aslınsa şeriat dönemindede laiklik vardı örneğin
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettiğinde zindanlardaki Bizanslı mahkumların serbest bırakılmalarını emir buyurmuştu.Herkes çıkmış ama üç tane papaz ‘biz Bizans'ın zulmünü görmektense hapiste yaşamayı yeğleriz' diyerek hapisten çıkmamışlardı.
Haber Fatih'e gelince; ‘onlara söyleyin artık Bizans'ın zulmü yok, Osmanlı'nın adaleti vardır, bundan böyle serbesttirler.' diyen Sultan'ın sözüne de inanamamışlar ve bizzat Fatih Sultan Mehmet tarafından çıkarılmışlardır. Padişah ile aralarında adalet konusunda ihtilaf yaşanınca Büyük Fatih der ki; ‘Ülkemi dolaşın,adaletsiz bir uygulama görürseniz birlikte düzeltelim, siz de dilediğiniz gibi yaşayın.' Bunun üzerine papazlar şu üç hadiseye şahit olurlar:
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethedince Ayasofya'dan daha ihtişamlı bir cami (Fatih Camii) yaptırmayı muradeder. Cami ihaleye çıkarılır. Bütün şartları kabul ederek en ucuz fiyatı veren bir Rum müteahhit ihaleyi kazanır. Ancak Rum, ihaleyi, Fatih'in Ayasofya'yı gölgede bırakma hayalini suya düşürmek için almıştır. Derken inşaat başlar ve Rum müteahhit, caminin ihtişamını yansıtacak kolonların boylarını oldukça kısaltır ve inşaata hile katar. Bunu haber alan Fatih, inşaata gelir, inceler ve hile yaptığını tespit ederek müteahhidin işine son verdiği gibi bir de sağ elini bilekten kestirir. Müteahhit çaresizdir. Bizans'ta imparatora karşı nasıl ki yapılacak bir şey yoksa burada da padişa- ha karşı yapabileceği hiçbirşey olamayacağını düşünürken birisi ona Kadı'ya (*) gitmesini, O'nun mutlaka gerekeni yapacağını söyler. Bunun üzerine adam, Kadı'ya gider, durumu anlatır. Kadı, derhal Padişah'a celp çıkartır ve mahkemeye davet eder. Mahkemeye teşrif eden Padişah, kendisine oturacak yer ararken ilk ikazı da; ‘ mahkeme müddetince davalıyla aynı hizada ve ayakta duracaksın ' diyen Kadı'dan alır. Padişah karşılık vermez ve ayakta mahkeme başlar. Sonunda Kadı, Fatih Sultan Mehmet'i suçlu bulur ve aynı el kesme cezasının kendisine de uygulanmasına karar verir. Rum müteahhit suçludur ama Fatih Sultan Mehmet'in de el kesme hakkı yoktur; eli devlet keser. Bunun üzerine, kulaklarına inanamayan Rum'un şaşkın bakışları arasında Fatih kılıcını çeker ve Kadı'ya ‘eğer ben padişahım diye adaleti şaşırtsaydın vallahi bu kılıcımla boynunu vuracaktım' der. Kadı da masasının altından bir kılıç çeker ve ‘sen de ben Padişah'ım diye karara itaat etmeseydin ben de senin kelleni bu kılıçla vuracaktım' der. Bunları, şaşkınlıktan adeta aptallaşmış bir şekilde dinleyen müteahhit ileriye atılır ve ‘bu durum beni çok etkiledi, böyle bir adaletin sahibi bir Padişah'ın elinin kesilmesine vicdanım razı olmaz. Ben Padişah'ımı affediyorum' diyerek davanın düşmesini sağlamıştır. Fatih Sultan Mehmet de bunun üzerine hazineye emir vererek ‘bu adamın ve ailesinin nafakası ben ölünceye kadar benim şahsi maaşımdan karşılansın' diye emir verir.
Bu duruma tanık olan papazlar şaşkındırlar!....
dikat ederseniz laiklik burada mevcuttur rum mütahite karşı bir hükümdar vardır kadı müslüman olmasına ragmen rum olanın tarfını seçmiştir laikçe davranmıştır ( bence )