• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş

Suskun

V.I.P
V.I.P
277702_2.jpg

Kitap Adı: Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş

Yazar Adı: Jose Saramago

Yayın Evi: Turkuvaz

KitapSayfası: 206

Çevirmen: M. Necati KutluBaskı Tarihi: 1998​

Her deneyimin bir ölüm olduğunu düşünmeye başladığımdan beri ölüm üzerine hem okumaya, hem araştırmaya ve hem de uzun uzun düşünmeye gayret ettim. Elime çok kitap geçti. Kimi dini, kimi kültürel, kimi de etik ve felsefi açıdan ele alıyordu bu kavramı. Hiçbiri doyurucu gelmedi.
“Körlük” adlı mükemmele yakın eseriyle tanıştıktan sonra, Saramago’nun sıradan bir yazar olmadığını gördüm. İnternet üzerine yaptığım araştırmalar sonucunda, yazarın ölüm ile alakalı bir kitabının olduğunu gördüm. Kitabın adı, aynı zamanda hem basit, hem de gizem dolu olabilecek kadar ilginçti: Ölüm Bir Varmış, Bir Yokmuş. Sanal Kitabevinin, arka kapağından alıntılayıp önüme serdiği cümle öbekleri arasında bu eseri okumamı kesinlikle gerektiren bir çekicilik vardı. Bir kere, adı bilinmeyen bir ülkede geçiyordu ve ben kitaplardaki uzun ve sıkıcı şehir dokuları ve mekan tasvirlerinden sıkılmıştım. Sonra bir de, ölümün bir ülkeyi terk etmesi, ülkenin önce sevinç, ardından öfke ve cinnete doyması, ardından ölümün hiç beklenmedik şekilde geri dönmesi…
Kitabı aldım.
Tıpkı arka kapağında yazdığı gibi: İlk ve son cümleleri aynı… “‘Ertesi gün hiç kimse ölmedi.’
Kitabın anahtar cümle ile başlaması ve sürükleyiciliğini kaybetmemesi, Saramago’nun Körlük adlı eserinden alışkın olduğum bir serüvendi. Kitap, vaat ettiklerini veriyordu. Ölüm, gece yarısı tüm ülkeyi terk ediyordu. Hiç kimse ölmüyordu. Trafik kazası sonucunda organları etrafa yayılan kazazedeler, ölüm döşeğinde vasiyetini ve iyi dileklerini ileten ihtiyarlar, birkaç gün önce doğmuş olmasına rağmen o gece ölmesi gereken fakat ölmeyen bebekler… Ölüm, kelimenin tam anlamıyla ülkeyi terk ediyordu.
Buraya kadar her şey beklenildiği gibi. Yazar, yaratmış olduğu üslubun da yardımıyla hem felsefi, hem sosyolojik, hem de bireysel olarak tüm detayları ince eleyip sık dokuyarak -huzur evleri ve hastahanelerin dolup taşmasına kadar- yansıtıyor. Bu kısımda göze çarpan en sağlam eleştiri, yazarın modern çağ ve onun getirilerine yöneltmiş olduğu eleştirilerdir.
Asıl mesele, Ölüm’ün geri gelmesi. Ölüm, gidiş nedeniyle alakalı şu an burada vermek istemediğim anlamlı bir mektup kaleme alıyor ve geri dönüşünde bazı kuralların değişeceğini tüm ülke halkına duyuruyor.
Bu eseri okuduktan sonra, Saramago’nun okura söyletmek istediği söz, kitap daha bitmeden dudaklarımdan döküldü: “Ölüm iyi ki varmış.”
Kitapseverlere söyleyebileceğim tek şey, bu eserin alınması ve altı çizile çizile okunması gerektiğidir.
 
Top Bottom