Şanlıurfa Antik Kentleri (Güneydoğu Anadolu Bölgesi)
Edessa (Urfa) Antik Kenti
İlkçağlardan bu yana doğu ile batı kültürleri arasında bir köprü olan Edessanın tarihi M.Ö.8000lere dayanmaktadır.
Urfanın eski ismi Şemseddin Saminin Kamusül Alamına göre; Ur ya da Urelkeldaniyn olup, Büyük İskenderin fethinden sonra Makedonyalılar bu şehri vatanlarındaki Edessa (Vodina) kasabasına benzeterek bu adla ve Akarsuları güzel anlamına gelen Kaliroe olarak adlandırmışlar, Araplar da Kaliroe isminden esinlenerek buraya Ruha ismini vermişlerdir.
Prof. Fikret Işıltana göre İslam döneminde Diyarı Mudar olarak da adlandırılan bölgedeki Urfaya Osrhoene Krallığı döneminde verilen Osrhoene adının, Kentin Makedonyalılar tarafından Edessa ismi ile yeniden kuruluşundan, Süryanice Urhai-Orhai olan önceki isminin, Arapça Er-Ruhanın Latinleştirilmiş biçimi olduğu sanılmaktadır.
Prof. Bilge Umara göre ise; Edessa ismi Helenistik Çağdan beri kullanılmıştır. Seleukos Nikator bu kenti geliştirerek Makedonyadan gelen göçmenleri buraya yerleştirmiş ve ismini de Edessa olarak değiştirmiştir. Bu isim Roma, Bizans ve Haçlı Devletleri zamanında da kullanılmıştır. Bununla beraber Urhay (Urfa) ismi unutulmamış ve sonra da Edessanın yerini Urfa almıştır.
Halep salnamelerine göre şehre kısa bir süre (Antiokya/Antakya) adı verilmişse de Prof. Segale göre M.Ö. 163te ölen IV. Antiochusun sikkeleri üzerindeki (Antioch Callirohae), başka bir kente de ait olabilir. Bir efsaneye göre ise; Urfa adı Nemrutun diğer bir adı olan ve Sulak yerde bulunan anlamına gelen Hewya oğlu "Urhai" den gelmektedir. Urhainin güzel akarsular şehri anlamı, Edessanın Makedonyadaki Edhessaisos ırmağının kenarındaki şehir ve bu kentin sonradan aldığı ad Vodinanin Makedonca su anlamına gelmesi, Kalliroenin çeşme ya da akarsuları güzel anlamı belli olduğuna göre Urfa adının kaynağı konusunda henüz bir sonuca ulaşılamamışsa da bütün rivayetlerin su ya çıktığı tartışmasızdır.
Aşağı Fırat Projesi kapsamında Fırat Nehri kıyılarında, Sultantepede, Göbeklitepede ve baraj göllerinin altında yapılan kurtarma kazıları yörenin tarihine ışık tutmuştur. Buna dayanılarak Edessada Neolitik Çağ (MÖ.10000-5500) ve sonrasında yoğun bir yerleşmenin olduğu ortaya çıkmıştır. Asur tabletlerine göre burası MÖ.2000lerde Hurriler ile Mitannilerin yerleştiği bir yerdi. Hitiler Mitanni krallığını ortadan kaldırdıktan sonra yöreye yerleşmişler, MÖ.XI.yüzyıldan sonra da Mezopotamyadan kuzeye doğru göç eden Aramiler buraya yerleşerek Bit-Adini Krallığını burada kurmuşlardır. MÖ.857de Asurlulara bağlanan ve sonra Medlerin saldırısına uğrayan yöre, bir süre Babillerin egemenliği altında kalmıştır. MÖ.VI.yüzyılda Persler yöreye hakim olmuş ve buranın ticaretinin ve tarımının gelişmesinde büyük payları olmuştur. MÖ.IV.yüzyılda Büyük İskender Persleri Anadoludan çıkardıktan sonra yöreye de hakim olmuştur. İskenderin ölümünden sonra da Seleukosların hakimiyetine girmiştir. I.Seleukos tarafından MÖ.303te bugünkü Urfanın bulunduğu yerde Edessa kenti kurulmuştur.
Edessanın, ilk kuruluşu ile ilgili kesin bilgi olmamakla birlikte, Arap tarihçisi Ebul Faraça göre, Nuh Tufanından sonra yeryüzünde kurulan ilk yedi yerleşim merkezinin ilki ve en önemlisidir. Hz. Ademin çiftçilik yaptığı, Hz. İbrahim Halil, Hz. Eyyüp, Hz. Şuayp, Hz. Elyasa gibi peygamberlerin yaşadığı bu bölge bugün Peygamberler Şehri olarak anılmaktadır. Hıristiyanlar, Hz. İsanın mendilinin Şanlıurfada bulunmuş olmasından dolayı buraya Dir-Mesih adını vermişlerdir.
Musevi, Hırıstiyan ve İslâm peygamberlerinin atası olarak nitelenen Hz.İbrahim Urfada doğmuş, Nemrut ve onun yaptığı putlarla mücadele ettiği için burada ateşe atılmıştır. Lut Peygamber, amcası Hz. İbrahimin Urfada ateşe atıldığını görmüş ve daha sonra buradan Sodama gitmiştir. Hz.İbrahimin torunu İsrafiloğullarının atası Yakup Peygamber burada yaşamış ve Urfada ölmüştür. Bu nedenle Şanlıurfa inanç turizmi yönünden önem taşımaktadır.
Seleukoslardan sonra Mısırlılar, ardından Aramiler yöreyi ele geçirmiştir. MÖ.132de burada Abgar, sonra da Osrhoene olarak isimlendirilen bir krallık kurulmuştur. Ermeni Krallığı yönetiminde yağmalanan, bir süre Partların denetiminde kalan Osroene Krallığı MÖ.I.yüzyıl sonlarında Romalılara bağlanmıştır. Romalılar ile Partlar arasında zaman zaman el değiştiren Osroene Krallığı, MS.117de tamamı ile Romanın egemenliğini kabul etmiştir. Aramiler birçok kez Romaya karşı ayaklanmışlarsa da bu ayaklanmalar bastırılmıştır. Yöre III.yüzyıl ortalarında Sasanilerin, VII. Yüzyılda Arapların saldırısına uğramış, X.yüzyılda Bizanslılarla Mervaniler arasında el değiştirmiştir.
Şanlıurfa il merkezi yakınındaki Göbekli Tepe'de yapılan arkeolojik kazılarda, ilkel dinlere ait olan ve günümüzden 11.000 yıl öncesine tarihlenen dünyanın en eski tapınakları bulunur.