Ne yol biter ve nedense
hal ruhun ekseninden esin bekler
Vicdan sessizliğinde seyreder,
kalbin dirliğinden aşkı diler
Hissiyat bin bir rengin
ihtişamıyla resimler çizer hazzı ister
Arz insan için tanzim edilen
en kutsi değer, aşksız nefesler
Ne ağlamak çare oluyor
ve nede serzenişler hali solduruyor
Umut inancın şavkıyla her yanımı
kuşatıyor gönül yanıyor
Sazlar ne çalıyor,
meramı kim hakkıyla anlıyor, aşk sızlatıyor
Her nedense hasretin çilesi
elem veriyor, mısraları yazdırıyor
Günler sarkıyor, ömür
vaktin oluyor, akıl hale bakıyor acıtıyor
Kalbim nefsimle bedelleşiyor,
irade sancılar için hüzünleniyor
Ne yunusu ve ne de
okyanusu hakkıyla biliyor, neleri bekliyor
Hayat bazen anlamını kaybediyor
ve ıssız sokaklar ne söylüyor
Ah gönlüm ne kadar
feryat etsen ne çıkar, şuur olmazsa akar
Nitelik insana bakar,
keyfiyet örfü anar ve mazi hicranla efkâr
Atimden zanlarım korkar
her bir yanım tuğyan içinde kim anlar
Parçalanmış cesetler
vefayı anar, ağlamak kalbime kanla akar
Şairler İstanbul için
şiirler yazar Üsküdar melalli halimde nazar
Hasretim ne denizde var
ve ne de istikbalimde mezarlar bir kar
Merkez efendi bir başka
nazar, dede efendiyi hakkıyla kim anar
Tamburi Cemil nidasıyla
sessizliğini tamburla bozar, bir aşk var
İşte adımladığım
kaldırımlarda bir çilekeş necip fazıl hazzı sunar
Cemil Meriç içtenliğin ritimlerinde
ve tahkik şevkinde neleri yazar
Ah gönlüm ne sancılı
dalgalar var, martıların çırpınışları aşkı anar
Artık halimden geriye ne kalmışsa
evet takatsizliğim hicran yaşar
Sanki saklambaç oynuyorum,
körebe oyununu yazıya boyuyorum
Sinemin tellerinde güfteleşen
besteyi okuyorum ve aşk buluyorum
Göçmelerin ikliminde
manzaraları temaşa ediyor umudu anıyorum
Kime sığınıyorum, evet gülü kokluyorum,
özlemle mavera diyorum
İşte böyle çıktığım bakir
tepelerde nefes müddetiyle sırra yönelince
Ne keşkeler benimle ve nede
tesadüfler inancı halimde gönül senle
Mağfirete muhtaçlığım
katreler halinde naz gözlerimde sicimleşince
Niyazım tüm iklimlerin filizlerinde
tohum bereketin kadrinde rabbiyle
Mustafa CİLASUN
hal ruhun ekseninden esin bekler
Vicdan sessizliğinde seyreder,
kalbin dirliğinden aşkı diler
Hissiyat bin bir rengin
ihtişamıyla resimler çizer hazzı ister
Arz insan için tanzim edilen
en kutsi değer, aşksız nefesler
Ne ağlamak çare oluyor
ve nede serzenişler hali solduruyor
Umut inancın şavkıyla her yanımı
kuşatıyor gönül yanıyor
Sazlar ne çalıyor,
meramı kim hakkıyla anlıyor, aşk sızlatıyor
Her nedense hasretin çilesi
elem veriyor, mısraları yazdırıyor
Günler sarkıyor, ömür
vaktin oluyor, akıl hale bakıyor acıtıyor
Kalbim nefsimle bedelleşiyor,
irade sancılar için hüzünleniyor
Ne yunusu ve ne de
okyanusu hakkıyla biliyor, neleri bekliyor
Hayat bazen anlamını kaybediyor
ve ıssız sokaklar ne söylüyor
Ah gönlüm ne kadar
feryat etsen ne çıkar, şuur olmazsa akar
Nitelik insana bakar,
keyfiyet örfü anar ve mazi hicranla efkâr
Atimden zanlarım korkar
her bir yanım tuğyan içinde kim anlar
Parçalanmış cesetler
vefayı anar, ağlamak kalbime kanla akar
Şairler İstanbul için
şiirler yazar Üsküdar melalli halimde nazar
Hasretim ne denizde var
ve ne de istikbalimde mezarlar bir kar
Merkez efendi bir başka
nazar, dede efendiyi hakkıyla kim anar
Tamburi Cemil nidasıyla
sessizliğini tamburla bozar, bir aşk var
İşte adımladığım
kaldırımlarda bir çilekeş necip fazıl hazzı sunar
Cemil Meriç içtenliğin ritimlerinde
ve tahkik şevkinde neleri yazar
Ah gönlüm ne sancılı
dalgalar var, martıların çırpınışları aşkı anar
Artık halimden geriye ne kalmışsa
evet takatsizliğim hicran yaşar
Sanki saklambaç oynuyorum,
körebe oyununu yazıya boyuyorum
Sinemin tellerinde güfteleşen
besteyi okuyorum ve aşk buluyorum
Göçmelerin ikliminde
manzaraları temaşa ediyor umudu anıyorum
Kime sığınıyorum, evet gülü kokluyorum,
özlemle mavera diyorum
İşte böyle çıktığım bakir
tepelerde nefes müddetiyle sırra yönelince
Ne keşkeler benimle ve nede
tesadüfler inancı halimde gönül senle
Mağfirete muhtaçlığım
katreler halinde naz gözlerimde sicimleşince
Niyazım tüm iklimlerin filizlerinde
tohum bereketin kadrinde rabbiyle
Mustafa CİLASUN