• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Kitap Serüvenim...

"Kahraman Tazeoğlu - Aşkla Kal" Kitap Özeti

Kitabın Karakterleri;
  • Derya
  • Ömer
  • Mehmet Hoca
  • Aldora
  • Özgür
  • Burak
Öncelikle karakterleri Kısaca Tanıyalım:

Derya:
Okyanuslarda araştırmacı olan bir babanın ve yüzme öğretmeni olan bir annenin tek çocuğu. Sarışın ve mavi gözlü olan Derya çok güzel bir kız olmakla beraber, aynı zamanda rekor kırmak için Şampiyonaya hazırlanan iyi bir dalgıç. Ve Kitabın baş karakteri

Ömer: Derya'nın Sevgilisi. Kitabın ilk bölümlerinde baş karakterin sevgilisi olsada, sonradan baş karakterden, karaktersizliğe adım atmıştır kendisi..

Mehmet Hoca: Derya'ya Dalış dersleri vermektedir. Aynı zaman Derya'nın anne ve babasının da en iyi arkadaşıdır. Çocuğu olmadığı için, Derya'yı öz kızı gibi sevmektedir.

Aldora: Derya'nın yüzme hocası olan Annesidir.

Özgür: Derya'nın Okyanusta araştırma gemisinde görevli babasıdır.

Burak: İntihar etmek üzereyken Derya'nın kurtardığı kişidir. Aynı zamanda Deryanın iyi bir dostu ve daha sonra eşi olmuştur.

Kitabın Özeti:
Soyunma odasında saklanan Derya, herkesin dağılmasını bekledi. Herkes gittikten sonra, kapalı yüzme havuzunda derinlere dalmayı planlıyordu.
Sesler kesildiğinde, havuza doğru yönelmiş, hocasının sesini duyunca saklanmıştı. Hocası kimsenin kalmadığından emin olunca kapıları kilitleyip gitti.
Kalp atışları hızlı olduğundan, kendini sakinleştirmeye çalıştı. Konsantrasyonunu sağladığında, derin bir nefes alıp, suya bıraktı kendini. Dalalı 4-5 dk olmuştu ki, zorlandığını hissetti.
Nefes alışverişini kontrol edemediğinden ve panik yaptığından, havuzda bayılmıştı. Mehmet Hoca yokluğunu farketmeseydi belki de havuz sonu olacaktı..
Ta ki gözlerini hastane odasında açana kadar.. Hocası bir an olsun yalnız bırakmamıştı Derya'yı.
Ah benim Denizkızım neden yaptın bunu dedi. Hocası hep Derya'ya Denizkızım derdi.
Sevgilisi Ömer de, telefonlarına ulaşamayınca kurs sekreterinden haberi almış doğru hastaneye koşmuştu.
Ama Mehmet Hoca nedense yılların tecrübesi mi yoksa yanılmamıdır bilinmez, Ömeri hiç sevmemektedir, Derya'yı birgün üzecek endişesi taşır hep.

Derya hastaneden çıktıktan sonraki gün sabah kahvaltıya gelir Ömer. Elinde bir demet çiçek ve film ile.
Bu film Derya'nın çok sevdiği Orjinal ismi "Le Grand Bleu" olan Türkçe ismiyle, "Derinlik Sarhoşlu"ydu. Film iki rekortmen dalgıç olan Enzo ve Jacques Mayol'u anlatıyordu.
Derya bu filme ve Jacques Mayol'e hayrandı. Çünkü annesi Aldora ve babası Özgür bu film sayesinde tanışmış ve evlenmiştir. Deryanın hayalinde Jacques Mayol gibi dalgıç olmak vardır hep. Her dalışında onu düşünürek ve onun gibi konsantre olarak dalardı.

Derya Şahika Ercümen'in 91 metrelik dalış rekorunu kırmak için yaz henüz gelmediğinden, dalış derslerine kapalı yüzme havuzunda devam etmektedir.
Fakat zaman yaklaştıkça telaşa kapılmakta ve yüzme havuzundaki derslerin yeterli gelmediğini düşünmektedir. Çünkü Sicilyadaki yarışma onun için çok önemlidir.
Babasının kiraladığı tekneyle büyükada açıklarında dalmaya başlayan Derya, dalış mesafesini 89 metreye kadar çıkarmıştı. Fakat üzüldüğü şey, teknenin dönecek olması ve dalış derslerine havuzda devam etmek zorunda olacağıydı.
Bu esnada imdadına, Sevgilisi Ömer yetişir ve biri kendisine ait olan, 2 uçak bileti hediye eder Derya'ya. "Flying Fish"e gitmeleri için alınmış 2 uçak bileti. Kaş'ın en iyi otellerinden birinde 1 aylığına yer ayırtmış, hem tatil yapacaklar hemde Derya Flying Fish'de dalış alıştırmalarına devam edecekti..

Derya bu süre içinde, bir ay boyunca dalmış ve 91 metre sınırına yaklaşmıştı. Hatta zorlansada birazcık geçmişti bu mesafeyi.
Deryanın 1 aylık denizdeki çalışmalarından sonra havuzda çalışıyor olması onu strese sokmuştu. Ve bu durumu farkeden Ömer tekrar onu kendi gidemese de Hocasıyla Kaş'a göndermişti.
Bu Derya için iyi bir fırsat olmuş, 94 metreye kadar sınırını genişletmişti.

Kaştan döndüklerinde havaalanında Ömer'in onu karşılayacağını düşünmüştü. Ömer'i göremeyince ramış ama telefonları cevap vermeyince, eve gidip duş alıp yatmıştı. Saatler sonra telefonu çalmış ve telefonun sesiyle uyanmıştı. Arayan Ömerdi. İş için İtalya'ya gittiğini söyleyen Ömer, böyle durumlarda haber verdiği için bu sefer haberdar etmeyişinden dolayı, Derya'yı tedirgin etmiştir. Dha sonra Derya yine bir süprizi vardır diye önemsememiş Dalış şampiyonası için çalışmalarına devam etmiştir.
Ta ki havalanında, babasının bir arkadaşını karşılamaya gidene kadar.
Orada Ömer'i rus bir kadınla sarmaş dolaş görmüş ve hayal kırıklığına uğramıştır.
Yanına gitmek istemiş fakat o anki ruh hali izin vermemiş ve bayılacak bir halde eve zor ulaşmıştır.
Daha sonra Ömerin bulunduğu otele giderek ona tokat atarak terketmiştir.
Ömerin ihanetine alışmaya çalışırken, babasına verdiği sözü tutmak için var gücüyle dalış çalışmalarına devam etmiştir.

Özgür'ün (babasının) içinde bulunduğu araştırma gemisi Malta açıklarında batmış ve sağ çıkan olmamıştır. Ve cesetleri de henüz bulunamamıştır.
Derya bu haberi duyunca, perişan olmuş fenalık geçirmiş hastaneye kaldırılmıştır. Dalış yapmayı bırakmış hayata küsmüştür.
Annesi kızını yalnız bırakmamak için Amerika'dan İstanbul'a gelmiş kızı iyileşene kadar yanına yerleşmiştir.

Derya annesi uyurken, deniz kenarına gitmiş ve intihar edecekken, kendinden önce intihar etmek üzere olan birini farketmiştir. Taşların üstünde bulduğu mektubu okuyup, intihar etmekte olan gence acele et sırada bekleyen var diyerek konuşmaya çalışır. Tam o sırada genç kendini suların derinliklerine bırakır.
Derya tereddüt etmeden gencin peşinden atlayarak onu kurtarır dalgıç olması karanlıkta onu daha kolay bulmasını sağlar ve etraftakilerin yardımıyla yukarı çıkarırlar. Derya Burak' suni tenefüs yapar.
Ve hemen hastaneye kaldırırlar. Burak hayata döner ve teşekkür eder Derya'ya.
Mehmet Hoca ve Derya, Burağı evine bırakırlar.

Daha sonra Derya, kendisininde Burağa borcu olduğunu düşünür. Çünkü Burak orada olmasa kendiside intihar edecekti ve Burağın sayesinde kendi hayatı kurtulmuş olur.
Mehmet hoca ile Burağın evine giderler ve Burak ile tanışırlar. Burağın evi eski ve kırık dökük eşyalarla döşelidir. Burak kazandığını eşyaya değil, Kitaplara yatırmayı tercih etmektedir. Burağın telefonu dahi yoktur.

Derya haberleşmeleri için yılbaşı hediyesi olarak telefon alır Burağa.
İyi bir dost olurlar.
Burak bir sonraki sene Dalış Şampiyonasına katılması için Derya'yı ikna eder ve Derya'nın eğitimlerinde hep yanında olur. Gizliden gizliye birbirlerini sevmeye başlarlar.
Ama Burağın aklında, hala onu terkedip giden sevgilisi Burcu vardır. Ve onun birgün dönebileceği ihtimalini düşünür durur.
Sonra farkeder ki Derya onun için herşey olmuştur. Aşkını ona anlatmak ister fakat dostluklarını kaybetmekten korkar.

Yarışma günü gelmiş çatmıştır. Yarışma babasının gemisinin battığı denizlerde; Malta açıklarında yapılacaktır.
Derya babasının kaybolduğu denizlerde yüzecek olmaktan mutludur. Belkide son kez babasıyla denizde buluşacaktır.

Yarışma günü gelir ve herkes teknedeki yerini almıştır. Geri sayım başlayıp yarışmacılar kendini sulara bırakır.
Derya suya daldığında; aklından ilk dalışı, Jacques Mayol'un filmdeki sahnesi, babasıyla ilk dalışları geçmektedir. Aklından farklı sahneler geçerken, 90 metreye yaklaştığını farkeder. Fakat kalp atışları hızlanmış, ciğerleri sızlamaya başlamıştır. Eğer devam ederse geri dönemeyeceği telaşına kapılır.

Tam o sırada babasının hayali karşısına çıkar. Burağın sözleri aklına gelir; "Belki de babanın ruhu rekor kıracağın derinlikte seni bekliyordur kimbilir" demişti.
Ve daha sonra babasının sesini duyar gibi oldu, "Vazgeçme Yavru Vatanım Başarabilirsin"
O an denizde olduğunu unutur. Babası gülümsedikçe Deryada ona gülümsüyor ve denizin derinliklerine inmeye devam ediyordu. Babası gel dedikçe Dery peşinden gidiyordu.
Babasına tam dokunmak isterken, babası artık geri dönmelisin işareti yaptı. Derya kafasını kaldırdığında, 100 metrede bekleyen ekibin bile yukarıda kaldığını farketti. 100 metreyi aşmış varması gereken mesafeyi çoktan geçmişti. Babasına döndüğünde ise babası yoktu.
Babasının gidişiyle, kalbindeki ağrıların yok olduğunu ama yerine kulaklarındaki ve ciğerlerindeki ağrıların aldığını farketti. Artık yukarı çıkması gerekiyordu.
10 metre yazan etiketi alarak yukarı çıkmaya başladı, başardıda. Yalnız denizin yüzeyine çıkması yetmiyordu. Rekorun tescillenmesi için su yüzüne çıktıktan 20 saniye boyunca bayılmaması gerekiyordu.
Derya denizin yüzüne çıkmak üzereyken, Aldora'nın (annesi) telefonu çaldı. Babasının cansız bedenine ulaşılmıştı.
Derya su yüzüne çıkmış ve 20 saniye geçtikten sonra rekoru tescillenmişti.
Derya Babam içindi diyerek haykırdı sevincini. Aldora babasının cesedinin bulunduğu haberini verdi Derya'ya.
Malta'dan babasının cesedi ile döndüler Türkiye'ye.

Cenazeye Ömer'de gelmiş, fakat Mehmet Hoca Derya ve annesi farketmeden, ordan uzaklaştırmıştır genci.
Amerikalı yetkililer Özgür'ün vefatı için yüklü bir tazminat ödemiş.
Aldora'da eşinin hayalini kurduğu yüzme okulunu Türkiye'de Özgür Öztürk Yüzme Okulu olarak açmaya karar vermiştir.

Yüzme okulunun açılış hazırlıkları sürerken, Mehmet Hoca Burağa, Derya ile birbirlerine çok yakıştıklarını söyler. Burak umutsuzdur ve karamsar konuşur. Deryanın kendisini dostu olarak gördüğünü söyler.
Mehmet Hoca Derya'yı biraz tanıyorsa, onunda kendisinden hoşlandığını söyler Burağa.
Ve Mehmet hoca bir plan yapar. Bu plandan Derya'nın annesi Aldora'ya da bahseder ve Aldora'dan Burak ile Deryanın evlenmesi için onay alır.

Yüzme Okulunun açılışının yapıldığı gün, Burak havuz başında Derya'ya duygularından bahseder ve aynı karşılığı alır Derya'dan. Tam o sırada Derya'yı kucakladığı gibi havuza atar.
Derya çok şaşırır ve delirdin mi der. Burak hdi dalıyoruz diyerek onu aşağı doğru çeker. Ve sonra havuzun derinliklerinde, BENİMLE EVLENİR MİSİN yazısı ile karşılaşır Derya.
Burak nefessiz Havuzda fazla kalamayacağını işaret ederek Derya'nın cevabını bekler. Derya evet anlamında kafasını salladığında, el elle suyun üstüne çıkarlar. Ve herkese Evet dedi diye bağırır Burak.

Derya'ya dönerek tekrar dalacaklarını söyler. Ve tekrar daldıklarında, Havuzun derinliklerinde, onları şahitler, nikah memuru ve sevdikleri insanlar beklemektedir.
Nikahları havuzun dibinde kıyılır ve suyun altın bekar inip su üstüne evli olarak çıkarlar.

--
Ve şunu unutmayın (Ana Fikir) :
Her yeni gün, bitmiş bir gecenin ardından başlar ve şahitlik ettiğimiz bitişler, göremediğimiz nelerin başlangıcıdır kim bilir..

Aşkla Kalın :uyz:
 
Serdar Özkan - Sen Ancak Sevdiğinsin Kitap Özeti

Tren Garında başlayan bir arayışın hikayesi..
Kitapta isimleri olmayan; Genç bir yazar ve eline kitap tutuşturulan genç bir kadının tekrardan yollarının nasıl kesiştiğine tanık olacağınız bir hikaye.

Genç kadın, Nice tren garında arkadaşını beklemekte ve bu yüzden kalkacak olan trene binmemektedir. Boşalan banklardan birine oturur. Kalkmak üzere olan trenden aniden inen ve kendisine hızla yaklaşan 30 lu yaşlarında bir adam ona kitap uzatır. Kendisinin yazdığı kitabı genç kadına hediye etti. Genç kadın birşeyler söylemek istedi ama söyleyecek birşey bulamadığında gülümsedi adama.

Ve adam tekrar kalkmakta olan trene bindi ve gitti.
Genç kadın arkadaşını beklerken, kitabı okumaya başladı. Biraz okuduktan sonra arkadaşı gelince, kitabı hızla çantasına kaldırdı.


sen-ancak-sevdiginsin.webp

Adam katılacağı Cannes Film Festivalinden çok, genç kadının kitabı alırken ki gülümsemesini düşünüyordu. Kalbinde yer etmişti o gülümseme.

Genç adam kitabın biten taslağı üzerinde notlar almış ve kitabı içindeki notlarla beraber genç kadına hediye etmişti. Haliyle kitap taslağı içindeki notlrla beraber artık genç kadındaydı.
Kitabın kendinden çok on ait olduğunu düşünmeye başlamıştı.

Genç kadının, geçen yıl tam bu tarihlerde 6 yıllık ilişkisi son bulmuştu. Evliliğe giden ilişkisi sevdiği adam tarafından sonlandırılmıştı. Genç kadın depresyona girmiş durumu iyi olmadığı için, annesinden ayrı olan babası daha sık arar olmuştu.
Babası otoriter yapısını bir kenara bırakıp, kızına dönüş bileti belirsiz, yolculuk teklifi yapmıştı.
Kızını değer yargılarından daha çok düşündüğünü göstermişti ona.

Genç kadın yolculuk yapacağı yerin kalabalıktan uzak bir yer olmasını gerektiğini düşünürken, aynı zamanda denize de yakın olması gerektiğini düşünüyordu. Bir türlü karar veremiyordu.
Adaları düşünürken, aynı zamanda kahvesini de yudumluyordu. Tam o sırada karar verdi yolculuğu nereye yapacağına. Santorini ye gidecekti.
Babasına hemen kararını bildirdi.

Genç adam ayrılık olmadan kavuşmanın olmayacağına inanmakta ve elbet genç kadın onun kaderi ise yollarının kesişeceğini inanmaktaydı.

Genç kadın Santorini de tatilin tadını çıkarırken, Genç adam Cannes sokaklarına onunla karşılaşırım umuduyla dolaşıyordu. Onunda Nice tren garından aynı yöne gidebileceğini düşünmüştü. Ama tren garında bir çok durak vardı ve bu bir ihtimaldi.
Genç adam onu Cannes de bulamayacığını anlayınca, tren ile tüm duraklara giderek kasabaları dolaşmayı düşündü.

Genç kadın Santori'nin Oia köyünde, bulunduğu depresyondan çıkmaya başlamış huzuru yakalamıştı.

Ama genç adam hala o gülümsemenin sahibiyle tekrar karşılaşmanın ümidini taşıyordu.
Kitabı okuyup okumadığını, kendisini düşünüp düşünmediğini düşünüyordu.
Ve keşkelerle boğuşuyordu. keşke tren garından ayrılıp o trene binmeseydim yanında kalsaydım diye geçiriyordu içinden.
Genç adam sonraki üç gününü Cannes de geçirmişti. Ama bu süreçte, insanları izlemiş, yeni fikirler edinmiş ve bu serüven aynı zamanda yeni bir kitap yazma yolunda ona yardımcı olmuştu.

Aradan iki yıl geçmişti. Ve genç adamın aklında ve kalbinde hala genç kadın vardı. Allah'a dua ediyordu bu yüzden.

Genç kadın adamın kitabını okuyup bitirmiş ve okuduğu her bölümde yazara olan ilgisi artmıştı. Yazarın kelimeleri kalbine işliyordu. Genç kadın da, kitabın yazarını görmeyi istiyordu. Ve bu yüzden Cannes de olabilme ihtimali üzerine yoğunlaştı. Bu yıl ki Cannes Film festivali bu haftaydı ve orada görebileceğini umut ederek oraya gitti.

Genç adam Cannes deki günlerinde, kasabalara ziyaretler gerçekleştiriyor, genç kadına rastlayabileceğini düşünüyordu. Genç kadın ise onu Festivalde bulabileceğini düşünmüştü ama orada görememişti.

Ve genç kadın karar vermişti. Onu görene kadar Nice tren garında bekleyecekti. Tren garının çıkışını gören banka oturmuş, elindede adamın hediye ettiği kitap vardı.

Genç adam onu bulamamış olmanın ümitsizliği ile otelden ayrılmış Cannes tren garından Nice gitmişti.
Ve tam çıkışa yönelmişken Genç kadını farketti. Genç kadın bankta oturmuş uyuyordu. Adam Tanrıya teşekkür etti. Genç kadını uyandırıp uyandırmanın tereddüdünü yaşarken, Olsun birbirimizi bulduk ya gerisi Detay dedi.
 
Aşkım Kapışmak - Üzümlü Kek Kitap Özeti

Kitabın Karakterleri
  • Zeynep
  • Nilgün Teyze
  • Enes
  • Ali

Kitabın Türü: Kişisel Gelişim
Kitabın Konusu: Otizm ve Farkındalık


72446

Bu kitap Üzümlü kekleri çok seven Otizm'li Enes'in hikayesini anlatıyor... İnsanlar Otizmli ve engelli olan insanları yadırgarken, aslında hayatı en güzel şekilde onların yaşadığını, kötülükten kötülerden uzak olduklarını anlatan, ders çıkarmamız gereken, harika bir kitap.. Ve Otizmli olasınız gelecek kadar kendinizi kitaba kaptırmanız mümkün..

****

Zeynep, anne ve babası vefat ettikten sonra, kardeşinden başka kimseyi düşünmez hale gelir. Zamanın bir çoğunu kardeşiyle geçirir.
İşe gittiği zamanlarda ise, kardeşini annesinin en yakın arkadaşı Nilgün Teyzeye emanet eder. Anne babası vefat ettikten sonra Nilgün Teyze Zeyneplere taşınmıştır. Nilgün Teyze aynı zamanda Zeynep'e evlenmesi yönünde de baskı kurmaktadır.

Enes konuşamaz, ablası ve Nilgün Teyze onun bir çok şeyi anlamadığını düşünselerde, o herşeyin farkındadır onları duyar ve anlar. Hatta onlar konuştukça onlara içinden cevap da verir..


Enes'in içinden Nilgün Teyze'ye verdiği cevaplardan bir bölüm.... (Beni etkileyen bölümlerden ilki)

72447

Enes'in farklı kılan kokusundan yada tadına bakarak tarifleri kolaylıkla çıkarabilmesi. Bu özelliği onu mutlu ediyor ve haftanın belli günlerinde mutfağa girerek kek ve pastalar yapıyor.

Hatta bazen komşularda ablasından gizli pasta tarifleri çıkarması için Enes'den yardım alıyorlar.

Zeynep'lerin üst katına Ali adında bir gün bir çocuk taşınır ve Enes bu çocuğa çabucak ısınır. Çünkü bahçelerinden gelen üzümlerden Enes'e verir ve Enes'in gönlünü kazanır. Enes'te bu üzümlerden Kek yaparak üst komşuya götürür. Böylelikle Ali ile Enes arasında güzel bir dostluk kurulur. Ablası bu durumdan hoşnut olmasa da kardeşi için göz yumar bu dostluğa.
Enes Ali'yi çok sever ve Ablası ile Ali'nin birbirini sevmesi için türlü türlü oyunlar oynar gizliden ve birbirlerine yakınlaştırır onları.

Gerisi de kitabı almak isteyen arkadaşlara süpriz olsun bu kadar özet yeterli :P



Ve kitaptan son bir bölüm daha...
 
Geri
Top