PEYGAMBER EFENDİMİZE OLAN SEVGİMİZ <sav>

esselamun aleykum değerli form arkadaşları bir hadis i şerifde efendimiz aleyhisselatu ve sellem .sav.EL MER U MA AMEL HABBE buyuruyor manası kişi sevdiği ile beraberdir bizlerde bu günki ümmeti olarak ona karşı sevgimiz nasıl acaba şöyle bir baktıkmı kendisini ne kadar tanıyoruz acaba sünneti seniyeye ne kadar bağlıyız veya nekadar yaşıyoruz? değerli kardeşlerim inan insan muhakkak bilir ve bilmesi lazım kendisinin önderi olan o kutlu habibi sizlerden ricam bildiğiniz hadis i şerifleri ve sünnetleri paylaşalım inanıyorumki hep beraber çok şeyler öğreneceğiz ve bilgilerimizi arttıracağız bilgi paylaşdıkca çoğalır bir hadis i şerifde EL ULAMAYI VERASATÜL ENBİYA manası alimler peygamberlerin varisidir .sav.mümkün mertebe bildiklerimizi paylaşalım biliyorsak arabcasınıda yazalım şimdiden paylaşacağımız bilgiler için çok teşekür ederim bizleri yaradan RABBİMİZcc hazretlerinden muaffakıyetler dilerimvesselam
 
esselamun aleykum değerli arkadaşlar biz sizlerden bigi paylaşımı istedik fakad henüz birşeyler alamadık bu konuda size biraz sitem ediyorum neden derseniz ALLAHRESÜLU sav imden bilgilerimizi paylaşalım ve bilgi daarcığımız ve hazinememizi zenginleşdirmeyi temenni etmişdim ve bu konuda yardım talebinde bulunduk fakad talebimiz olumlu karşılanmadı umarım sağ duyulu arkadaşlar bu konuya eğilirler sevgi saygılarımla vesselam
 

cırcırböcee

V.I.P
V.I.P
Peygamber Efendimiz’e (sas) duyulan sevgi, canlı veya cansız bütün varlıkları etkileyen bir güce sahiptir. O’nu sevmek bize pekçok şey kazandırır. Bunlardan bazıları şunlardır:

1- Peygamber sevgisinin kazandırdığı en önemli husus; sevilenle kurulan bağ ve nispettir. Sevgi, varlıklar arasındaki en sırlı bağdır. Her varlığı Allah’ın en sevgilisine bağlayan sırlı bağ sevgidir. Canlı cansız bütün nesneler, sevgi bağı ile Kâinatın Efendisi’ne alaka duymuşlardır. Şuursuz varlıklar hatta cansız nesneler bile Allah Resûlü’ne sevgi ile bağlanmışlardı. Eline aldığı taşların Allah’ın adını anarak zikretmesi, çağırdığı ağaçların davetine icabet etmesi, bulutların O’nun üzerinde gölge yapması, onların Efendimiz’e olan bağlılıklarını ve alakalarını gösteriyorlardı. Minber yapılmadan önce Efendimiz’in kendisine dayanarak hutbe okuduğu kuru bir hurma kütüğünün, minber yapılınca Allah Resûlü minbere çıkarak hutbe okumaya başlamaları üzerine, devenin ağlaması gibi inlediğinin duyulması da bu konudaki en meşhur olaylardandır. Cansız varlıklar da yanlarında Allah’ın adının anılmasını istemişler ve Peygamber’le beraber olmayı arzu etmişlerdir.

2- Sevgi, karşılıksız kalmaz. Niyetlerimiz nasıl karşılıksız bırakılmıyorsa, sevgi de seven gönüllere, sevginin derecesine göre büyük lütuflar/feyizler kazandırır. Sevgi, en kısa yoldan kişiyi Hakk’a ulaştırır. Hakk’ın Sevgilisini sevmek ve O’na bağlanıp kendini O’na nispet ederek yola çıkan yolcular en kısa ve tehlikesiz yoldan Allah Teâlâ’nın rızasına kavuşurlar. Efendimiz’in elinden tuttuğu hiç kimse yolda kalmamıştır.

3- Seven bağışlanır. Peygamber sevgisi, Cenab-ı Hakk’ın af ve mağfiretini kazandıran en önemli vesilelerden birisidir. Nitekim âyet-i kerimede “Ey Resûlüm, de ki: “Ey insanlar, eğer Allah’ı seviyorsanız, gelin bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah gafurdur, rahimdir” buyrularak, bağışlanma Peygamber sevgisine bağlanmıştır. (Âl-i İmrân sûresi, 3/31) Peygamber sevgisi bulunan bir kalbi cehennem ateşi yakmaz. Peygamber sevgisi Rabbanî bir sevgidir. Cenab-ı Hakk’ın emridir. Peygamber’i sevmek Allah’ı sevmek demektir. Peygamber’in sevgisi kişiyi Allah sevgisine ulaştırır. Peygamber’i, yalnızca beşerî özellikleri itibarıyla değil “Allah’ın Peygamberi” olarak sevmek, insanların cehenneme girmelerine mani olur. Zira sevgi karşılıksız kalmaz.

4- Sevgi, sevilene yakınlık kazandırır, küçük kusurları örter. Hazreti Peygamber, kendisini candan seven bazı sahabîlerin yaptıkları küçük kusurların kendisine şikayet edilmesi üzerine, şikayet edenlere, “O, Allah’ı ve O’nun Resûlü’nü seven birisidir.” diyerek, samimi, candan seven bir müminin küçük kusurlarına bakıp onu tenkit etmenin yersiz olduğuna işaret etmiştir. Nitekim ‘Abdullah b. Huzâfe (ra) şakacıdır ve boş şeylerle uğraşıyor.’ diye kendisine şikayet edilince Peygamber Efendimiz, onu savunmuş ve onun Allah’ı ve Allah Resûlü’nü sevdiğini söylemiştir. Böylece Efendimiz, sevginin kusurları örten bir özelliği olduğuna dikkat çekmiştir. Hatta sevenlerin sevdiklerinin yanında özel bir makamları vardır. Onların şefaatlerinin, başkalarının da Hak katındaki kurtuluşlarına ve kurbiyetlerine vesile olması ümit edilir.

5- Seven, sevdiğinin dertlerini paylaşır. Seven, her şeyiyle sevdiğine benzemek ister. Bunun sonucunda bazen isteyerek bazen de istemeyerek sevgilisinin dertleri ile dertlenir. Allah Resûlü, kendisini çok sevdiğini söyleyen bazı sahabîlere sıkıntılara hazır olmaları gerektiğini, çünkü Allah’ı ve O’nun Peygamberi’ni çok sevenlerin dünya hayatlarında büyük sıkıntılarla imtihan edileceklerini haber vermiştir. Âşık sevdiğinin derdine ortak olduğunda görünüşte sıkıntı içinde olsa da gerçekte vuslat kapılarını aralamıştır.

6- Peygamber sevgisi, farzlarını yapan, büyük günahlardan kaçınan birisi için öte alemlerde Resûlullah’la beraber bulunmayı netice verecektir. Zira kişi sevdiğiyle beraberdir. Sevgi, ashab-ı kiramın hayatta iken küçük kusurlarının bağışlanmasına vesile olduğu gibi büyük günah işleyen müminlerin ahiret kurtuluşunun da en önemli vesilesidir.

7- Peygamber Sevgisi, O’nun şefaatine nail olmayı sağlar. Büyük günah da işleseler ümmetinin her ferdine şefaat ederek ahirette onların kurtuluşuna vesile olacağını Efendimiz (sas), “Her peygamberin dua ettiğinde kabul olunacak bir duası vardır. Şayet o dua ile dua ederse duası kabul edilir ve istediği kendisine verilir. Ben duamı ahiret gününde ümmetime şefaat etmek için sakladım.” hadisiyle ifade buyurmuşlardır. Hayatı boyunca büyük sıkıntılar çeken Efendimiz’in bu dua hakkını bu sıkıntıları esnasında kullanmayarak, ümmetinin ahiretteki halini düşünüp bu hakkı ahirete bırakmış olması, O’nun ümmetine olan muhabbetini göstermesi açısından ne kadar manidardır. İşte peygamber aşkının inananlara kazandıracağı en önemli uhrevî mükafat, O’nun bu şefaatine nâil olma saâdetidir.

8- İmanın tadını tatmayı netice veren üç husustan biri de Allah ve Rasulü’nü bunlar dışındaki her şeyden daha fazla sevmektir. Diğer iki husus, sevdiğini ancak Allah için sevmek ve iman ettikten sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi kötü görmektir. Bu üç ölçü kimde bulunursa imanın tadını tatmış demektir. Allah ve Peygamber sevgisi de bu noktada imanın tadını tatmayı sağlayan bir hususiyet arz etmektedir. (Zübeyr Tekin’in “Peygamber (sas) Sevgisi” adlı eserinden istifade edilmiştir.)

NOT:Siteminizi gördüm ve istediğiniz konuyla ilgili bir araştırma yaptım bulduklarımı paylaşmaya devam edeceğim.
 
esselamunaleykum kardeşler evvela isteğimize olumlu yaklaşan emek sarf eden değerli kardeşimize çok teşekürler ederim kardeşimizin ismini bilmiyorum ama burada cırcırböcee yazıyor sağolsun var olsun İMAN VE SEVGİ hususunnda bir iki kelimede müsadenizle yazmak istiyorum bir RESULLULLAH.sav.efendimiz buyurdularki cihad edilecek ve askerin i aşesi için yardım toplanacak tabiki o gözümüzün nuru sahabe i kiram efendilerimiz bunu duyunca imkanları dahilin de katgıda bulunuyorlar hz ömer .ra. efendimiz diyorki hah bu sefer hz eba bekr i geçtim tasaddukda der ve malın yarısını getirir EFENDİMİZ.sav. sorar derki ya ömer ne getirdin YA RESULLULLAH.sav. malımın yarısını getirdim der peki ya EBABEKR sen ne getirdin der YA RESULLULLA.sav. malımın hepsini getirdim der EFENDİMİZ.sav. ya eba bekr ev halkına ne bıraktın o kutlu sadık dost buyururki ALLAH VE RSULUNU bıraktım der... vesselam
 
Top