1. Ekonomik Önemi Anavatanı ve Yayılma Alanları
Şimdiye kadar Liliaceae familyası içinde gösterilen bu sebze yeni kayıtlarda Amarylliceae familyasında yer almaktadır.
Soğan, ülkemiz insanının beslenmesinde son derece büyük önem taşıyan hemen her yemeğimize lezzet katan, ekonomik önemi son derece yüksek olan sebzelerimizden birisidir.
DİE verilerine göre 1997 yılında ülkemizde 105.000 ha alanda 2.100.000 ton kuru soğan üretilmiştir (Anonymous, 1998). Aynı yılda üretilen taze soğan miktarı ise 235.000 tondur. Sadece bu değerler dahi soğanın ülke ekonomisindeki yerini anlatmaya yeterlidir.
Ülkemizin hemen her tarafında soğan yetiştirilmekle birlikte üretim Trakya Bölgesi ile Balıkesir , Bursa, Bandırma, Amasya, Çorum, Tokat, Kastamonu, Hatay ve Denizli illerinde yoğunlaşmıştır.
Soğan bir Batı Asya bitkisidir.(Hössilin ve ark., 1964; Oraman 1970; Bayraktar 1981). Yabanilerine Belucistan, Afganistan, Türkistan, İran ve Doğu Anadolu?da rastlanır. Bazı araştırıcılar soğanın Akdeniz ülkelerinden çıkarak dünyaya yayıldığını bildirmektedir. İnsanlar tarafından tüketiminin eski Mısırlılar zamanına kadar uzadığı tarihi eserlerden anlaşılmaktadır. Homer ve Heradot?ta soğandan eserlerinde bahsetmişlerdir. (Dillingen. 1956)
Soğan kuzeyde 50. Enlem derecesine kadar yayılmıştır. Dünya üzerinde çok geniş bir alanda yetiştirilmesi yapılmaktadır.
2. Morfolojik Özellikleri
2.1. Kök
Kökler gövdeden tek tek çıkarlar. Ender olarak dallanırlar. Bitki çok yoğun bir kök kütlesi meydana getirir. Köklerin yaklaşık %75 i toprağın 20-25 cm derinliğinde gelişirler. Kökler nadiren 50 cm veya daha derine ulaşırlar. Etli kök yapısına sahiptirler. Toprağı havalandırma ve toprağa organik madde kazandırma bakımından faydalı olurlar. Soğan bitkisi soğan oluşturma döneminde ihtiyaç duyduğu büyük miktarlardaki besin maddelerinin alımını bu kuvvetli kök yapısı ile gerçekleştirir. Kökler yanlara doğru fazla yayılmaz. Toprağa dar bir açı yaparak veya dik olarak girdikleri için soğanı sık olarak yerleştirmek mümkün olmaktadır.
2.2. Gövde
Soğanda gövde, köklerin çıktıkları nokta ile etli yaprakların çıktıkları noktaların arasında yer alır. Rozet şeklinde bir yapıdadır. Soğan büyüklüğüne bağlı olmaksızın bazı soğanlarda daha küçük bazılarında ise daha büyük ve belirgindir. Eski eserlerde soğan gövdesinin çiçeklenme esnasında meydana gelen çiçek demeti sapı olduğu belirtilmişsede gerçek gövde bu değildir. Gerçek gövde 1-4 mm kalınlığında, 6-12 mm genişliğinde, orta kısmı daha kalın bir düğmeye benzer. Soğan iriliği ile gövde üzerinde yer alan büyüme konisi sayısı arasında pozitif bir korelasyon vardır. Bir gövde üzerindeki sürgün ucu sayısı (çiçek demeti sayısı) 1 ile 8 arasında değişir. İri olduğu halde az sayıda çiçek demeti sapı meydana getiren varyetelerde vardır. Üretimde bu varyeteler tercih edilir.
2.3. Yaprak
Yapraklar gövdeden, ilk meydana geldikleri dönemde birbiri içine girmiş bir kın şeklinde gelişirler ve adeta bir boru oluştururlar. Önce dıştaki yapraklar daha sonra içteki yapraklar meydana gelir. En genç yaprak en içteki yapraktır. Başlangıçta iç içe yer alarak kın oluşturan yaprakların bu kısmı açık yeşil, beyaz veya mor renkli olup yapraklar bor şeklindeki bu kından itibaren gelişir. Çeşide ve çevre şartlarına bağlı olarak 20-30 cm?den başlayarak 50-60 cm?e kadar boy alabilirler. Başlangıçta ince ve narin yapılı olan boru veya yarım boru şeklindeki bu yapraklar dik olarak dururlar. Yaprak yaşlandıkça besin maddeleri deposu haline gelir,etli bir yapı kazanır. Yaprağı dik tutacak yeterli doku bulunmadığından yaprak hafif rüzgarlarda dahi katlanarak yere doğru sarkar.
Soğan yaprağı gri renkten başlayarak koyu yeşile kadar değişen bir renklilik gösterir. Soğan yaprağının rengi, üzerindeki mum tabakası ile ilgili olup, mum tabakası ince olan çeşitlerde yaprak rengi daha koyu yeşildir. Mum tabakası kalınlaştıkça yaprak rengi griye döner. Yaprak boyuna çizgili bir yapı gösterir. Yaprak rengi varyetelere göre önemli değişiklik gösterir. Mor renkli soğanlarda soğan ve yaprak kını mor olduğu halde yaprak ayaları yeşil renklidir.
Yapraklar tam büyüklüğünü aldıktan sonra, gövde rozetinin üstünde depo yaprakları halinde besin maddesi depolar ve bu dönemde her yaprağın taban kısmı gelişerek soğanı oluşturur. Bu yapraklar her sürgün ucunun etrafında ayrı ayrı gruplanırlar. Bu durum Şekil 3?de daha açık olarak görülmektedir.
Şekil 3?de de görüldüğü üzere depo yaprakların et kalınlığı soğanın dış kısmından içeriye gittikçe artar, her depo yaprağının arasında ince renksiz bir zar bulunur. Depo yaprakların dış kısmından bazı varyetelerde renkli bazı varyetelerde ise renksizdir. Yazlık yerli soğan çeşitlerimizden Lakerda soğanı bu duruma güzel bir örnek oluşturur. Soğanlarda depo yapraklarında asimilasyon ürünü olarak nişasta değil şeker depolanır. Yerli çeşitlerimizde suda çözülebilir kuru madde oranı % 13-14?e kadar çıkmaktadır.
Soğanda dış kısımdaki depo yaprakları soğanı koruyacak şekilde gelişirler. Bu yapraklar parlak ve çok sert bir yapı kazanırlar. Güneşli ortamlarda gelişen soğanlarda ve hasattan sonra uzun süre tarlada kurumaya bırakılan soğanlarda bu koruma yaprağı daha fazla olur. Koruma yaprağı sayısı fazla olan varyeteler basit depolarda daha uzun süre muhafaza edilebilirler.
Depolamadan hemen tüketilen tatlı soğan çeşitlerinde, muhafaza yaprağı sayısı az, depo yapraklarının kesit kalınlıkları daha fazladır.
2.4. Çiçek
Soğan çiçekleri soğanın enine kesitinde kolayca görülebilen sayıda meydana gelen, çiçek demeti sapı diye adlandırılan, soğan içinde daha ince yapılı, soğandan itibaren genişleyerek karın yapan, çiçeklerin bulunduğu üst kısımda yine incelen, yaprakalra göre daha etli ve dayanıklı olan 40-100 cm boy alabilen bir yapının uç kısmında yıldızvari dizilmiş yüzlerce çiçekten oluşur. Çiçek demeti sapının uç kısmında yıldızvari dizilen çiçeklerin hepsinin üzeri başlangıçta bir zar tarafından sarılı bulunur. Daha sonra bu zar yarılarak içinden her biri 2-3 cm uzunluğunda bir çiçek sapı üzerinde bulunan çiçekler çıkar. 8-10 cm kesitinde bir top gibi görülen bu çiçeklerden, demetin üst kısmından itibaren başlayarak aşağıya doğru çiçeklenme, tozlanma, döllenme olaylarını takiben meyve ve tohumlar meydana gelir. Çiçek demetinde çiçeklerin tamamının açılması bazen bir haftadan fazla sürebilir. Soğan çiçeklerinde protandiri hakimdir.
İlk çiçeklenme gösteren üstteki grup çiçekler, ilk meyve ve tohumları da oluştururlar. Bu nedenle bir çiçek demeti üzerindeki tohumların hepsi aynı anda olgunlaşmazlar. Olgunlaşan meyveler çatlar eğer hasat edilmezlerse içindeki tohumlar kolayca dökülürler.
Soğanlarda çiçeklenme, soğanın üretim şekline bağlı olarak ikinci yada üçüncü yılda gerçekleşir. Doğrudan tohum ekimi ile üretilen çeşitlerde soğan 2. Yılda, arpacıkla üretilen çeşitlerde ise kullanılan arpacığın iriliği ve arpacığın depolama sıcaklığına bağlı olarak ikinci veya üçüncü yılda çiçeklenme meydana gelir. Arpacık çapı 1.5 cm den daha büyük ise 2. Yılda çiçeklenme meydana gelir. Arpacıklar 13°C?de depolandıklarında aralık ayı başlangıcında çiçek tomurcuklarını geliştirmeye başladıkları halde 23°C?de saklanan arpacıkların hiç birisinin çiçek tomurcuğu meydana getirmediği Hartsema (1947) tarafından tespit edilmiştir.
Soğan çiçeklerinde dişicik borusu çok kısa ve narin yapılı olup kuru rüzgarlardan çok çabuk zarar görürü ve kurur. Bu özellik soğan tohumu üretiminde büyük önem taşır.
2.5. Meyve, tohum ve çimlenme özellikleri
Meyveler üç gözlü olup, altı adet tohum taslağı taşırlar. Meyvede 6 adet taslağı olduğu halde bunlardan sadece iki üç tanesi gelişerek tohum meydana getirir. Tohumun üzeri sert-siyah parlak bir kabukla örtülüdür. Tohum üç köşeli bir yapıya sahip olup bu köşelerden birisi diğer iki köşeye göre daha keskin yapıdadır. Tohum bazen buruşuk yapıda olur ve ezildiği zaman soğan kokusu verir. Bin tane ağırlığı 1.7-4.0 gr arasında değişir. Soğan tohumları çimlenme güçlerini 2-3 yıl muhafaza ederler, daha sonra çimlenme yüzdesi hızla düşer. Çimlendirme denemelerinde 20°C?de 14 günde çimlenirler. Düşük sıcaklıklarda bu süre 4-5 haftaya kadar uzar. Tohumdan hasada kadar 150-200 gün süre gereklidir. Bu süre çevre koşullarına ve çeşide göre değişiklik gösterir.
3. Yetiştirilme İstekleri
3.1. İklim İsteği
Soğanın anavatanının Batı Asya ve Doğu Akdeniz olduğu daha önce belirtilmişti, bu bize soğanın gündüzleri sıcak ve kurak, geceleri serin bir kara iklimini sevdiğini, ayrıca yağışlı bir ilkbahar isteğini ifade eder. Işıklanma ve sıcaklık soğan gelişmesi için vazgeçilmeyecek iki önemli faktördür. Gün uzunluğuda soğan üretiminde önemli diğer bir faktörüdür. Soğan gelişme döneminde 18-20°C civarındaki sıcaklıklara ve yağışa ihtiyaç duyar. Baş bağlama döneminde ise sıcaklığın 23-26°C?ler civarında olması ideal baş gelişimini sağlar. Baş kuruması döneminin kurak olması istenir, aksi halde olgunlaşmamış soğanlar hemen yeniden kök meydana getirerek gelişmelerini sürdürürler.
Soğan çimlenme sonrası genç dönemde ortaya çıkan ani soğuklardan zarar görür. -8°C?ye kadar donmaz. Ancak soğuktan zarar gören bitkilerde gelişme durur, yapraklar sararır. Havaların soğuması uzun sürede olursa bitkinin soğuktan zarar görmesi azalır.
Soğan tam anlamı ile bir geçiş bölgesi bitkisidir. En başarılı üretim, denizden kara iklimine geçiş bölgelerinde olur. Ülkemizdeki üretim alanları da bunu azıkça ortaya koymaktadır.
3.2. Toprak İsteği
Soğan humusca zengin, derin bünyeli kaymak bağlamayan topraklarda iyi gelişir. Killi-kumlu, kumlu-killi topraklarda çok başarılı şekilde üretilir. Taban suyu yüksek yerlerde soğan tarımından kaçınmalıdır. Ağır killi topraklarda soğan tarımı yapmak yanlıştır. Bitki turbiyer karakterli topraklarda yüksek verim yapar. Asit karakterli topraklar tercih edilir. 6.5-7.5 pH değerleri uygun değerlerdir.
Erken dönemde Pazar için yetiştirme yapılcaksa alüviyal karakterdeki topraklar tercih edilmelidir. Böyle topraklarda yapılan yetiştirmeden elde edilen soğanlar erken hasat edilirler, ancal bu soğanların depolanma süresi kısadır. Kış mevsimi için yetiştirilecek soğanların P ve K?ca zengin, kil içeren topraklarda üretilmesi gereklidir. Topraktaki killi yapı soğanın muhafaza süresine olumlu etki yapar. Ancak burada uygulanan gübreleme ve yetiştirilen çeşit de önemli bir etkiye sahiptir.
Şimdiye kadar Liliaceae familyası içinde gösterilen bu sebze yeni kayıtlarda Amarylliceae familyasında yer almaktadır.
Soğan, ülkemiz insanının beslenmesinde son derece büyük önem taşıyan hemen her yemeğimize lezzet katan, ekonomik önemi son derece yüksek olan sebzelerimizden birisidir.
DİE verilerine göre 1997 yılında ülkemizde 105.000 ha alanda 2.100.000 ton kuru soğan üretilmiştir (Anonymous, 1998). Aynı yılda üretilen taze soğan miktarı ise 235.000 tondur. Sadece bu değerler dahi soğanın ülke ekonomisindeki yerini anlatmaya yeterlidir.
Ülkemizin hemen her tarafında soğan yetiştirilmekle birlikte üretim Trakya Bölgesi ile Balıkesir , Bursa, Bandırma, Amasya, Çorum, Tokat, Kastamonu, Hatay ve Denizli illerinde yoğunlaşmıştır.
Soğan bir Batı Asya bitkisidir.(Hössilin ve ark., 1964; Oraman 1970; Bayraktar 1981). Yabanilerine Belucistan, Afganistan, Türkistan, İran ve Doğu Anadolu?da rastlanır. Bazı araştırıcılar soğanın Akdeniz ülkelerinden çıkarak dünyaya yayıldığını bildirmektedir. İnsanlar tarafından tüketiminin eski Mısırlılar zamanına kadar uzadığı tarihi eserlerden anlaşılmaktadır. Homer ve Heradot?ta soğandan eserlerinde bahsetmişlerdir. (Dillingen. 1956)
Soğan kuzeyde 50. Enlem derecesine kadar yayılmıştır. Dünya üzerinde çok geniş bir alanda yetiştirilmesi yapılmaktadır.
2. Morfolojik Özellikleri
2.1. Kök
Kökler gövdeden tek tek çıkarlar. Ender olarak dallanırlar. Bitki çok yoğun bir kök kütlesi meydana getirir. Köklerin yaklaşık %75 i toprağın 20-25 cm derinliğinde gelişirler. Kökler nadiren 50 cm veya daha derine ulaşırlar. Etli kök yapısına sahiptirler. Toprağı havalandırma ve toprağa organik madde kazandırma bakımından faydalı olurlar. Soğan bitkisi soğan oluşturma döneminde ihtiyaç duyduğu büyük miktarlardaki besin maddelerinin alımını bu kuvvetli kök yapısı ile gerçekleştirir. Kökler yanlara doğru fazla yayılmaz. Toprağa dar bir açı yaparak veya dik olarak girdikleri için soğanı sık olarak yerleştirmek mümkün olmaktadır.
2.2. Gövde
Soğanda gövde, köklerin çıktıkları nokta ile etli yaprakların çıktıkları noktaların arasında yer alır. Rozet şeklinde bir yapıdadır. Soğan büyüklüğüne bağlı olmaksızın bazı soğanlarda daha küçük bazılarında ise daha büyük ve belirgindir. Eski eserlerde soğan gövdesinin çiçeklenme esnasında meydana gelen çiçek demeti sapı olduğu belirtilmişsede gerçek gövde bu değildir. Gerçek gövde 1-4 mm kalınlığında, 6-12 mm genişliğinde, orta kısmı daha kalın bir düğmeye benzer. Soğan iriliği ile gövde üzerinde yer alan büyüme konisi sayısı arasında pozitif bir korelasyon vardır. Bir gövde üzerindeki sürgün ucu sayısı (çiçek demeti sayısı) 1 ile 8 arasında değişir. İri olduğu halde az sayıda çiçek demeti sapı meydana getiren varyetelerde vardır. Üretimde bu varyeteler tercih edilir.
2.3. Yaprak
Yapraklar gövdeden, ilk meydana geldikleri dönemde birbiri içine girmiş bir kın şeklinde gelişirler ve adeta bir boru oluştururlar. Önce dıştaki yapraklar daha sonra içteki yapraklar meydana gelir. En genç yaprak en içteki yapraktır. Başlangıçta iç içe yer alarak kın oluşturan yaprakların bu kısmı açık yeşil, beyaz veya mor renkli olup yapraklar bor şeklindeki bu kından itibaren gelişir. Çeşide ve çevre şartlarına bağlı olarak 20-30 cm?den başlayarak 50-60 cm?e kadar boy alabilirler. Başlangıçta ince ve narin yapılı olan boru veya yarım boru şeklindeki bu yapraklar dik olarak dururlar. Yaprak yaşlandıkça besin maddeleri deposu haline gelir,etli bir yapı kazanır. Yaprağı dik tutacak yeterli doku bulunmadığından yaprak hafif rüzgarlarda dahi katlanarak yere doğru sarkar.
Soğan yaprağı gri renkten başlayarak koyu yeşile kadar değişen bir renklilik gösterir. Soğan yaprağının rengi, üzerindeki mum tabakası ile ilgili olup, mum tabakası ince olan çeşitlerde yaprak rengi daha koyu yeşildir. Mum tabakası kalınlaştıkça yaprak rengi griye döner. Yaprak boyuna çizgili bir yapı gösterir. Yaprak rengi varyetelere göre önemli değişiklik gösterir. Mor renkli soğanlarda soğan ve yaprak kını mor olduğu halde yaprak ayaları yeşil renklidir.
Yapraklar tam büyüklüğünü aldıktan sonra, gövde rozetinin üstünde depo yaprakları halinde besin maddesi depolar ve bu dönemde her yaprağın taban kısmı gelişerek soğanı oluşturur. Bu yapraklar her sürgün ucunun etrafında ayrı ayrı gruplanırlar. Bu durum Şekil 3?de daha açık olarak görülmektedir.
Şekil 3?de de görüldüğü üzere depo yaprakların et kalınlığı soğanın dış kısmından içeriye gittikçe artar, her depo yaprağının arasında ince renksiz bir zar bulunur. Depo yaprakların dış kısmından bazı varyetelerde renkli bazı varyetelerde ise renksizdir. Yazlık yerli soğan çeşitlerimizden Lakerda soğanı bu duruma güzel bir örnek oluşturur. Soğanlarda depo yapraklarında asimilasyon ürünü olarak nişasta değil şeker depolanır. Yerli çeşitlerimizde suda çözülebilir kuru madde oranı % 13-14?e kadar çıkmaktadır.
Soğanda dış kısımdaki depo yaprakları soğanı koruyacak şekilde gelişirler. Bu yapraklar parlak ve çok sert bir yapı kazanırlar. Güneşli ortamlarda gelişen soğanlarda ve hasattan sonra uzun süre tarlada kurumaya bırakılan soğanlarda bu koruma yaprağı daha fazla olur. Koruma yaprağı sayısı fazla olan varyeteler basit depolarda daha uzun süre muhafaza edilebilirler.
Depolamadan hemen tüketilen tatlı soğan çeşitlerinde, muhafaza yaprağı sayısı az, depo yapraklarının kesit kalınlıkları daha fazladır.
2.4. Çiçek
Soğan çiçekleri soğanın enine kesitinde kolayca görülebilen sayıda meydana gelen, çiçek demeti sapı diye adlandırılan, soğan içinde daha ince yapılı, soğandan itibaren genişleyerek karın yapan, çiçeklerin bulunduğu üst kısımda yine incelen, yaprakalra göre daha etli ve dayanıklı olan 40-100 cm boy alabilen bir yapının uç kısmında yıldızvari dizilmiş yüzlerce çiçekten oluşur. Çiçek demeti sapının uç kısmında yıldızvari dizilen çiçeklerin hepsinin üzeri başlangıçta bir zar tarafından sarılı bulunur. Daha sonra bu zar yarılarak içinden her biri 2-3 cm uzunluğunda bir çiçek sapı üzerinde bulunan çiçekler çıkar. 8-10 cm kesitinde bir top gibi görülen bu çiçeklerden, demetin üst kısmından itibaren başlayarak aşağıya doğru çiçeklenme, tozlanma, döllenme olaylarını takiben meyve ve tohumlar meydana gelir. Çiçek demetinde çiçeklerin tamamının açılması bazen bir haftadan fazla sürebilir. Soğan çiçeklerinde protandiri hakimdir.
İlk çiçeklenme gösteren üstteki grup çiçekler, ilk meyve ve tohumları da oluştururlar. Bu nedenle bir çiçek demeti üzerindeki tohumların hepsi aynı anda olgunlaşmazlar. Olgunlaşan meyveler çatlar eğer hasat edilmezlerse içindeki tohumlar kolayca dökülürler.
Soğanlarda çiçeklenme, soğanın üretim şekline bağlı olarak ikinci yada üçüncü yılda gerçekleşir. Doğrudan tohum ekimi ile üretilen çeşitlerde soğan 2. Yılda, arpacıkla üretilen çeşitlerde ise kullanılan arpacığın iriliği ve arpacığın depolama sıcaklığına bağlı olarak ikinci veya üçüncü yılda çiçeklenme meydana gelir. Arpacık çapı 1.5 cm den daha büyük ise 2. Yılda çiçeklenme meydana gelir. Arpacıklar 13°C?de depolandıklarında aralık ayı başlangıcında çiçek tomurcuklarını geliştirmeye başladıkları halde 23°C?de saklanan arpacıkların hiç birisinin çiçek tomurcuğu meydana getirmediği Hartsema (1947) tarafından tespit edilmiştir.
Soğan çiçeklerinde dişicik borusu çok kısa ve narin yapılı olup kuru rüzgarlardan çok çabuk zarar görürü ve kurur. Bu özellik soğan tohumu üretiminde büyük önem taşır.
2.5. Meyve, tohum ve çimlenme özellikleri
Meyveler üç gözlü olup, altı adet tohum taslağı taşırlar. Meyvede 6 adet taslağı olduğu halde bunlardan sadece iki üç tanesi gelişerek tohum meydana getirir. Tohumun üzeri sert-siyah parlak bir kabukla örtülüdür. Tohum üç köşeli bir yapıya sahip olup bu köşelerden birisi diğer iki köşeye göre daha keskin yapıdadır. Tohum bazen buruşuk yapıda olur ve ezildiği zaman soğan kokusu verir. Bin tane ağırlığı 1.7-4.0 gr arasında değişir. Soğan tohumları çimlenme güçlerini 2-3 yıl muhafaza ederler, daha sonra çimlenme yüzdesi hızla düşer. Çimlendirme denemelerinde 20°C?de 14 günde çimlenirler. Düşük sıcaklıklarda bu süre 4-5 haftaya kadar uzar. Tohumdan hasada kadar 150-200 gün süre gereklidir. Bu süre çevre koşullarına ve çeşide göre değişiklik gösterir.
3. Yetiştirilme İstekleri
3.1. İklim İsteği
Soğanın anavatanının Batı Asya ve Doğu Akdeniz olduğu daha önce belirtilmişti, bu bize soğanın gündüzleri sıcak ve kurak, geceleri serin bir kara iklimini sevdiğini, ayrıca yağışlı bir ilkbahar isteğini ifade eder. Işıklanma ve sıcaklık soğan gelişmesi için vazgeçilmeyecek iki önemli faktördür. Gün uzunluğuda soğan üretiminde önemli diğer bir faktörüdür. Soğan gelişme döneminde 18-20°C civarındaki sıcaklıklara ve yağışa ihtiyaç duyar. Baş bağlama döneminde ise sıcaklığın 23-26°C?ler civarında olması ideal baş gelişimini sağlar. Baş kuruması döneminin kurak olması istenir, aksi halde olgunlaşmamış soğanlar hemen yeniden kök meydana getirerek gelişmelerini sürdürürler.
Soğan çimlenme sonrası genç dönemde ortaya çıkan ani soğuklardan zarar görür. -8°C?ye kadar donmaz. Ancak soğuktan zarar gören bitkilerde gelişme durur, yapraklar sararır. Havaların soğuması uzun sürede olursa bitkinin soğuktan zarar görmesi azalır.
Soğan tam anlamı ile bir geçiş bölgesi bitkisidir. En başarılı üretim, denizden kara iklimine geçiş bölgelerinde olur. Ülkemizdeki üretim alanları da bunu azıkça ortaya koymaktadır.
3.2. Toprak İsteği
Soğan humusca zengin, derin bünyeli kaymak bağlamayan topraklarda iyi gelişir. Killi-kumlu, kumlu-killi topraklarda çok başarılı şekilde üretilir. Taban suyu yüksek yerlerde soğan tarımından kaçınmalıdır. Ağır killi topraklarda soğan tarımı yapmak yanlıştır. Bitki turbiyer karakterli topraklarda yüksek verim yapar. Asit karakterli topraklar tercih edilir. 6.5-7.5 pH değerleri uygun değerlerdir.
Erken dönemde Pazar için yetiştirme yapılcaksa alüviyal karakterdeki topraklar tercih edilmelidir. Böyle topraklarda yapılan yetiştirmeden elde edilen soğanlar erken hasat edilirler, ancal bu soğanların depolanma süresi kısadır. Kış mevsimi için yetiştirilecek soğanların P ve K?ca zengin, kil içeren topraklarda üretilmesi gereklidir. Topraktaki killi yapı soğanın muhafaza süresine olumlu etki yapar. Ancak burada uygulanan gübreleme ve yetiştirilen çeşit de önemli bir etkiye sahiptir.