Hayatın çeşitli kademelerinde ayrı, ayrı mücadeleler veririz. Kah başarılı, kah başarısız oluruz.
Bazı isteklerimizi elde ederiz, bazılarını ise elde edemeyiz...
Bu mücadeleleri verirken hırs yaparız başarmak için. (Makul seviyede olmalı tabi, fazlası zarar) Buraya kadar yazdıklarım olağan. Birde şöyle bir durum var:
Mevcut var olan kurallar silsilesinde (ev, iş, kamu, komşuluk, arkadaş çevresi, v.s.) dikkat edilmesi, uyulması gereken kurallar var. Kimseyi, kimseleri rahatsız etmemek, zarar vermemek adına...
Anlayamadığım (anlıyorum tabi) bu kuralları oluşturan da bizleriz, kurallara uymayan da...
Hele şu mantık yok mu?
Yasaklar, çiğnenmek içindir, anlayışı. Bana kimse kural koyamaz, istediğimi yaparım, kim ne derse desin... Oysa bir çok kural, incelendiğinde görünür ki, bizlerin daha güzel ve zararsız yaşaması içindir.
Mesela;
Kişiye söyleniyor, yetkili tarafından oraya park etmek yasak! şuraya çöp bırakma! şu saatte şöyle, böyle, bir sürü şey... Daha çok ikamet edilen konut alanlarında dikkat edilmesi gerekenler... Ama yok, başkalarını rahatsız edip, etmeyeceğini düşünmeden kafasına göre takılanlar, ahkam kesenler...
Bazen iş öyle bir inada biniyor ki, senin dediğin değil, benim dediğim olacak, mantığı, aslında mantıksızlığı öne çıkarıyor. Ya arkadaş; söylendiği halde hala neden inat edip, aksini yapmaya devam ediyorsun?
Hem kendini, hem etrafındakileri rahatsız ediyorsun, ne gerek var?
Güven ortamını, huzur ortamını bozan da, sağlayan da bizleriz, bir başka cisim değil...
Nedir bu inatçılık? İnat edilecek şey var, edilmeyecek şey...
Ego var olan bir duygudur, her insanda (bende ego yok diyenleri duyar gibiyim, herkeste var, ama tevazu sahibi kişiler egosunu insanlar üzerinde kullanmıyor. Elbette o yüzden egom yok diye biliniyor, yıllardır, bu böyle) Kişiler üzerinde kullanılmadığı sürece bir sıkıntı yok. Ama egoyla davranıp baskı kurmaya, benim dediğim olur anlayışıyla hareket edersen o zaman çok tehlikeli hal alır, ego. Halbuki, bir birimize biraz daha saygılı ve ölçülü olsak, olabilsek...
İnadımızı, başarısızlıkla, kötülükle mücadelede kullansak, bak o zaman her şey daha güzel olacak...
Bırakalım, şu boş inadı...
Bırakalım, şu boş inatçılığı...
(Daha duyarlı yaşamak, dileğiyle...)
m.d.b.
Bazı isteklerimizi elde ederiz, bazılarını ise elde edemeyiz...
Bu mücadeleleri verirken hırs yaparız başarmak için. (Makul seviyede olmalı tabi, fazlası zarar) Buraya kadar yazdıklarım olağan. Birde şöyle bir durum var:
Mevcut var olan kurallar silsilesinde (ev, iş, kamu, komşuluk, arkadaş çevresi, v.s.) dikkat edilmesi, uyulması gereken kurallar var. Kimseyi, kimseleri rahatsız etmemek, zarar vermemek adına...
Anlayamadığım (anlıyorum tabi) bu kuralları oluşturan da bizleriz, kurallara uymayan da...
Hele şu mantık yok mu?
Yasaklar, çiğnenmek içindir, anlayışı. Bana kimse kural koyamaz, istediğimi yaparım, kim ne derse desin... Oysa bir çok kural, incelendiğinde görünür ki, bizlerin daha güzel ve zararsız yaşaması içindir.
Mesela;
Kişiye söyleniyor, yetkili tarafından oraya park etmek yasak! şuraya çöp bırakma! şu saatte şöyle, böyle, bir sürü şey... Daha çok ikamet edilen konut alanlarında dikkat edilmesi gerekenler... Ama yok, başkalarını rahatsız edip, etmeyeceğini düşünmeden kafasına göre takılanlar, ahkam kesenler...
Bazen iş öyle bir inada biniyor ki, senin dediğin değil, benim dediğim olacak, mantığı, aslında mantıksızlığı öne çıkarıyor. Ya arkadaş; söylendiği halde hala neden inat edip, aksini yapmaya devam ediyorsun?
Hem kendini, hem etrafındakileri rahatsız ediyorsun, ne gerek var?
Güven ortamını, huzur ortamını bozan da, sağlayan da bizleriz, bir başka cisim değil...
Nedir bu inatçılık? İnat edilecek şey var, edilmeyecek şey...
Ego var olan bir duygudur, her insanda (bende ego yok diyenleri duyar gibiyim, herkeste var, ama tevazu sahibi kişiler egosunu insanlar üzerinde kullanmıyor. Elbette o yüzden egom yok diye biliniyor, yıllardır, bu böyle) Kişiler üzerinde kullanılmadığı sürece bir sıkıntı yok. Ama egoyla davranıp baskı kurmaya, benim dediğim olur anlayışıyla hareket edersen o zaman çok tehlikeli hal alır, ego. Halbuki, bir birimize biraz daha saygılı ve ölçülü olsak, olabilsek...
İnadımızı, başarısızlıkla, kötülükle mücadelede kullansak, bak o zaman her şey daha güzel olacak...
Bırakalım, şu boş inadı...
Bırakalım, şu boş inatçılığı...
(Daha duyarlı yaşamak, dileğiyle...)
m.d.b.