Ruh Nedir?

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Ruh'un ne olduğunu analiz ve tarif etmeden önce, evreni gözlemlememiz gerekiyor. Ayrıca bir çok felsefe ve inançtan soyutlanmamız gerekiyor ki; sağlıklı bir sonuca varalım. Şimdi; önyargı ve ön kabullerimi bir kenara bırakıyorum. Tabiri caiz ise, bu makale bitene kadar bir ateist ve deist oluyorum. (Elhamdülillah Müslümanım)

Evet; evreni gözlemleyip bildiğimiz kadarı ile, Bing Bang, yani büyük bir patlama ile var oldu. Şu an için o patlama süreci devam ediyor ve hala evren genişliyor. Bunu doğru kabul eder isek; evren, yokluk yada boşluk içinde var olmak için hazır bekliyordu. Zaman mef'umu evrenden önce de vardı. Var olmayı ve patlamayı bekleyen evren, statik ve ölü durumdaydı. Ayrıca, bir molekülden daha küçük bir parçacık idi. Peki, ne oldu da evren patladı...? Evreni patlamaya tetikleyen o mekanizma veya olgu ne idi...? Evren nasıl hayat buldu...? Evrenin de bir ruhu var mı? Duyu organlarımız evreni ne kadar algılıyor? Bu sorularla birlikte Ruh nedir kısmına geçelim.

Doğrusu ruh hakkında araştırma yaptım fakat, ortak manada ruh'un tarifi tam olarak yapılmamış. Felsefi ve dini tanımlamalar hep karşıma çıktı. Psikolojide ruh kavramı zaten başka bir şekilde tarif ediliyor. Psikoloji, psyche (ruh) ve logos (bilgi) kelimelerinden oluşur.Ruh bilgisi kelimesi ilk çağda Aristoteles tarafından kullanılmıştır.Ancak

Günümüzde psikoloji ruh üzerine felsefik sorular sormaz. 19.yüzyılda geç bağımsız olan genç bir bilim dalıdır. Demek ki Ruh'u tanımlayacak bir bilim dalı henüz mevcut değil.

Tekrar evrene dönüyoruz. Evren çok önemli... Ruh, ile evren arasında bir bağ olduğunu düşünüyorum. Durun acele etmeyin, daha ruhun tanımına gelmedim... Evreni gözlemleyen NASA ve gök bilimciler, doğan ve ölen yıldızları tespit etmişlerdir. Bir yıldızın oluşumu, bulutu andıran dağınık bir biçimdedir. Ölü yıldızlar ise, karadelik diye tabir edilen ama hala ölmemiş yıldızlardan ibarettir. Aslında ortada karadelik falan yok; o yıldız öylesine bir çekim kuvvetine ulaşıyor ki, ışığı yuttuğu için göremiyoruz. Halbuki çok parlak, ama kendi ışığını bile yutuyor. Hacim olarak küçülse de, kütle olarak, kendini milyarlarca kez aktif olarak ağırlaştırıyor. Bakınız nereye geldim. Yavaş yavaş ruh'a geliyorum. Hani bu yıldız ölmüş ve miadını doldurmuştu...? Ölüm kavramı sadece canlılara mahsus olmadığı gibi, ruh kavramı da canlılara özdeşleştirilemez. Yani ruh, canlı veya cansız her varlıkta vardır. Ruh aynı zamanda bir enerjidir de... Evrenin ruhu ise, zamandır. Zaman olmadan, hiç bir varlık hayat bulamaz. Zaman, her şeydir. Telefonunuzu düşünün, her şeyi tam ama çalışmıyor, neden? Çünkü bataryadaki elektrik şarjı bitmiş. Yani deşarj olmuş... Yok yok, kızmayın; ruh, sadece bu değildir.

RUH: Canlı ve cansız maddeleri görünür kılan, işlevsellik ve özlük kazandıran, kaynağı belli bir merkezden beslenen, zaman ve mekandan stabil olan, bir enerji bütünlüğüdür. Ruh zaman olduğu için, zamanın içinde yer almaz. Radyo yayınları ve dalgaları olmadan, enerji de verseniz, o radyo bir hiçtir. Yani Ruh, sabit değildir. Belli bir frekans üzere akım halindedir. İşte o yayın dalgalarının nereden geldiğini inanç olarak değil de, bilimsel olarak kavrayamıyorum. Ruhların bir merkezi var ise, o merkezi idare eden gerçek ve büyük, aynı zamanda irade sahibi bir ruh olmalıdır. Olmak zorundadır. Benim felsefik manada ruh anlayışım; ruh, bedenin evrenin dışında aldığı bir enerji çeşididir. Ruh beden arasında sürekli bir akım vardır. Bu akımın kesilmesi durumunda, beden ruhsuz ve enerjisiz kalır ve ölüm olayı gerçekleşir. Bedende meydana gelen bir arıza, ruh akımını kesebilir. Ruh bir yaşam frekansıdır. Bir rüzgar, bir elektrik, bir dalga gibidir. Ruh hakkında bildiklerim bu kadar. Ama ruh hakkında çok şey düşünüyorum. Orası beni ilgilendirir. Çünkü yazımın başında, dinsiz olacağımı söylemiştim. Şimdi yazım bitti ve Kelime-i şehadet getirip tekrar Müslüman oluyorum.

Alıntıdır...
 
Geri
Top