecek bir güvercin ırkıdır.14 adet olan kuyruk telek tüyleri de genellikle normalden uzun ve geniş sayılabilir.Bir çoğunda kuyruk hafifçe,kelebeklerde olduğu kadar olmasa da ,çatı şeklinde iki yana eğimlidir.Kanatlarını kuyruğun üzerinde taşıyan bu ırkta kanatlar uca doğru biraz sivrice ve kanat açıklığı diğer bir çok ırka nazaran bira daha geniştir (iki kanat ucu arası mesafe).Aynı zamanda uzunca bir gagaya sahiptirler.Kısa sayılabilecek ayaklara sahip olan bu kuşların duruşu neredeyse yere paraleldir.Türkiye'de yetiştirilen döneklerde paça ve tepe görülmez.Son yıllarda sıkça görülmeye başlayan paçalı yada tozluklu olanları, Makedonya (Yugoslavya) döneği ile melezdir.Alaca ve düz her renkte görülen bu güvercinlerde en yaygın renkler beyaz kafalı,kanat uçları beyaz ve beyaz kafalı,kanat uçları ve kuyruk beyazdır.diğer tarafları genellikle siyah, ondan sonra görülme sıklığına bağlı olarak sırasıyla mavi (siyah şeritli) yada çakmaklıdır.En az rastlanılanları kırmızı (ressesif) alacalardır.Beyaz kafalı ve uzun kanat telekleri beyaz olanlarına İzmir yöresinde Baska, ayrıca kuyruğu da beyaz olanlarına Galaca adı verilmektedir.Renklerine göre şöyle adlandırılmaktadırlar; kara galaca, kara baska,mavi galaca vb. Ressesif kırmızıları,ister düz renkte olsunlar isterse alaca,çakal olarak adlandırılmaktadırlar.Göz renkleri genellikle siyah olmakla beraber,yabani göz rengi hariç,diğer göz renklerine de rastlanır.Eşeysel olgunluk (kızgınlık),beslenmeye bağlı olmakla beraber diğer ırklara göre biraz daha geçtir.Aynı zamanda trichomonad ve paramixovirus gibi hastalıklara karşı daha duyarlıdırlar.Yavrulara bakma özellikleri posta ve dewlaplara nazaran kötüdür.Genellikle bir yuvadaki yavrular arasında belirgin bir gelişme farklılığı görülür Ana yetiştirilme bölgesi Türkiye'nin batısıdır.Buralardada çok yaygın olmamakla birlikte bazı kentlerde neredeyse yalnızca dönek yetiştirilmektedir.En fazla yetiştiricisi büyük kentlerden İzmir'dedir. İzmir'den sonra Bursa'yı ve Denizli'yi sayabiliriz. Özellikle İzmir ve Bursa'da başka ırklarda yaygın olarak yetiştirilmesine rağmen Denizli'de neredeyse yalnızca dönek yetiştirilmektedir.İzmir ve Bursa'da en çok göçmenlerce yetiştirilmektedirler.Bu illerin dışında Ege kıyısında bazı ilçelerde,örneğin Ayvalık ve Trakya'da da Malkara ve Keşan ilçelerinde hemen hemen yalnızca bu ırka rastlanmaktadır. İstanbul'da da hemen her ırkın olduğu gibi çok az sayıda da olsa yetiştiricisi mevcuttur. Salındıklarında çok çabuk yükseklik kazanan bu kuşlara yerden kuş gösterildiğinde (pırıltı) kanatlarını toplayarak dalarlar ve bu dalış süresince bir yada bir kaç kezkanat kuyruk ekseninde pervane şeklinde dönerler.Bu ırkta ıslah hedefi,yüksek hızda uzun mesafe dönüştür.Dönüş esnasında kanatların duruşu kuştan kuşa farklılık gösterir. Bazıları kanatlarını neredeyse vücutlarına yapıştırarak dönerken,büyük bir kısmı dönüş esnasında kanatlarını çeyrek açık tutarlar.Diğer bir kısmı ise kanatlarını oldukça fazla açarak dönerler. Yandan bakıldığında kuşun her dönüşte kendisini çevirttirdiği ve rollerlardan (dolapçılardan) farklı olarak,dönüşler arası geçiş,çok hızlı dönüşlerde dahi açıkça belli olur.En iyi dönüş 45 derecelik açıyla daldığında görülebilir.Bu açıdan sapma dalış ve dönüş kalitesini olumsuz olarak etkiler Kümesde ürkek görünen bu kuşların aslında kontrolleri çok kolaydır.Kümes önünde eğer bir kaç kuş varsa yerden kolay kolay kalkmaz.Hatta isterseniz bir grup döneği bir sopayla sürerek tanımadıkları yerlere dahi götürebilirsiniz.Dışarıdan bir müdahale olmadığı sürece,yani onları aşırı derecede ürkütecek bir şey olmadığı sürece uçmazlar.Ancak bu özelliklerinden dolayı kötü uçucu oldukları sonucu çıkarılmasın.Dönek yavruları diğer bir çok ırka nazaran daha çabuk uçmaya alıştırılabilirler.Hiç uçmamış bir yavru kolayca uçan kuşların ardından yükselebilir.İşte bu özellikleri nedeniyle genç kuşlar ilk uçurulduklarında çok dikkat edilmesi gereken bir nokta var.İlk uçuşlarında dahi diğer kuşları takip edip fazlaca yükselebilirler ancak çoğunlukla aşağıdan kuş gösterildiğinde diğer alışkın kuşlar gibi hızla aşağıya inememektedirler.Henüz çevreyi de yeterince tanımadıkları için çok yüksekten fazla açılmakta ve kaybolmaktadırlar.Hele hele çevrede başka kuşlar uçuyorsa ve hatta yabani güvercin ve kumrular dahi yavrunun şaşırmasına neden olabilirler.Bu durum da yavru kuşun yanında daha önce uçan kuşların ürkütülerek yere inmeleri önlenmeli ve mümkünse daha fazla kuş kaldırılmalıdır . Buradan da anlaşılacağı gibi yavruların ilk uçuşlarında çok yükselmeleri ve açılmaları engellenmelidir.Bu amaçla fazla uzun süre uçmayan ve çok yükselmeyen başka ırktan kuşlar kullanılabilir.Ancak bu yöntem dahi,daha önce belirttiğim gibi eğer çevrede kuşların konsantrasyonunu bozacak başka kuşlar varsa,risklidir.Yavru yitirmemenin diğer bir yolu erken uçurmamaktır.Eğer ilk olarak 8-10 haftalık yaşta uçurulurlarsa,yön bulma yetenekleri gelişmiş olacağından ve yerden de olsa çevreyi daha iyi tanımış olacaklarından kaybolmaları zordur.Bazı ırklarda ilk uçurmanın geç yaşta yapılması uçuş kalitesini ve diğer yetenekleri (takla gibi) olumsuz yönde etkilemektedir.Hatta bu ırklarda 8-10 haftalık yavruların 5-6 haftalıklara nazaran yalnızca havaya kalkmalarını sağlamak bile güçleşir. Dönekler formda tutuldukları sürece ilk uçurma çok daha geç yaşta yapılsa dahi sorun yaratmaz. Ergenleşmiş, yani 20-22 haftalık hayvanların dahi uçurulmaları çok kolaydır.Ancak bu dönemde beslenmelerine dikkat edilerek yağlanmaları önlenmelidir. Tüm uçucu kuşlarda olduğu gibi bu ırkta da yemin sınırlı tutulması gereklidir.Yağlanma iyi uçan ve dönen kuşlarda dahi dalış ve dönüş kalitesini olumsuz yönde etkiler.Önerim kuşlar aç olduklarında bir öğünde yiyebilecekleri yem miktarının sabah 1/3'ünü ve akşam 2/3'ünü olmak üzere iki öğünde verilmesidir.Uçan kuşlara ağırlıklı olarak buğday verilebilir.Buğdayla birlikte çok az miktarda kaliteli damızlık yemi de verilmelidir. Kuşun kümese bağlanması yani çevreyi tanıma turları bittikten sonra dalış ve dönüş alıştırmasına geçilebilir. Bu amaçla alıştırılacak kuş tecrübeli bir kuşla uçurulmalıdır.Kuşlar yeterli yüksekliğe ulaştıklarında ve ikisinin de pozisyonları inecekleri yere aşağı yukarı 45 derece olduğunda (rüzgar altında), önce herhangi bir işaretle (ıslık, düdük, mendil sallama, el sallama vb.) dikkatlerinin yere çekilmesi gerekir.Bu işaret bir süre sonra kuş için dalışa hazır anlamı kazanır.Akabinde derhal kuş gösterilerek tecrübeli olan kuşun dalışa geçmesi sağlanmalıdır.Çok geçmeden tecrübesiz olan da onu takip edecektir.Eğer aynı anda ikiden fazla kuş uçurulursa,her ne kadar toplu uçan kuşlar olmalarına rağmen hepsinin aynı anda pozisyon almalarının sağlanması güçleşir.Havada nerede olurlarsa olsunlar aşağıdaki kuşa (pırıltı) reaksiyon göstereceklerinden istenen dalış ve dönüş sonucu alınamaz.Bazı yetiştiriciler bir kerede bir kuş uçurmaktadırlar.Bu yöntemin avantajı kuşun kontrolünün çok kolay olmasıdır.Ancak dezavantajda yalnız başına uçan kuşun yeterli yüksekliğe çıkamamasıdır.

Alıştırmada pozisyon aldıktan sonra inecekleri yere yani kuş gösterilecek yere mutlaka bakmaları sağlanmalıdır. Zira dalış ve dönüş kalitesi bu durumdan önemli derecede etkilenmektedir.Dönekler uçarken onları iyi izleyebilecek ve onlarında bizi iyi görebilecekleri bir yerde durulmalıdır.Kuşlar uçarken onların bizi göremeyecekleri bir yerde durmamız,daha sonra ortaya çıkıp pozisyon almalarını beklemek boşunadır.Zira pozisyon al işareti kendimiz oluruz ve kuşlar bizi görür görmez dalış için beklemeye başlar ve hatta dalışa geçerler.Bu nedenle daima görünecek bir yerde bulunmalı ve dalış için hazır ol işareti verilmelidir.
 
İskenderun Güvercin

İskenderun Bağdat ırkları içinde en ilginç ve benzersiz olanıdır. İngiliz Carrier, Fransız Bagdat, Steinheim Bagdat, İspanyol Bagdat, zaman içinde bazı melezlemelere maruz kalmıştır, İskenderun ırkı ise saf bir ırktır. Aldrovani 1610, Willoughby 1676 ve John Moore 1735 yıllarında yazdıklarında, Iskenderun ırkını uzun, kıvrık gagalı, kuvvetli bir ırk olarak tanımlamışlardır. Bu ırkın Ingilterede Scandaroon olarak ismini koyan John Moore'dir. Almanlar bu ırkı Nurnberger Bagdette, Pagadette, Pavdotte, Bagotten, Pagadotten taube ve Hocker-taube gibi isimlerle isimlendirmişlerdir. Fransızlar ise Pigeon bagadais a grande morille ismini vermişlerdir. Bu ırkın Iskenderun diye isimlendirilmesinin sebebi Avrupaya Iskenderun limanından götürülmüş olmasudur.

Araşturmalar bu ırkın Bagdat'tan Turkiye'ye getirildiğini göstermektedir. Almanya'nın guneyinde, Nurnberg, Erlangen, Fuhrt ve Michelav Iskenderun üreticilerinin yoğun olduğu bölgelerdir. Ilk Alman Iskenderun güvercin cemiyeti 1895 yılında kurulmuş 35 üyeyle katıldıkları National Show'da 170 Iskenderun sergilenmiştir. Amerikada 1950 yılında George Neuerburg'a (N.P.A Master Breeder Certificate) Amerikanın en usta Iskenderun üreticisi unvanı ve diploması verilmiştir.

İSKENDERUN IRKINA AİT STANDARTLAR

1- Boyu ucundan, kuyruk bitimine kadar 42--43 cm'dir. 2- Gagası 4 cm'dir aşağıya doğru kıvrıktır. 3- Gaga üzerindeki kopuk çapı 3 cm'dir. 4- Gözlerinin etrafındaki kırmızı dairenin çapı 12—15 milimetredir. 5- Bacakların uzunluğu 11-12 cm'dir. 6- Kanatlar açık olduğunda bir uçtan diğer uca uzunluğu 74 cm'dir. 7- Ağırlığı aç haliyle 590 gramdır. 8- Göz rengi, tüm parçalı renklerde ve düz beyazlarda SIYAH'tır. Diğer renklerde koyu kırmızı, turuncu'dur. 9- Parçalı olanlarda gözlerinin altından gagaya doğru uzanan bıyık diye tabir edilen kısım vardır. Bunlar yüzün her iki tarafında da olmalıdır.

İSKENDERUN ÜRETİMİ

Üretimi diğer ırklara göre daha zahmetlidir. Bu kuşlarda döllenme, yumurtaya yatmama gibi problemler görülmez. Problem, yavrular yumurtadan çıktıktan iki hafta sonra başlar, yavruların gagaları uzadıktan sonra anaç Iskenderun çift yavrularını besleyemez hale gelir. (çok ender olarak besleyenlerde görülmüştür.)Ureticiler bu zorluklardan dolayı yumurtaları posta güvercinlerinin ya a Magpie (orta doğu ülkelerinde bu ırka yahudi deniliyor) ırkı güvercinlerin altına aktararak çıkan yavruları üvey anaçlara besletirler, bu yapılsa bile üretici zaman zaman yavruları yuvadan alıp kendisi beslemek zorunda kalır. Posta güvercinleri bu cinsi en iyi besleyen ırktır.

RENKLERI

Iskenderun'un düz renkleri; Beyaz, Siyah, Kırmızı, Sarı'dir. Gri veya Küllü dediğimiz renkler siyah kuşaklı olur.Parçalı diye tabir ettiğimiz çift renkli olanları ise, Beyaz üzerine Kırmızı, Siyah, Sarı, Gri renklerden oluşur. Bunlar düz renklere oranla daha populer'dir. Gözlerinin alt kısmında gagaya doğru uzanan yamalar (bıyık)olur.Iskenderun sert tüylü güvercinler sınıfına girer. Hızlı uçar vücudu ve kanatları kuvvetlidir. Filo uçucusudur. Turkiye'de eski yıllarda Iskenderun ve Tarsus bölgelerinde popüler olduğu bilinmektedir.
 
İstanbullu Güvercin

Bu güvercin ırkı dünyada “Damascus” adı ile tanınmaktadır. Suriye'nin başkenti olan Şam'ın Arapça olarak adlandırılış şekli Damascus dur. Dünyada Damascus ya da Damascene olarak tanılan bu güvercinler, bugün ülkemizde “İstanbullu”, “Ela göz” “Karagöz” ve “Muz” gibi adlarla bilinirler. Lübnan'da ise “Booz” olarak adlandırılırlar. Kendine özgü belirgin bir formu ve rengi olan bu güvercinler, günümüzde Şanlıurfa ilimiz ve çevresinde yaygındırlar. Köken olarak çok eski devirlerden gelme bir ırk olduğu bilinmektedir. Irksal özelliklerini bugün de belli bir oranda koruyabildiği için, dünyada bu anlamda eşine ender rastlanan ırlardan biri olduğu söylenebilir. Eski Mısır papirüslerinde ve taş oymacılığında bu güvercine ait figürler bulunması, İstanbulluların geçmişinin çok eskilere dayandığını göstermektedir.

Eski Mısır'da bereket tanrıçası ile birlikte görülen bir kuştur. Eskiden Arabistan yarımadasında bu güvercinlere Mahomet (Muhammet) denilmekteydi. Böyle adlandırılmalarının belli bir dinsel inanış temelinde geliştiği bilinmektedir. Bu ırk 1600 lü yıllarda İran ve Osmanlı devletinde de yetiştirilmeye başlanmıştır. Bu ırk ilk kez 1868 yılında, Osmanlı padişahı Abdülaziz döneminde İstanbul'dan İngiltere'ye gönderilmiştir. İngiltere kanalı ile sonradan diğer Avrupa ülkelerine de yayılmıştır. Güvercinlerin Avrupa'ya yayılmalarını takiben bu güvercinlerin adı da değişmiştir. Bu tarihten sonra bu güvercinlere Damascus denmeye başlanmış ve Muhammet adı terk edilmiştir. Günümüzde de bu adla dünyada bilinmektedir. İstanbullular uçuş özellikleri bakımından gerdanlı (dewlap) ırklarına benzerler. Filo uçucusu olarak kullanılırlar. Havadaki görünüşleri oldukça etkileyicidir. Göğüsleri biraz daha öne çıkık ve geniştir. İstanbullularda göz rengi, kırmızıya yakın koyu portakaldır. Gözler parlak olur ancak gözlerde dikkati çeken önemli bir özellik gözlerinin biçimidir. Gözler biraz büyük, çok daha alımlı ve güzeldir. Kısa ve kalın olan gaga siyah renklidir. Ayak tırnakları siyahtır. Ayaklar kırmızı ve paçasızdır. İstanbullu ırkında belli bir renk standardı bulunmaktadır.

Bu güvercinler mavi renginde olurlar. Bu renk, taklacı güvercin ırkımızdaki boz (sabuni) gibidir. Vücut açık renklidir. Göğüs üzerinde kına bulunmaz. Vücudun üzerinde herhangi bir renk yaması, yoktur. Bu güvercinler genellikle şeritlidir. Şeritleri koyu siyah tonda ve her iki kanadın üzerinde iki sıra olarak bulunur. İstanbulların pullu olan tipleri de vardır. Bu tipleri renk olarak taklacı güvercinlerimizdeki çakmaklı gibidirler ancak yurdumuzda fazla yaygın değildirler. İstanbullu ırkının Bağdadi ırkı ile kırılması sonucu “şafra” adı verilen kırma bir ırk geliştirilmiştir. Şafralarda renk çeşitliliği daha fazladır. Şafraların mavi renk ve pullu tipleri İstanbulluya benzerler ancak daha iri vücutları, uzun ayakları ve burun eti yoğunluklarının daha fazla olmasıyla ilk bakışta ayırt edilebilirler.
 
Karakan Güvercin

Ülkemizde “yelpaze kuyruk” dünyada ise “fantail” olarak adlandırılan güvercin ırkları içersinde sınıflandırılan Gümüşkuyruklar, kuyruk telek sayılarının fazlalığı ve kuyruklarının duruşu ile dikkati çekerler. Ülkemizdeki yelpaze kuyruk ırlardan biri olan Gümüşkuyruklar, aslen Suriye kökenli güvercinlerdir. Suriye'de “Karakand” ya da “Hindi” adı ile bilinirler. Dünyada ise, “Karakand Fantail” ve “Syrian Fantail” adı ile tanınmaktadırlar. Ülkemizde ise bu güvercinlere Gümüşkuyruk ya da Karakan denilmektedir. Bu adlandırma Gümüşkuyrukların kuyruk teleklerinin tamamen beyaz olmasından kaynaklanmaktadır.

Gerçekten de bu güvercinlerde kuyruk teleklerinin tamamı beyazdır. Güvercinin rengi ne olursa olsun kuyruk daima beyaz olur. Vücudun diğer kısımları kuşun kendi rengindendir. Ülkemizde yerel olarak, gez ve kırkkuyruk gibi adlarla da bilinmektedirler. Bu güvercinler Suriye kökenli olmakla birlikte, ülkemizde de hayli yaygındırlar. Bunun bir nedeni Suriye'nin eskiden Osmanlı devleti toprakları içinde bulunması sebebi ile her iki ülke arasında gerek tarihi gerekse coğrafi olarak bir çok ortak noktanın var olmasıdır. Osmanlı döneminden beri Arap yarımadası ülkeleri ve Suriye ile Türkiye arasında yoğun bir güvercin alışverişi yaşanmaktadır. Bu nedenle bu bölge ülkelerinin güvercinlerinin neredeyse tamamı ülkemizde de uzun yıllardır bilinmekte ve yetiştirilmektedir. Ülkemizde güneydoğu illerimizde yaygın ve değerli kabul edilirler. Yurt genelinde fazla yetiştirildiklerini söyleyemeyiz. Gümüşkuyrukların düzgün ve yuvarlak bir başları vardır. Vücutları orta büyüklükte ve uzunluktadır. Gagaları siyah renkli ve ince olup orta uzunluktadır. Tırnaklar siyah renklidir. Gözleri fazla büyük değildir.

Gözler inci rengi ve portakal tonları olurlar. Yelpaze kuyruk ırların çoğunda gözlenen boyun titretme hareketi bu kuşlarda da vardır ancak fazla değildir. Ayakları paçasızdır. Ayaklar kırmızı renkte olur ve biraz kısa gibidirler. Bu güvercinler kanatlarını kuyruklarının üzerinde taşırlar. Bu taşıma şekli önemlidir. Aksi şekilde taşıma hareketi kuşun ciddi şekilde değer kaybetmesine neden olur. Bu güvercinlerde kuyruğun duruş şekli çok önemlidir. Kuyruk her şeyden önce zemine paralel olmak durumundadır. Yukarı kalkık ya da yeri süpüren bir kuyruk duruş şekli istenmez. Bazı gümüşkuyruklarda kuyruğun duruş şekli ters “V” biçimindedir. Bu şekilde kuyruğa sahip olanları “Kırktelli” ya da “Kırkkuyruk” adı ile adlandırılırlar. Kuyruktaki telek sayısı 16 – 22 arasında değişir. Bu sayılar arası normal olarak kabul edilir. Bu güvercinlerde kuyruk üstü yağ bezesi bulunmaz.

RENK ÇEŞİTLERİ

Alaca
: Beyaz üzerine serpilmiş şekilde renklidir. Gaga ve tırnak siyahtır. Kuyruk beyaz olmakla birlikte bazen arada renkli telekler olabilir. Şeritsizdir.

Siyah ( Arap ) : Bütün vücudu siyah olup sadece kuyruk tamamen beyazdır. Gaga ve tırnak siyahtır. Şeritsizdir. Karagümüş adı ile de bilinir.

Gök ( mavi ) : Renk olarak taklacı güvercinlerdeki gök gibidir. Bu rengin kirlisi de bulunur. Gaga ve tırnak siyahtır. Bu güvercinlerin kanatları üzerinde iki sıra şerit bulunur. Kuyruklar tamamen beyazdır. Kırmızı ve Sarı : Eğer gümüşkuyruklar bu iki renk iseler “Halebi” adı ile de adlandırılmaktadırlar. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta, Halebi adıyla bilinen ve sarı ile kırmızı renklerde gelen başka bir ırkımızın var olduğudur. Halebi ırkının da kuyruk teleklerinin tamamı beyaz olmakla birlikte kuyruk telek sayıları 12 den fazla olmaz ve bu kuşlar üst tepelidirler. Halebi ırkında kuyruk üstü yağ bezesi bulunur. Her iki ırkın birbirine karıştırılması gerekir.
 
Kelebek Güvercin

kelebek-guvercin.webpAnadolu'ya has bu güvercin ırkı herhalde tüm Türkiye'de aynı isimle tanınan tek ırktır. Zira diğer bir çok ırkın yerel adları yöreden yöreye değişiklik göstermektedir. Bunun yanı sıra Türkiye'de takla'dan sonra en çok tanınan ırktır. Kökeni hakkında bilgi olmamasına rağmen yukarıda saydığım nedenlerle çok eskiye dayandığını söyleyebilirim. Hatta Dönek,Makedon döneği ve Vuta (Wouta) gibi dalıcı kuşların köken ırkı olduğu konusunda ciddi kuşkularım var. Dönekten daha küçüktür ancak duruşu daha dik olduğu için yüksek yapılıdır.Genel anlamda vücut yapısı,tüm uçucu kuşlarda olduğu gibi geniş göğüslü ve ayakları nispeten kısadır.Tam ters V görünümündeki kuyruk genellikle 14 telekten meydana gelir.12'den fazla telekli kuyruklu olan hemen hemen tüm ırklarda olduğu gibi kuyruk üstü (yağ bezesi) yoktur.Kanatlar daima kuyruğun üzerinde taşınır.

Uçuş sırasında döneğin sivrimsi görünen kanatlarına nazaran kelebeğin kanat uçları yuvarlakımsı olur.Orta uzunlukta gagaya sahip olan bu kuşlarda kafa yapısı döneğe nazaran biraz daha köşelidir.Yine döneğin belirsiz boynuna nazaran kelebeklerde boyun belirgindir.Göz rengi siyah veya açık renkli (biz çakır diyoruz,yeşilimsi sarı) olabilir.Bazılarında bir göz siyah diğeri açık renkli olabildiği gibi yarısı siyah diğer yarısı açık renkli gözlü bireylere de oldukça sık rastlanmaktadır.Ayakları daima paçalıdır.Kısa paça parmakları güzelce örter.Alman kaynaklarında kelebeklerden tepeli yavruların elde edildiği belirtilmişse de bu ırk tepesiz olarak tanınır. Bu ırkın tüy rengi belirgin olarak yetiştirildiği yöreye bağlıdır.Genellikle alaca renkte olan bu kuşlarda düz renklerde görülebilir.Günümüzde Türkiye'de bu ırkta renk harmonisine çok önem verilmektedir.Kafa ve kuyruk renkli diğer yerleri beyaz olanlar renklerine göre kara kafa kara kuyruk,mavi kafa mavi kuyruk veya altınbaş (kafa ve kuyruk kırmızı olanlar) olarak adlandırılmaktadırlar.

Ancak bu rengin saf olarak yetiştirilmesi mümkün değildir (bu renkte homozigoti mümkün değil).Bir çift kafa ve kuyruk renkli kuşlardan düz renkli ve beyaz yavrularda elde edilmektedir.Bir düz renkli ile bir beyazdan ise genellikle kafa ve kuyruk renkli yavrular elde edilmektedir.Düz renklilerin kendi aralarında çiftleştirilmelerinden ise düz renkli yavrular elde edilmektedir.Yalnızca renkli kuyruklu olanlarına da oldukça sık rastlanılmaktadır.Renkli kuyrukluların yine büyük bir kısmında ensede leke yada gaga başlangıcında renkli çizgiler (bıyık) veya gaga altında büyükçe leke (sakal) bulunmaktadır. Solo uçuculuklarıyla tanınırlar.Kalabalık olarak uçurulduklarında arı oğulu gibi karmakarışık uçarlar.Genellikle altlarında uçan kuşlara göre kendilerini yönlendirirler.Uçuş süreleri antremana bağlı olarak yarım ile iki saat arasında değişir.Bunlarda start aldıklarında dönekler gibi çok çabuk yükseklik kazanırlar.Bazı yörelerde yüksek uçuculuklarının tutulmasından dolayı dönekten farklı olarak çok yüksekte nispeten uzun süre kalabilirler.Hatta yükseklikten dolayı gözden kaybolmaları bile mümkündür. Aşağıdan kuş gösterildiğinde spiral şeklinde dönerek inerler.Dönüşleri dönekteki gibi pervane şeklinde ve yüksek devirde değildir.Dönüşlerini kendi kendilerine havada gösterirler.Bazıları takla da atmalarına rağmen takla arzulanmayan bir özelliktir.Yerde tavuklar gibidirler. Kendi kendilerine yerden kolay kolay kalkmazlar.
 
Geri
Top