• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Karakoncolos

Bulgar Kukerileri bir karakoncolos varyantıdır

Karakoncolos (çoğul: karakoncilo) gündüzlerin en kısa olduğu, güneşin ekvatordan en uzak olduğu dönem olan 25 Aralık ile 6 Ocak tarihleri arasında yaşadığı yeraltı dünyasından çıkarak insanlara zarar vermeye çalışan iblislerin adıdır.


Terminoloji
Trabzon civarı ve Anadolu’nun bazı bölgelerinde karakoncolos [1] (çoğul: karakoncilo [2] ) adıyla bilinir. Terim Yunanca kalikantzarus (καλικαντζάρους ) kelimesinden kök almakta olup Karadeniz Rumları tarafından Karakoncoloz, koncoloz (κοντζολόζ) ve koncolozi (κοντζολόζοι) formları kullanılmaktadır [3] . İlginç olan bu yeraltı iblisinin Yunan denizcilik geleneği sayesinde çeşitli Akdeniz ülkelerine yayılıp onların folkloruna girmesi bir deniz cini olarak kabul edilmesidir. Arapça’ya “bir çeşit vampir” qârâqendlûz (Cezayir) formunda geçmiştir . Karadeniz’in bazı bölgelerinde Türkçe Yaban Adamı, Meşe Adamı (Orman Adamı) veya Lazca “Germakoçi “(Dağ adamı) isimler almasına ya da deforme edilerek koncala , koncoloz, karakancala, kancala (İkizdere), congalaz (Yozgat) formlarına dönüşmüştür.
 
Mitolojik kökler


Yunan mitolojisinde Kalikantzaroslar, Dünya ağacınının [4] yeraltındaki köklerini keserek ağacın dünyanın üzerine devrilmesi için çalışmaktadırlar. Türk Mitolojisi’nde Bay Terek, İskandinav Mitolojisi’nde Yggdrasil Hint Mitolojisinde Banyan ağacı gibi çeşitli adları olan Dünya veya Yaşam ağacı neredeyse tüm dünya halklarının temel mitolojik figürüdür. Köklerini aldığı yeraltı dünyasından gövdesini barındıran yeryüzüne oradan dal ve yapraklarının uzandığı gökyüzüne doğru uzanan dev bir ağaç olarak tasavvur edilir. İblislerin yaşadığı yer altı dünyası, insanların yaşadığı yeryüzü ve tanrıların yaşadığı gökyüzü dünyalarını [5] birleştirmektedir. Hristiyanlığın kabulünden sonra Ortodoksların yortu olarak kutlamaya başladığı 6 Ocak’ta günler tekrar uzamaya başladığından Kallikantzaroslar yeraltına dönerek tekrar Dünya Ağacını kesmeye devam ederlerse de ağacın kendini iyileştirme gücünden dolayı ağacı bir türlü yıkmayı başaramamışlardır.
 
Karakoncolosların görünümü


Eski Yunan’da kallikantzarosların görünümü farklı şekillerde anlatılmaktadır. Kallikantzaroslar diğer kültürlerdeki olduğu gibi yer altı dünyası yaratıklarının çirkin ve korkunç tüm özelliklerini taşımaktadırlar. Eski Yunan’da genellikle vücudu kıllarla kaplı, at bacaklı, yaban domuzu dişli, bazı hayvan uzuvlarına sahip bir yaratık olarak tasvir edilirlerdi. Zamanla ayı veya dev bir maymuna benzetilen kıllı, pis kokulu bir yaratığa hatta bir hilebaza ( tricktster) dönüştürülmüştür.
 
Benzer mitler

Arçuri , Çuvaş halkının inanışında orman ruhu olarak bilinen bir iblisin adıdır. Uzun saçlı, tüm vücudu tüylerle kaplı olan Arçuri’nin ikisi önde ikisi arkada dört gözü, üç eli ve üç ayağı vardır. Geceleri at sırtında dolaşan kırmızı gözlü bu yaratık, hayvan ya da yaşlı adam kılıklarına bürünür, kahkaha atarak insanları çağırır sesin geldiği yere bakanları yermiş.
Kapre, Filipin halkının inanışında büyük, kıllı siyah gövdeli bir yaratığın adı olup yoldan geçen insanları korkutur ve onlara büyülü sözler söyleyerek öldürmek için yanına çağırır.
Dağ Adamı Japon masallarında ormanda yaşayan bir cinin adı olup, çok güçlü ve kıllı vücutlu maymuna benzer bir yaratık olarak tasvir edilir. Onunla karşılaşan oduncular yaratığı sakinleştirmek için biraz pirinç verirler.
Dağ İyesi, Türk Mitolojisi’nde dağ ve ormanların koruyucu ruhları olan iri yapılı, kirpiksiz ve kaşsız bu varlıklar istediklerinde hayvan kılığına girebilir, avcılardan kendilerine hikaye anlatmasını ister, ormanda yüksek sesle gülünmesinden hoşlanmazlar.
Voşeska Manuş, Sırbistan Çingenelerinin dilinde “Orman Adamı” alamına gelip, dağlardaki mağaralarda yaşayan, saçı başı dağınık, konuşamamasına rağmen anlaşılmaz bir takım sesler çıkaran bir devin adıdır. Bir koyun postunun üzerinde uyumakta ve meraklı bir kişi olduğundan geceleri Çingene köylerini ziyaret etmektedir [6] .
 
Folklorik kökler


Roma dönemi
Yunan kültüründen Antik Roma’ya adapte edilen inanışa göre 17-23 Aralık tarihleri arasında tarım tanrısı Satürn adına düzenlenen festival olan Saturnalia zamanı doğan çocukların büyüyünce Kallikantzaros olabileceğine inanılmaktaydı. Bunu önlemek için çocuğun etrafı sarmısak veya samanla çevrilir ya da başparmak tırnağı hafifçe yakılırdı [7] .

Bulgar folkloru
Bulgaristan’da Mrasni dni (Kirli günler) veya Karakoncul günleri adı verilen 25 Aralık – 6 Ocak tarihleri arasında kötü ruhların evlere musallat olacağına inanıldığından nişan, düğün törenleri yapılmamakta, kapılara ve çocukların elbiselerine sarmısaklar takılarak kötü ruhlardan korunulmaya çalışılmaktadır.

Osmanlı dönemi Anadolu
Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde karakoncoloz formunda bahsi geçmektedir [8] :
“Rum kefereleri ekseriya Esvet Nikola ve Sarı Saltık ve Meryem Ana ve Kasım ve Ayanta ve Hızır İlyas ve Şemun ve Bertuk ve Kara Koncoloz nam bednamları günlerin-de perhiz üzere oldukları zaman bu balık pazarı aşbazları yağsız taamlardan bakla ve nohud ve mercimek ve galeta ve ipsemata ve ipsomisko yani ekmek tiridi ve alkuryasa yani hıyar boranisi ve kormidiya yani soğan dolması bir güne yağsız üzüm taamlaru pişirüb...”
 
Karakoncolos Varyantlar
a. Deniz cini
Sürmene’nin nesillerdir denizcilik ile uğraşan Mahno bölgesinden derlediğim karakoncolos varyantı şöyledir:
“Karakoncola şiddetli kuzey rüzgarları estiği zaman büyük kayığında kürek çekerek dere boylarından yukarı çıkar önüne çıkanı yakar yıkar veya yer; bu yarı insani yarı hayvani azman yaratık kimseyi yemesin ya da zarar vermesin diye halk yörenin yemekleri olan kuymak, huliya, lahana döşemesi gibi yiyecekleri bir tepside kapı dışına bırakır, yaradığın yemesini beklerdi; yaratığa şöyle bağırılırdı: karakoncola ne istersin? Kuymak mi yoksa buzakmi? eğer yiyecek bir şey bulamazsa evin küçük erkek çocuğunu yermiş…” [9]
Hemşin varyantında olduğu karakoncolozun insanlarla uğraşmadığı zaman deniz kenarında kum tanelerini saydığına inanılması bu varyantın tamamlayıcı olarak eklenebilir.



Özellikler

1. Yeraltından değil denizden gelmektedir
2. İnsanlarla diyaloğa gişrmemektedir
3. İnsan eti (evin en değerli avrlığı olan erkek çocuğunu) yemektedir
4. Kapı önüne konulan yiyecek ile yaratığın karnı doyurularak evden uzaklaşması sağlanmaktadır.
5. Tüm varyantlarda tek bir karakoncolozdan bahsedilmektedir. Bir halkın parçası olduğuna dair bir ima bulunmamaktadır.



b.Trickster
Trabzon’un halen Rumca konuşulan Şur köyünden derlenmiş aşağıdaki varyant Trabzon, Rize ve civarında en yaygın karşılaşılan varyanttır.
“Sultan Murat dağlarının karşısındaki Matur dağinda bir çoban varidi. Bi gün dağda koyinlarini kayaluklarun içine yaturduktan sonra ateş yakti. İsinmeğe başladi. Geç vakit yari insan yari heyvan tüyli vahşi bir mehluk geldi. Ne yabayisun dedi ona. Oda isiniyurum dedi. O vehşi mehluk dedi benda isineyim nasi isineyusun. O da aldi eline çirayi yakti kendi üzerine yaklaştırdı. Ha boyle isiniyrum dedi Karakoncilo olan bu mahluk oda aldi cirayi yaktu ustina tuttuğu gibi çatur çatur yanmaya başladı. Oy oy deyup bağırmaya başladı. Uzaklardan bi ses ona bağirdi ola ne oldi sana karakoncilo dedi ki yanayirum yanayirum odeki ses cevap verdi ola kim yakti seni. O da cevap verdi kendi kendume kendi kendume yanayrum” [10] .
Karakoncoloz açıkta bulunan yiyecek kaplarına tükürüp hastalıklara sebep olmakta, evin dışından insanlara seslenerek dışarı çağırıp, uykusunda dışarı çıkan insanları alıp götürmektedir. Kişi yolda uyanmazasa donup ölürmüş.
Yozgat’ta pancar pişirilen evlere uğramadağı sanıldığından congolos günlerinde özellikle pancar pişirilmekteymiş [11] .



Özellikler

1. Karada (ormanlık alan veya dağ) muhtemelen yeraltında yaşamaktadır
2. İnsanlarla konuşabilmektedir. Rumca bilen köylülerle de Rumca konuşmaktadır. “E kalo beykana! komoda pola kociiy apola” sözleriyle yaşlı kadınalrdan yiyecek istemekte ateşle kandırılıp yakıldığında “eğo men eBika-Do “ (kendi kendime ettim onu) sözlerini söylemektedir [12] .
3. Kolayca kandırılacak derecede aptaldır
4. Maymun benzeri taklitçidir
5. Dokunduğu (tükürdüğü, idrarını bulaştırdığı) yeri kirletmesi, hastalık getirmesi insanları kendine çekip ölümlerine sebep olması bir yer altı iblisi olduğu tezini güçlendirmektedir.
6. Karakoncolos’u evlerden uzak tutmak için ilk varyanttaki karnı doyurulmamakta sarımsak gibi kötü kokulu bazı yiyeceklerin çocukların yatağına konulması ya da ev etrafına saçılması ile, kötü kokulu yemeklerin pişirilmesi ile yaratığı evden uzak tutma amacı güdülmektedir.
7. Tüm varyantlarda tek bir karakoncolozdan bahsedilmektedir. Bir halkın parçası olduğuna dair bir ima bulunmamaktaysa da bir Laz varyantında Germakoçi bir cadı karısı ile evli gösterilmiştir [13] .
 
Semboller ve etkileşimlerKarakoncolos ayı postu giymiş insanlar tarafından canlandırılan elinde bir değnek belinde çıngıraklar taşıyan yüzü isle siyaha boyanmış bir erkek tarafından canlandırılmaktadır. Antik Dionizos törenlerinin kalıntısı olarak, ellerinde baharın gelişiyle tabiattaki yenilenmeyi tasvir eden (erkek cinsel organını temsil eden) sopalar taşımaktadırlar. Tarım tanrısı Satürn adına düzenlenen festival olan Saturnalia ayinlerinin devamı olduğu sandığım karakoncoloz karakteri Anadolu’da İran Saya gezmesi ve Türkmen kültürü ile etkileşime girerek bölgeler arasında çeşitli uygulama farklılıklarının oluşmasına yol açmıştır.
 
Momoyeri


Trabzon’da karakoncoloz oyunlarına verilen isimlerden birisidir. Hesiod’a göre Nyx’in oğlu ve eleştiri, alay, taklit, hakaret tanrısının adı Momos ‘tur. Yazar ve şairlerin koruyucusu Momos başta Hephaesus’un işleriyle, Afrodit’in gıcırdayan sandaletleri olmak üzere tanrılarla dalga geçtiği için Olimpus dağından kovulmuştur. Karakoncolos oyununlarına bu adın verilmesi oyunların eğlendirici içeriğinden dolayı olmalıdır yoksa Momos’un yer altı iblisleriyle ilgisi olmadığı ortadadır.
 
Bulgar Kukerileri

Bulgaristan’da özellikle Pazarcık bölgesinde üstlerine hayvan postları giymiş, yüzlerine hayvan maskesi takmış, ellerinde sopalar, elleri ve boyunlarına çok büyük sığır çanları asmış erkek dansçılara Kukeri adı verilmektedir. Kukeriler, köydeki tüm evleri tek tek dolaşır ve her evde bir şeyler yer içer gibi yapar, dolaşırken bellerindeki çıngıraklardan mümkün olduğunca ses çıkarmaya çalışırak geldiklerinin duyulmasını istemektedirler.
 
Albastı varyasyonu Karakura

Karakoncolosun zemheri ayında yolda karşılaştığı insanlara “nerden geliyosun, adın ne" gibi sorular sorması , sorularına “kara” işle başlayan (Karaköy, kara Ali gibi) cevaplar alamaması durumunda karşısındakini öldürmesi anlatısı yaygın olmakla birlikte orijinal olmayıp sonradan yakıştırılmış özelliklerdir. Karakoncolos’un ilk hecesi olan “kara” kelimesinin Yunanca orijinli olduğu halde Türkçe “kara” anlamına gelmesi bu yakıştırmanın sebebi olmalıdır. Bir ihtimal karabasana Konya ve Bafra’da karakada Batı Trabzon, İçel, Erzurum, Çorum, Kars ’da karakura adı verilmesinin hatta Gümüşhane’de karakuradan kurtulmak için yaratığı deniz kıyısına kum tanelerini saymaya göndermenin sebebi de Türkmen albastı karakteri ile ve Yunan karakoncolosunun harmanlandığı Anadolu’da yaratılan kültürel sentez yüzündendir.
 
Top