• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Mehmet TANRISEVER

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
1953 yılında Konyanın Bozkır ilçesi Bağardı köyünde doğdu. İlkokuldan sonra çalışma hayatına atıldı. Genç yaşta girişimci özellikleriyle öne çıktı. Bugün Türkiyenin önde gelen firmalarından Mert Çelikin sahibi. İşadamı kimliği yanında, sinema ile de yapımcı ve yönetmen olarak ilgileniyor. Yönetmen kimliği ile gerçekleştirdiği filmlerden biri Sürgün Bu filmle milletlerarası 45. Salemo Film Festivalinde ve 11. Taşkent Film Festivalinde ödüller aldı. Ayrıca bir çok yerli filmin de yapımcılığını üstlendi. Hayatını ve görüşlerini, Varolmanın Yolunda Zengin Olmak adıyla kitaplaştırdı.



Sürgün Öğretmen 2000 Yönetmen

Sürgün 1992 Yönetmen,Yapımcı ve Senaryo yazarı

Gökkuşağı (Tv dizisi) 1995 Müzik

Garip bir koleksiyoncu 1994 Yapımcı

Benim Zaferim 1991 Yapımcı

Çizme 1991 Yapımcı

Minyeli Abdullah 1 1989 Yapımcı

Minyeli Abdullah 2 1990 Yapımcı





Oyunculuk,Eğitmenlik, Senaryo yazarlığı ve koordinatörlükte yapıyoruz ya sürekli bir arayış içerisindeyiz. Kaygımız büyük. Yazdığımız senaryoların insanlara doğru mesajlarla ulaşması temel amacımız. Yıllardır bir şeyler yazıp bunların hayata geçirilememesi en büyük üzüntümüzdü. Ama ümitvarız ve mutlaka bir şeylerin değişeceğini biliyoruz. Söyleşi için isim düşünürken bu işe yıllarını vermiş bizim gibi asıl işinin dışında sinema ile uğraşan, yaşamı başarılarla dolu birisi olan Mehmet Tanrıseverin bir söyleşisinde 1989 yılında Feza Film Şirketini kurarak yapımcılığa başladığını, sinemaya meslek olarak baktığını, filmleri ve ödüllerinin olduğunu, Feza Sinema Salonunun halen faaliyetini sürdürdüğünü, bu arada bir de sinema okulu açtığını, buradaki öğrencilerin oynadığı bir film çektiklerini, inançlarımız doğrultusunda elbette sinema yapacağını, ama bu işlerin imkân meselesi olduğunu belirterek, şu anda sahibi olduğu dünyanın sayılı fabrikalarından olan Mert-Çelikin sinemanın ekonomik musluğu olacağını, seksen yaşına da gelse yine film çekeceğini, kendisinin hangi şartlarda nereye geldiğini gerçek kesitlerle anlatan hayatını anlatan bir belgesel filmin hazırlığında olduğunu, bu belgeseli gençliğe ithaf ettiğini, sanatı seven duygusal bir insan olduğunu, bu tür çalışmalarının Allah izin verdikçe devam edeceğini, inançları doğrultusunda doğru bildiğini yapacağını, kültürümüzün ve sanatımızın çöküşünün kendi benliğimizden uzaklaşmaya sebep olduğunu, insanımızı sanattan yoksun bıraktığını, ten pazarlaması yapan filmlerin çoğaldığını, bunların önüne geçmek için kendi kültürümüzü, kendi ideolojimizi, kendi yaşantımızı filmleştirmek, insanımıza sunmak gereğine inandığını anlatmış olduğunu okuyunca doğru ismin Mehmet Bey olduğunu ve Mehmet Bey ile söyleşi yapma fikri aynı zamanda kendi projelerimizi ona da anlatabileceğimiz bir ortam olacağından bizi çok heyecanlandırdı. Fikirlerinden yararlanabiliriz düşüncesi ile sarıldık telefona. Arayıp onunla söyleşi yapmak istediğimizde bizi kırmadı ve hemen randevu verdi. Çalışma arkadaşlarıyla birlikte bizi mert çelikte karşıladı. Sadece filmleriyle tanıdığımız Mehmet Bey cana yakın samimi ve sıcaktı. Her haliyle bir şeyler yapmak ister gibi. Hiç durmadan çalışmaktan ve bir şeyler başarmaktan bahsediyordu. Neden bu kadar başarılı olduğunu anlamak için 2 dakika yanında olmanız yeterli. Hayallerinden yaptıklarından ve yapacaklarından bahsederken o kadar içtendi ki durumu özetlemek için onun jest ve mimiklerini görmeniz yeterli olabilirdi. Bir dizi soru hazırlamıştık. Biz soracağız kendisi de cevap verecekti. Ama ortam o kadar spantone gelişti ki bir muhabbettir aldı gitti. Sinemadan, dizilerden, işlerden her şeyden bahsettik. İlk sorduğumuz şey aslında son sorduğumuz şey oldu. Mehmet Tanrısever kimdir? Hayalleri nelerdir? Neler düşünüyor? Neler yapacak?



Mehmet Tanrısever Konya Bozkırın Bağyurdu köyünde doğdum ben. Köyümüz kasabanın en iyi köylerinden biriymiş. Sonra ekonomik nedenlerle başta İstanbul olmak üzere şehre göç etmiş köylüler. Bende şehre göçtüm. Askerliğimi yapmış, henüz 23 yaşındaydım. En büyük ilkem, yalan söylememekti. 1976 yılında 500 dolar parası olmadan, borçla, bir iki eski ve bozuk makine ile işe başladım. İş kurduktan sonra çocukluk hayalim sinema ile hayallerimi gerçekleştirdim.



SİNEMA BENİM CENNETİMDİ.



Sinema benim cennetimdi. Orada kendimi farklı dünyalarda hissediyordum. Farklı alemlere dalıyor çeşitli hayaller kuruyordum. Beni o kadar etkiliyordu ki her şeyin sinemadan ibaret olduğunu ve beni başka bir şeyin mutlu edemeyeceğini düşünüyordum. Orda oynayanlar aslında bendim. Orda yaşayanlar aslında bendim. Sinema bendim. Bende sinemaydım. İleride mutlaka sinema ile uğraşacağım diyordum. Eğer dünya da cennet varsa işte bu sinemadır diye düşünüyordum. İş hayatının yanı sıra sinema ile bağımı hiç koparmadım. Yaptıklarımız ortada ama ben yeni şeylerde yapmak istiyordum. Şimdiki diziler tam bir saçmalık. Allah için bir şeyler yapmak lazım. Her şeyin zamanı gelecektir. Sizlerin gayreti (Bizim çalışmalarımız için söylüyor) sadece birer titremeden ibaret. Tüm insanlar sistemin birer köleleri. Kimin kölesi olduğumuzda belli her sektörde olduğu gibi sinema sektöründe de bu işi yönetenler belli. Dünyayı bu zihniyet yönetip köleleştiriyor. Sizin bu alanda yaptığınız sadece birer titreme. Her şeyin zamanı gelecektir. Zamanı gelince de her şey yapılır. Milli sinema kavramı değil Allah için bir şeyler yapılmalı. Günümüzde televizyonlarda yapılan diziler gençlerimizin ahlakını bozuyor. Bir şey kazandırmıyor. Hayatımız boyunca çalışmalıyız. Çalışmak çalışmak ve çalışmak.

(Bu arada biz kendi projelerimizden bahsediyoruz Çanakkale ve diğer dizi projelerinden.) Bunlar için zaman var. Siz titremeye devam edin. Mutlaka bir şeyler olacaktır.



.
 
Top