Eğrikapı (Porta Regia): Kaşıkçı elmasının bu çevrede bulunduğu, Bizans imparatoru Konstantin’in son olarak görüldüğü, Eyüp yakınlarındaki kapıdır.
Edirnekapı (Harisius Kapısı): Eskiden Lykos Deresi’nin aktığı söylenen, Fatih’in karargahını kurduğu ve şehre buradan girdiği, bu dereden şimdiki adını alan göbek danslarıyla ünlü Sulukule’ye açılan yer. Ayrıca Mimar Sinan’ın eseri olan Kanuni’nin kızı Mihrimah Sultan için yapılan Mihrimah Camii, bu bölgede yer alır. Turistlerin akın ettiği Kariye Müzesi ve Tekfur Sarayı’nın ayakta kalmış bölümleri, yine buradadır.
Top Kapısı (Romanos Kapısı): Eski otobüs terminalinin bulunduğu yer. Şimdilerde, tramvay yolu yakınlarında kurulan bit pazarına ev sahipliği yapıyor. Bit pazarı deyip geçmeyin, ünlü İngiliz rock grubu Beatles’in hiç yayınlanmamış eserleri ve ses bantlarını, grubun hayranlarından birinin, Avustralya’da kurulan bit pazarından tesadüf eseri elde ettiğini televizyonlardan izlemişsinizdir. Aradığınız-aramadığınız, ufak-tefek birçok ayrıntı yine bu pazarda var. Ayrıca Mimar Sinan’ın eseri Arakiyeci İbrahim Ağa Camii ve Kara Ahmet Camii’ni, çevrede dolaşırken görebilirsiniz.
Mevlanakapı (Rhesium Kapısı): Surların dışında yer alan bir Mevlevi tekkesinden dolayı adını alan bu kapı, Hıristiyanlığı kabul etmemiş bir Rus topluluğunun bu bölgeye yerleşmesinden dolayı, Bizans Dönemi’nde Rus Kapısı olarak bilinen yer.
Silivrikapı (Pege Kapısı): Fatih’in askerlerinden Elekli Dede’nin yatırının(anıtmezarı) bulunduğu yer. Evliya Çelebi’ye göre, daima elek yiyip çingenelerin peşinde gezen, Eremya Çelebi’ye göre de hiç konuşmayan biriymiş bu Elekli Dede. Kapının yakınlarında yine Mimar Sinan’ın eseri olan İbrahim Paşa Camii bulunmaktadır. Bir de bu civarda Balıklı Ayazma ya da Zoodolos Piyi Kilisesi olarak isim verilmiş bir yer vardır. Burada karşımıza iki efsane çıkıyor. 1. efsaneye göre I. Loen, geçlik döneminde yoksul ve işsizmiş. Sıcak bir yaz gününde, kör bir ihtiyara rastlamış. İhtiyar ona “Beni gölge bir yere götür ve bir bardak su ver” demiş. Loen etrafa bakmış ama hiç su kaynağı görememiş. O anda gökten bir ses, su kaynağının yerini tarif etmiş ve kör adamın gözlerini orada yıkadığı takdirde gözlerinin göreceğini, kendisinin de imparator olacağını söylemiş. Yaşlı adamın gözleri, yüzünü yıkar yıkamaz açılmış ve Loen bu olaydan hemen sonra orduya yazılmış. Orduda hızla yükselip Konstantinopolis partiliğinden taç giymiş. “Yaşam bağışlayan kaynak” anlamına gelen Zoodohos Piyi Kilisesi, minnet borcu olarak I. Leon tarafından bu mucizevi kaynak üzerine inşa ettirilmiş. İkinci efsane ise Kanuni döneminden. Adamın biri ayazma yakınlarında balık kızartırken, yoldan geçen biri “Türkler şehri ele geçiriyor, sen burada balık kızartıyorsun” demiş. Bunun üzerine adam “Şu tavada kızaran balıkların canlanıp sıçrayacağına ne kadar inanırsam, bu habere de o kadar inanırım.” demiş. Sözü söyler söylemez, balıklar canlanıp tavadan sıçramış. Bu mucizevi balıklar, o günden bu güne hep ayazmada sıçrarlarmış.
Belgradkapı (Ksilokerkos Kapısı): Bu kapı zamanında askerlerin, surlara çıkmak için kullandığı kapıymış. Osmanlı Dönemi’nde Kanuni Sultan Süleyman, Belgrad’ı fethinden sonra buraya, yanında getirdiği esnafı yerleştirmiş ve kapı da ismini bu olaydan almış.
Yedikule Kapısı (Porta Aurea): II. Theodosius döneminde bu kapı, şehre giriş çıkış olarak kullanılan kapıymış. 1261’de Mihail Paleologos şehri Latin Haçlılarından geri alınca, atı üzerinde şehre buradan girmiş ve buraya yeni kuleler eklemiş. Osmanlı Dönemi’nde siyasi tutukluların kapatıldığı yer olan Yedikule Zindanları’ndaki en karanlık dönem, 17. yüzyılda Genç Osman’ın Yeniçeri Ocağı reformundan sonra ayaklanan yeniçerilerin, II. Osman’ı kapatıp öldürdükleri dönemdir. Genç Osman’ın kapatıldığı küçük hücreyi, kulenin bu zamana kadar gelmiş halinde görmek mümkündür. Ünlü Malkoçoğlu ve Kara Murat filmlerinin çekildiği yer olan bu kuleler için söylentileri, Yeni Türkü’nün şarkılarında geçen ünlü sözde bulmak mümkündür. “Yedi düvel zindanından beterdir Yedi Kule”. Bugünlerde ise konserlerin düzenlendiği en göze mekan olarak karşımıza çıkıyor.
Surların uzunluğu 22 km.dir. Haliç surları 5.5 km., kara surları 7,5 km. Marmara Surları 9 km.dir.
Kara surları üç bölümden oluşur. Hendek, dış sur,iç sur. Hendekler bugün tarım alanı olmuştur. Sura bitişik ve 50 m. aralıklarla kara surları tarafında, birçoğu yıkılmış, çatlamış durumda 96 burç bulunmaktadır. Bu burçlar, boydan boya uzanan sur duvarlarından 10 m.lik çıkıntıda, çoğunlukla kare planlı ve 25 m. yüksekliğindedir. Pencereleri, tonozları, kapıları vardır. İç surlarla dış surlar arasında kapı ve merdiven bulunur. İç surlar ve burçlarda kefeki taşı ve tuğla kullanılmıştır. Dış surlar ise sandık vaya kazamat duvardır. Dış surlarda daha küçük ve büyük burçlar arasına gelmek üzere küçük burçlar vardır. Bütün bu hendek, burç, dış ve iç surların toplam eni 70 m.dir. Surların içinde dehlizler ve küçük oyuklar vardır.
Marmara ve Haliç surlarının önündeyse hendek ve dış sur yoktur. Bu surların kalınlığı 5 m., yükseklik 15 m.dir. Burçlar 20 m.dir, Marmara tarafında 103, Haliç tarafında 94 Burç vardır. Marmara tarafı surları boyunca Banliyö Treni çalışmaktadır.
Bu burçlardan bazıları tarihi ün taşır: Yedikule, Sulukule, Anemas, İsaakios, Mermerkule, Arapkule gibi. Bunların çoğu zindan, hapishane, darphane olarak kullanılmıştır.
Edirnekapı (Harisius Kapısı): Eskiden Lykos Deresi’nin aktığı söylenen, Fatih’in karargahını kurduğu ve şehre buradan girdiği, bu dereden şimdiki adını alan göbek danslarıyla ünlü Sulukule’ye açılan yer. Ayrıca Mimar Sinan’ın eseri olan Kanuni’nin kızı Mihrimah Sultan için yapılan Mihrimah Camii, bu bölgede yer alır. Turistlerin akın ettiği Kariye Müzesi ve Tekfur Sarayı’nın ayakta kalmış bölümleri, yine buradadır.
Top Kapısı (Romanos Kapısı): Eski otobüs terminalinin bulunduğu yer. Şimdilerde, tramvay yolu yakınlarında kurulan bit pazarına ev sahipliği yapıyor. Bit pazarı deyip geçmeyin, ünlü İngiliz rock grubu Beatles’in hiç yayınlanmamış eserleri ve ses bantlarını, grubun hayranlarından birinin, Avustralya’da kurulan bit pazarından tesadüf eseri elde ettiğini televizyonlardan izlemişsinizdir. Aradığınız-aramadığınız, ufak-tefek birçok ayrıntı yine bu pazarda var. Ayrıca Mimar Sinan’ın eseri Arakiyeci İbrahim Ağa Camii ve Kara Ahmet Camii’ni, çevrede dolaşırken görebilirsiniz.
Mevlanakapı (Rhesium Kapısı): Surların dışında yer alan bir Mevlevi tekkesinden dolayı adını alan bu kapı, Hıristiyanlığı kabul etmemiş bir Rus topluluğunun bu bölgeye yerleşmesinden dolayı, Bizans Dönemi’nde Rus Kapısı olarak bilinen yer.
Silivrikapı (Pege Kapısı): Fatih’in askerlerinden Elekli Dede’nin yatırının(anıtmezarı) bulunduğu yer. Evliya Çelebi’ye göre, daima elek yiyip çingenelerin peşinde gezen, Eremya Çelebi’ye göre de hiç konuşmayan biriymiş bu Elekli Dede. Kapının yakınlarında yine Mimar Sinan’ın eseri olan İbrahim Paşa Camii bulunmaktadır. Bir de bu civarda Balıklı Ayazma ya da Zoodolos Piyi Kilisesi olarak isim verilmiş bir yer vardır. Burada karşımıza iki efsane çıkıyor. 1. efsaneye göre I. Loen, geçlik döneminde yoksul ve işsizmiş. Sıcak bir yaz gününde, kör bir ihtiyara rastlamış. İhtiyar ona “Beni gölge bir yere götür ve bir bardak su ver” demiş. Loen etrafa bakmış ama hiç su kaynağı görememiş. O anda gökten bir ses, su kaynağının yerini tarif etmiş ve kör adamın gözlerini orada yıkadığı takdirde gözlerinin göreceğini, kendisinin de imparator olacağını söylemiş. Yaşlı adamın gözleri, yüzünü yıkar yıkamaz açılmış ve Loen bu olaydan hemen sonra orduya yazılmış. Orduda hızla yükselip Konstantinopolis partiliğinden taç giymiş. “Yaşam bağışlayan kaynak” anlamına gelen Zoodohos Piyi Kilisesi, minnet borcu olarak I. Leon tarafından bu mucizevi kaynak üzerine inşa ettirilmiş. İkinci efsane ise Kanuni döneminden. Adamın biri ayazma yakınlarında balık kızartırken, yoldan geçen biri “Türkler şehri ele geçiriyor, sen burada balık kızartıyorsun” demiş. Bunun üzerine adam “Şu tavada kızaran balıkların canlanıp sıçrayacağına ne kadar inanırsam, bu habere de o kadar inanırım.” demiş. Sözü söyler söylemez, balıklar canlanıp tavadan sıçramış. Bu mucizevi balıklar, o günden bu güne hep ayazmada sıçrarlarmış.
Belgradkapı (Ksilokerkos Kapısı): Bu kapı zamanında askerlerin, surlara çıkmak için kullandığı kapıymış. Osmanlı Dönemi’nde Kanuni Sultan Süleyman, Belgrad’ı fethinden sonra buraya, yanında getirdiği esnafı yerleştirmiş ve kapı da ismini bu olaydan almış.
Yedikule Kapısı (Porta Aurea): II. Theodosius döneminde bu kapı, şehre giriş çıkış olarak kullanılan kapıymış. 1261’de Mihail Paleologos şehri Latin Haçlılarından geri alınca, atı üzerinde şehre buradan girmiş ve buraya yeni kuleler eklemiş. Osmanlı Dönemi’nde siyasi tutukluların kapatıldığı yer olan Yedikule Zindanları’ndaki en karanlık dönem, 17. yüzyılda Genç Osman’ın Yeniçeri Ocağı reformundan sonra ayaklanan yeniçerilerin, II. Osman’ı kapatıp öldürdükleri dönemdir. Genç Osman’ın kapatıldığı küçük hücreyi, kulenin bu zamana kadar gelmiş halinde görmek mümkündür. Ünlü Malkoçoğlu ve Kara Murat filmlerinin çekildiği yer olan bu kuleler için söylentileri, Yeni Türkü’nün şarkılarında geçen ünlü sözde bulmak mümkündür. “Yedi düvel zindanından beterdir Yedi Kule”. Bugünlerde ise konserlerin düzenlendiği en göze mekan olarak karşımıza çıkıyor.
Surların uzunluğu 22 km.dir. Haliç surları 5.5 km., kara surları 7,5 km. Marmara Surları 9 km.dir.
Kara surları üç bölümden oluşur. Hendek, dış sur,iç sur. Hendekler bugün tarım alanı olmuştur. Sura bitişik ve 50 m. aralıklarla kara surları tarafında, birçoğu yıkılmış, çatlamış durumda 96 burç bulunmaktadır. Bu burçlar, boydan boya uzanan sur duvarlarından 10 m.lik çıkıntıda, çoğunlukla kare planlı ve 25 m. yüksekliğindedir. Pencereleri, tonozları, kapıları vardır. İç surlarla dış surlar arasında kapı ve merdiven bulunur. İç surlar ve burçlarda kefeki taşı ve tuğla kullanılmıştır. Dış surlar ise sandık vaya kazamat duvardır. Dış surlarda daha küçük ve büyük burçlar arasına gelmek üzere küçük burçlar vardır. Bütün bu hendek, burç, dış ve iç surların toplam eni 70 m.dir. Surların içinde dehlizler ve küçük oyuklar vardır.
Marmara ve Haliç surlarının önündeyse hendek ve dış sur yoktur. Bu surların kalınlığı 5 m., yükseklik 15 m.dir. Burçlar 20 m.dir, Marmara tarafında 103, Haliç tarafında 94 Burç vardır. Marmara tarafı surları boyunca Banliyö Treni çalışmaktadır.
Bu burçlardan bazıları tarihi ün taşır: Yedikule, Sulukule, Anemas, İsaakios, Mermerkule, Arapkule gibi. Bunların çoğu zindan, hapishane, darphane olarak kullanılmıştır.