~meLek~
GalataSaray'ım
Kimyasal silahlar 1. Dünya Savaşı’nda kimyasal maddelerin toksik özelliklerini kullanarak düşman üzerinde fiziki ve fizyolojik etkiler oluşturmak amacıyla gaz (aerosol ya da buhar) halinde etkin bir biçimde kullanılmış ve kayda değer kayıplar verilmesine neden olmuştur. Savaş sırasında Almanlar klorin dolu kutuları esen rüzgara doğru atmak suretiyle yayılmasını sağlayarak basit bir yol uygulamıştır. Bundan kısa bir süre sonra Fransızlar fosgeni top mermileri içerisinde kullanılmışlardır. 1917 Temmuz’da Almanlar ilk kez hardal mühimmatı ile birlikte koruyucu maskeleri de etkisiz hale getirerek kusmaya neden olan katı partiküllü difenil klorasil kullanmaya çalışmıştır. Sinir gazları ise 1930’larda Almanlar tarafından bulunup 2.Dünya Savaşı geliştirilmiştir. 1936’da Alman kimyacı Gerhard Scrader var olan haşere öldürücüleri inceleyerek tabunu iki yıl sonra da daha toksik olan sarini bulmuştur. 2. Dünya Savaşı boyunca İtalyanlar, Macarlar, Japonlar, Fransızlar, İngilizler, Ruslar, Amerikalılar, Almanlar hardal, fosgen ve benzer ajanları geliştirmeyi sürdürmüşler ancak kullanmamışlardır.
Sarin buharlaşabilme ve genleşme özelliği nedeniyle kolay solunabilen ajan olarak dikkati çekmiştir. ABD, sarin’in özelliklerinden yararlanmak için özel bombalar, roketler, sprey tankları ve füzeler dizayn etmişlerdir. Bu silahların tasarımında yüksek patlayıcı silahlar tekniği kullanılmasına karşın, bu teknik sarin’in yüklenmesine olanak verecekı biçimde modifiye edilmiştir. Fransızlar, İngilizler, Kanadalılar GB sarin testleri için üretim küçük çaplı tesisler kurmuşlardır. ABD ve Sovyetler tam kapasiteli somanı (GD) da üretmişlerdir.
1950’lerin sonlarına doğru İngiliz bilim adamları farklı bir katagoride değerlendirilen V ajanlarını keşfetmişlerdir. Bu ajana karşı gaz maskerlerinin yeterli koruma sağlayamaması dikkat çekicidir. İngiliz ve ABD farklı üretim yöntemleri ile VX ajanlarını üretmişlerdir.
1960’lar, öldürücü olmayan toplumsal olay ajanlarının gelişmesine sahne olmuştur. Bu maddelerden özellikle CS ölümü neden olmadan mukus membranlarında yüksek tahriş yaratan bi ajandır. CS ve benzeri maddelerin kullanımında amaç, kalıcı bir zarar vermeden geçici olarak insanların yaşam standartlarını düşürmektir. CS ilk olarak İngiltere’de geliştirilmiş ve kullanılmış daha sonra kısa zamanda ABD’de ve birçok ülkede benimsenmiş, üretilmiş ve kullanılmıştır. 1. ve 2. Dünya Savaşları arasında ise; İtalya tarafından Etiopya’da, Japonya tarafınfan Mançuya ve Çin’de kullanılmıştır. Japon Aum Shinrikyo tarafından yapılan terörist eyleme kadar bütün kimyasal silahlar esas olarak kullanılmıştır. Bu konu 1. Dünya Savaşı’ndaki kilitlenmeyi çözmek için olduğu kadar, 1979 – 1988 arasındaki İran – Irak Savaşı’ında Irak’ın İran’ın insan dalgalarından oluşan taarruzlarını durdurmak için kullanımında da açıkça görülmektedir. Tipik olarak, ülkeler kimyasal silahlarını korumasız, güçsüz hedeflere yönlendirmişler, kendileriyle eşit biçimde silahlanmış güçlere karşın kullanmamışlardır. Bu nedenle misilleme korkusundan dolayı kimyasal silahların karşılıklı caydırıcı etkisi olduğu konusunda bir görüş birliği vardır. Buna karşın, geçen yıllarda, hemen hemen her çatışmada kimyasal silahların kullanılmadığına ve bunların çoğunun klinik olarak ya da fiziki kanıtlarla somut olarak belirlenmediğine ilişkin savlar vardır.
Sarin buharlaşabilme ve genleşme özelliği nedeniyle kolay solunabilen ajan olarak dikkati çekmiştir. ABD, sarin’in özelliklerinden yararlanmak için özel bombalar, roketler, sprey tankları ve füzeler dizayn etmişlerdir. Bu silahların tasarımında yüksek patlayıcı silahlar tekniği kullanılmasına karşın, bu teknik sarin’in yüklenmesine olanak verecekı biçimde modifiye edilmiştir. Fransızlar, İngilizler, Kanadalılar GB sarin testleri için üretim küçük çaplı tesisler kurmuşlardır. ABD ve Sovyetler tam kapasiteli somanı (GD) da üretmişlerdir.
1950’lerin sonlarına doğru İngiliz bilim adamları farklı bir katagoride değerlendirilen V ajanlarını keşfetmişlerdir. Bu ajana karşı gaz maskerlerinin yeterli koruma sağlayamaması dikkat çekicidir. İngiliz ve ABD farklı üretim yöntemleri ile VX ajanlarını üretmişlerdir.
1960’lar, öldürücü olmayan toplumsal olay ajanlarının gelişmesine sahne olmuştur. Bu maddelerden özellikle CS ölümü neden olmadan mukus membranlarında yüksek tahriş yaratan bi ajandır. CS ve benzeri maddelerin kullanımında amaç, kalıcı bir zarar vermeden geçici olarak insanların yaşam standartlarını düşürmektir. CS ilk olarak İngiltere’de geliştirilmiş ve kullanılmış daha sonra kısa zamanda ABD’de ve birçok ülkede benimsenmiş, üretilmiş ve kullanılmıştır. 1. ve 2. Dünya Savaşları arasında ise; İtalya tarafından Etiopya’da, Japonya tarafınfan Mançuya ve Çin’de kullanılmıştır. Japon Aum Shinrikyo tarafından yapılan terörist eyleme kadar bütün kimyasal silahlar esas olarak kullanılmıştır. Bu konu 1. Dünya Savaşı’ndaki kilitlenmeyi çözmek için olduğu kadar, 1979 – 1988 arasındaki İran – Irak Savaşı’ında Irak’ın İran’ın insan dalgalarından oluşan taarruzlarını durdurmak için kullanımında da açıkça görülmektedir. Tipik olarak, ülkeler kimyasal silahlarını korumasız, güçsüz hedeflere yönlendirmişler, kendileriyle eşit biçimde silahlanmış güçlere karşın kullanmamışlardır. Bu nedenle misilleme korkusundan dolayı kimyasal silahların karşılıklı caydırıcı etkisi olduğu konusunda bir görüş birliği vardır. Buna karşın, geçen yıllarda, hemen hemen her çatışmada kimyasal silahların kullanılmadığına ve bunların çoğunun klinik olarak ya da fiziki kanıtlarla somut olarak belirlenmediğine ilişkin savlar vardır.