İç Anadolu Bölgesi

Suskun

V.I.P
V.I.P
İç Anadolu Bölgesi

Anadolu'nun orta kısmında yer alan Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden biridir. Bu konumu sebe*biyle "Orta Anadolu" da denir. İç Anadolu Bölgesi'nin yüz ölçümü 151.000 km² olup bu alan Türkiye topraklarının %20'sini kaplar. Doğu Anadolu'dan sonra ikinci büyük bölgemizdir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi dışında diğer bölgelerin hepsiyle komşudur.Aynı zamanda ülkemizde "tahıl ambarı" olarak da anımsanır.

ic-anadolu.webp

İç Anadolu Bölgesiİl merkezleri baz alındığında İç Anadolu Bölgesi sınırları içinde yer alan iller şunlardır:
Aksaray
Ankara
Çankırı
Eskişehir
Karaman
Kayseri
Kırıkkale
Kırşehir
Konya
Nevşehir
Niğde
Sivas
Yozgat
çorumun sungurlu ilçesi

Turkey_central_anatolia.jpg


Bölümleri

İç Anadolu Bölgesi dört bölüme ayrılır:

Konya Bölümü

Bölgenin ortasında geniş bir kapalı havza vardır. Bura*da büyük ovalar, plato düzlükleri, Tuz Gölü, Akşehir ve Eber gölleri ile Karacadağ ve Karadağ volkanik dağları bulunur. Türkiye'nin en kurak bölümüdür. Nüfus bakımından bölgenin en tenha bölümüdür. Halk tarım ve hayvancılıkla uğraşır. Ülkenin en önemli tahıl alanlarından birisidir. Konya, Aksaray ve Karaman bölümde yer alan illerdir. Tuz gölü burda bulunmaktadır. Derinliği az olup yazları kurak olduğu için daha da azalmaktadır. Ülkenin tuz ihtiyacının önemli kısmı buradan karşılanır.

Yukarı Sakarya Bölümü
Bölgenin kuzeybatı kısmını meydana getirir. Orta Kızılırmak boylarından İçbatı Anadolu'ya kadar uzanır. Yer şekilleri daha engebeli, iklimi biraz daha nemlidir.

Yıllık yağışlar 400 mm civarındadır. İklim ve ula*şım koşullarının elverişli olması nedeniyle, böl*genin en yoğun nüfuslu bölümüdür. Bölge nüfusunun yarıya yakını bu bölümdedir.

Batı Anadolu'yu iç bölgelere bağlayan yolların geçtiği önemli bir yerdedir. Bölümde Eskişehir ve Ankara illeri yer alır. Bölümde Köroğlu,Sivrihisar,Elmadağ,Sündiken ve İdrisdağı yer alır.Ankara yakınlarında Eymir ve Mogan gölleri vardır.

Bölümde karasal iklim görülür. Kışları çok soğuk yazları ise sıcak ve kurak geçer.Bölümde yetiştirilen ürünler,şeker pancarı,arpa,buğday,baklagiller,sebze ve meyveyetiştirilir.yeraltı zenginliği ise linyit ve bor mineralleridir.bölümde küçükbaş hayvancılık yaygın olarak yapılır. bölümün turzim değerleri,Çankaya köşkü,Yunus Emre türbesi, eski TBMM binası,Anıtkabir,Atatürk Orman Çiftliği(AOÇ),Anadolu Medeniyetleri Müzesi,Gordion

Orta Kızılırmak Bölümü
İç Anadolu'nun, Çankırı'dan Toroslar'a kadar uzanan, içine Kızılırmak yayını alan kısmıdır. Alan bakımından bölgenin en büyük bölümüdür. Kuzey kesimi daha engebelidir. Güney kesiminde plato ve ova düzlükleri yaygındır. Ortada ise geniş Kızılırmak platosu bulunur. Erciyes volkanik dağı bu bölümde yer alır.

Tarım alanlarının oranı verimli volkanik topraklarla kaplı güney kesimden daha yüksektir. İç Anadolu'da kırsal nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu bölümdür. Kayseri, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Yozgat ve Kırıkkale bölüm içinde yer alan illerdir.

Bölüm İç Anadolu Bölgesi'nin orta kesiminde yer alır.Güneyinde Hasan, Erciyes, Merlendiz sönmüş volkanlar bulunur.Bölümde kuzey daha engebelidir.Bölümde bozok platosu geniş yer tutar.Bu bölümde nüfus yogundur orta kızılırmak bolumunde karasal ıklım etkılıdır yazlar sıcak ve kurak kıslar ise soguk ve kar yagıslıdır.Genellikle bu bölüm bozkırlarla kaplıdır.Kızılırmak bolumun en önemli akarsuyudur.Bu bolumde Kayseri en büyük yerlesim birimidir.Ayrıca bu bolumde halı, seker, meyve suyu, sucuk ve pastırma fabrikaları bulunur.En önemli ekonomık gelir tarımdır.tiftik keçisi ve koyun besiciligide yaygındır

Yukarı Kızılırmak Bölümü
Bu bölüm Kızılırmak'ın, Karadeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu arasına sokulan yukarı çığırını kaplar. İç Anadolu'nun en küçük, en engebeli bölümüdür.Ortalama yükselti 1300-1650 metre arasındadır.

Dağlarla kuşatılmış bir havza görünümündedir. En*gebeli olduğu için tarım alanlarının oranı daha düşüktür. Nüfusu sık, kentleşme oranı yüksektir. Bölgenin kışın en soğuk bölümü burasıdır. Bölümde Sivas ili bulunmaktadır


Genel özellikleri:
Bölge, yeryüzü şekilleri bakımından sade bir görünüme sahiptir. Yer şekilleri çeşitlilik göstermez. Engebe*li araziler fazla olmadığı için, kara ve demiryolu ulaşı*mına oldukça elverişlidir. Bölgenin çoğu yerinde ge*nellikle 1000 m yükseltiye sahip düzlükler bulunur. En alçak yerleri olan Sakarya ve Kızılırmak vadilerindeki yükselti 700 m civarındadır.

Bölgenin güneyinde Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan dağlar volkanik kökenli dir. Başlıcaları; Hasandağı, Karacadağ, Karadağ, Erciyes Dağı ve Melendiz Dağları'dır. Bölgedeki kıvrım dağları ise doğuda geniş bir alan kaplar. En önemlileri, Ak dağlar, Hınzır Dağı, Tecer Dağı ve Yıldız Dağları'dır.

Platolar en fazla bu bölgemizde yer alır. Batıda Haymana ve Cihanbeyli, güneyde Obruk, doğu*da da Bozok (Kızılırmak) plâtolarıyla, Ege Bölgesi sınırı boyunca Yazılıkaya (Bayat) ve Doğu Anado*lu Bölgesi sınırı boyunca da Uzunyayla gibi platolara sahiptir. Tuz Gölü çevresi Türkiye'nin en büyük kapalı havzasıdır.

İç Anadolu'nun bazı ovaları oldukça geniştir. Konya ovası, Türkiye'nin en büyük ovasıdır. Eski bir göl tabanıdır. Geniş ovalardan diğeri Tuz Gölü'nün gü*neyindeki Aksaray Ovası'dır. Haymana platosunun batısındaki Yukarı Sakarya Ovası da geniş alan kaplar. Küçük ovalar olan Eskişehir, Ankara, Kay*seri ve Develi ovaları, platolar arasındaki çukurluklarda yer almaktadır.

İç Anadalu Bölgesi'nin Orta Kızılırmak bölümü geniş çaplıdır. Bu bölgedeki dağlar sönmüş yanar dağlardandır. Kışın yağışlı yazın ise sıcaktır. Doğal bitki örtüsü bozkırdır. Buğday, arpa ve şeker pancarı yetiştirlir.

Kırıkkale'de Orta Doğu Petrol Rafinerisi bulunmaktadır.

Akarsu ve gölleri
İç Anadolu Bölgesi'nin en önemli akarsuları Kızılırmak, Sakarya Nehri, Porsuk ve Delice çayları*dır. Bu bölge akarsuları kapalı havzada akan sel rejimli akarsulardır. İlkbahar yağışlarıyla taşar, ya*zın kuruyacak hale gelir.

İç Anadolu Bölgesi'nin güney kesimleri sularını deniz*lere gönderemez. Bu nedenle kapalı havzalar geniş bir alan kaplar. Kapalı havzaların geniş olanları, Kon*ya Ovası, Tuz Gölü ve Akşehir - Eber gölleri çevre*sinde yer alır. Seyfe Gölü, Sultan Sazlığı (Yaygölü) gibi küçük kapalı havzalar da bulunmaktadır. İç Ana*dolu Bölgesi'nin büyük bir bölümü sularını Kızılırmak, Sakarya ve Yeşilırmak'ın kolu olan Çekerek suyu sa*yesinde Karadeniz'e gönderir. Güneydoğusundaki Uzunyayla yöresi, sularını Seyhan'ın kolu olan Zamantı suyu sayesinde Akdeniz'e gönderir. Sel rejimli akarsuların en fazla bulunduğu bölgedir.

Bölgenin en büyük gölü Tuz Gölü'dür. Bu göl bu*harlaşmanın etkisiyle yazın büyük ölçüde kurumakta*dır. Tuz Gölü, tektonik oluşumludur. Derinliği fazla de*ğildir. Gölün alanı kışın ve ilkbaharda fazla alan kapla*dığı halde, yazın buharlaşma ve beslenme yetersizli*ğinden dolayı kapladığı alan azalır. Tuz ihtiyacımızın %30'unu karşılar. Diğer önemli gölleri ise Akşehir, Eber, Ilgın (Çavuşçu), Tuzla, Seyfe, Mogan ve Sultanısalak-i mekip gölleridir. Sakarya nehri üzerinde ise Sarıyar ve Gökçekaya barajları bulunur.

İklim ve bitki örtüsü
Bölgenin çevresi yüksek dağlarla çevrili olduğundan, denizlerin nemli ılıman havası bölgeye sokulamaz. Bu nedenle bölgede, yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı karasal iklim hakimdir. Bölgede, doğuya doğru gidildikçe yüksekliğin artmasına bağlı olarak karasallık derecesi artar ve kış sıcaklıkları çok düşük değerlere ulaşır.

İç Anadolu, ülkemizin en az yağış alan bölgesi*dir. Ortalama yağış 400 mm civarındadır. Bölge, en fazla yağışı ilkbahar aylarında sağanak halinde alır. En kurak mevsim yazdır. Yazların kurak olması ve yaz kuraklığının erken başlaması sebze türü bitkiler üzerinde olumsuz etki yapar. Bölgenin ve ülkemizin en az yağışlı yeri Tuz Gölü çevresidir(320 mm).

Yağışların azlığı bölgenin deniz etkisine kapalı olmasından kaynaklanmaktadır. Denizden gelen nemli hava kütlesi, nemini, dağların denize bakan yamaçlarında yağış halinde bırakır. İç Anadolu Bölgesi'ne doğru eserken artık kurudur.

Bölgede görülen yağışlar konveksiyonel ve cephe*sel kökenlidir. Kırkikindi adı da verilen konveksiyonel yağışlar İlkbaharda yaygındır.

Bölgenin tabii bitki örtüsü bozkırdır. Bozkır, ilkba*har yağmurlarıyla yeşeren, birkaç ay yeşil kalan, yaz sıcaklığı ile sararan ot topluluğudur.

İç Anadolu Bölgesi ülkemiz ormanlarının %7 sini kaplayarak bölgeler arasında 6. sırada yer alır. Ovaları şunlardır: Kayseri, Konya, Ereğli, Aksaray, Sakarya, Eskişehir, Ankara, Develi, Nevşehir, Kırşehir, Sivas.

Tarım ve hayvancılık
Bölge ekonomisinin temeli tarıma dayanır. Ekili - dikili alanların oranı bakımından Marmara Bölgesi'nden sonra ikinci sırada yer alır. Çalışan nüfusun büyük bir kısmı tarımla uğraşır.
İklimin yarı kurak karakterine rağmen, çok geniş alanlar tarıma ayrılır. Bölgenin tarımı iklim şartlarına bağlıdır. Özellikle ilkbahar yağışlarının yetersizliği veya gecikmesi, tahıl üretiminde önemli dalgalanmalar meydana getirir, iklim yarı kurak olduğu için nadas ihtiyacı duyulur. Tarımın en önemli problemi sulamadır. Bu amaçla büyük sulama kanallarının (barajların) yapılması ve yeraltı suyundan yararlanılması gerekir. Ekonominin temeli tarım ve hayvancılığa dayanır. Türkiye'de ulusal gelirin %20'sini bu bölge sağ*lamaktadır.

Tarım ürünleri içinde tahıllar başta gelir. Türkiye genelinde tahıla ayrılan toprakların yarıya yakını bu bölgededir. Yer şekilleri ve iklim koşulları tahıl tarımını öne çıkarır. Düzlüklerin geniş yer kaplaması makineli tarımı kolaylaştırmıştır.

Bölgenin sulanabilen bölümlerinde şeker pancarı tarımı yapılır. Buğday, şeker pancarı ve elmanın en fazla üretildiği bölgedir. Şeker pancarının özellikle Konya, Ankara, Eskişehir, Kayseri ve Niğ*de gibi şeker fabrikalarının bulunduğu yerlerde ekimi yapılır.

İlkbahar yağışı ve yaz kuraklığı tahıla uygun ortamı oluşturmuştur. Türkiye'nin tahıl ambarıdır. Sulanabilen arazinin azlığı buğday ekim alanlarının ge*niş olmasına yol açmıştır. Bölgede buğday nadas yöntemiyle yetiştirilir. Alan bakımından nadasa bı*rakılan toprakların en fazla olduğu bölgemizdir.


Yeraltı zenginlikleri
Bölgenin önemli yeraltı zenginlikleri, linyit, krom, lületaşı, tuz ve bor mineralleridir.

Krom : Sivas, Eskişehir ve Kayseri'de çıkarılır.
Kayatuzu : Kırşehir ve Çankırı dolaylarında çıkarılır.
Linyit: Sivas'ta çıkarılır.
Çinko ve Demir: Sivas ve Ereğli'de çıkartılır.
Civa: Konya Sarayönü'nde çıkartılır.
Tuz:Tuz Gölü'nden elde edilir.Ayrıca: Sivas ve Tunceli dolaylarında çıkartılır.
Lületaşı:Eskişehir'de çıkarılmaktadır. Hediyelik eşya yapımında kullanılır.
Bor mineralleri:Neredeyse bütün bölgede çıkartılmaktadır.

Sanayi
Sivas'ta: Lokomotif, besin, motor, çimento ve inşaat malzemeleri sanayii ile devlet demir yollarının tren, vagon imalatı yapan TÜDEMŞAŞ fabrikası vardır. Uşak'ta:şeker fabrikası bulunur.

Ankara'da : Dokuma, besin, tarım araçları, çimento ve mobilya sanayii,
Konya'da : Tarım araçları, besin, motor, çime nto, süt ürünleri ve inşaat malzemeleri sanayii, Çumra Şeker Fabrikası(tam teşekküllü)
Kayseri'de : Halıcılık, meyve suyu, pamuklu dokuma, pastırma ve sucuk üretim merkezleri
Kırıkkale'de : Orta Anadolu petrol rafinerisi, silah fabrikası, demir -çelik endüstrisi
Eskişehir'de : Besin, yem, çimento endüstrisi ile dev*let demir yollarının bakım tesisleri bulunur.

İç Anadlu'nun en büyük gölü , Tuz Gölü 'dür.


Nüfus ve yerleşme
İç Anadolu Bölgesi, 1997 nüfus sayımına göre yaklaşık 10,5 milyon kişilik nüfus büyüklüğüyle Marmara Bölgesi'nden sonra ikinci sırayı alır. Bu bölgenin nüfus yoğunluğu 64 kişi/km² dir. (1997 yılına göre, Türkiye'nin ortalama nüfus yoğunluğu 81 kişi/km² İç üfusu, bölgenin doğal koşulları*nın etkisine bağlı olarak, daha çok komşu bölgelere yakın yerlerdeki dağ eteklerinde yoğunlaşır. Bunun nedeni, sözü edilen kesimlerin daha yağışlı olması ve su kaynaklarının bol olmasıdır.

Bölgedeki ovaların aldığı yağışın az olması, nüfuslanma ve yerleşmeyi engellemiştir. Düz ovalık ke*simde nüfus yoğunluğu dağ eteklerine göre azdır. Toplu köy niteliğindeki kırsal yerleşme birimleri ile kentler dağ etekleri boyunca dizilidir. Bölge nüfusu*nun %62'si, nüfusu 10.000'den fazla olan ve kent sayılan yerleşme birimlerinde yaşamaktadır. Tarım alanları geniş olmasına karşın nüfusun %38,44'ü kırsal kesimde yaşar. Tarım alanlarının geniş olması, tarımsal nüfus yoğunluğunun düşük olmasına yol açar. Nüfusun dağılışı, yağış dağılışına benzerlik gösterir.

Bölgede en fazla nüfuslanmış bölüm, Yukarı Sakarya'dır. Bu bölümün yoğun nüfuslanmasında, endüstri faaliyetleri ile Ankara'nın başkent olması önemli rol oynar. Konya ve Tuz Gölü civarları nüfus yoğunluğunun az olduğu yerlerdir.
 
Türkiye'nin tuz ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan Tuz Gölü, dünyanın en önemli doğal alanlarından da biri...

Çoğumuzun ilköğretim yıllarından aklında kalan bir coğrafya bilgisidir Tuz Gölü. Hakkında pek fazla bir şey bilmediğimiz bu gölün yakınından belki de defalarca geçip gitmişizdir. Van Gölü’nden sonra Türkiye’nin ikinci büyük gölü olduğunu biliriz. Ancak gölün üzerinde teknelerin yüzmediğini, insanların üzerinde rahatça yürüyebildiğini hayal etmemişizdir.

İlham verici bir güzelliğe sahip olan bu göl, aynı zamanda saflığı ve temizliği hissettirecek kadar beyazdır. Masallarda anlatılan sihirli diyarlara benzer. İstediği zaman gözden kaybolur, hiç beklemediğiniz bir anda ise karşınıza çıkıverir. Bu masalsı gerçekliği daha yakından görmek için, İç Anadolu Bölgesi’ne doğru minik bir seyahat yeterli olur.

YERYÜZÜNÜN VE GÖKYÜZÜNÜN BİRLEŞTİĞİ YERDE

Ankara’nın güneydoğusundan, Şereflikoçhisar’a doğru yol alırken, batı yönünden gözünüze gelen ışıltı, sizin ‘ak göle’ doğru yaklaştığınızın habercisidir. Gölün büyüklüğü ve beyazlığı karşısında gözleriniz kamaşır. Bu beyazlık o kadar geniş bir alanı kaplamıştır ki, bir an için kar yağdığını düşünürsünüz. Yazın bunaltıcı sıcağında dahi, beyazlığın zihinlerde bıraktığı soğuk duygusu etkilidir. Bu ucu bucağı görünmeyen beyaza ilk adımı atmak ise heyecan vericidir. Önce ihtiyat vardır ister istemez. Kırılacakmış gibi duran bu narin zeminin üstünde birden kayıp gideceğini düşünür insan... Ya da ilk adımda içine batacağını... Ama beklentilerin tam tersine sert bir tuz tabakası bekler bizi gölün zemininde. Zaten ilk adımdan sonrası çok daha kolaydır. Tüm beyazlığın sadece tuza ait olduğunu ve tuzdan öte hiçbir şey olmadığını kavrarız hemen. Atılan adımlar düzelmiştir artık. Yapılacak tek şey, gölün üzerinde uzun bir yürüyüşe çıkmaktır.

Gölde yürümeye başladığınızda iç kısımlara doğru ilerleyin. Bir süre sonra bembeyaz bir denizin tam ortasında yalnız kaldığınızı hissedeceksiniz. Eğer kapalı ve yağmurlu bir havada geziyorsanız, gölün üzerinde biriken ince su kümeleri, size gökyüzündeki bulutların halini de yansıtır. Gölün üzerinde mi yürüyorsunuz, yoksa gökyüzünde mi, belli olmaz. Yeryüzü ve gökyüzünün birleştiği o an, her şey sadeleşir. Boyutların ve renklerin tadına, ama her şeyden öte, sessizliğin vermiş olduğu huzura doyamazsınız.

KUŞLARIN BARINAĞI

Güneşin altında parlayan tuz kristallerinin beyazlığı, buz tutmuş suyu andırır. İç Anadolu Bölgesi’nin az yağış alması, akarsu bakımından da fakir kılar bölgeyi. Bu yüzden gölün suya özlemi gibidir bu engin beyazlık... Melendiz Irmağı, pek çok küçük akıntı ve yeraltındaki tuzlu su kaynaklarıyla beslenmek zorunda kalan Tuz Gölü, bin beş yüz kilometrekarelik bir alana sahip. Suyun en bol olduğu ilkbahar aylarında dahi, yüzölçümü en fazla yüz otuz bin hektara ulaşıyor. Ancak yazın aşırı buharlaşmayla birlikte Tuz Gölü’nün tamamı neredeyse çöle benzer. Kuruyan bölgelerde otuz santimetreyi bulan bir tuz tabakası oluşur, öyle ki suyun içindeki tuz oranı yüzde 32.4’e varır.

Gölde gezinirken tuz konsantrasyonunun yüksekliği nedeniyle sucul bitkilere rastlanmaz, ancak göl çevresinde, akarsuların etkisinde kalan kısımlarda tuza dayanıklı, seyrek bitki örtüsü görmeniz mümkün. Tuzdan başka ürünü olmayan gölün kıyısına yakın yerlerde yetişen kavunların tadının mükemmel olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Bitki örtüsünün zayıflığına nazaran, kuş popülasyonu yönünden Türkiye’nin en zengin gölleri arasındadır Tuz Gölü. Dünyanın da en önemli doğal alanlarından biri kabul edilir. Kış yağmurlarıyla birlikte oluşan sulak alan, su kuşları için önemli bir kışlama sahası oluşturur. İlkbaharda göl içinde oluşan adalar, bataklıklar; bataklık kırlangıcı, suna, angıt, çamurcun, kılıçgaga, kocagöz ve martı türlerinin kuluçka yapmalarına imkân sağlar. Tuz Gölü aynı zamanda flamingoların Türkiye’deki en önemli kuluçka alanıdır. Bu yüzden gölde yürümeye başladığınızda yanınızda bir dürbün bulunmasında fayda var.

TUZ ÜRETİMİ SÜRÜYOR

Türkiye’nin toplam tuz ihtiyacının yüzde altmış beşini karşılayan Tuz Gölü’nün üretim kapasitesi yılda bir milyon ton civarında... Buradaki tuz üretimi çok da eskiye dayanıyor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde göl etrafında doğal olarak oluşan tuz blokları, kırılarak anında tüccarlara satılıyor; develere yüklenerek dağıtılıyormuş. 21. yüzyıl teknolojisinin yardımıyla tuz üretimi daha hızlı. Doymuş tuzlu suyun Kaldırım, Kayacık ve Yavşan tuz yataklarına girmesine izin veriliyor. Tuz çökeldiğinde su tekrardan geri çektiriliyor. Bu sayede biriken tuzlar hem eski hem de yeni teknoloji sayesinde depolara taşınıyor. Eski sistem de, pâreli hat denilen bir ana dekovil hattı göle döşenmiş. Bu minik demiryolu sayesinde her yıl, gölün değişik bölümlerinden katarlarla tuz depolara çekiliyor. Görsel olarak çok güzel görüntüler sunan bu sistem günümüz teknolojisinin yanında daha yavaş ve pahalı kaldığından, şimdilerde yerini modern iş makinelerine bırakıyor. Çıkartılan tuz, kamyonlarla depolara daha hızlı bir şekilde aktarılıyor. Şereflikoçhisar’daki özel tuz işletmelerinde yıkanıp kurutulan ve paketlenen tuz, Türkiye’nin dört bir yanına gönderiliyor.

Bilindiği gibi, Konya Ovası dışarıya akıntısı olmayan kapalı bir havza... Ovada biriken ve tuzlanmaya neden olan fazla sular, drenaj kanalı açılarak Tuz Gölü’ne akıtılıyor. İrili ufaklı fabrikaların sanayi atıkları da bu kanal sayesinde göle taşınıyor. Gerekli önlemler zamanında alınmazsa, gölün beyazlığı yerini çokta iç açıcı olmayan, başka renklere bırakacak.

Bir gün yolunuz İç Anadolu Bölgesi’ne düşerse, yüzemeyeceğiniz, balık avlayamayacağınız, ama üzerinde saatlerce doyasıya yürüyebileceğiniz bu masalsı göle uğramayı ihmal etmeyin.
 
Geri
Top