KÜÇÜK FARENİN SEYAHATİ
Bir gün evin küçük faresi ayaklanmış. "Dünyayı gezeceğim,her yeri tanıyacağım diye tutturmuş. Annesi,babası,büyükannesi ne deselerboşunaymış.Sonunda kabul etmişler.Büyükanne, torunu küçük fareye yol için azık hazırlamış. Fare deliğinin ucuna kadar da geçirmiş. Küçük fare yola çıkmış. Gitmiş,gitmiş, çok uzun zamanı dışarıda geçirmiş! Sabah çıkmış evden,akşama doğru dönmüş! "Büyükanneciğim" diye bağırmış heyecanla. "Bu dünyada en güçlü,en becerikli ve en cesur küçük fare benim!" "Peki bunu nasıl öğrendin?" diye sormuş büyükanne. "Yolculuğum sırasında! Evden çıktıktan sonra gittim gittim gittim,sonunda karşıma bir deniz çıktı. Ürküntü verici kocaman bir deniz. Ama ben korkmadım elbette. Atladım yüzdüm,karşıya geçtim. Ben bile bu kadar güzel yüzdüğümü bilmiyordum!" "Bu deniz nerede?" "Delikten çıktıktan sonra,doğuya doğru." "Aaaa, o denizi bilirim! Geçen gün oradan geçen rengeyiğinin ayak izinde biriken sudan bahsediyorsun sen!" "Her neyse,bak sonra ne oldu:Karşıma dev gibi bir dağ çıktı. Üzerinde de kocaman bir orman! Çevresinden de dolaşabilirdim tabii, ama üzerinden atlayabilrim diye düşündüm. Koştum,koştum ve bir zıplayışta ormanı aştım!" "Evet o orman köstebeğin deliğinin yanındaki toprak. Üzerinde de otlar büyümüştü." "Ardından iki tane ayı çıktı karşıma. Kıllı, kocaman ayılar,kapışmış kavga ediyorlardı. Ama korkmadım. Daldım aralarına,bir tane birine vurdum, bir tane diğerine! Ayırdım ve kovaladım onları!" "Evet,evet,arıyla sineği kastediyorsun.Onlar her gün itişirler." Küçük fare ağlamaya başlamış: "Büyük denize rengeyiğinin ayak izi diyorsun,dağa köstebek yuvasının girişi diyorsun,ayılara sinek ve arı diyorsun! O halde ben dünyanın en güçlü,en becerikli ve en cesur küçük faresi değil miyim?" Büyükannesi küçük fareyi kucağına almış ve sevmiş: "Öylesin yavrum! Bütün bunları yapmısan öylesin elbet. Çünkü sen henüz küçük bir faresin. Bu engeller senin için büyük engeller. Biraz daha büyüyünce daha büyük engelleri aşacaksın,üzülme."
-ALASKA MASALI-
Bir gün evin küçük faresi ayaklanmış. "Dünyayı gezeceğim,her yeri tanıyacağım diye tutturmuş. Annesi,babası,büyükannesi ne deselerboşunaymış.Sonunda kabul etmişler.Büyükanne, torunu küçük fareye yol için azık hazırlamış. Fare deliğinin ucuna kadar da geçirmiş. Küçük fare yola çıkmış. Gitmiş,gitmiş, çok uzun zamanı dışarıda geçirmiş! Sabah çıkmış evden,akşama doğru dönmüş! "Büyükanneciğim" diye bağırmış heyecanla. "Bu dünyada en güçlü,en becerikli ve en cesur küçük fare benim!" "Peki bunu nasıl öğrendin?" diye sormuş büyükanne. "Yolculuğum sırasında! Evden çıktıktan sonra gittim gittim gittim,sonunda karşıma bir deniz çıktı. Ürküntü verici kocaman bir deniz. Ama ben korkmadım elbette. Atladım yüzdüm,karşıya geçtim. Ben bile bu kadar güzel yüzdüğümü bilmiyordum!" "Bu deniz nerede?" "Delikten çıktıktan sonra,doğuya doğru." "Aaaa, o denizi bilirim! Geçen gün oradan geçen rengeyiğinin ayak izinde biriken sudan bahsediyorsun sen!" "Her neyse,bak sonra ne oldu:Karşıma dev gibi bir dağ çıktı. Üzerinde de kocaman bir orman! Çevresinden de dolaşabilirdim tabii, ama üzerinden atlayabilrim diye düşündüm. Koştum,koştum ve bir zıplayışta ormanı aştım!" "Evet o orman köstebeğin deliğinin yanındaki toprak. Üzerinde de otlar büyümüştü." "Ardından iki tane ayı çıktı karşıma. Kıllı, kocaman ayılar,kapışmış kavga ediyorlardı. Ama korkmadım. Daldım aralarına,bir tane birine vurdum, bir tane diğerine! Ayırdım ve kovaladım onları!" "Evet,evet,arıyla sineği kastediyorsun.Onlar her gün itişirler." Küçük fare ağlamaya başlamış: "Büyük denize rengeyiğinin ayak izi diyorsun,dağa köstebek yuvasının girişi diyorsun,ayılara sinek ve arı diyorsun! O halde ben dünyanın en güçlü,en becerikli ve en cesur küçük faresi değil miyim?" Büyükannesi küçük fareyi kucağına almış ve sevmiş: "Öylesin yavrum! Bütün bunları yapmısan öylesin elbet. Çünkü sen henüz küçük bir faresin. Bu engeller senin için büyük engeller. Biraz daha büyüyünce daha büyük engelleri aşacaksın,üzülme."
-ALASKA MASALI-