Kaktüs ve frenkinciri gibi dikenli ve etli bitkiler kaktüsgiller familyasındandır. Kimi botanikçilere göre 20, kimilerine göre 100 kadar cinsi bulunmaktadır. Sıcak ve tropikal bölgelerde özellikle Amerika da yetişir. Kaktüslerin bir çok türü meraklı ve usta bahçıvanlarca yetiştirilir. Minyatür iç bahçelerde yada geniş alanlarda büyük bitki halinde kullanılır. Kaktüs bitkisinin bazı türlerinin geceleyin çiçek açması çok ilginçtir. Kaktüslerin çoğunluğu kuraklığa uyarlamış çöl bitkileridir.
Kaktüslerde fotosentez, gündüzleri suyun buharlaşmasını engelleyen özgül bir biçimde gerçekleşir. Yeşil, yalın yada dallı olan saplar özgün biçimler alır : silindirimsi, yumurtamsı, boylamasına az yada çok tümsek kaburgalı, yassı parçalar halinde eklemli, kurdelemsi olur. Çok kalın bir kütiküla ile kaplı olan kaktüsler helmece zengin parankima dokularında önemli ölçüde su biriktirir.
Çoğunlukla yaprak yoktur, ama bu türlerin çoğunda, bir yastık üzerinde topluca bir arada yada sapların açı yaptıkları yerlerde sıra halinde, yıldız biçiminde dizili çok sayıda diken vardır. Kaktüsün bazı cinsleri bolca uzun beyaz tüylerle kaplıdır; bu durum onlara kül rengi bir görünüm verir. Ormanlarda yetişen öteki kaktüs türleri epifit sarmaşık görünümünü alır. Pereskia gibi bazı kaktüsler ise düpedüz yassı yapraklı, normal görünüşlü ağaçlar halindedir.
Genellikle çok çabuk dökülen çiçekler sapsız, tek başına, büyük, erdişi ve düzenlidir. Bunların alt kısımları birbiriyle kaynaşarak boru biçimin almış taç yarağımsı bir çok parçadan oluşur. Yumurtalık alt durumludur ve en çok üç meyve yapraktan oluşur. Meyve üzümsüdür; içinde bir öze gömülü (frenkinciri) pek çok çekirdek bulunur. Frenkinciri yeni girdiği Akdeniz havzasında oldukça yaygındır.
Yetişkinleri genellikle 12 metre boya ulaşır, nadiren de 15 metreyı aşanları bulunur.
Kaktüsler çok yağış ve su istemeyen bitkilerdir. Genellikle çöllerde ve sıcak iklimlerde yetişirler. Kökleri çok uzun ve kalındır. Kaktüslerin eni ve boyu iyi beslendiği takdirde oldukça uzun ve kalındır. Bazı kaktüslerin dikenleri zehirli olabileceği gibi, her şekilde deriye battığında ince dikenleri yüzünden çok can acıtırlar ve çıkarılmaları zordur.