• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Mustafa Kemal Atatürk'ün Herkes Tarafından Bilinmeyen Özellikleri

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE

Ata" lafını sevmezdi

'Atatürk' lafını ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal'de çok beğenerek soyadı olarak almıştı. Kendisine 'Ata' diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.

En sevdiği yemek kuru fasulye ve pilavdır.


Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama canı istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.

En büyük hayali dünya turuna çıkmakti


Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.

Başucu kitabı Çalıkuşu'ydu

Binlerce kitabı vardı. Ama bunların arasında bir tanesini hayatı boyunca hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin´in ünlü 'Çalıkuşu' romanını hep yanında taşır, her gün rast gele bir yerinden acar, birkaç sayfa okurdu.

Kabul salonundaki at yavrusu


Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. 'Fox' adını verdiği köpeği, Gazi`nin yatağının ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.

Tam bir salon adamıydı


En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu. Klasik Batı müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.

Gömleklerinin tümü beyazdı


Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçrede özel olarak dikilirken sonra yerli malı kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için Beyoğlunda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı.

Lacivert takım elbise giymezdi


Takım elbiselerinin tasarımlarını hep kendisi çizerdi. Lacivert takım giymeyi sevmezdi.

Beden ölçüleri


Boyu 1.74 idi. Hayatinin son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının ilerlemeye başlamasıyla 46´ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi.

Rumeli şivesi

Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi.

Hazin bir hikaye


Hayatında bir dönem çok önemli yer tutan Mustafa Kemalin evlenmesinden sonra hayatına trajik bir şekilde son veren Fikriye Hanımın mezarının nerede olduğu bilinmiyor

Cumhurbaşkanlığından sıkılıyordu


Hayatının çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını düşünüyordu.

Papa'nın elçisine kendi elleriyle kıyafet hazırlatmıştır


Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarının dini kıyafetleriyle sokağa çıkmaları yasaklanınca, Monsenyör Roncalli`ye kendi terzisi Kemal Milaslı eliyle bir koleksiyon hazırlattı.

Kendi başına traş olmazdı

Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi.Yataktan kalkar kalkmaz odasındaki divanın üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini sigarasını içerdi. Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı.

Düzen takıntısı vardi

Evinde, çevresinde hatta konuk olduğu evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi.

Hoşgörülüydü


Köylünün birinin gazete kağıdına sardığı tütünü içmeye çalışırken eli yanmış, 'Alın bunu kendi içsin' diyerek Atatürk`e küfretmişti. Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra 'Onu mahkemeye vereceğinize doğru dürüst sigara içmesini temin edin' dedi

Sigara pazarlıği

Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr. Fissinger günde kaç paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk 'sekiz' demişti. Doktor bunu günde iki pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti:
'Ben zaten iki paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacağım'.

"Bu nasıl halkçılık?"

Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün
milletvekillerinden bilet parası almamasına şaşırmış nedenini
sormuştu. Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey sinirlenmiş, 'Ne de güzel halkçılık ama' demişti.

Laiklik adam olmaktır!"

İlk mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya geldiğini anlamadığını söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini kürsüye vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermişti: 'Adam olmak demektir hocam, adam olmak!'
Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz böyle durumlarda sırtını döner yada kesilmelerini engellerdi

Yabancı dile meraklıydı

Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızca´yı sonraki yıllarda geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardı. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de eklerdi.

Fasulyesine poker oynardi

Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı. Oyun sonunda kazandıklarını iade ederdi.

Kan görmeye dayanamazdı

Cephelerde düşmanla göğüs göğüse savaşmış biri olarak en ilginç özelliği savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı.

Kulakları duyan tek kişi

Fransız tarihçisi Herriot Ankaraya geldiğinde Gazinin kulaklarının duyuyor olmasına şaşırmış anılarında bunu esprili bir dille anlatmıştı: 'T.C`de bir tane kulakları duyan kişi var onu da Cumhurbaşkanı yapmışlar'.

Bir ricası baş tacıdır

Bir gün halk arasında dolaşırken çarşaflı bir kadına rastlamış, 'Hafız Hanım benim hatırım için başındaki örtüyü acar mısın?' diye sormuştu. Kadın baş örtüsünü açarak, Atatürk`ün önünde eğildi ve ellerini öptü.

Bilardo ve yüzme sevdası

Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner, yüzmeye gider ve bilardo oynardı.

En başarılı olduğu ders matematikti

Eğitim hayatı boyunca en başarılı dersi matematikti. Pozitif bilimlere ilgisi hayatı boyunca sürdü.

Yağcılara çok kızardı

Yağcılara çok kızardı. Bir akşam sofrasında kendisine gereksiz şekilde iltifat eden Abdülhak Hamit`e müdahale etti.

Son yılbaşı gecesi

1937yi 1938e bağlayan son yılbaşı gecesini Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ile baş başa geçirmişti. O gece dolabındaki bazı elbiseleri bakana hediye etmişti.

Köşkteki güvercinlik

Kuşları çok severdi.Çankaya Köşkü`nde özel bir bakıcının ilgilendiği güvercinliği vardı.

 
Geri
Top