Zoropassos (Arapsun, Gülşehir) Antik Kenti
Gülşehirin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ancak ilçe merkezinin kuzeyindeki Civelek Köyü Mağarasında bulunan keramik ve küpler yörenin MÖ.7500-8000 yıllarında yerleşime sahne olduğunu göstermektedir. Ayrıca Ovaören, Gökçetoprak Köyünde Hitit Dönemine ait buluntularla karşılaşılmıştır. Bunlar Ovaörende Büyük Kale ve Küçük Kale Mevkiileri, Gökçetoprak Köyündeki Hitit kaya yazıtlarıdır.
Hititlerden sonra MÖ.900-800 yıllarında Frigler yöreye egemen olmuştur. Onlardan sonra Lydialılar, Medler, Kimmerler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslılar buraya hakim olmuşlardır. Bu arada Arap akınları da zaman zaman Kapadokya bölgesi ile birlikte Gülşehri de etkilemiştir.
Bizanslılar döneminde ismi Zoropassos olduğu sanılan Gülşehir, MS.III. ve VIII. Yüzyıllar arasında Kapadokya Hıristiyanlığın dini başkenti olmuştur. Ancak, VIII.yüzyıl sonunda Açıksaray rahiplerinin kiliselere resim yapmayı kabul etmemeleri üzerine bu konumunu kaybetmiştir.
Sivasa Gökçetoprak Yeraltı Şehri
Gülşehir ilçesinin 35 km. batısında, Gökçetoprak Köyü yakınlarında bulunan bu yeraltı şehrini ilk kez 1989 yılında Fransız araştırma ekibi bulmuştur. İtalyan asıllı Roberto Bixio ve Stefano Saj Commissione Nazionale Cavita Artificiali de 1991 yılında burada araştırma yapmışlardır.
Sivasa yeraltı şehrinin bulunduğu alan diğer yeraltı şehirlerine göre farklı jeolojik yapıya sahiptir. En altta kızılımsı kahverengi renkte olan çamur taşı, onun üzerinde kalınlığı 3-4 m.yi bulan aglomera (iri taneli tüf) ve en üst kısımlarında da sert bir volkanik kayaç olan andezit kaya blokları bulunmaktadır. Yeraltı şehri, çamur taşı ve aglomera formastasyonunun içine kazılmıştır. Buradaki platonun yamacına oyulan yeraltı şehrinin oldukça dar bir girişi vardır. Günümüzde tam olarak temizlenmemiş olan yeraltı şehrinden yalnızca iki kat tespit edilebilmiştir. Ortaya çıkarılan her iki katta da oldukça büyük, ancak düzgün olmayan dikdörtgen mekânlar birbirlerine dar ve uzun koridorlarla bağlanmıştır. Bu koridorları birbirinden ayıran kapı taşları dışarıda hazırlanılarak içeriye getirilmiş ve koridorların girişlerine yerleştirilmiştir.
Yeraltı şehrinin ikinci katında bugün de içerisinde su bulunan 15 m. derinliğinde bir su kuyusu bulunmaktadır. Günümüzde Gökçetoprak Köyünün kuzey ve batı yamaçlarında yöre halkı tarafından depo, samanlık ve ahır olarak kullanılan ve tam araştırması yapılmamış çok sayıda yeraltı şehri olduğu bilinmektedir.
Nevşehir yöresindeki yeraltı şehirleri XII.yüzyıldan sonra önemini yitirmiş ve terk edilmiştir.
Açık Saray
Gülşehir ilçesine 3 km. uzaklıktaki Açık Saray, tüf kayaları içerisine oyulmuş mekânları ve Roma dönemine ait kaya mezarları ve IX.-X. yüzyıla tarihlenen kiliseleri ile döneminin önemli bir piskoposluk merkezlerinden biridir.
Açık Saray içerisinde keşişlerin yaşadığı kayalara oyulmuş mekânlar bulunmaktadır. Bu mekânların içerisi kırmızı ağırlıklı fresklerle bezenmiştir. Freskler arasında birbirlerinden üslup özellikleri görülmektedir. Bazıları taşra üslubunda, bazıları da Suriye-Filistin üslubuna yakındır.
Doğal kayalara oyularak elde edilen iç mekânlar dışarıda bir sarayın dış görünümünü yansıtacak biçimdedir. Birinci katın giriş açıklığı üzerine üçgen alınlıklar ve bunların ortasında yuvarlak kemerler içerisinde ikiz pencereler yerleştirilmiştir. Cephenin sağ bölümündeki kabartma kare panoya Bizans dönemine ait bir haç motifi işlenmiştir. İkinci kat ise sağır nişlerle hareketli bir görünümdedir.
Aziz Jean ( Karşı) Kilisesi
Gülşehir ilçesinin girişinde bulunan Aziz Jean Kilisesi, apsisinde yer alan bir kitabeye göre 1212 yılında yapılmıştır.
Kilise iki katlı bir yapı olup, alt katta ibadet mekânı, din adamlarına ait mekânlar, su kanalları, şarap mahzenleri ve mezarlar bulunmaktadır. Kilise tek apisli, haç planlı yapı olup, orta mekân kubbeli haçın kolları ise beşik tonozla örtülüdür. Orta mekânı örten kubbe yıkılmış ve günümüze gelememiştir. Kilisenin içerisindeki bezemelerde ana kaya üzerine kırmızı aşı boyası ile stilize edilmiş hayvan motifleri, geometrik bezemeler ve haç resimlerine yer verilmiştir.
Üst katta ise ikinci bir kilise vardır. Bu kilise tek apsisli ve beşik tonoz örtülüdür. Kilisenin restorasyonu 1995 yılında yapılmıştır. İçerisinde de İncilden alınan sahneleri içeren dini motifler, frizler bantlar halinde duvarları kaplamıştır. Burada siyah zemin üzerine sarı ve kahve renkler kullanılmıştır.
Nişlerin tonozlarında ve cephelerde bitkisel motifler ile geometrik motiflere yer verilmiştir. Batı ve güney duvarında ise, son yargı; apsiste Deisis kompozisyonu bulunmaktadır.
Kilisenin ön cephesine kuş tasvirlerinin altında İsanın doğumunu müjdeleyen sahneler, tonozlarda madalyonlar içerisinde aziz tasvirleri ve bu tonozun güney kanadında da İhanet, Son Akşam Yemeği, Vaftiz ve bunların altında Meryem' in ölümü; kuzey kanadında İsa'nın çarmıhtan indirilmesi, Kadınlar boş mezar başında, İsa 'nın cehenneme inişi; batı ve güney duvarında ise Son Yargı resmedilmiştir.
Gülşehirin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ancak ilçe merkezinin kuzeyindeki Civelek Köyü Mağarasında bulunan keramik ve küpler yörenin MÖ.7500-8000 yıllarında yerleşime sahne olduğunu göstermektedir. Ayrıca Ovaören, Gökçetoprak Köyünde Hitit Dönemine ait buluntularla karşılaşılmıştır. Bunlar Ovaörende Büyük Kale ve Küçük Kale Mevkiileri, Gökçetoprak Köyündeki Hitit kaya yazıtlarıdır.
Hititlerden sonra MÖ.900-800 yıllarında Frigler yöreye egemen olmuştur. Onlardan sonra Lydialılar, Medler, Kimmerler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslılar buraya hakim olmuşlardır. Bu arada Arap akınları da zaman zaman Kapadokya bölgesi ile birlikte Gülşehri de etkilemiştir.
Bizanslılar döneminde ismi Zoropassos olduğu sanılan Gülşehir, MS.III. ve VIII. Yüzyıllar arasında Kapadokya Hıristiyanlığın dini başkenti olmuştur. Ancak, VIII.yüzyıl sonunda Açıksaray rahiplerinin kiliselere resim yapmayı kabul etmemeleri üzerine bu konumunu kaybetmiştir.
Sivasa Gökçetoprak Yeraltı Şehri
Gülşehir ilçesinin 35 km. batısında, Gökçetoprak Köyü yakınlarında bulunan bu yeraltı şehrini ilk kez 1989 yılında Fransız araştırma ekibi bulmuştur. İtalyan asıllı Roberto Bixio ve Stefano Saj Commissione Nazionale Cavita Artificiali de 1991 yılında burada araştırma yapmışlardır.
Sivasa yeraltı şehrinin bulunduğu alan diğer yeraltı şehirlerine göre farklı jeolojik yapıya sahiptir. En altta kızılımsı kahverengi renkte olan çamur taşı, onun üzerinde kalınlığı 3-4 m.yi bulan aglomera (iri taneli tüf) ve en üst kısımlarında da sert bir volkanik kayaç olan andezit kaya blokları bulunmaktadır. Yeraltı şehri, çamur taşı ve aglomera formastasyonunun içine kazılmıştır. Buradaki platonun yamacına oyulan yeraltı şehrinin oldukça dar bir girişi vardır. Günümüzde tam olarak temizlenmemiş olan yeraltı şehrinden yalnızca iki kat tespit edilebilmiştir. Ortaya çıkarılan her iki katta da oldukça büyük, ancak düzgün olmayan dikdörtgen mekânlar birbirlerine dar ve uzun koridorlarla bağlanmıştır. Bu koridorları birbirinden ayıran kapı taşları dışarıda hazırlanılarak içeriye getirilmiş ve koridorların girişlerine yerleştirilmiştir.
Yeraltı şehrinin ikinci katında bugün de içerisinde su bulunan 15 m. derinliğinde bir su kuyusu bulunmaktadır. Günümüzde Gökçetoprak Köyünün kuzey ve batı yamaçlarında yöre halkı tarafından depo, samanlık ve ahır olarak kullanılan ve tam araştırması yapılmamış çok sayıda yeraltı şehri olduğu bilinmektedir.
Nevşehir yöresindeki yeraltı şehirleri XII.yüzyıldan sonra önemini yitirmiş ve terk edilmiştir.
Açık Saray
Gülşehir ilçesine 3 km. uzaklıktaki Açık Saray, tüf kayaları içerisine oyulmuş mekânları ve Roma dönemine ait kaya mezarları ve IX.-X. yüzyıla tarihlenen kiliseleri ile döneminin önemli bir piskoposluk merkezlerinden biridir.
Açık Saray içerisinde keşişlerin yaşadığı kayalara oyulmuş mekânlar bulunmaktadır. Bu mekânların içerisi kırmızı ağırlıklı fresklerle bezenmiştir. Freskler arasında birbirlerinden üslup özellikleri görülmektedir. Bazıları taşra üslubunda, bazıları da Suriye-Filistin üslubuna yakındır.
Doğal kayalara oyularak elde edilen iç mekânlar dışarıda bir sarayın dış görünümünü yansıtacak biçimdedir. Birinci katın giriş açıklığı üzerine üçgen alınlıklar ve bunların ortasında yuvarlak kemerler içerisinde ikiz pencereler yerleştirilmiştir. Cephenin sağ bölümündeki kabartma kare panoya Bizans dönemine ait bir haç motifi işlenmiştir. İkinci kat ise sağır nişlerle hareketli bir görünümdedir.
Aziz Jean ( Karşı) Kilisesi
Gülşehir ilçesinin girişinde bulunan Aziz Jean Kilisesi, apsisinde yer alan bir kitabeye göre 1212 yılında yapılmıştır.
Kilise iki katlı bir yapı olup, alt katta ibadet mekânı, din adamlarına ait mekânlar, su kanalları, şarap mahzenleri ve mezarlar bulunmaktadır. Kilise tek apisli, haç planlı yapı olup, orta mekân kubbeli haçın kolları ise beşik tonozla örtülüdür. Orta mekânı örten kubbe yıkılmış ve günümüze gelememiştir. Kilisenin içerisindeki bezemelerde ana kaya üzerine kırmızı aşı boyası ile stilize edilmiş hayvan motifleri, geometrik bezemeler ve haç resimlerine yer verilmiştir.
Üst katta ise ikinci bir kilise vardır. Bu kilise tek apsisli ve beşik tonoz örtülüdür. Kilisenin restorasyonu 1995 yılında yapılmıştır. İçerisinde de İncilden alınan sahneleri içeren dini motifler, frizler bantlar halinde duvarları kaplamıştır. Burada siyah zemin üzerine sarı ve kahve renkler kullanılmıştır.
Nişlerin tonozlarında ve cephelerde bitkisel motifler ile geometrik motiflere yer verilmiştir. Batı ve güney duvarında ise, son yargı; apsiste Deisis kompozisyonu bulunmaktadır.
Kilisenin ön cephesine kuş tasvirlerinin altında İsanın doğumunu müjdeleyen sahneler, tonozlarda madalyonlar içerisinde aziz tasvirleri ve bu tonozun güney kanadında da İhanet, Son Akşam Yemeği, Vaftiz ve bunların altında Meryem' in ölümü; kuzey kanadında İsa'nın çarmıhtan indirilmesi, Kadınlar boş mezar başında, İsa 'nın cehenneme inişi; batı ve güney duvarında ise Son Yargı resmedilmiştir.