Bakanlığın geri dönüşü gibi algılanabilir ama bakış açısına göre değişim gösterebilecek bir durum bu.Eğitimin derlenip toparlanmasının en basit yollarından birisi bu yöntem.Elbette bir yılın lafı olur mu gibi
görünse de çok önemli bir yıl.Çocuklarımız,kuzularımız umutlarımız,geçiş dönemini çok sancılı yaşıyorlar bu dönemde.Branş öğretmenlerin öğrencilere yaklaşımı tamamen akademik.Sınıf öğretmeni ise sınıfına,öğrencisine sahiplenme iç güdüsü ile hareket eder.Öğrencisi ile ağlar ve güler.Tek sevinci,öğrencisini başarılı görmektir.En küçük başarı da beraber mutlu olurlar.Öğrencisi belli sayıda olduğu için aileyi ve çocuğu çok iyi tanır ve hareket eder.İşte hep söylenen söz. " Herkes sınıf öğretmenini unutmaz." İşte öğretmenin sahiplenme iç güdüsünün sonucudur bu durum.Bu yaşta ki çocuk,çocukluk ve ergenliğe geçişin ilk günlerinde ve deyim yerindeyse iki arada bir derede durumundadır.İlgiye ve anlaşılmaya ihtiyaç duyar.Bu nedenle bu dönemde branş öğretmeni başarısız hissediyor kendisini ve öğrencinin düzeyine inemediğinden dem vuruyor.Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı,yukarıda da bahsettiğim gibi, her ile neredeyse eğitim fakültesi ve sınıf öğretmenliği bölümleri açtı.İnsanlara mavi boncuk dağıttı.Sonra da bir gecede dedi ki;
- Ben sistemi sildim ve yeniden dizayn ettim.Eğitim sistemi 4+4+4 oldu.Düşünülmedi ülkede binlerce 5 sınıf okutan öğretmenin olduğu ve mezunların kapıda beklediğini.İnsanlar mağdur oldu.Evlerinden,çocuklarından ayrılmak zorunda kaldılar.Hatta bu durumu kurtarmak için sınıf öğretmenlerini bile yan branşlarına geçirdi.Böylece yeni mağduriyetler ortaya çıktı.45 günlük bir zamanların mezunları gibi şimdi de yeni branşcılar ortaya çıktı.Sınıf Öğretmeni elbette komplike bir öğretmendir.Her branştan aşağı yukarı anlar ve yapar.Ama anlatmak başka bir yön.Böylece eğitime yeni dinamitler döşendi.Sonunda bir de baktık YGS sınavında dökülmüşüz.Her yer ve her il sıfırcı çocuklarımızla dolmuş taşmış.Hem ülkeme,hem çocuklarıma,hem ülkemin güzel insanlarına yazık oldu.