İllerimize Göre Yöresel Kelimeler

Suskun

V.I.P
V.I.P
Yozgat ağzı kelimeler
-Acevit: Çevik, enerjik, tez canlı-Açıkgöz, zeki,

-Alışmak: Tutuşmak, yaşamaya, başlamak,

-Apırcın: Şaşkın, telaşlı, perişan,

- Boz: Okumamış, olgunlaşmamış, basit adam,

- Bucaklık: Sergen, raf,

- Cabe: Bedava,

- Çağıltı: Suyun duyulan gürültüsü,

- Cor: Toplanıp, konuşma, danışma,

- Cört: Topal, çolak,

- Ekrut: Gevşek, miskin, tembel,

- Emme: Ama, fakat,

- Gop: Koş,

- Göllek: Küçük su birikintisi, gölcük,

- Şaval-kafal: Değersiz, anlamsız..
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Bolu-Mengen yöresel kelimeler
1- Dil kırma:naz etme

2- Gasiyan etmek: Kusmak.


3- Çonu ağrımak: Kalçası ağrımak.

4- Kemlik gelmek: Fenalaşmak.

5- Hamur yazmak: Yufka açmak.

6- Yalan sığmak: Yalan söylemek.

7- Çekiş etmek: Kavga etmek.

8- Mahna bulmak: Ayıplamak, kınamak.

9- Yatakalık etmek: Çok fazla şımarmak.

10- Tepe taklak gelmek: İşleri tersine gitmek.

11- Dingilbaş kurmak: Baş ve boyun üzerinde takla atmak.

12 Kazan yakmak:´Camasir yikamak
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Zonguldak


Abıııı & Abuuuu Bir çeşit hayret nidası

Acem göynek İş önlüğü

Agacum Abiciğim

Ağbacum Ablacığım

Anacum Anneciğim

Anay,Abay,Abiy,Buvay Annen,Ablan,Abin,Baban

Anlanmak Rahatça uzanmak Öyle anlan, hiç çalışma

Atınmak Yüzmek (Suda)

Avla, ala Çit Aladan atladı

Avmak Bahsi geçmek, anmak Onu hiç avma

Badallamak Yanlış veya kötü kullanmak (yeni bir giysi veya eşyayı)

Beserekli Hastalıklı

Beynemek Ürpermek, korkmak

Bicanım Bir hitap şekli

Börtdümek Haşlamak

Buva Baba

Cıllamak Çığlık atmak

Çaralı Sidikli

Çıvdımak Korkutup kaçırmak

Çıvmak Uçar gibi kaçmak

Çon Baldır Çonlarım ağrıyor

Çövdümek Çişini yapmak

Dağnamak Ayıplamak, kınamak

Dalamak Kaşındırmak, azarlamak

Daraba Tahta perde

Darabul Düğünün erkek evinde yapılan eğlencesi.Kınanın erkek evinde olanı

Derüz Söyleriz anlamında

Düvün Düğün

Ebiiğğ/Ebeğğ Beğenmeme nidası

Eccük Azıcık

Ehti Fakir, çulsuz

Eşgare Açıkça, alenen

Fırdolaya gezmek Dolaşıp durmak

Fışkı Dışkı, idrar

Garagasbannek Katiyyen, kesinlikle

Gaşuk Kaşık

Gavilleşmek Sözleşmek, randevu vermek

Gavuk Mağara, in

Gaykılmak Geriye doğru yaslanmak

Gaynamak Rahatsızlık vermek

Gıyguşuk Aralık bırakmak

Gidişmek Kaşınmak

Guy Koy (Bir yere koymak anlamında)

Hıştama Sessiz ol, Gürültü yapma

Huulamak Rüzgar sesi

Iscacuk Sıcacık

İlyan Leğen

İpda İlk defa

İşmar etmek Göz kırpmak

Kapele Gömlek

Mağzul İnşaatı devam eden yapı

Maşırba Su içme kabı Maşırbaynan şarap içtik

Ösger Rüzgâr

Pontul Pantolon

Seyi Dokuma kilim

Şak, Şam, Şamız Uşak, Uşağım, Uşağımız Ha şam ha, (Gayretlendirmek için)

Şersüz Edepsiz

Zemetmek .Arkasından konuşmak
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Sivas'ın Yöresel Kelimeleri

Abrası olmak : Bir sıkıntının üstüne sıkıntı gelmek
Ağartı : Süt, yoğurt gibi yiyecekler
Ağlenmek : Araba için: durmak, eğlenmek
Aleşmek : Bir yerde oturmak, yerleşmek, durmak
Ahıldane : Herkese akıl veren, bilgiçlik satan
Ahraz : Dilsiz
Aktarmak : Sacın üzerinde yufkayı döndermek, pişirmek
Alayı : Hepsi, tümü
Al karısı : Lohusalara geldiğine inanılan efsanevi yaratık
Anışdırmak : Anlaşılması için dolaylı yoldan hatırlatmak
Arık : Zayıf
Arlanmak : Utanmak
Atlı : Edepsiz
Avgun : Su taksimatının yapıldığı oyuk taş
Avkalamak : Elleri ile sarsmak
Avuz : Memeli hayvanın doğum sonrası ilk sütü
Ayıtlamak : Ayıklamak
Aynı gelmek : Mektubun cevabı gelmek
Ayrıksı : Uyumsuz
Azınsımak : Az bulmak, yeterli bulmamak
Babalanmak : Zıkkımlanmak anlamında yemek
Bacılık : Ahret kardeşliği
Bad : İnce bulgurla yapılan etli dolma içi
Bağdaş kurmak : Bacaklarını dizden bükerek altına alıp oturmak
Batal : İri, büyük
Bayah, bayahtan : Az önce, demin
Bekitmek : Sağlamlaştırmak, tutturmak
Beslek : Hizmetçi, besleme
Bezirgân pilavı : İçine soğan, yağ, kıyma konularak yapılan bulgur pilavı
Bezmek : Usanmak
Belemek : Çocuğu kundaklamak
Bıldır : Geçen yıl
Bibi : Hala
Bir cimcik : Bir fiske tuz için kullanılır. Çok ufak tefek insana da denir.
Bir goşam : İki avuç dolusu
Bişgel : Çabuk pişen yiyecek veya iyi pişmiş yemek
Bişirim : Pişirim. Pişirmelik kadar olan, bir pişirim gibi
Bun : Bunalma hali, sıkıntı
Burunlamak : Kıymet vermemek
Büngüldemek : Kaynamak
Cambaz : Hayvan alıp satan kimse
Camuz : Manda
Can leğeni : İçinde ölü yemeği yapılan büyük leğen
Cazı : Suratsız, geçimsiz ve kötülük yapan kadın
Ceht : Bir şeyi yapmaya kararlı olma
Cingan : çingene
Ciyiş : Yakın akraba veya komşu yaşlı kadın
Cıbır : Yoksul, parasız
Culuk : Hindi
Cücük : Civciv
Çalınmak : Bir şeyi etrafta acele ile aramak
Çeç : Savrulan samandan ayrılmış buğday yığını
Çecik : Tülbenti başın etrafına sararak bağlama tarzı
Çemkürmek :Azarlamak, saygısız konuşmak. Küçük köpeğin havlaması
Çemrenmek : Paçaları sıvamak
Çepük : Alkış
Çelpeşük : Çalpak iş, karışık, dolaşık
Çevrüntü : Elekte ortada toplanan ot tohumu, saman ve toprak
Çığırmak : Çağırmak, türkü söylemek
Çığrık : Çıkrık, eskiden yün eğirmek için kullanılan araç.
Çıngı : Kıvılcım
Çıtlatmak : Bir şeyi üstü kapalı anlatmaya çalışmak.
Çimmek : Yıkanmak
Çir : Ekşi kaysı kurusu
Çor : Hastalık, dert
Çöçelenmek : Konuşamamak, bir iş yapamamak
Çöğlenmek : Bir tarafı eğilip devrilmek
Çördük : Küçük yabani armut
Çullu : Varlıklı
Çulsuz : Fakir, berduş
Dadanmak : Alışmak
Dalamuk : İnce yapılı, narin
Darazımak : Elbisenin dikiş yerinden eskiyerek incelmesi ve açılması
Darıkmak : Darda kalmak
Dartılmak : Kibirlenmek. Dartıla dartıla iş görmek: Yavaş ve salınarak iş görmek
Dayak : Destek
Deli depek : Dengesiz insan
Dene : Dane, buğday
Depme : Yünden dokunmuş büyük un çuvalı
Devlik görmek : Kış hazırlığı yapmak
Devrisi gün : Ertesi gün
Dındıklamak : Fazla incelemek
Dilmek : İnce doğramak
Dinelmek : Ayakta durmak
Dingildemek : Oynamak
Dirliksiz : Geçimsiz
Dolak : Başa veya dize dolanan uzun yün örgüsü.
Donak : Giyim, kuşam, süs
Donanmak : Giyinmek
Döşürmek : Toplamak
Döşürüksüz : Tertipsiz, iş bilmeyen kadın
Dulda : Güneş ve rüzgâr etkisinden korunan yer
Duluk : Yanak
Düğülcek : Bulgurun en ince kısmı. Çorbası yapılır
Düremeç : Ekmek arasına peynirvb. Konularak hazırlanan yiyecek
Düve : Bir yaşındaki inek
Düven : Döğen. Biçilmiş ekinleri sürmek için kullanılan altına çakmak taşları konulmuş ve öküzler tarafından çekilen tahta.
Düzayak : Merdiveni olmayan, bir katlı ev.
Eccük : Azıcık
Eğin : Sırt
Eke toka : Bilmiş, büyümüş
Ekis nükte yapmak : Alaycı ve kırıcı konuşmak
Eksük görmek : Evin ihtiyacını veya evlenecek kızın ihtiyacını almak
Ekti oğlak : Anası ölen yavru başka bir hayvana alıştırılırsa bu yavruya denir.
Elçim : Yün tararken, bir taramalık için ele alınan yün.
Elleşmek : İlişmek
Em : Merhem, ilaç
Eme : Babanın kız kardeşi
Emiceklik vermek : Umut vermek, güvendirmek
Evme : Acele etmek
Erinmek : Üşenmek
Farfara : Çok konuşan, ağzı kalabalık
Fing atmak : Ordan oraya durmadan gitmek
Firik : Sapıyla yakılan Buğday başağının pişen daneleri
Farımak : Yaşlanmak, kocamak
Fetil : Taze yemek için yapılan kalın yufka ekmeği
Gabala : Toptan
Gadinge : Yenge. Amca, dayı veya yakınların eşleri
Gamga : Odun parçası.
Garametli : Talihsiz, kadersiz
Geçmiş : ihtiyarlamış, kocamış. Helva için: fazla kavrulmuş
Gelberi : Tandırdan kül çekmeye yarayan demirden alet
Gejgere : İki kollu küçük sedye
Gevşemek : Geviş getirmek
Gicişmek : Kaşınmak
Gıdik : Keçi yavrusu
Gılik : Ortası delik ekmek
Görümcağız : Küçük görümce
Gursaklı : Kursaklı, izzet-i nefisli, gururlu
Gübür : Çöp, pislik
Gümen : Şüphe, bilinmeyen
Gümenli : Hamile
Güvermek : Otlar için: yeşermek. Bir yere çarpma sonucu vücudun morarması
Güvertme : Ufak çocuklarda çıkan küçük çıban
Harar : Yünden dokunmuş çuval
Hasput : Kağnı tekeri
Hasuda : Aside. Un, yağ, şeker ve su ile yapılan hafif bir tatlı
Havflenmek : Korkmak
Hayvah : Eyvah
Hedik : Haşlanmış buğday. Diş hediği: Diş buğdayı
Helki : Su kovası
Herslenmek : Hırslanmak, kızmak
Hırtlak : Gırtlak
Hızan : Yoksul
Horam : Bir elin kavrayacağı ot
Hozan : Ekin biçildikten sonra tarlada kalan kısmı
Ihmak : Çökmek
Ismarıç : Başkası için alınacak şey, sipariş
İki tek : Az
İleğen : Leğen
İndiriş etmemek : Tenezzül etmemek
İskemi : Sandalye
İşkillenmek : Şüphelenmek
İşmar : Göz kırpma, işaret
İt dirseği : Arpacık
Ivga vermek : Kışkırtmak
İyeşmek : Sürtüşmek, zıt gitmek
Kanatlı : Evin iki yana açılan sokak kapısı
Kanayak : Kadın
Kanlı : Katil
Karış : Beddua
Karmak : Arkasından konuşmak
Kârınsıma : Kâr sayma
Katık : Ayran
Kavramak : El ile ekin yolmak
Kavum hısım : Akrabalar
Kavurma herlesi : Unu yağda hafif kavurup, tuz ve su konularak yapılan çorba
Kaygana : Koyuca yapılan yumurta herlesinin yağda kızartılmasıyla hazırlanan yiyecek
Keçe delen : Çok kuvvetli ve devamlı yağan yağmur
Kehle : Bit
Kelecoş : Peskütan ile yapılan bir çeşit koyuca çorba
Kelik : Eski ayakkabı
Kemçük : Dişsiz
Kenger : Sütünden sakız yapılan ot
Kesek : Tarlada iri ve sert olan toprak parçası
Kesmük : Savurma sırasında buğdayla karışık olan saman
Keşik : Sıra
Kete : İçine kavrulmuş un konularak yapılan yağlı börek
Kıyımsız : Cimri
Kızıllanmak : Kıskanmak
Kızı olacağı : Üvey kızı
Kivra : Kirve, sünnet babası
Kor (Kör) : Çukur, mezar
Kömbe : Eskiden külde pişirilen yağlı kalın çörek
Köp : Kağnının, öküzlerin kuyruklarının altına gelen kısmı
Köremez : Süt yoğurt karışımı bir yiyecek
Kötülemek : Sağlığı bozulmak, hastalanmak
Közlemek : Ateşte kızartmak
Kurcalamak : Karıştırmak
Kuşhana : Ağzı kapaklı, büyük bakır sahan
Küflet : Ev halkı, külfet
Kürük : Eşek yavrusu
Mahana : Bahane
Malamat : Etrafa rezil olmak
Mısmıl : İyi, temiz
Mundar : Murdar. Pis, temiz olmayan
Mundar etmek : Bir şeyi ziyan etmek, bozmak
Müzevir : Fitneci
Nâlet : Lânet
Natır : Kadınlar hamamında hizmet eden kadın görevli
Nekes : Cimri
Nemârek : Neyime gerek
Nemrut : Asık suratlı, çehresiz
Nörüyon : Ne (iş) görüyorsun? Ne yapıyorsun?
Onmak : İyi gün görmek, mutlu ve zengin olmak.
Ovmaç : Yufka ekmeğin parçalanmasıyla yapılan yağlı yemek
Oynaş : Dost
Öcbelemek : Israr etmek, üstüne düşmek
Öndüç : Ödünç
Özelemek : Yoğurdu karıştırarak ezmek
Partalcı : Palavracı
Pehli : Eti kızartılarak yapılan patlıcan yemeği
Pepe : Kekeme
Peskütan : Yoğurdun az un ile pişirilmesiyle hazırlanan kışlık yiyecek Pıskırık : Aksırık
Pin : Kümes
Puhari : Baca
Rapata : Tandıra hamur yapıştırmaya yarayan tutacak
Sâbi : Küçük çocuk
Seğirtmek : Koşmak
Seyip : Başıboş
Sınamak : Denemek
Sınıkçı : Kırık, çıkıkçı
Sınmak : Kırmak
Sille : Tokat
Sitil : Kova
Soharıç : Soğan, yağ ve kıymanın beraber kavrulmuş şekli
Sohum : Lokma. ağza sokulan ekmek parçası
Sokranmak : Söylenmek
Sorutmak : Ayakta durmak
Sünmek : Uzamak
Süyem : Baş parmak ile, işaret parmağı arasındaki uzunluk
Şeremet : Eline çabuk
Şire : Şıra. Tatlılara ekilen şerbet
Şişek : Yaşına değmiş dişi koyun
Şişmek : Şımarmak
Taze gelin : Yeni gelin
Tirit : Yemeğin yağlı suyu
Tohma : Karın şişiren, rahatsızlık veren yemek
Tokaç : Yün, halı ve kilim yıkamak için kullanılan, bir ucu yassı tahta Toklu : Yaşına değmiş erkek koyun
Tökezimek : Bir yere ayağı takılmak
Tummak : Suya batmak
Tutam : Bir elle tutulan kadar
Tutmaç : Kesilmiş hamur, mercimek ve yoğurtla yapılan çorba
Ucun ucun : Azar azar
Uğmaç : Ekmek ovularak yapılan yiyecek
Uğundurma tutturmak : Birini aç bırakmak
Umma : Lohusaların göğüslerinin şişmesi
Urum : Anadolu
Uruplağ : Eski bir tahıl ölçüsü. (Arpa için yaklaşık 13 kg. Buğday için 16 kg
Üğürlenmek : Kendi kendine söylenerek nazla sallanmak
Üleş : Leş
Ürümek : Havlamak
Variyetli : Zengin, varlığı yerinde olan
Vergili : Evlenmek üzere sözü verilmiş kız
Yağarnı : Sırt
Yahşi : İyi, güzel
Yal : Köpek yiyeceği
Yarımağız : isteksiz
Yarımlağ : Yarım uruplağ
Yaşmak çalmak : Ağzı örtecek şekilde baş bağlamak
Yavan : Yağsız, tatsız, tuzsuz
Yayan : Yürüyerek
Yeğnik : Hafif
Yekinmek : Birden kalkmak
Yemeni : Deriden yapılan hafif ayakkabı
Yeygü : Hayvan yiyeceği
Yoğşumak : Hamurun açılacak kıvama gelmesi
Yumak : Yıkamak
Yumuş : Emir
Yük kemeri : Yüklük. Yatak yorgan konan dolap
Yüz yavuncusu : yüze gülen
Zelve : Öküzün boyunduruğunun çıkmaması için takılan eğri deynek Zerze : Halkalı kapı demiri
Zilingir : Uykusunu alamamış
Zürriyet : Döl, soy
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Osmaniye� Yöresel Kelimeler

1. Bahraz : Zorkun Yaylasında bir mevkii.

2. Ölük : Ölmüş.

3. Tomofil : Taksi, otomobil

4. Kapsalık : Bahçe kapısı

5. Firez : Tarlada kalan ekin sapı.

6. Dikeç : Kazık

7. Bük : Çalı ve diken topluluğu.

8. Tor-Tozu : Çam fidanı dalları.

9. Çot : Üstü kesilmiş ağaç bedeni.

10. Leçelik : Volkanik taşlı arazi.

11. Körez : Sigara izmariti.

12. Gamalak-Kamalak: Çam kabuğu gövdesinden soyulduğunda, gövde ile kabuk arasında bulunan yumuşak kısım.

13. Firik : Olgunlaşmaya yakın, olgunlaşmamış erik, çağla gibi meyve, buğday ve mısır.

14. Göbelek : Mantar.

15. Avarlık : Ailenin ihtiyacı için, evin bahçesine ekilen sebze.

16. Ayın Puharı: Eyyam-ı Buhar, Ağustos ayında çöken buharlı hava

17. Siyek : Saçak.

18. Cırlavuk : Ağustos böceği.

19. Tomus : Temmuz ayı

20. Teken-Tüken : Birkaçtane, çok az, seyrek.

21. Patan-Küten: Biraz, daha çok ama fazla değil.

22. Şıkıdım gibi : Bütün dallardaki meyveler olgunlaşır, çok fazla.

23. Gölük : Yük taşıyan at, beygir

24. Toğga : Sıcak veya soğuk olarak içilebilen, ayran ve dövme ile yapılan bir çorba çeşididir.

25. Sındı : Deneme.

26. Cet : Palamut kabuğu.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
ORDU YÖRESEL KELİMELER


A

Ablak : Gösterişli

Acık : Azıcık,biraz

Acımuh : Buğday tarlasında biten ve garamuh ta denilen yabani ot

Adab : Terbiye

Adamılık : Erkeklik

Afırmak : Öfkeyle ağzına geleni söylemek

Afalamak : Şaşırmak

Ağ : Ak

Ağarşak : İğ altında dengeyi sağlayan ortası delik yuvarlak ağaç

Ağbuda : Beyaz buğday

Ağca : Ak. Beyaz

Ağ damla : Süt ve süt ürünleri

Ağız eymek : Rica etmek

Ağızlık : Yayığa yoğurt koymaya yarayan alet

Ağrı : Yönünden, tarafından (Oradan ağrı)

Ağu : Zehir

Ağyel : Batıdan esen sıcak yel

Ağzı bek : Sır vermeyen

Aha : İşte

Ahbun : Eve yakın verimli tarla

Ahiretlik : Öbür dünyalık

Ahlat : Küçük armut

Ahmak : Aptal

Ahtarmak : Tohum ekmeden tarlayı sürmek

Ahur : Hayvan ağılı

Ak : Beyaz

Akındırık : Çam ağacından sızan reçine

Alabula : Karışık renkli

Al basma : Lohusa kadınlarda görülen hastalık

Aluç : Bir çeşit meyve

Andır : Kötü şeyler

Aruh : Yağsız

Alaf : Hayvan yiyeceği

Aluk : Salak

Anadut : Ot yada ekin toplamak için kullanılan alet

Analık : Üvey anne

Anca : Ancak

Andavallı : Aptal, ahmak

Annamak : Anlamak

Anuk : Yabani nane

Apışarası : İki bacak arası

Araba : Kağnı

Arbaza : Birbirlerine düşman olan( köpekler)

Arınmak : Temize çıkmak

Ars : Gelincik

Aruk : Zayıf, cılız

Ataş almak : Çok acele etmek

Atgu : Büyük ve kalın kadın başörtüsü

Aurt : Çenenin iki yan tarafı

Avanak : Çabuk aldanan

Avara : Başıboş, işsiz

Avaralık : İşsizlik

Avulanma : Zehirlenme

Avutma : Oyalama, aldatma, teselli etme

Avuz : Doğum yapan hayvanlarda ilk süt

Ayak bağı : Engel

Ayak yolu : WC.

Ayama : Lakap

Ayı mantarı : İçi boş yenilmez mantar

Ayın oyun : Hile, oyun

Ayvan : Balkon

Azık : Yiyecek

Azınsımak : Az bulmak :


B

Baba çıkasıca : Beddua

Bacılık : Çok samimi bayan arkadaş
Badal : Merdiven basamağı

Başgöz etmek : Nişanlamak

Başını bağlamak : Evlendirmek

Başlık : Evlenecek erkeğin kız tarafına verdiği para

Bayramcalık : Bayram elbisesi

Bazlama : Mayasız sacda pişirilen ekmek

Beğermek : Hayvan melemesi
Behni : Hayvan yemliği

Bek : Yumuşak olmayan

Bekitmek : Desteklemek, güçlendirmek

Bel vermek : Direk, kiriş, duvar gibi nesnelerin ortadan eğilmesi

Belemek : Bebeği beşiğe yatırmak

Bertilme : Ezilme

Bezmek : Bıkmak, usanmak

Bıdıhtı : Boyunduruğun orta kısmında kayışın bağlandığı küçücük iki ağaç parça

Bıdık : Küçük

Bıdırdamak : Mırıldanmak
Bıldır : Geçen yıl
Bibi : Hala

Bicimcik : Azıcık

Biçik : Danaları çağırmak için kullanılır

Bi dıkım : Bir parça
Bileki : Mısır ekmeği

Bilohma : Azıcık

Biz : Ucu sivri tornavida benzeri bir alet

Boncuklama : Hayvanlar için yükten kaçma

Boran : Şiddetli kar
Boydah : Tek başına, yükü olmayan yaya
Boyunduruk : Kağnı arabası ve dövende öküzlerin bağlandığı alet
Boz : Nadasa bırakılan tarla

Böremit : Fırına verilmiş olup tam kurutulmamış armut

Böön : Bugün

Börükbaşı : Ocakbaşı

Börtttürmek : Hafif haşlamak

Börtme : Sıcak ve soğuktan etkilenme,porsuma

Böör : Yan

Böörce : Fasülye

Bulamaç : Koyu un çorbası

Burulgan : Rüzgarın aniden çoğalması, hortum

Buymak : Üşümek

Büğek : Buzağıların analarını emmelerini önlemek için ağızlarına takılan sivri uçlu aygıt

Büğelek : Sığırlara musallat olan sinek

Bükme : Viraj, dönemeç

Bükmek : Dolamak

Bükrü : Kambur

Bürüme : Koruluk

Bürün : Yarın değil öbür gün







C :



Cağ : Kağnı arabasında ot veya ekin yüklemek için kullanılan parmaklık parça

Camış : Manda

Cas cavlak : Çıplak

Caymak : Vaz geçmek

Cecim : Kilim gibi kullanılan yün döşeme

Cecik : Ağaç çivi

Cehal : Cahil

Cemek : Kazmanın küçüğü

Cıbır : Çıplak, züğürt kişi

Cılbır : Yoğurtlu yumurta

Cılga : Tek kişi geçebilecek yol

Cımbış : Eğlence

Cırıhla : Cıvık hamurdan sacda yapılan mayasız ekmek

Cıvık : Çok sulu

Cızık : Çizgi

Cızlamak : İçi sızlamak

Cudam : Aşağılık, avanak,

Cücük : Civciv


Ç

Çağla : Ham meyva

Çakıldak : Değirmende zahirenin taşın deliğine akmasını sağlayan cıngırdak

Çalpama : Yağı alınmamış ayran

Çamdu : Duvar

Çangal : Fasulyelerin sarması için dikilen çubuk

Çangal : Dallı budaklı ağaç

Çaput : Bez parçası

Çara : Hayvanların dişilik organından akan sıvı

Çebiş : Bir yaşındaki keçi

Çec : Samandan ayrılmış buğday yığını

Çecik : Ağaç çivi

Çedene : Kupkuru

Çekü : Yazma, başörtüsü

Çekü : Kantar

Çeten : Saman yada kerme taşımak için kağnılara yerleştirilen tahta düzen

Çevrük : Etrafı çevrili küçük bahçe

Çiğit : Çekirdek

Çıkrık : Yün ip kıvratmaya mahsus alet

Çillenme : Yeşerme, çimlenme

Çimmek : Banyo yapmak

Çit : Ağaçtan örme bahçe korumalığı

Çitimek : Yırtık ve delikleri örmek

Çoğunsuma : Çok görme

Çor : Çok tuzlu

Çorak : Bataklık

Çöğdürmek : Ayak üzeri küçük abdestini yapmak

Çöğe durma : Yeni yürümeye başlayan çocuğun ayakta durabilmesi

Çöpür : Keçi kılı

Çörüş koşma : Yedek öküz koşma (1. öküzlerin önüne koşulur.)

Çüş : Eşeklere verilen yüRÜME KOMUTU
D :

Dabak : Hayvanlarda görülen bir hastalık

Daha : Ora, şu

Daim : Sürekli

Dalaklanmak : Karın boşluğuna vurulan darbe sonucu düşme, bayılma

Daldırma : Dalgın olma. Suya batırma

Danışık : Düğün yapacakların danışmak için komşuları davet ettiği toplantı

Dastar : Kilime benzeyen yün dokuma

Davar : Koyunlar

Dayama : Duvara dikine konulan odun ve kütükler

Dayfalma : İçi geçme, bayılma

De daha : İşte Orada

Deh : Atlara verilen yürü emri

Dek gelme : Uygun, tıpa tıp

Dene : Tahıl, tane

Deyha : İşte orada

Deynek : Çobanların kullandığı düzgün ağaç tan bir parça

Dıhılmak : Girmek,uzun süre kalmak

Dıkız : Çok dolu

Dırdır : Boşuna konuşma, söylenip durmu

Dırık : Zayıf

Dibek : Buğday dövmede kullanılan çukur taş

Dillik vermemek : Geçimsizlik

Dilliksiz : Geçimsiz

Dirgon : Harmanda kullanılan alet

Dikilgen : Kramp, keskin adele ağrısı

Ditmek : Parçalara ayırma

Diyeze : Teyze

Dolak : Kaşkol

Don yağ : Hayvan iç yağlarının eritilerek ve dondurularak elde edilen yağ

Dönemeç : Viraj

Döş : Göğüs, bağır

Döşşek : Yatak

Dooğç : Atlara verilen dur emri

Döğme : Ahlat unundan yapılan ezme

Dövenleme : Harmanda arpa buğday vb. saman haline getirme

Duncukma : Fazla koşarken yorulup düşme

Dulda : Soğuk, sıcak ve rüzgar almayan yer

Dunuk : Mat

Düğ : Bulgurun incesi

Düğdü : Balta kazma gibi aletlerin çivi ve kazık çakmaya yarayan kısmı

Dünürşü : Dünür gidenler

Dürme : Top pancar

Dürmek : Katlamak

Düve : Genç inek

Düven : Ekin saplarını tanelerden ayırmada ve saman yapmada kullanılan altı çakmak Taşlarıyla döşeli ağaçtan araç

E
E, e : Ha öyle mi ?

Ebe : Büyük anne

Ebem kuşağı : Gök kuşağı

Ebür cübür : Gelişigüzel, işe yaramaz

Ecene : Marangoz aleti

Efil efil : Rüzgarın afif ve serin esmesi

Eğenk : Karasabanın bir parçası, el ile tutulan kısmı

Eğiş : Ekmek veya köz çeviren demir alet

Eğleşmek : Oturmak, kalmak

Ehbap : Dost

Eke : Büyük yetişkin hayvan

Ekin : Arpa, buğday gibi tarım ürünlerinin genel adı

Ekin kellesi : Başak

Ekmekaşı : Kurumuş ekmeklerden ıslatılarak elde edilen yemek

Eksik : Azalmış

Eksik etek : Kadınlar için söylenir

Ekşamur : Hamur mayası

Elti : Erkek kardeşlerin hanımları

Emekleme : Yavaş yavaş yürüme

Emenmek : Varmak,gitmek,gelmek

Emişik : Süt kardeşler

Emme : Ama, fakat

Emmi : Amca

En : Koyunların kulağına vurulan damga

Engame : Kargaşa

Enteri : Kadın elbisesi

Enük : Köpek yavrusu

Erinmek : Üşenmek

Erincek : Tembel, üşenen

Erişte : Evde kesilip fırında kurutulan makarna çeşidi

Essah : Doğru, gerçekten, sahiden

Eşgi : Ekşi

Eşgin : Atın yürüyüş şekli

Evlek : Tarlaya tohum ekmek üzere parça parça bölünen kısım

Evmek : Acele etmek

Evsabı : Ev sahibi, koca

Eza : Eziyet


F

Fehmetme : Anlayış. anlama

Fer : Güç, kuvvet

Ferah : Serin

Ferik : Tavuklarda horoz olmayan piliç

Fetil : Sacda yapılan mayasız incecik ekmek

Fırhıl : Haşlanmış meyve

Fırdolayı : Çepeçevre

Fırdöndü : Her taraflı

Fışkı : Dışkı, hayvan gübresi

Fırahtu : Bahçe çevresindeki tahta korkuluk

Fison : Değirmen oluğunun daralan uç kısmı.Suyun hızla çarka vurmasını sağlar

Fisil : Tohumluk soğan

Fodul : Kaba-saba





G :



Gağnak : Değirmen taşını kaldırıp çevirmek için kullanılan ağaç

Gaile : Dert, sıkıntı (Gayle)

Galbur : İri gözlü büyük elek

Galtak : Kötü kadın

Gamaşma : Gözün güneşten etkilenmesi

Ganmak : İnanmak

Garaz : İftira

Garsanba : Sıkışık, telaşlı devre



Garıpsıma : Özlemek

Gasbanek : Kasıtlı olarak

Gaş : Tepe, yükselti,uçurum

Gaşoo : Kaşağı

Gaylık : İşlenmemiş düz kara taş

Gavil : Söz

Gavralaşmak : Döğüşmek

Gavut : Buğday ununun kavrulmuşu

Gaykılma : Geriye doğru yaslanma

Gazel : Kuru yaprak

Gazo : Tekne kenarındaki hamuru toplamak için kullanılan alet

Gedek : Genç manda

Gedük : Eksik

Gelecoş : Tuz, nane, yoğurt ve ekmekten yapılan yemek

Gero : Bir şeyleri çekebilmek için kullanılan ucu çengelli değnek

Gelberi : Fırındaki ateşi veya kuru ekmeği çekmek için kullanılan araç

Gelinti : Başka köyden gelen

Gendüme : Keşkeklik buğday

Geven : Tortop dikenli bir bitki

Gever : Su karığı, ince su yolu

Gıcık : Çam kozalağı

Gıç : Bacak

Gıdık : Küçük sepet

Gıdım gıdım : Azar azar

Gıldır gıldır : Ağır ağır

Gıldır gıcık : İşe yaramaz şeyler

Gılıç : Karasabanın ökçesini oka bağlayan kısım

Gıramise : Beşibirlik benzeri altın

Gırklık : Koyun yünü kırkma aleti

Gıybet : Dedikodu

Gıymık : Odunun ufak parçacığı

Gızan : Kedi, köpek gibi dişi hayvanın erkek istemesi

Gidişme : Kaşınma

Gilik : Evde hazırlanan peynir kalıbı

Girge : İki kulplu keşkek kazanı

Girebi : Ucu eğri küçük balta

Golit : Somun. Kurutulmuş ekmek

Gostil : Patates

Goşan goşma : Ormandan kütük çekme

Gödel : Keşkeğin karıştırıldığı alet

Gödük : Tahıl ölçeeği

Göğ : Ham, yetişmemiş

Görenek : Görgü, terbiye

Göynek : İç çamaşırı

Gözer : Geniş delikli elek

Göğnümüş : Yetişmiş armut

Göğnükme : Fazla ağlama sonucu insanın kendine hakim olamaması

Gökçe : Ökse otu

Gömeni : Dövenle boyunduruk arasındaki ağaç aksam

Göze : Su kaynağı

Gubarmak : Gururlanmak

Gubat : Kaba

Gursak : Mide, karın

Guşburnu : Yabani gül ağacı ve meyvesi

Guz : Güneş almayan yer, kuzey

Gübür : Süprüntü, toz, çöp

Gücük : Kısa

Güdü : Otlatma

Güdük : Kısa, eksik

Güğüm : Bakır su kabı

Güldür güldür : Suyun bol akması

Günlükçü : Gündelikçi

Gün yüzü göstermemek: Geçimsizlik

Gütmek : Hayvanları otlotmak

Güvermek : Yeşillenme

Güzlük : Sonbaharda ekilen tohum


 

Suskun

V.I.P
V.I.P
H [/COLOR]
Habire : Ara vermeden , sürekli, devamlı

Hacet : Eşya,mal, araç.
Hacıl olma : Mahcup olma

Halbur : Delikleri geniş bir elek çeşidi

Haral : Büyük çuval

Hark : Küçük su karığı

Hameyli : Bir çeşit nazarlık

Hampa : Birbirlerine dost olan köpekler

Hamança : Çoban çantası

Hasput : Kağnı arabasının tekerindeki ağaç aksam

Haşıl : Mısır unundan yapılan bir yemek

Havadis : Haber

Hayat : Evin giriş salonu

Haylamak : Sürmek, öküzlerin hareketini sağlamak

Hazetmek : Hoşlanmak, beğenmek

He : Evet

Hedik : Mısır haşlaması

Heğ : Büyük sepet

He mi : Öyle mi? Veya rica anlamında (gel hemi)

Hengame : Kuru kalabalık, gürültü

Hengirt : Danalaarın boynuna takılan tasma

Herk : Toprağın sürülüp dinlendirilmesi

He ya : Gerçekten

Hışıltı : Ormanda uzaktan duyulan ses, gürültü

Hışır : Eski, kullanılmaz

Hile : Aldatma

Hizmeker : Hizmetkar

Hoyrat : Çirkin

Hozan : Ot biçmek için bırakılan tarla

Hozmur : Toprakta kalarak ertesi yıl kendiliğinden biten bitki

Höllük : Bebek toprağı

Höst : Hayvanlara için git



I
Ikbal : Şans

Ilıncak : Bir çeşit hamak

Irahat : Rahat

Irıb : Usul

Irgat : Bir başkasına ekin biçen kadınlar

Iskat : Cenazede dağıtılan para

Işmar : Göz kırparak işaret etmek

Izgar : Çelimsiz, bakımsız




İ :
İçkil : Şüphe

İçerlemek : Çok üzülmek

İğ : Yün eğirmek için kullanılan alet

İkircikli : Her iki tarafa da temayül eden

İlk güz : Sonbaharın ilk yarısı

İlenç : Beddua

İliç : Çamların öz suyu

İlik : Düğme

İlistir : Süzgeç olarak kullanılan kap

İlme : Tarla sürerken sabana takılan taş, kaya

İlmek : Düğüm, çözülebilir şekilde bağlama

İlmük : Hayvan yiyeceği artığı

İmece : Bir çok kimsenin toplanıp bir işi görmesi

İskembi : Sekmen.

İstida : Dilekçe

İye : Sahip


K
Kabir : Mezar

Kalık : Evlenme yaşı geçmiş kız

Kancık : Dişi köpek

Karamuk : Buğdaylarda görülen bir hastalık

Karahaber : Kötü haber

Karamet : Dert

Kasnak : Davul, elek, kalbur gibi aletlerin kenarı, ağaç kısım

Kaşık düşmanı : Çalışmayan kadın

Kayınçı : Kayınbirader

Kaypak : İradesiz

Keh : Dağların eteğindeki yol, kenar, uç

Kelik : Terlik gibi kullanılan eski ayakkabı

Kepek : Buğdayın soyulmuş kabuğu

Kepenk : Dükkan ve pencere kanadı

Kerme : Hayvan gübresi

Kes : Fiğ ve otlardan yapılan saman

Kesmük : Harmanda taneleri iyice ayrılmamış başak

Keş : Kurutulmuş çökelik

Keşik : Sırayla iş yapma

Kevük : Elek üstünde kalan işe yaramayan kısım

Kılıç : Dokuma işlerinde kullanılan alet

Kındıra : Göl ve akarsu içlerinde biten ot

Kırklı : Doğum yapan kadının lohusalık dönemi

Kırklık : Koyun kırkma aleti

Kıt(Gıt) : Az

Kirkit : Halı tezgahı tarağı

Kocacık : Urgan bağlamak için semerlerin arka kaşına çakılan demir çengel

Kolaçan etmek : Kontrol etmek için dolaşmak

Koyultmaç : Sadece koyunun güz sütünden yapılan yiyecek

Köhne : Bakımsız

Köp : Öküzle çekilen kağnı ve kızakların bir parçası

Köken : Ecdad, soy

Köremez : Sonbaharda koyun sütünden yapılan sütlaca benzer yemek

Köslemek : Kapıyı arkadan sürgülemek

Köstüre : Bileyi taşı

Köy bohçası : Köy bütçesi

Kulanlama : Atın doğurması

Kuşane : Tencereden küçük iki saplı yemek kabı

Kuşluk : Tan yeri ağardığı zaman,sabahla öğle arası

Kuz : Güneş görmeyen yer

Kücü : Çul,çuval,heybe, cecim dokuma işlerinde kurulan düzen

Külek : Ağaçtan yapılmış bakraç biçiminde kap

Kürümek : Temizlemek

Küpdüşen : Kış armudu

Küskü : Demir veya ağaçtan basit kaldıraç

Küt : Sakat, kötürüm

L
Lotaşı : Silindir şeklinde ağır taş

M
Mada : İştah

Madımak : İlkbaharda yetişen ve yemeği yapılan bir ot.

Mafacan : Çok ekşimiş

Mahat : Sedir

Mahna : Bahane

Mahuk : Tuzluk suyundan kaynatılarak elde edilen ve limon yerine kullanılan siyah

madde

Malama : Ot yada ekinlerin saman halinden biraz kalını.Taneleri ayrılmamış samanla

Karışık harman

Maluk : Kağnı ve kızakların kayışının ucuna takılan ağaç yada boynuz parça

Mantı : Çakı bıçağı

Mayasıl : Hemeroit

Mayıs : Hayvan pisliği

Mayışmak : Gevşeyip kalma

Mayhoş : Ekşimsi

Mazbata : Tutanak

Mazlum : Uysal

Mazu : Kağnı ve kızaklarda tekerlekleri birbirine bağlayan kısım

Meğel : Geniş ağızlı çapa, küçük kazma

Mengürt : Hayvanları bağlamak için Boğazına geçirilen U şeklinde ağaç

Mensup : İlgisi bulunan, ait

Menba : Kaynak

Mertek : Döşeme olarak kullanılan ağaç

Mesinmek : Beğenmek

Mes’ul : Sorumlu

Mıh : Çivi

Mındar : Eti yenmez

Mısmıl : Eti yenir

Mitil : Yüzsüz ve çarşafsız yatak

Mucur : Tahıl ölçeği

Mudul : Övendere ucuna çakılan çivi yada sivri uçlu madde

Muhanet : Evhamlı, işe yaramaz

Muhkem : Sağlam

Musibet : Felaket. Sıkıntı

Müdavim : Devam eden

Müşkül : Zor

N
Nacak : Baltanın küçüğü

Nalet : Lanet

Nalbant : At nallayan kişi

Niza : Dava, çekişme. Kavga



O :
Oğalamaç : Ayran yada süte ekmek doğrama sonucu meydana gelen yiyecek

Oohaa : Öküzlere ve sığırlara dur emri

Ok : Kağnıda mazı üzerine her iki taraftan uzatılan ağaçlar

Oluk : Su akan kısım

Osmak : Acıkmak

Oşt : Köpek kovma

Oturaklı : Ağır başlı kimse

Oyulgama : İri aralıklarla dikme




Ö :
Öbek : Toplu halde

Ödlek : Korkak

Öğner : Ekin tarlasında şahısların biçilmek üzere önlerine aldıkları kısım

Ökso : Tam olarak yanmamış odun

Örk : Hayvanları bağlamaya yarayan kalın ip

Örkleme : Hayvanların yayılması için bağlama

Örsek : Hayvanların aygır istemesi hali

Örtü : Yatak

Örüm : Gece koyun otlatma

Övendere : Ucu çivili uzun çubuk

Özengi : Atların eyerinde ayak konulan kısım

P
Pala : Bez parçalarından dokunan kilim, uzun bıyıklı

Paaç : Bir ekmek çeşidi

Pataklamak : Dövmek

Pee (Pey) : Duvar, taş yığını

Peklemek : Temizlemek

Pelepoş : Derbeder

Pıtırak : Dikenli bir çeşit yabani ot

Pıtırak gibi : Çok

Piç : Babası belli değil

Pisik : Kedi

Postal : Ayakkabı

Puar : Çeşme

Purmut : Orakla ekin biçilirken elde tutulabilen kısım

Puşta : Kütüklerden çıkartılan kenar tahtası

R :
Rahmet : Yağmur

S :

Sadır : Sidik

Sacayak : Ocakta kazan altına konulan demir ayak

Sağrak : Tereyağı konulan ağaç çanak, bir çeşit mantar

Salak : Yaylada koyunların ağılı

Sapalatmak : Ne yapacağını bilmemek

Savmak : Suyun yönünü değiştirmek, meyvelerin sona ermesi

Savuşmak : Çekip gitmek

Sayvan : Çardak

Sazak : Bataklık

Seçek : Koyun ile kuzuyu birbirinden ayırma

Sefil : Düşkün

Seklem : Sırt yükü kadar, sırtta götürülecek kadar

Sellim : Sonbaharda hayvanların serbest otlaması

Sellim keleği : Boşta gezen

Seme : Sersem, uyuşuk

Sergi : Yıkanmış kurutulmak için serilmiş tahıl

Seyirtmek : Koşmak

Sıçan : Fare

Sıfa : Harmanın ön saçak altı

Sığırtmaç : Köy çobanı

Sınama : Tecrübe

Sıvarma : Bostan sulama

Sıyırgı : Harmanda samanı toplamada kullanılan ağaçtan araç

Siğıl : Sıvılce, ben

Siper : Okul önlüğü

Silkeleme : Ağacı sallamak, armutları toplamak

Sitil : Büyük bakır bakraç

Sivişmek : Saklanmak, kaybolmak

Sivrik : Buğday ve arpanın sivri kısmı

Soğukluk : Soğuk içecekler

Sohu : Taş dibek

Soharıç : Yemeklere yapılan sos

Soluğan : Terli iken su içen atlarda görülen bir hastalık

Sonca : Partuç, fırın süpürgesi

Songur : Asık suratlı, gülmeyen

Sorhunmak : Gocunmak

Soyha : İşe yaramaz. Uğursuz,hayırsız, aşağılık

Sömek : Mısır koçanı

Söye : Kapı ve pencerelerin yerleştiği çerçeve

Söykenmek : Duvara yaslanmak

Sözkesme : Kız ve erkeğin evlenmelerine izin verilme

Sümsük : Arsız, sevimsiz

Süyem : Başparmak ile işaret parmağı arasındaki en uzun mesafe


Ş :
Şal dokuma : Yerde düzen kurularak dokumanın genel adı

Şaplak : Şamar, tokat

Şargada : Çok yaramaz

Şello : İçerisine taze erik konulan türlü

Şinnemek : Şımarmak

Şil : Şapak

Şip : Çabuk

Şişek : Bir yaşındaki koyun

T ;



Tapan : Tohum ekildikten sonra toprağı düzeltmeye yarayan ağaç

Tecelli : Kader

Terpuşlu : Kenarları işlenmiş kapaklı sahan

Tahtamaç : Sedir

Tay etmek : At yükünü ikiye ayırmak
Tavlanmak : Şişmanlamak

Tebelleş : Musallat olma

Tedirgün : Telaşlı

Teeltü : Semere benzer alet

Telek : Kuş kanadı

Telis : Çuval çeşidi

Temelli : Her zaman, ebediyen

Teneşür : Cenaze yıkama tahtası

Terki : Eyer ve semerlerde heybe koymaya yarayan arka kısım

Testi : Topraktan yapılan su kabı

Tevek : Ormanda yetişen geniş yapraklı bir bitki

Tevekkelü : Hoşgörülü

Tığ : Dövenlenip saman haline gelmiş olan yığın

Tırmık : Harman aleti

Tille : At ve eşeğe yük yüklemek için kullanılan ucu çatal ağaç

Tirkeşmek : Sataşmak

Tirşe : Sele, sepet yapımında kullanılan ağaç parçası

Tokaç : Çamaşır, halı ve yün yıkamada kullanılan ağaç parçası

Tolos : Ot konulan yer

Tosba : Kaplumbağ

Tösmen : Geniş kalçalı

Tump : Tarlalarda sınırı ayıran hafif yükselti

Tutak : Tencereyi iki tarafından tutmaya yarayan bez

Tutya : Yaylada nadir yetişen çiçek çeşitlerinden biri

Tüğlemek : Bağlamak

Tülemek : Tavukların tüy dökmesi

Tünemek : Tavukların uyuması





U :



Ufak : Küçük

Uğunmak : Kendi kendini parçalarcasına ağlamak

Umaç : Unlu çorba

Umuk : Ilık


Ü :

Üleş : Hayvan ölüsü

Ünelme : Gelişme, büyüme, çoğalma

Ümük : Gırtlak

V :

Verep : Dönemeç, viraj

Y :

Yaannı : İnsanın sırt bölgesi

Yaba : Harmanda saman toplama yada tığ savurmada kullanılan ağaç alet

Yal : Hayvan yiyeceği

Yalınkulplu : Büyük kazan

Yama : Dik yer, yokuş, yamaç

Yamalıh : Bez parçası

Yancak : Kağnı ve kızakta yan şasiler(Ağaç)

Yavan : Yağsız, kuru

Yanığara : Yanıkara(Şarbon için kullanılar)

Yapoo : Koyun yünü, yapağı

Yapuk : Koyun ve sığırlarda eğri büyüyen boynuz için söylenir

Yastık kaçırma : Gelin evinden erkek evine küçük yastık getirme(Bahşiş alınır)

Yaykamak : Sadece su ile yıkamak

Yaylım : Hayvanların otlak yeri

Yazgı : Alın yazısı

Yazı : Düz oba, düzlük

Yeğin : Zorlu, şiddetli

Yeniyetme : Genç çocuk

Yel : Ağrı, sızı

Yel almak : Soğuk almak

Yelmek : Bir işin peeşinde çok koşmak

Yelmük : Ekin tarlalarında biten yenecek ot

Yerişmiş : Olgunlaşmış

Yiğrençi : Çok çirkin, tiksinilen

Yolak : Keçiyolu

Yoo : Hayır

Yoz : Süt vermeyen koyun topluluğu

Yumuk : Kapalı

Yunmak : Çimmek, banyo yapmak

Yunaklık : Banyo yapılan ve çamaşır yıkanan yer.

Yüğrük : Güçlü, çevik, kuvvetli

Yüleme : Taşa tutma, bileme

Z :


Zahra : Zahire, tahıl ürünleri

Zangadak : Ansızın

Za’ya : Boş

Zebella : İriyarı

Zebil : Çok fazla

Zefil : Bakımsız

Zeklenmek : Alay etmek

Zelve : Öküzleri boyunduruğa bağlamak için kullanılan eğri çubuk

Zeftir : Zelveleri birbirine bağlayan deri bağ

Zıngıç : Sırta vurulan yumruk

Zopa : Dayak

Zual : Yufka açmak için bölünen hamur parçası
 
K

Kayıtsız Üye

Ziyaretçi
adanayı yazmışsınız teşekkürler ama acaba LAMU ne demek ve adana yöresel kelimesi mi ? hakaret vb. bişey mi ?
 

SizinSesiniz

~~Şimdi Susma Vakti~~
Özel üye
Trakya Şivesidir Buda Bea...

ÜRENESİN SONRA AFALLAMAYASINIZ BE YA BENDEN SÜLEMESİ SONRA KÜLALARI DİİŞTİRMELİM
(herkes iyi öğrensin sonra şaşırmayasınız, benden söylemesi sonra külahları değiştirmeyelim)

(i): isim (e): eylem

KIZAN (i): Çocuk, genç manasında...
TALİKA (i): Tamamen ahşaptan yapılma at arabası...
PIRKALAMAK (e): Kurcalamak, dürtmek...
SAFİ (i): saf, arı...
BİKERETTE: bir işi tekseferde yapmak
PILİK: bir yarışmayı aynı anda bitirmek. veya aynı miktarda iş yapmak.
MACIR: Muhacir
AYDAMAK: sürmek (araba-bisiklet)
AYKIRLAMAK = BİR İSTİKAMETE YÖNELMEK, YÖNELTMEK.
PEÇKA = (HERYERDE KUZİNE DİYE BİLİNEN DÖKME DEMİRDEN YAPILMIŞ SOBA - OCAK FIRIN NİTELİKLERİ TAŞIYAN KENDİ ZAMANININ TEKNOLOCİ ARİKASI. GÜNÜMÜZDE -ALL İN ONE- DEYE TABİR EDİLEN KOMPLİKE AYGITLARIN, GEÇMİŞ DÖNEMLERDE PEÇKADAN FEYZALINARAK ÜRETİLDİKLERİ SANILMAKTADIR.
KUFA = Kova
ARETLİK = Ahiretlik
TEVEKKEL: saf,salak (sakil)
PATE: misket
ŞAM ŞEYTANI: cin fikirli
ŞAMŞIRIK: şaşırmış
SIPITMAK: fırlatmak,atmak,fıydırmak
ÇAVA: yabancı insan
RASPİSKA: adı bilinmeyen herhangi bir nesneye verilen isim
MUK: susmak,eylemsizlik
EYYYY : bir seslenme biçimi (tehditi ifade eder)
KADAM : kardeş
AGAM : abi
PIRNİK : meyane =) Meyhane
PANGALLIK : çayır, çimen, meralık
MARİ,MARA : Bir bayandan bir bayana itab (hitap) sekli
GÜNDÖNDÜ : ayçiçek
AMPİR : salak, sersem
ŞAŞOR : şaşkın, sakar
MOKAR : allaaan (Allahın) öküüzzzü
İİİİİİİ KIZANA GENE DİKİİİİZ: ey çocuk her şeyden de haberin var senin
KAPÇIK AZLI: ağzında bakla ıslanmayan, çat çat herşeyi söyleyiveren
EPTENDE AYKIRI GİDERSİN: çok entelsin
YAPARIM SENİ KIRMIZI SEKİZ: döverim seni
SU SİNGİLİ: uzun boylu
KENDİLİKSİZ: akli başında olmayan
KOTİRİK : çardak çatısı örnek : kotirikleri alçak olmus onun beyaa
TIRILDAMA : kafamı şişirme
TE, Tİ ORADA= işte orada
KAPTIRASIN BURDAN = bu yoldan devam et
BIZIKLAMAK = kurcalamak, karıştırmak
AKITTI PALE= korktu lavuk manasında
İNGE: yenge örn:fatminge (Fatma yenge)
AYDA BAKALIM: arabayı sür demek
AĞNADINMI: anladınmı
APOLYE: hoparlör örnek: te bu apolyelerden kafam şişti
NABÜSÜN: ne yapıyorsun
MISTAKİL: çok uygun,güzel
AYIRR BE ABALACIM: hayır ablacığım
TE BURACIKTA BEYA NEREYE BAKÜRSÜN: burada beya nereye bakarsın
BIYYYY: şaşırma ünlemi
DOLDUR BE AGANIN: bir tane daha bira isterken kullanılır
KAÇ ÖTE BEYY: park yeri isterken ( biraz ileri git )
ÇOK KAÇÜYÜ MÜ BU TALİKA BE AGANIN: bu araba saatte kaç km hız yapıyor
TE BU MERANIN EPSİ BENİM: mal varlığı beyanında
DOMATİZ-PATATİZ: domates-patates
İÇ ÜZMEYELİM BİRBİRİMİZİ AT KULAĞINA BAĞLAYALIM BU İŞİ: pazarlık yaparken
SEFTE: ilk
BILDIR MASÜL: Bir önceki seneki mahsül
İLİSTRE: kevgir
İLMON: limon
ABU: hala (babanın kız kardeşi)
KAÇIM KAÇIM: telaşlı
FASİLE: fasülye
CİLİ: misket
PAYSINMAK: kendine pay çıkartmak
AVA, ATÇE: Havva, Hatice
SABİİ: Sübyan çocuk.
ADEEE: Haydi (Hayde)
VESSELAMVESEPET: Efendime söyleyeyim yada kısacası, özetle.
KIZAN ÇOK FENA MOTOR AYDUYÜ BEYA: çocuk çok tehlikeli ve hızlı traktör kullanıyor.
SOMAĞINA KODUMMU YAMULURSUN: burnuna vurdum mu çok kötü olursun
 

felsefe_mi

...!...
Özel üye
Adanada kullanılan bir kaç yöresel kelimeler de benden olsun :)

Tabii ki Adana deyince ilk akla gelen... Abooov :)
Abov : Aslında 27 yıllık Adanalıyım ama bunu açıklamak gerçekten zor :) Cümleye göre değişiyor sanki
Mesela abooov oraya kim gidecek şimdi derken "amaann,üff vb." gibi anlamlarda kullanılır.
"Aboov gerçekten öyle mi oldu" derken, "hadi yaa, gerçekten mi" gibi anlamlara gelir. Bir nevi şaşırma ünlemimiz gibi :)
Çimmek : Yıkanmak
Adanaca: Kele gelde gölde çimek az
Türkçe meali : Arkadaşım gelir misin lütfen gölde yüzelim

Kındırmak : aralamak.
Adanaca : Pencereyi az kındırsana
Türkçe meali : Arkadaşım pencereyi biraz aralar mısın

Küncü : Susam.
Adanaca : Ya bu simit küncüsüz.
Türkçe meali : Ya bu simidin susamı yok

Zibil : Çöp
Adanaca : Şu zibili kapının önüne koy kele
Türkçe meali : Şu çöpü kapının önüne koyar mısın

Hipo : Çamaşır suyu
Anarya : Geri anlamında. Genelde taşıtlarda kullanılır. Anarya gel derlerse geri geri gel anlamında.
Aşörtmen : Eşofman (Bunu adanada özellikle yaşlılar çok kullanır :)
Çul : Kilim, halı gibi
Cücük : Civciv

Gulle : Misket
Bu bildiğimiz küçük erkek çocukların oynadığı misket..

Kele : Bununda anlamını açıklamak zor. cümlelerin sonuna yapıştır. Mesela, Sen niye gelmedin kele.. :)
Cıncık : Cam, cam eşya, cam parçası... Ayağıma cıncık battı :) Yani, ayağımı cam kesti veya ayağıma cam battı
Böbü : Böcek
Eke : Çok bilmiş kişi, ukala... "Eke eke konuşuyor" mesela genelde çok küçük çocuklar için kullanırız.
Cibiliyet : Geçmiş
Dulda : Sığınak veya gölge yer.
Essah : Sahi, sahi mi?
Gıllik :D : Küçük, minik anlamında
Dinelmek : Ayakta durmak
Çomçe/ Çömçe/ Comca .. : Kepçe "Bir çömçe çorba versene içek" Türkçe meali "Arkadaşım 1 kepçe çorba verir misin içelim"

Bir kaç tane de aklıma gelen söz dizisi var. Mesela en çok kullanılan :
Gadasını almak : Günahlarını almak gibi bir anlamı var. Yani cümle içerisinde şöyle denir : Oyy gadasını aldıııım.
Pek kullanılmaz hatta çoğu Adanalı bile bilmez eskimiş kelimedir ama şunuda söylemeden noktalayamayacağım.
Vırrığı yelli : Aklı 5 karış havada olan insanlar için kullanılır.
 
Top