• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

”İnsanlığın Atası Türkler”(Gene D.Matlock)

wien06

V.I.P
V.I.P
”İnsanlığın Atası Türkler”
Gene D.Matlock


Türk Medeniyetinin tüm insanlığın beslendiği kaynak olduğu gün gibi aşikar iken, bu gerçeği görmezden gelen tarih araştırmacılarının karşısında, Amerikalı bir araştırmacının ulaştığı sonuçlar karşısında duyduğu heyecanı alkışlıyorum.

Hala tarihimizin kısırlaştırılmasına ve Türklüğün küçümsenmesine bilerek ya da bilmeyerek çanak tutanlara sözde tarihçilere de bu heyecanın ibret olmasını diliyorum.

Kalkın işgal ettiğiniz koltuklardan, geçmişimizi araştırın ve kendinizi bulun lütfen!

Aksi halde kendimizi nasıl tanımlayacağız geleceğe…


Bir konferans vermek üzere Türkiye’ye gelen Amerikalı araştırmacı yazar Gene D. Matlock,“Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türk’sünüz” adlı kitabında da yer verdiği ilginç iddialarıyla “Tüm dünyanın kökeninin aslında Türkler olduğu” tezini yeniden alevlendiriyor.

Akşam Pazar’dan Mine Akverdi’ye konuşan Matlock, kitabında din, dil, tarih ve kültür odaklı pek çok kaynak aracılığıyla tezine çarpıcı kanıtlar da sunuyor.

Kadim Türkler, tüm insanların ataları olabilir mi?
Maya ve Azteklerden Kızılderililere, Ruslardan Hintlilere, Araplardan İngiliz, İtalyan ve Kuzey Avrupalılara hepsinin kökenlerinin Türk olduğu söylense inanır mısınız?
Peki, acaba Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed ve Buda da Türk müydü?
Tüm dinler Kadim Türklerin Tengri dininden mi türedi?


Bunlar kafa karıştıran ama bir o kadar da merak uyandıran, cevaplaması zor sorular. Ancak bir araştırmacı bu soruların hepsine ‘evet’ cevabını veriyor. Ve iddiasının doğruluğuna dair kanıtları da ‘Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türksünüz’ adlı kitabında önümüze sunuyor. İşin ilginç yanı, bu tezin sahibi Türk değil, bir Amerikalı: Gene D. Matlock.

Temmuz ayında Hermes Yayınları tarafından Türkçe olarak basılan “Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türksünüz / Kayıp Bir Uygarlığın Sırları Dünyayı Nasıl Değiştirebilir” adlı kitabında Gene D. Matlock ilk insanların Türklerle başlayıp daha sonra dünyaya dağıldığını, ilk konuşulan dilin Türkçe olduğunu, bilimin, felsefe ve dinin yine Türklerden doğduğunu söylüyor.

65 yıldır Meksika’da yaşayan ve hem Hıristiyanlığın kökenleri hem de Meksika’daki Amerikan yerlilerinin kökenleri üzerine uzun yıllar boyunca araştırmalar yapan Matlock’un dini kitaplar, mitolojiler, kültür, gelenekler ve özellikle de dil biliminin ışığında elde ettiği ipuçlarını birleştirerek sunduğu kanıtlar da hayli şaşırtıcı. 81 yaşındaki Matlock ile bir konferans vermek için geldiği İstanbul’da buluştuk ve çarpıcı iddiası üzerine konuştuk.

İnsanlığın başladığı yer Türkiye
Dünyadaki tüm insanların Türklerden geldiğini söylüyorsunuz. Sizi bu konuda bir araştırma yapmaya yönelten şey neydi?

Yıllar önce İsraillilerin Filistinlilere yaptığı kötü muamele sebebiyle çok üzülmüştüm ve bu insanların bir türlü paylaşamadığı kutsal toprakların tarihi ve buradaki dinlerin kökenleri üzerine araştırmalar yapmaya başladım. Bu araştırmalarımı bir yandan da yazıyordum. Araştırma ilerledikçe her şey beni önce Hindistan’a, daha da derinleştiğindeyse Hindistan’ın kuzeyine götürdü. Elimi neye atsam önünde sonunda her şeyin kaynağı olarak karşıma Türkler ve coğrafya olarak da Türkiye ve Orta Asya çıkıyordu. Zira dikkatle incelediğimde Eski Ahit (Kitab-ı Mukaddes’in ilk bölümünü oluşturan, Tevrat ve Zebur’u da kapsayan 39 kitap) ve İncil’de İsrail’den bahsedilmediğini gördüm. Kutsal kitaplarda bahsedilenler aslında Türkiye ile bağdaşıyordu. Nuh’un Gemisi efsanesi, Büyük Tufan… hepsinin kökeni Türkiye ve Türklere dayanıyordu. Bu da bana şunu gösteriyordu: İnsanlığın başladığı yer Türkiye idi. Biz insanlar tüm uygarlığın atası olarak Sümer, Yunanistan, Mısır ve Çin’i görmeye yanlış bir şekilde şartlanmışız.

Peki, nasıl oluyor da Türkler tüm insanlığın atası oluyor?
Birkaç bin yıl önce Kuzey Kutup bölgesinde bir cennette, bolluk içinde yaşayan ileri derecede uygarlaşmış bir halk vardı… Dünyadaki bütün dinler hangi ulusa ait olursa olsun insanlığın beş kökensel ırkı olduğunu söyler. Bu beş ırka Kurus, Krishti ya da Krishtaya deniliyordu. Yaşadıkları yere ise Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Aden denir. Hindular buraya Uttura Kuru adını verir.

Eski Yunan tarihçileri ve mitolojisi ise buraya Hiperborea olarak göndermede bulunur. Tibetli Budistler ise Khedar Hand (Tanrı Şiva’nın ülkesi) ve Şambala der. Aynı zamanda buraya Tanrı Şiva’nın toprakları anlamında Sivariya ve Sibirya da denmektedir. Yeni ilk insanların yaşadığı cennet bahçesi Sibirya bozkırlarıdır. Buradaki ilk insan olan Adem (İngilizcedeki yazılışıyla Adam) Türk dilinde ‘insanoğlu’ anlamında kullanılır. Nitekim buradaki yüksek zeka ve uygarlığa sahip ari ırk (aryan) Türk’tür.

Türklerin kendilerinden Kıpçaklar, Kurular ya da Aryanlar diye bahsetmesi de bunun kanıtıdır. Ancak pek çok farklı din ve mitolojide geçtiği üzere bu insanlar lanetlenip bir doğal felaket yaşar, dünya ekseninde meydana gelen ani bir sapma ile yaşadıkları yer donmuş, büyük seller olmuştur. Şimdi adına Türkler dediğimiz Kurular güneye, Orta Asya’ya kaçmak zorunda kalmıştır. Bu anlatılan Büyük Tufan’dı. Nuh ve insanlığın soyunu devam ettiren oğulları da işte bu kökenden geldi yani Türk’tü.

Nuh’un gemisinin karaya oturduğu Ararat Dağı’nın Türkiye’deki Ağrı Dağı olduğu inancı da bunu kanıtlıyor. Böylece Türk soyundan gelen insanlık Türkiye’ye ve aşağıya Mezopotamya ve Hindistan’a dağıldı. Dolayısıyla Sümerler, Hititler, Iraklılar, Kürtler, Hintliler, Mısırlılar hepsi aslında Türk’tü. Kuzey Kutbu’ndan aşağı inerek Kuzey Avrupa’ya İsveç, Finlandiya, İngiltere’ye ve tüm dünyaya yayıldılar. Bugün herkes kendi neslinin izlerini Türklere dek sürebilir.

Buna kanıt olarak neleri gösterebiliyorsunuz?
Dünyanın her köşesinde kullanılan dilden inançlara ve tanrı isimlerine kadar her şeyin dil olarak aynı kökenden geldiğini görebilirsiniz. Bu tüm dinlerin, dillerin de tek bir kaynaktan çıktığını gösteriyor: Türklerden!

İngiltere’den, Finlandiya’ya insan isimlerinden yer isimlerine Türkçe kökenli kelimelere rastlayabilirsiniz. Finlandiya’da Kırkpınar diye bir yer var!

Urdu dilinde binlerce Türkçe kelime var.
Hintlilerin Kutsal Kitabı Mahabharata aslında Türklerin tarihlerini anlatıyor.

Yunanlıların büyük tanrısı Zeus’un ismi de Türkçe.

Kudüs, İsa gibi kelimelerin kökeni de aslında Türkçe ve dahası bu bahsedilen yerler de aslında İsrail’de değil Türkiye’de İsa da bu topraklarda yaşadı.

Öte yandan yakın tarihte Keltlerin (İrlandalılar, Galiler, İskoçyalılar) DNA’sı incelendi ve Altay’dan geldikleri kanıtlandı.

Vikingler, Finikeliler ve İtalya’nın Roma İmparatorluğu’ndan yıllar önce burada yaşayan ve Roma’nın kurucuları sayılan yerli halkı Etrüskler de Türk’tür. Estrüskler’in DNA’larının Türklerinkiyle yüzde 97 aynı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Kızılderililer de Türk’tür!
Amerika’daki Kızılderililerin de Türk olduğu sıkça dile getirilen bir iddiadır….
Evet, Kızılderililer Türk’tür, bunu kendileri de söyler. Kültür ve geleneklerindeki benzerlik aşikar. Özellikle Amerika’da Türk soyundan geldiğini söyleyen Meluncanlar’dan olan Cherokee’ler Türkiye ile bugün çok yakın ilişkiler içindedir.

Bu iddialarınızı dünyanın pek çok yerinde dile getiriyorsunuz. Peki, nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Önceleri herkes bana gülmüştü ama şimdi durum değişiyor. Amerikanın yerli halkları, Kızılderililer, Meksikalılar bu teze çok pozitif tepki veriyor. Çoğu kabul de ediyor. Ancak ABD’deki Amerikalıların veya İngilizlerin pek hoşuna gitmiyor.

Dünya bunu kabul etse ne olur sizce?
Hepimizin kardeş olduğuna inanmak insanlığın sahip olduğu tüm sorunlar ve huzursuzluk çözüme ulaşır. Dünya daha iyi bir yer olur.

Amerika’yı Türkler keşfetti!
‘Amerika kıtasındaki pek çok yer ismi aslında Türkçe kökenli.


Meksika’daki Teotihuacan kalıntıları aslında Türkçe olan Tea (tanrı)+ Tiwa (Bir Türk boyu olan Tuvaların bugün bir cumhuriyeti de vardır) + Han (krallık anlamına gelen Türkçe kelime) kelimelerinden türemiştir. Peru’daki Karal kalıntılarındaki piramitler Mısır’dakilerden daha eskidir ve Türkçede ‘hükümdar’ anlamına gelen kral kelimesinden türemiştir.

Meksika’da bugün de Türkçe kökenli birçok kelime kullanılıyor. Örneğin dağ/tepelere Meksika’da tepek deniliyor Atatepek, Çapultepek isminde şehirler bulunuyor. Havasu diye bir yer bile var.

İspanyollar Meksika’ya ilk geldiklerinde Aztek’lere hangi tanrıya inandıklarını sorduğunda onlar ‘İnana’ cevabını vermişti. Bu Antik Sümer’de de bir tanrıçanın adı. Yani Sümerler ile Aztekler aradaki onca mesafeye, okyanusa rağmen aynı adlı tanrıya inanıyor. Dahası Meksikalılar da Hintliler de Türkleri aynı kelimeyle ‘Karaskus’ diye adlandırıyordu. Demek ki Amerika’yı İspanyollar değil, önce Türkler keşfetmişti.

Sonuçta bunlar gibi sayısız örnek şunu gösteriyor: Dünyanın her köşesindeki bütün uygarlıklar Orta Asya’dan geçmiş ve her yerde ortak olarak karşımıza çıkan din, dil, kültür ve inanışları buradan tüm dünyaya taşımıştır.’

Akşam Pazar - Mine Akverdi Röportajı

….

Gene D. Matlock,“Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türk’sünüz” adlı kitabı ile ilgili yorum

Tarih yeniden mi yazılacak?
Kadim Türkler tüm insanların ataları mı?
Onlar bin yaşına kadar yaşayarak, uzun yaşamın sırlarını öğrenmişler miydi?
Tüm dinler onların Tengri dininden mi türedi?
Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammet ve Buda Türk müydü?
“Işık doğudan gelir” ne anlama geliyor?
Türkler gelecekte insanoğlunun kurtuluşunda nasıl bir rol üstlenebilirler?

Amerika’da doğan ve daha sonra Meksika’ya yerleşen bir yazar, eşinin ani ölümünden sonra ruhunun hep yanında olduğuna ve destek verdiğine inanarak insanlığın ve dünyanın daha iyiye gitmesi için ne yapılması gerektiği konusunda araştırmalar yapmaya başlıyor. Özellikle, Hıristiyanlığın kökenlerini araştırarak işe başlıyor ve çok ilginç bir şekilde araştırmaları onu Türklerin ayak izlerine götürüyor. İlk insanların Türklerle başlayıp daha sonra dünyaya dağıldığını ve ilk konuşulan dilin Türkçe olduğunu, bilimin, felsefe ve dinin yine Türklerden başladığını söylüyor.
İnsanların güneşsel enerjiyle nasıl senkronize yaşaması gerektiğini anlatıyor. Şu an insanlığın içinde bulunduğu huzursuzluğun çözümünü ancak Orta Asya ve Türklerin getirebileceğini, daha iyi bir dünya için gerekli açılımları ancak onların yapabileceğini iddia ediyor ve şayet bu olmazsa dünyanın asla huzur bulamayacağını söylüyor. Ayrıca yazar Türklere bir gönderme yapıyor. Nasıl oluyor da doğuştan filozof ve şair olan, Türk kültürünü dünyaya yayan Erke Han’ı bilmiyorlar. Türk dünyası görkemli zaferlerini ona borçludur.
Eski uygarlıklarda kullanılan teknolojiye de değinen yazar, insanların onları kullanarak nasıl yüzlerce yıl uzun yaşabileceklerini yazıyor. Bu arada Türklerin Orta Asya ve Çin’de yaptıkları piramitleri anlatıyor. Gerçeğin Türklerden saklandığını yazıyor.


[ALINTI]
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Meluncanlar Hakkında

Geçenlerde bir arkadaş ortamında Meluncanlar'ın kimlikleri konusunda enteresan fikirler ortaya çıktı. Doğrusu daha önce konu ile ilgili bilgi sahibi değildim. Amerika ile Türkler arasında hep bir bağ olduğundan bahsedilir ancak bunlarla ilgili bir grubun adının da Meluncanlar olduğu gerçeği de varmış. Gerçi Wien hocam bu konuyu da kaçırmayıp 2009 yılında konu ile ilgili bizi aydınlatmış ama her kunuyu okuyabilmek mümkün değil. Gelelim konuya.



Melungeon, ABD'nin güneydoğu eyaletlerinde, daha ziyade orta Apalaşya'nın Cumberland Gap yöresinde yaşayan bir takım toplulukları tanımlamak için halk arasında kullanılmış bir ifadedir. Popüler inanışta, Melungeon halkı, yerli ve Afrikalı Amerikalılarla karışmış, "tam beyaz" olmayan gruplardan teşekkül eder.

220px-Goins.jpg
Son senelerde, Melungeon halkının kökenine ilişkin, N. Brent Kennedy'nin ortaya attığı bir iddiaya göre, bu insanların ortak kökeni, 16. yüzyılda İnebahtı Deniz Savaşı'nda Portekiz veya İspanyollara esir düşen ve sonrasında Amerika'ya getirilen 400 kadar Osmanlı leventine dayanmaktadır.

Melungeon sözcüğünün kökeni bilinmemesine karşın, yaygın kanı, bunun Fransızca karışık anlamina gelen mélange sözcüğünün bir bozumu olabileceğidir. "Türk" tezine göre ise, bu kelimenin aslı, Osmanlıca'da melun can, yani ‘lanetlenmiş can’dır. Türkiye'de "Meluncan" şeklindeki yazım bir galat-ı meşhur olarak yaygındır. Abraham Lincoln ve Elves Presley'in meluncan olabileceği bilinmektedir.

ABD’nin 1996 - 2005 yılları arasında görev yapan İstanbul Başkonsolosu David Arnett, atalarını Melungeon olabileceğini söylemiştir.

Kaynak: Wikipedi

Meluncanlar Kimdir?

Meluncanlar 1600’lerden bu yana özellikle Amerika’nın Tennesse Bölgesi’nde yaşayan, sayılarının yaklaşık 1 ile 4 milyon arasında olduğu düşünülen, soylarının nereye dayandığı konusu tartışmalı olan koyu tenli bir topluluktur.

Haklarında çeşitli teorilerin ortaya atıldığı Meluncanların adına ilk kez 1813 yılında Virginia’da rastlıyoruz. Kökenlerinin Kafkasya, Akdeniz bölgesi ve Anadolu’ya dayandığı düşünülen Meluncanların 1500’lü yıllarda İspanyol denizciler tarafından Amerika’ya getirildiği düşünülüyor. Bu tarihlerde, adı geçen Coğrafyalara Osmanlı hakimiyeti düşünüldüğünde soylarının Türklere de dayandığı kuvvetle muhtemeldir.

Tarihi kaynaklara göre Meluncanların hikayesi şöyle başlıyor; bilindiği gibi Amerika’da ilk koloniciler 1607 yılında İngiltere’den gelen Jamestown kolonicileridir. Bunu daha sonra 1627 yılında Mayflower gemisi ile gelenler takip eder. Ancak bir takım bulgular bunlardan önce Amerika’ya gelen bir başka grubun olduğunu ortaya çıkarıyor. Meluncanlar cemiyeti kurucusu ve Başkanı Dr. Brent Kennedy’nin kitabında yer alan bilgiye göre 1571 yılında Portekiz, İspanyol ve Haçlı donanmaları ile Osmanlılar arasında yapılan İnebahtı savaşında 5 bin ile 10 bin kadar Osmanlı levendi İspanyollarla esir düşmüştür. Ancak İspanyolların ve Portekizlilerin dönemin ünlü denizcisi İngiliz Kaptan Sir Francis Drake ile yaptığı bir başka deniz savaşında 400 Osmanlı Levendi, İspanyol ve Portekiz tutsaklar Drake’in gemisine esir olarak geçmiştir. Bir teoriye göre; Drake bu esirleri Küba’da kuracağı koloniye götürmek isterken gemisi fırtına nedeniyle Amerika’nın North Carolina kıyılarına yanaşmak zorunda kalmıştır. Drake burada ülkelerine dönmeyi bekleyen İngiliz askerleriyle karşılaşmış gemide yer açabilmek için esirleri Amerika kıyılarına bırakmıştır. Burada kaderlerine terk edilen Portekiz, İspanyol, Musevi ve Türklerden oluşan esirler yaşamlarına devam edebilmek için bölgedeki değerli kabilelerle tanışıp, karışmışlardır. İşte bugün Meluncan olarak adlandırılan kişilerin bu esirlerin torunları olduğu sanılmaktadır. Ne var ki Meluncanlardan sonra Avrupa’lı koloniciler tarafından ten renkleri ve etnik kökenleri nedeniyle birtakım aşağılamalara maruz kalmış ve Apalacya eteklerine kadar çekilmişler ve soylarını hiçbir zaman açıklamak istememişlerdir.
 
Son düzenleme:

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
wien ve Yorumsuz emeklerinize sağlık bu tür bilgileri sundugunuz için sanırım forumda bu tür konu çok ve çok değerli bilgiler fırsat buldukça geziye çıkacağım.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Osmanlı sınırlarında sadece Türkler yoktu ki,orduda her meshepten gençler vardı. Kendilerini Osmanlı Leventleri adı altında tanıtmış olabilirler.İsimleride Melun kelimesinden sorular oluşturdu.
 
Top