Hayvanlarla İlgili Şiirler

Suskun

V.I.P
V.I.P
Arılar
Emdiniz arılarım elma çiçeklerini,
Doldurdunuz bahçenin bütün peteklerini
Şimdi, tutun baharın, tutun eteklerini,
Gökte vızıldayarak uçun, uçun arılar.

Beyaz beyaz dallara, çiçeklere kondunuz,
Tepeler çıktınız, ovalara indiniz,
Bir çiçekten emip bir bu ota döndünüz
Haydi tepemden halka halka geçin arılar.

Böğürtlen içinde altın bir eviniz var,
Odalarınız sarı sarı balla doludur,
Beni de evinize davet edin bu bahar,
Sofranızda bana da bir yer açın arılar.

Ceyhun Atuf KANSU



Aslan

Kuyruğu var yelesi var
Önü geniş arkası dar
Görkemli bir gövdesi var
Hayvanlar kralı aslanın
Ormanda yüzlerce cariyesi
Binlerce kölesi var

Parkları meydanları
Müzeleri süsler yontusu
Ağzı mağara kapısıdır
Dişleri diş değil hançer
Yoktur kimseden korkusu

Ali YÜCE
 
At
Motor bulunmadan önce
Canlı bir motordu at
Arabaya koşulurdu
Tozlu yollar karlı dağlar
Hep onunla aşılırdı

Üç çeşit yürüyüşü var
Biri tırıs biri rahvan
Dağda rüzgâr gibi geçer at
Dörtnala gider ovada
Kanatlanıp uçar at

Acıkınca koca karnı
Otla samanla doyurur
Konuşamaz bizler gibi
Sevincini, acısını
Kişneyerek duyurur

Ali YÜCE

Ayı
Ak ayı kara ayı
Hiç düşme dara ayı
Ormanda bunaldıysan
Sıkıldıysan yalnızlıktan
Göç kutuplara ayı

Boyu uzun kuyruğu kısa
Kilosu var ayının
Ateş yakmayı bilmez
Yorganı yok yastığı yok
Döşeği kar ayının

Kış uykusuna yatar
Düşünde yaz görür ayı
Dört ayağı var ama
İki ayağı üstünde
İnsan gibi yürür ayı

Ali YÜCE
 
Balarısı
Çiçeği var dalı var
Peteğinde balı var
Topu yok tüfeği yok
Küçücük bir iğnesi
Ufacık bir canı var
Dört kanadı var arının
Onlarla uçar dolaşır
Altı tane bacağı var
Çiçek tozu taşır ikisi
Dördü yürümeye yarar

Pembe misin sarı mısın
Beş gözlü dört kanatlı
Çok çalışkan arı mısın
Balın yüksek mühendisi
Peteğin mimarı mısın

Arılar güzeli ana arı
Doğduktan birkaç gün sonra
Göz kırpar erkek arılara
Çiftleşme uçuşuna çıkar
Öpüşürler koklaşırlar
Evlenirler havada

Kızdırma dişi arıyı
Çöp sokma kovanına
Sinirlenir sokar seni
Bu nasıl iş anlamadım
Kendi sokar kendi ölür
Kıyar kendi canına

Ali YÜCE
 
Balıklar
İnsanlar öyle çok seviyor ki
denizde yüzmeyi
acaba balıklar da sever mi
karalarda gezmeyi?

Eğer seviyorsan güzel balık
anlamasan da dilimden
gel tut elimden
göstereyim sana
güzelliklerini dünyamızın.
anlatırım sana
insanı uzun uzun.

Ne…
biliyor musun ne mal olduğumuzu bizim? ..
seni yiyoruz ha,
üzgünüm güzel balık
haklısın.

Fevzi GÜNENÇ


Balıklar
Şaşıyorum şu küçük balıklara:
Nasıl yaşıyorlar denizde
Böyle ömürlerinin sonuna kadar?
Hiç merak etmiyorlar mı yeryüzünü,
Doğan ayı, batan günü?
Sudan başka yer bilmiyorlar,
Ne mevsimlerin değiştiğinden,
Ne günlerin geçtiğinden haberleri var.
Kıskanıyorum şu ufacık balıkları :
Neden bizden iyi yüzüyorlar?
Onların bizim gibi
Ne eli, ne ayağı var!..

Şükrü Enis REGÜ
 
Bin Başlı Boğa
MAĞARADAN ÇIKTI GAMBA


İlkeldi yerler gökler
Canlı cansız dağ taş
Uçan kuş uçmayan kuş
Hava su bitki toprak
İlkeldi aylar yıllar
Sevmek ölmek yaşamak
İlkeldi göz yaşları
İlkeldi gülmek ağlamak

Milattan baruttan önce
Biledi baltasını Gamba
Sürterek ön dişlerini
Çıktı mağradan dışarı
Baltasının ağzı yalap yalap
Daldı Silpius ormanına
Keserek ışığı gölgeyi
Korkuyu korkutarak


BİR BOĞAYA RASTLADI


Önde korku arkada Gamba
Tırmandılar Silpius dağına
Yüzü sararmıştı korkunun
Tutulmuştu dizleri
Önce büzüldü küçüldü korkucuk
Sonra silkini verdi birden
Bir boğa oldu kocaman
Bir boğa ki bin başlı
Gözleri çıngıl çakmak
Soluğu göğü yakıyordu

Puf dedi korku-boğa
Ağzından fışkırdı öfkesi
Çıktı göğe indi yere
Dağları ufalttı gölgesi
Çoğaldı boynuzları bin bin
Gitti öte öte korku-boğa
Geldi beri beri bin bin
Bin bin yürüdü ayakları
Gözleri baktı bin bin
Soluğu ölüm kokuyordu


PİŞİRİP YEDİ BOĞAYI


Uuu dedi uludu Gamba
Irgalandı Silpius dağı
Çoğaldı elleri ayakları
Yüreği çoğaldı bin bin
Çıktı göğe indi yere
Savrudu baltasını bin bin
Bin başlı boğa üzerine
Devrildi yere boğacık
Ormanı sularken kanı
Ağlıyordu gözleri bin bin

Sürterek odunu oduna
Yaktı ilk ateşi Gamba
Pişirip yedi korku-boğayı
Yalap yalap dilleri
Gözleri çıngıl çakmak
Yaladı ellerinin kanını
Sildi kıllı gövdesine
Sonra mağarasına girdi
Gömüldü karanlığın içine
Taş yastığa koydu başını
Uzandı taş yatağına


BOĞA DİRİLDİ DÜŞÜNDÜ


Gözlerini yumar yummaz
Daralmaya başladı mağara
Gamba şişmeye başladı
Dirildi karnında korku-boğa
Oflayıp puflayarak bin bin
Ateşin üstünden atlayarak
Deşiniyordu Gamba'nın karnında
Binlerce boynuzlarıyla

Daraldıkça daraldı mağara
Sıkıştıkça sıkıştı Gambacık
Yamyassı oldu gövdesi
İki duvar arasında
Tepiniyordu karnında boğa
Binlerce ayaklarıyla
Çıkarak göğe inerek yere
Pişirip yiyordu Gamba'yı
Binlerce dişleriyle



BAŞLADI YENİ BİR GÜNE


Yiyip bitirince Gamba'yı
Uyudu bin başlı boğa
Küçülmeye başladı korku
Büyümeye başladı mağara
Doğdu Küncülü Boğaz'dan güneş
Bitti bin yıllık gece
Çıktı Gamba'nın karnından
Bin başlı boğa
Gitti geldiği yere

Uuu dedi uyandı Gamba
Fışkırttı sevincini göklere
Biledi baltasını bin bin
Sürterek ön dişlerine
Gözleri çıngıl çakmak
Baltasının ağızı yalap yalap
Düştü korkunun peşine
Korkarak korkutarak
Başladı yeni bir güne

Ali YÜCE
 
Boncuk
Kahverengi benekli,
Tüyleri yumuşacık,
Mırıl mırıl mırıldar,
Ne sevimli sıcacık,

Her yemeği beğenmez,
Binbir oyun binbir naz,
Ben nerede, o orda,
Peşimden hiç ayrılmaz.

Oynatır kuyruğunu,
Sevildiğini anlar,
Kurulur pencereye,
Sokağı seyre dalar.

Ben içeri girince,
Gözlerim onu arar,
Otururum o gelir,
Beni sımsıcacık sarar.

Gözleri ışıl ışıl,
Mırlıyor, miyav diyor,
Ses veriyor sevgime,
Beni mutlu ediyor.

Rıfkı KAYMAZ


Bukalemun
Ayakları kısa kısa
Dili ve kuyruğu uzun
Girdiği her ortamın
Rengini alır bukalemun

Ağır ağır dönen gözler
Yanıp yanıp sönen gözler
Bir yumulur bir açılır
Dörtbir yanı gören gözler

Çok ağırdır adımları
Yürür gibi durur gibi
Diliyle yakalar avını
Süngü ile vurur gibi

Ali YÜCE


Çakal
Rengi kurdu andırır
Kuyruğu benzer tilkiye
Gece gezer dolaşır
Gündüz çekilir inine

Karanlık bastıktan sonra
İnce uzun sesiyle
Slogan atar çakal
Çınlatır vadileri
Dağı dağa katar çakal

Ali YÜCE
 
Çoban Meryem
Havalı Meryem havalı
Gel hele gel hele gel
Almış eline kavalı
Çal hele çal hele çal

Sekili oğlak sekili
Ho gele ho gele ho
Gözleri sürme çekili
Ho gele ho gele ho

Sekili atım sekili
Dah gele dah gele dah
Alnına akmış kakili
Dah gele dah gele dah

Ak kuşlar kara kuşlar
Geh cücü geh cücü geh
Kar altında donmuşlar
Vah cücü vah cücü vah

Ali YÜCE



Deve
Boynu S harfine benzer
Dört bacağı dört direk
Ağır ağır / salına salına
Danseder gibi yürüyerek
Kumaş taşır baharat taşır
Aylarca yolculuktan sonra
Doğudan batıya ulaşır

Yününden battaniye dokunur
Uygarlık yapılır gücünden
Ağır ağır / salına salına
Ihlaya tıslaya yürüyerek
Yük taşır çağlar boyu
Dünyayı sırtında taşır
Dayanır mı buna yürek

Oturunca alçacık deve
Küçük çocuklar biner sırtına
Ayağa kalkınca yüksek
Yürümeye başlar deve
Çocuklar çığlık çığlığa
Çalmaya başlar boynunda çanı
Hoplar havaya havaya
Korkutur ama düşürmez
Şaka yapar çocuklara

Ali YÜCE



Eşek
Yürür köy yollarında
Dört ayağında dört nalın
Acıkınca susayınca
Özleyince dostlarını
Hıçkırır ince ince
Anırır kalın kalın

Sırtında eski bir semer
Taşlı dağ yollarında
Odun taşır saman taşır
Kasabaya bir günde
Kente bir haftada ulaşır

Ali YÜCE



Evimiz Hayvanat Bahçesi
Karga gaglaması,
kurbağa vraklaması,
tavuk gıdaklaması
işte evimizin hali
Hayvanat Bahçesi dediğin
böyle olmalı.

Kedi miyavlar
köpekler havlar
civcivler cikler
ne hoş olur ya
ah bir de ötse
dilsiz kanarya

Hey dilsiz kanarya
bu curcunaya sen de katılsana
bak şu minicik civcivler
ne güzel cikliyorlar
onlar olsun ötmek hevesi
vermez mi sana? ...

Tavşan kardeş senin
nasıl ses çıkarttığını bilmiyorum
o yüzden sana
bir şey diyemiyorum
ama istersen al şu değneği eline
sen de orkestra şefi ol
bağır dore mi fa sol
do re mi fa sol…

Koşun, gelin, görün
görmediyseniz eğer…
Hayvanat Bahçemiz
görmeyi gerçekten değer!

Susun susun arkadaşlar!
Gelen var
Umarım gelen
Annem değildir
Yoksa yandık hepimiz
Hepimizin bir bir…
Kulağımız elindedir.

Fevzi GÜNENÇ
 
Fil
Fillikten usandım da
Karınca oldum ben
Bir buğday danesini
Bir fil adımı öteden
Yuvama götürürken
Dizlerim tutuldu da
Yarı yolda kaldım ben

Öteki karıncalar
Toplandılar başıma
Haha kiki güldüler
Maskaraya döndüm ben
Bir bildiri yayınladım
Sonra düşüp öldüm ben

Ey filler karıncalar
Bu bildiriyi iyi okuyun
Benim yaptığım yanlışı
Sakın siz yapmayın ha
Ne karıncadan fil olur
Ne de filden karınca

Ali YÜCE


Geyik
Ormanlarda yaşar geyik
Yüce dağlar aşar geyik
Boynuzları çatal çatal
Ağaç mısın be kardeşlik

Suda gölgesini görmüş
Bakar kara kaşlı geyik
Sevdiğinden ayrı düşmüş
Ağlar gözü yaşlı geyik

Yavru geyik bir yaşında
İkisinde tosun geyik
Avcı vurmuş yaralamış
Hadi geçmiş olsun geyik

Ali YÜCE


Göçmen Kuşlar
Gittiniz hep dizi dizi,
Bıraktınız ülkemizi,
İlkbaharda gene gelin,
Unutmayın sakın bizi.

Gelmeden kış, yağmadan kar,
Gidin, gidin güzel kuşlar,
Uzak güney illerinde,
Bol yiyecek, bol güneş var.

Türkülerle gidersiniz,
Kim gösterir size yol, iz ?
Ürkütmez mi kalbinizi,
Yüce dağlar, coşkun deniz ?

Gökte olup sıra sıra,
Kayboldunuz ufuklarda,
Göçmen kuşlar, güzel kuşlar,
Yine gelin ilkbaharda!…

Zeki TUNABOYLU
 
Güzel Fok
Canım Fok
ne güzel dalıp çıkarsın sulara
arkadaşsın insanlarla…

Sen bayılıyorsun oyuna
biz bayılıyoruz sana!

En çok da
çocuklar bayılıyor sana
hele hele oyunlarına...

Gel birlikte oynayalım arada
nasıl olsa yaşayabiliyorsun
hem suda hem karada...

Fevzi GÜNENÇ




Güzel Kelebek
Güzel kelebek
Canım kelebek
Sen olmasan
Dünyamızı kim renklendirir
Kim doğallaştırır canım kelebek

Güliz ŞENALP


Hayvanlar
Kimisi ,suda yaşar.
Kimisi karada yaşar.
Kimi de gökte uçar.
Çeşit çeşit hayvanlar.

Kimisin çok sadıktır.
İnsana hizmet eder.
Bizim için işe gider.
Çeşit çeşit hayvanlar.

İvimizi bekçi gibi,
Bir köpektir bekleyen.
Usandım ben demeyen.
Çeşit çeşit hayvanlar.

Yediğimiz yemekte,
Vitaminler vermekte.
Bize hizmet etmekte,
Çeşit çeşit hayvanlar.

Et ,süt ve yumurta,
Başta besinlerimiz.
Onlar yapar biz yeriz,
Çeşit çeşit hayvanlar.

Hayvanların hizmeti,
Fazladır insanlar.
Borçluyuz biz onlara,
Çeşit çeşit hayvanlar.

Gönderen : ALİ FURKAN KORUCU


Hayvanlar
Hayvanın da kalbi vardır.
Kalplerini kırmayalım.
Onlarında canı vardır.
Şaka ile vurmayalım.

İşimize yardımları var.
Hayvan diye hor görmeyin.
Bir kısmının işi çok zor.
Sıkıştırıp yormayalım.

Gönderen : ALİ FURKAN KORUCU
 
Horoz
Bizim gülibik horoz
Geceleri nöbetçidir
Öter tan ağarırken
Okur yazarlığı mı var
Nasıl bilir sabah olduğunu
Saatine mi bakar

Ali YÜCE


Horoz Atım
Horozdan bir atım var
Atımın Gümüşten adı
Altından kanadı var.

Göklerde uçurur beni
bindiğim zaman üstüne
Kuşlarla yarışırız
bulutlara karışırız.

Sorun hele böyle sabah erkenden
nereye gidiyoruz? ..
evlerine gidiyoruz uyanmayanların
horoz atımla ikimiz.

O ötecek üüü-ürü-üüü
Ben vuracağım davuluma
dan dan dan…
uyandıracağız tembel tekerlek
çocukları uykudan!

Fevzi GÜNENÇ
 
Geri
Top