Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali

Cin Suresi

Bismillahirrahmanirrahim

1 - Deki: Hakikat bir takım cinnin Kur'ân dinleyip de şöyle dedikleri bana vahyedildi. Şüphesiz biz, hayret verici bir Kur'ân dinledik.
2 - O Kur'ân hidayete erdiriyor, biz de ona iman ettik. Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.
3 - Doğrusu, Rabbimizin şanı çok yüksektir. Ne bir arkadaş edinmiştir, ne de bir çocuk.
4 - Meğer bizim beyinsiz (İblis), Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş.
5 - Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah'a karşı asla yalan söylemez sanmışız.
6 - Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklıklarını artırırlardı.
7 - Doğrusu onlar sizin zannettiğiniz gibi, zannetmişlerdi ki, Allah asla kimseyi Peygamber göndermeyecek.
8 - (Cinler, dediler ki): "Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk."
9 - "Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor."
10 - "Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?"
11 - Doğrusu bizler; bizden iyi olanlar da var, olmayanlar da var. Biz çeşitli yollara ayrılmışız.
12 - "Doğrusu biz anladık ki, Allah'ı yerde acze düşürmemize imkân yok. Kaçmakla da O'nu asla âciz bırakamayacağız."
13 - "Doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iman ettik. Kim Rabbine inanırsa, ne hakkının eksik verilmesinden korkar, ne de kendisine kötülük edilmesinden."
14 - "Ve biz, bizlerden müslümanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Müslüman olanlar, işte onlar doğru yolu arayanlardır."
15 - Ama yoldan çıkanlar, işte onlar cehenneme odun olmuşlardır.
16 - Onlar gerçekten o yol üzere dosdoğru gitselerdi, elbette kendilerine bol bir su verirdik.
17 - Ki onları onunla sınayalım. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.
18 - Mescitler kuşkusuz Allah'ındır. O halde Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın.
19 - Allah'ın kulu (Hz. Peygamber) kalkmış O'na dua ederken, neredeyse (cinler) onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.
20 - De ki: "Ben ancak Rabbime dua eder ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmam"
21 - De ki, "Haberiniz olsun, ben size kendiliğimden ne bir zarar verebilirim, ne de bir yol gösterebilirim."
22 - De ki, "Allah'tan beni kimse kurtaramaz ve ben O'ndan başka bir sığınacak bulamam."
23 - "Benim yapabileceğim, sadece Allah'tan size duyuru yapmak ve O'nun elçilik görevlerini yerine getirmektir." Artık kim Allah'a ve onun elçisine baş kaldırırsa, ona içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır.
24 - Kendilerine vaad edilen şeyi gördükleri zaman, kimin yardımcısının en zayıf ve en az olduğunu bileceklerdir.
25 - De ki: "Ben bilmem, o size vaad edilen şey yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar.."
26 - O bütün gaybı bilir. Fakat gaybını hiç kimseye açmaz.
27 - Ancak seçtiği elçiye açar. Çünkü onun önünden ve ardından gözetleyiciler salar.
28 - Bilsin diye ki, onlar Rablerinin elçiliklerini yerine getirmişlerdir. Allah onlarda bulunan her şeyi kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır
 
Müzzemmil Suresi

Bismillahirrahmanirrahim

1 - Ey örtünen! (Peygamber)
2 - Gecenin birazı hariç olmak üzere geceleyin kalk (namaz kıl).
3 - Gecenin yarısında kalk, yahut yarısından biraz eksilt.
4 - Veya bunu artır ve ağır ağır Kur'ân oku.
5 - Doğrusu biz, senin üzerine ağır bir söz bırakacağız (Kur'an vahyedeceğiz).
6 - Çünkü gece kalkışı hem daha etkili, hem de söz bakımından daha sağlamdır.
7 - Çünkü gündüz senin için uzun bir meşguliyet vardır.
8 - Rabbinin adını an ve bütün gönlünle ona yönel.
9 - O, doğunun ve batının Rabbidir. Ondan başka tanrı yoktur. O halde yalnız O'nu vekil tut.
10 - Başkalarının diyeceklerine sabret, güzellikle onlardan ayrıl.
11 - O yalanlayıcı zevk ve refah sahiplerini bana bırak, onlara biraz mühlet ver.
12 - Zira bizim yanımızda bukağılar var, bir cehennem var.
13 - Boğaza duran bir yiyecek, elem verici bir azap var.
14 - O gün yer ve dağlar sarsılacak, dağlar erimiş bir kum yığınına dönecek.
15 - Doğrusu biz size tanıklık edecek bir elçi gönderdik. Nitekim Firavun'a da bir elçi göndermiştik.
16 - Firavun o elçiye isyan etmişti. Biz de onu ağır bir yakalayışla yakaladık.
17 - Peki inkâr ederseniz, çocukları ihtiyarlatacak o günden (kıyamet gününden) kendinizi nasıl kurtaracaksınız?
18 - O günün dehşetinden gök yarılır. Allah'ın sözü kesinlikle gerçekleşmiştir.
19 - İşte bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar.
20 - Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
 
Müddesir Suresi

Bismillahirrahmanirrahim

1 - Ey örtüsüne bürünen (Peygamber)!
2 - Kalk artık uyar.
3 - Sadece Rabbini yücelt.
4 - Elbiseni temizle.
5 - Pislikten sakın.
6 - Yaptığını çok görerek başa kakma.
7 - Rabbin için sabret.
8 - O sûra üflendiği zaman,
9 - İşte o gün pek zorlu bir gündür.
10 - Kâfirler için hiç kolay değildir.
11 - Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak.
12 - Hem ona bol servet verdim.
13 - Hem göz önünde oğullar verdim.
14 - Hem ona büyük imkânlar sağladım.
15 - Sonra da şiddetle arzu eder ki daha da artırayım.
16 - Hayır, çünkü o bizim âyetlerimize karşı bir inatçı kesildi.
17 - Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım.
18 - Çünkü o bir düşündü, ölçtü, biçti.
19 - Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti.
20 - Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti.
21 - Sonra baktı.
22 - Sonra kaşını çattı, surat astı.
23 - Sonra arkasını döndü ve büyüklük tasladı.
24 - "Bu, dedi, başka değil öğretilegelen bir sihirdir."
25 - "Bu, sadece bir insan sözüdür."
26 - Ben onu Sekar'a (cehenneme) sokacağım.
27 - Bilir misin sen, nedir o sekar?
28 - Ne geriye bir şey kor, ne bırakır.
29 - Durmadan derileri kavurur.
30 - Üzerinde ondokuz (melek) vardır.
31 - Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. İşte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir.
32 - Hayır, andolsun aya,
33 - Döndüğü an o geceye,
34 - Ve açtığı sıra o sabaha.
35 - Kuşkusuz o Sekar, büyük belalardan biridir.
36 - Uyarmak için insanları..
37 - İçinizden ileri gitmek veya geri kalmak isteyen kimseleri..
38 - Her nefis kendi kazancına bağlıdır.
39 - Ancak amel defterleri sağından verilenler hariç.
40 - Onlar cennettedirler, sorup dururlar.
41 - Suçluların durumunu.
42 - "Nedir sizi Sekar'a sokan?" diye.
43 - Suçlular der ki: "Biz namaz kılanlardan değildik."
44 - "Yoksula da yedirmezdik."
45 - "Boş şeylere dalanlarla dalar giderdik."
46 - "Ceza gününü yalanlardık."
47 - "Nihayet bize ölüm gelip çattı."
48 - Artık onlara şefaatçilerin şefaatı fayda vermez.
49 - Şimdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var?
50 - Sanki onlar ürkmüş yaban eşekleri.
51 - Arslandan kaçmaktalar.
52 - Hayır, onlardan her kişi kendisine açılmış sayfalar verilmesini istiyor.
53 - Yok, yok onlar ahiretten korkmuyorlar.
54 - Hayır, hayır, O kur'ân kuşkusuz bir öğüttür.
55 - Dileyen onu düşünür.
56 -Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da.
 
Kıyamet Suresi

Bismillahirrahmanirrahim

1 - Hayır, yemin ederim o kıyamet gününe.
2 - Yine hayır, yemin ederim o sürekli kendini kınayan nefse.
3 - İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
4 - Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
5 - Fakat insan günahı devam ettirmek ister.
6 - O kıyamet günü ne zaman? diye sorar.
7 - Ne zaman ki o göz şimşek çakar,
8 - Ay tutulur,
9 - Güneş ve ay toplanır,
10 - İşte o gün insan, "kaçacak yer neresi?" der.
11 - Hayır, hayır, yok bir siper.
12 - O gün varılıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzurudur.
13 - O gün insana, yapıp öne sürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
14 - Doğrusu insan kendi nefsini görür,
15 - Bir takım özürler ortaya atsa da.
16 - Onu hemen okumak için dilini depretme.
17 - Kuşkusuz onu toplamak ve okumak bize aittir.
18 - O halde biz onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et.
19 - Sonra onu açıklamak da bize aittir.
20 - Hayır, siz peşin olanı (dünyayı) seviyorsunuz da
21 - Ahireti bırakıyorsunuz.
22 - Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar.
23 - Rabbine bakar.
24 - Yüzler de var ki o gün asıktır.
25 - Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.
26 - Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,
27 - "Tedavi edebilecek kimdir?" denilir.
28 - Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar.
29 - Bacak bacağa dolaşır..
30 - İşte o gün sevk, ancak Rabbinedir.
31 - Fakat o, ne sadaka verdi, ne namaz kıldı.
32 - Fakat yalanladı ve döndü.
33 - Sonra da çalım sata sata ailesine gitti.
34 - Gerektir o bela sana, gerek.
35 - Evet, gerektir o bela sana gerek.
36 - İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır?
37 - O, dökülen erlik suyundan bir damla (sperm) değil miydi?
38 - Sonra bir aleka (embriyon) oldu da Rabbi onu biçime koydu, sonra şekil verdi.
39 - Ondan da iki cinsi; erkek ve dişiyi var etti.
40 - Peki, bunu yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?
 
İnsan Suresi

Bismillahirrahmanirrahim

1 - Gerçekten insan üzerine dehirden (zamandan) öyle bir müddet geldi ki o zaman o, anılmaya değer bir şey değildi.
2 - Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık.
3 - Kuşkusuz biz ona yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör.
4 - Çünkü biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırlamışızdır.
5 - Kuşkusuz iyiler de karışımı kâfûr olan dolgun bir kadehten içerler.
6 - Bir kaynak ki ondan Allah'ın kulları içerler, güzel yollar açarak akıtırlar onu.
7 - O kullar adaklarını yerine getirirler ve fenalığı salgın (olan) bir günden korkarlar.
8 - Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.
9 - "Size sırf Allah rızası için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz."
10 - "Biz sert ve belalı bir günde Rabbimizden korkarız." derler.
11 - Allah da onları o günün fenalığından korur, yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.
12 - Sabırlarına karşılık onlara bir cennet ve ipekten elbiseler verir.
13 - Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır: Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de şiddetli soğuk.
14 - Üzerlerine cennet gölgeleri sarkmış, meyveleri bol bol önlerine konmuştur.
15 - Yanlarında gümüşten kaplar, billur kupalar dolaştırılır.
16 - Gümüşten öyle kadehler ki onları türlü türlü biçimlere koymuşlardır.
17 - Onlara orada bir dolu kadeh sunulur ki, karışımı zencefildir.
18 - Bu orada bir pınardır ki, adına "selsebil" derler.
19 - Etraflarında ölümsüz hizmetçiler dolaşır, onları görünce saçılmış inciler sanırsın.
20 - Orada nereye baksan bir nimet ve pek büyük bir mülk görürsün.
21 - Üstlerinde zarif ve yeşil, kalın ipekten bir elbise vardır. Gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri onlara temiz bir içecek içirmiştir.
22 - (Onlara şöyle denir): "İşte bu sizin bir mükâfatınızdı. Gayretiniz karşılığını bulmuştur."
23 - Kur'ân'ı sana kısım kısım biz indirdik biz.
24 - O halde Rabbinin hüküm vermesi için sabret. Onlardan hiçbir günahkâra yahut nanköre itaat etme.
25 - Sabahakşam Rabbinin ismini an.
26 - Gecenin bir bölümünde de O'na secde et (akşam ve yatsı namazlarını kıl). Hem de O'nu uzun bir gece tesbih et (teheccüd namazı kıl).
27 - Çünkü onlar bu dünyayı seviyorlar ve önlerindeki ağır bir günü arkaya atıyorlar.
28 - Onları biz yarattık ve mafsallarını sımsıkı bağladık. Dilediğimiz vakit de kılıklarını değiştiririz.
29 - İşte bu bir öğüttür. Dileyen Rabbine giden yolu tutar.
30 - Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuşkusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
31 - Allah dilediğini rahmetine sokar. Zalimlere ise, acıklı bir azap hazırlamıştır.
 
Mürselat Suresi

Bismillahirrahmanirrahim

1 - Andolsun birbiri ardınca gönderilenlere,
2 - Büküp devirenlere,
3 - Yaydıkça yayanlara,
4 - Seçip ayıranlara,
5 - Bir öğüt bırakanlara,
6 - Gerek özür için olsun, gerek uyarı için,
7 - Herhalde size vaad olunan kesinlikle olacaktır.
8 - Hani o yıldızlar silindiği zaman,
9 - Gök yarıldığı zaman,
10 - Dağlar savrulduğu zaman,
11 - Elçiler, tayin edilen vakitlerine erdirildikleri zaman,
12 - Bunlar hangi güne ertelendiler?
13 - Hüküm gününe..
14 - Bildin mi, nedir o hüküm günü?
15 - O gün yalanlayanların vay haline!
16 - Biz, öncekileri helak etmedik mi?
17 - Sonra geridekileri de onlara katarız.
18 - Biz suçlulara böyle yaparız.
19 - O gün yalanlayanların vah haline!
20 - Biz sizi âdi bir sudan yaratmadık mı?
21 - Onu sağlam bir yerde oturttuk.
22 - Belli bir süreye kadar.
23 - Demek ki biçimlendirmişiz. Ne güzel biçimlendireniz biz.
24 - O gün yalanlayanların vay haline!
25 - Yeryüzünü bir tokat (toplanma yeri) yapmadık mı?
26 - Gerek diriler, gerekse ölüler için.
27 - Orada yüksek yüksek dağlar oturtup da size bir tatlı su sunmadık mı?
28 - O gün yalanlayanların vay haline!
29 - (Kıyameti yalanlayanlara şöyle denir): "Haydin gidin o yalanladığınız şeye doğru."
30 - "Haydi gidin o üç çatallı gölgeye (cehenneme)."
31 - O, ne gölgelendirir, ne alevden korur.
32 - O, saray gibi kıvılcımlar atar.
33 - Sanki o kıvılcımlar, sarı sarı (erkek deve sürüleridir).
34 - O gün yalanlayanların vay haline!
35 - Bugün, konuşamıyacakları gündür.
36 - Kendilerine izin de verilmez ki, özür beyan etsinler.
37 - O gün yalanlayanların vay haline!
38 - Bu, işte o hüküm günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya topladık.
39 - Bir hileniz varsa beni atlatın.
40 - O gün yalanlayanların vay haline!
41 - Kuşkusuz takva sahipleri gölgeler altında ve pınar başlarındadır.
42 - Canlarının çektiğinden türlü meyveler arasındadırlar.
43 - (Onlara): "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin, için" (denir).
44 - İşte biz güzel amel işleyenleri böyle mükafatlandırırız.
45 - O gün yalanlayanların vay haline!
46 - Yiyin, zevklenin biraz, çünkü siz suçlularsınız.
47 - O gün yalanlayanların vay haline!
48 - Onlara: "Rüku edin" denildiği zaman etmezler.
49 - Vay haline o gün yalanlayanların!
50 - Artık bundan (Kur'an'dan) sonra hangi söze inanacaklar?
 
Nebe Suresi

Bismillahirrahmanirrahim

1 - Birbirlerine neyi soruyorlar?
2 - O büyük haberden (kıyametten) mi?
3 - Ki onlar onda ayrılığa düşmektedirler.
4 - Hayır, ilerde bilecekler.
5 - Hayır hayır, ilerde bilecekler.
6 - Biz yeryüzünü bir beşik yapmadık mı?
7 - Dağları da birer kazık kılmadık mı?
8 - Sizleri çift çift yarattık.
9 - Uykunuzu bir dinlenme yaptık.
10 - Geceyi bir örtü yaptık.
11 - Gündüzü de bir geçim zamanı yaptık.
12 - Üstünüze yedi sağlam bina (gök) çattık.
13 - İçlerine ışık saçan bir kandil astık.
14 - Yoğunlaşmış bulutlardan şarıl şarıl bir su indirdik.
15 - Onunla taneler ve otlar çıkaralım diye.
16 - Ve sarmaş dolaş bağlar bahçeler (çıkaralım diye).
17 - Kuşkusuz o hüküm günü kararlaştırılmış bir vakit olmuştur.
18 - O gün Sûr'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz.
19 - Gök de açılmış, kapı kapı olmuştur.
20 - Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur.
21 - Kuşkusuz Cehennem gözetleme yeri olmuştur.
22 - Azgınlar için son varılacak yer olmuştur.
23 - Orada çağlarca kalacaklardır.
24 - Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de içecek bir şey.
25 - Ancak bir kaynar su ve irin (içecekler).
26 - Bir ceza ki tam yaptıklarına uygun.
27 - Çünkü onlar hiçbir hesap ummazlardı.
28 - Âyetlerimizi yalanlaya yalanlaya tam bir yalancı olmuşlardı.
29 - Biz ise herşeyi sayıp bir kitaba geçirmişiz.
30 - (Onlara): "Şimdi tadın (cezanızı). Artık size azabınızı artırmaktan başka bir şey yapmayacağız" (denir).
31 - Kuşkusuz takva sahipleri için bir kurtuluş var.
32 - Bahçeler var, bağlar var.
33 - Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.
34 - Dopdolu kadehler var.
35 - Orada ne boş bir söz işitirler, ne de bir yalan.
36 - (Bunlar) Rabbinden yeterli bir bağış olarak (verilir).
37 - O, göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir. Rah-mân'dır. Hiç kimse ondan bir hitaba mâlik olamaz.
38 - O gün Ruh ve melekler sıra sıra dururlar. Rahmân'ın izin verdikleri dışında hiç kimse konuşamaz. İzin verilen de doğruyu söyler.
39 - İşte bu hak gündür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar.
40 - Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. O gün kişi ellerinin ne takdim ettiğine bakacak ve kâfir diyecek ki: "Ah ne olaydı, ben bir toprak olaydım."
 
Naziat Suresi

Bismillahirrahmanirrahim

1 - Andolsun şiddetle çekip çıkaranlara,
2 - Usulcacık çekenlere,
3 - Yüzüp yüzüp gidenlere,
4 - Yarışıp geçenlere,
5 - Derken bir iş çevirenlere kasem olsun (ki kıyamet var).
6 - O gün deprem sarsar,
7 - Onu ikinci bir sarsıntı izler.
8 - Yürekler vardır, o gün kaygıdan hoplar.
9 - Gözler kalkmaz saygıdan.
10 - Diyorlar ki: "Biz tekrar eski halimize mi döndürülecekmişiz?
11 - "Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"
12 - "Öyleyse bu çok zararlı bir dönüştür." dediler.
13 - Fakat o bir tek haykırıştır.
14 - Bir de bakarsın hepsi meydandadır.
15 - Musa'nın haberi sana geldi mi?
16 - Hani Rabbi ona kutsal vaadi Tuva'da seslenmişti:
17 - "Haydi, demişti, git Firavun'a, çünkü o çok azdı."
18 - De ki: İster misin arınasın?
19 - Seni Rabbinin yoluna ileteyim de ondan korkasın.
20 - Musa Firavun'a o büyük mucizeyi gösterdi.
21 - Fakat Firavun yalanladı, karşı geldi.
22 - Sonra koşarak dönüp gitti.
23 - Derken adamlarını topladı da bağırdı:
24 - "Ben sizin en yüce Rabbinizim" dedi.
25 - Allah da onu tuttu, dünya ve ahiret azabıyla yakalayıverdi.
26 - Kuşkusuz bunda, saygı duyacaklar için bir ibret vardır.
27 - Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa gök mü? Onu Allah bina etti.
28 - Tavanını yükseltti, onu bir düzene koydu.
29 - Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı.
30 - Bundan sonra da yeryüzünü döşedi.
31 - Ondan suyunu ve otlağını çıkardı.
32 - Dağlarını oturttu.
33 - Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için .
34 - Fakat o her şeyi bastıran büyük felaket geldiği vakit,
35 - O, insanın neyin peşinde koştuğunu anladığı gün,
36 - Gören kimseler için cehennem hortlatıldığı vakit,
37 - Artık her kim azgınlık etmiş,
38 - Ve dünya hayatını tercih etmişse,
39 - Kuşkusuz onun varacağı yer cehennemdir.
40 - Kim de Rabbinin divanında durmaktan korkmuş, nefsini boş heveslerden menetmiş ise,
41 - Kuşkusuz onun varacağı yer cennettir.
42 - Sana o kıyameti soruyorlar, ne zaman kopacak diye.
43 - Sen nerde, onu anlatmak nerde?!
44 - Onun son ilmi Rabbine aittir.
45 - Sen ancak ondan korkacak olanları uyarıcısın.
46 - Onlar o kıyameti görecekleri gün sanki dünyada bir akşam veya kuşluğundan başka durmamışa dönecekler.
 
Abese Suresi

Bismillahirrahmanirrahim

1 - (Peygamber) Yüzünü ekşitti ve döndü.
2 - Kendisine âmâ geldi, diye.
3 - Ne bilirsin, belki o temizlenecek?
4 - Veya öğüt belleyecek de öğüt ona fayda verecek.
5 - Ama buna ihtiyaç hissetmeyene gelince,
6 - Sen ona yöneliyorsun.
7 - Onun temizlenmemesinden sana ne?
8 - Ama sana can atarak gelen,
9 - Allah'tan korkarak gelmişken,
10 - Sen onunla ilgilenmiyorsun.
11 - Hayır hayır, sakın. Çünkü o Kur'ân bir öğüttür.
12 - Artık dileyen onu düşünür.
13 - O, değerli sahifelerdedir.
14 - Yüksek tutulan tertemiz sahifelerde.
15 - Yazıcıların ellerindedir,
16 - Değerli, iyi yazıcıların.
17 - O kahrolası insan, ne nankör şey.
18 - O yaratan onu hangi şeyden yarattı?
19 - Bir damla sudan, onu yarattı da biçime koydu.
20 - Sonra ona yolunu kolaylaştırdı.
21 - Sonra onu öldürdü de kabre koydurdu.
22 - Sonra dilediği vakit onu tekrar diriltir.
23 - Hayır hayır, doğrusu o, hiç Allah'ın emrini tam yerine getirmedi,
24 - Bir de o insan yiyeceğine baksın.
25 - Biz o suyu bol bol döktük.
26 - Sonra toprağı nasıl da yardık.
27 - Bu suretle orada ekinler bitirdik.
28 - Üzümler, yoncalar,
29 - Zeytinlikler, hurmalıklar,
30 - İri ve sık ağaçlı bahçeler,
31 - Meyveler, çayırlar bitirdik.
32 - Siz ve hayvanlarınız faydalansın diye.
33 - Kulakları sağır eden o gürültü geldiğinde,
34 - O gün kişi kaçar, kardeşinden...
35 - Anasından , babasından..
36 - Eşinden ve oğullarından.
37 - Onlardan her birinin o gün başından aşan işi vardır.
38 - Yüzler var ki, o gün parıl parıl,
39 - Güler, sevinir.
40 - Yüzler de var ki, o gün tozlanmış,
41 - Onları karanlık bürümüş,
42 - İşte onlardır kâfirler, haktan sapanlar.
 
Tekvir Suresi

Bismillahirrahmanirrahim

1 - Güneş katlanıp dürüldüğünde,
2 - Yıldızlar bulandığında,
3 - Dağlar yürütüldüğünde,
4 - Kıyılmaz mallar bırakıldığında,
5 - Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,
6 - Denizler ateşlendiğinde (suları çekilip, volkanlar halinde ateş püskürdüğünde),
7 - Nefisler eşleştirildiğinde (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya toplandığında),
8 - Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda,
9 - "Hangi günahtan dolayı öldürüldü?" diye.
10 - Amel defterleri açıldığında,
11 - Gök sıyrılıp açıldığında,
12 - Cehennem kızıştırıldığında,
13 - Ve cennet yaklaştırıldığında,
14 - Herkes ne getirmiş olduğunu anlar.
15 - Şimdi yemin ederim o sinenlere (gündüzleri gözden kaybolan yıldızlara),
16 - O akıp akıp yuvasına gidenlere,
17 - Yöneldiği an geceye,
18 - Nefeslendiği (ağardığı) an sabaha ki,
19 - Kuşkusuz o Kur'an, değerli bir elçinin sözüdür.
20 - O elçi güçlüdür, Arş'ın sahibinin yanında çok itibarlıdır.
21 - Orada ona itaat edilir, güvenilir.
22 - Arkadaşınızı cin çarpmış değildir.
23 - Andolsun o, Cebrail'i açık ufukta gördü.
24 - O, gayb hakkında cimri de değildir.
25 - O, kovulmuş bir şeytanın sözü değildir.
26 - Hâl böyle iken, siz nereye gidiyorsunuz?
27 - O, âlemler için öğütten başka bir şey değildir,
28 - İçinizden doğru gitmek isteyenler için.
29 - Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz.
 
Geri
Top