Demokratik yönetimlerin temel yapısını siyasal partiler oluşturur. Parti ve Arapça’dan dilimize giren, parti karşılığı kullanılan '‘fırka" sözcüğü, sözcük anlamıyla bölüm, kısım, grup, insan topluluğudur. Siyasal dilde farklı düşünce, fikir, görüş çevresinde birleşip bütünleşmiş insanları, grupları, toplum kesimlerini tanımlamak amacıyla kullanılır.
Partiler, ülke sorunlarıyla ilgili olarak benzer beklentileri, düşünceleri benimseyen, paylaşan insanların yönetimde etkili ve yetkili olmak amacıyla örgütlenmeleri sonucu oluşur. Demokratik yönetimlerde, demokrasinin ilke ve kuralları içinde, anayasa ve yasalara uygun olarak, bütün düşüncelerin ve görüşlerin siyasal parti olarak örgütlenmesi ve düşüncelerini, görüşlerini yayma özgürlüğü, seçimlere katılma hakkı vardır. Siyasal partiler ülkenin sorunları ve bunların çözümlerine ilişkin düşüncelerini, görüşlerini, ideolojilerini içeren programlar hazırlayarak topluma anlatır ve toplumdan destek, oy isterler.
Partiler, politik literatürde siyasal yelpaze diye adlandırılan sağ, orta, sol ideolojilere yer veren konumda bulunurlar. Partileri yaşatan temel güç programlardır. Başka bir deyişle, partilerin temel gücü birbirlerinden farklı programları olmasına bağlıdır.
Bu farklılık olmadığında partilerin anlamı yoktur.
Ülkemizde 1859 yılında, Abdülmecit döneminde "Fedailer Cemiyeti" adında ilk parti kurulmuş, bunu "İttihat ve Terakki" ve diğerleri izlemiştir.
1908-1918 yılları parti kavgaları, karşılıklı suçlamalar, ölüm kalım savaşıyla geçmiş, ülke iktidar ve muhalefet olarak ikiye ayrılmıştır.
Bu arada, Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’nı kaybeden ülkeler arasında yer aldığından Sevr Anlaşması’™ imzalamak zorunda kalmış, ülke parçalanmıştır.
Kurtuluş Savaşı sırasında, "Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti" adıyla kurulan siyasal örgüt, savaştan sonra 1923 yılında, "Cumhuriyet Halk Fırkası" adıyla ülke yönetimini tek parti olarak üslenmiştir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1946 yılında "Demokrat Parti“ kurulmuştur. 1946-1950 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi iktidardayken, Demokrat Parti muhalefette yer almıştır. 1950-1960 yılları bu partilerin yer değiştirmesiyle, yine iki parti ve bunlann liderleri arasında çatışma ve kavgayla geçmiştir.
1960’dan sonra kapatılan Demokrat Parti yerine 1961 tarihinde kurulan Adalet Partisi ve lideriyle, Cumhuriyet Halk Partisi ve liderleri arasındaki çatışma ve kavga sürmüş; bu arada 1971 Mart ayında generallerin verdikleri muhtırayla çatışma ve kavga geçici bir süre durulmuş, daha sonra yeniden canlanarak 1980 yılına kadar sürmüştür.
1980'den sonra partilerin kapatılmasıyla partiler ve liderleri arasındaki kavga yine bir süre için durmuştur.
1980'den önce siyasal yaşamda yer alan dört parti yerine. 1990’ü yıllarda siyasal yelpazenin sağında, solunda, ortasında yer Jpn yirmiden fazla parti kurulmuştur. mk 1999 seçimlerinden sonra TBMM de beş parti kalmıştır
Siyasal yelpazede yer alan bu partileri birbirinden ayıran farklı ilkeleri, planları, programları olmadığından, parti liderleri etki ve yetkilerini göstermek, parti varlığını sürdürmek için öteki partiler ve liderleriyle çatışma yolunu seçmişlerdir.
Ülkemiz dıştan ve içten kaynaklanan yüzlerce sorunla karşı karşıya bulunmakta olup, zaman yitirmeden bunları çözmek du- rumundad . Ancak aylar süre hükümet arayışları, daha sonra da partiler ve liderler arası kişisel çekişmeler, özel servet kavgaları ülkenin yönetimini zorlaştırmakta, yönetim boşluğuna düşürmekte, hareketsiz, tepkisiz bırakmaktadır. Oysa TBMM’ye seçilen milletvekillerinin ilk ve temel görevi önce yürütme yetkisini kullanan hükümetleri oluşturmak ve denetlemektir. Milletvekili seçilmelerinin en önemli amacı budur.
Yıllar boyu ülkemizin gündeminde yer alan, bugüne kadar çözülemeyen sorunlar arasında hızlı nüfus artışı, büyük kentlere ve başka ülkelere göç, kötü kentleşme, dengesiz gelir dağılım,; enflasyon, iç ve dış borçlar, özelleştirme, işsizlik, terör, insan hakları, Güneydoğu Anadolu’nun durumu, komşularımızla ilişkiler, Avrupa Birliği’ne giriş süreci, IMF ve Dünya Bankasıyla , "Sözde Ermeni Soykırımı Sorunu", Ege sorunu, Kıbrıs sorunu ilk sırada yer almaktadır.
Bu sorunların bilimsel düşünceye, ülke gerçeklerine uymayan biçimde tartışılması kargaşa ortamının sürmesine artmasına yol açmaktadır.
kaynak:
Özcan Köknel'in Kimliğini Arayan Gençliğimiz kitabı
Partiler, ülke sorunlarıyla ilgili olarak benzer beklentileri, düşünceleri benimseyen, paylaşan insanların yönetimde etkili ve yetkili olmak amacıyla örgütlenmeleri sonucu oluşur. Demokratik yönetimlerde, demokrasinin ilke ve kuralları içinde, anayasa ve yasalara uygun olarak, bütün düşüncelerin ve görüşlerin siyasal parti olarak örgütlenmesi ve düşüncelerini, görüşlerini yayma özgürlüğü, seçimlere katılma hakkı vardır. Siyasal partiler ülkenin sorunları ve bunların çözümlerine ilişkin düşüncelerini, görüşlerini, ideolojilerini içeren programlar hazırlayarak topluma anlatır ve toplumdan destek, oy isterler.
Partiler, politik literatürde siyasal yelpaze diye adlandırılan sağ, orta, sol ideolojilere yer veren konumda bulunurlar. Partileri yaşatan temel güç programlardır. Başka bir deyişle, partilerin temel gücü birbirlerinden farklı programları olmasına bağlıdır.
Bu farklılık olmadığında partilerin anlamı yoktur.
Ülkemizde 1859 yılında, Abdülmecit döneminde "Fedailer Cemiyeti" adında ilk parti kurulmuş, bunu "İttihat ve Terakki" ve diğerleri izlemiştir.
1908-1918 yılları parti kavgaları, karşılıklı suçlamalar, ölüm kalım savaşıyla geçmiş, ülke iktidar ve muhalefet olarak ikiye ayrılmıştır.
Bu arada, Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’nı kaybeden ülkeler arasında yer aldığından Sevr Anlaşması’™ imzalamak zorunda kalmış, ülke parçalanmıştır.
Kurtuluş Savaşı sırasında, "Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti" adıyla kurulan siyasal örgüt, savaştan sonra 1923 yılında, "Cumhuriyet Halk Fırkası" adıyla ülke yönetimini tek parti olarak üslenmiştir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1946 yılında "Demokrat Parti“ kurulmuştur. 1946-1950 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi iktidardayken, Demokrat Parti muhalefette yer almıştır. 1950-1960 yılları bu partilerin yer değiştirmesiyle, yine iki parti ve bunlann liderleri arasında çatışma ve kavgayla geçmiştir.
1960’dan sonra kapatılan Demokrat Parti yerine 1961 tarihinde kurulan Adalet Partisi ve lideriyle, Cumhuriyet Halk Partisi ve liderleri arasındaki çatışma ve kavga sürmüş; bu arada 1971 Mart ayında generallerin verdikleri muhtırayla çatışma ve kavga geçici bir süre durulmuş, daha sonra yeniden canlanarak 1980 yılına kadar sürmüştür.
1980'den sonra partilerin kapatılmasıyla partiler ve liderleri arasındaki kavga yine bir süre için durmuştur.
1980'den önce siyasal yaşamda yer alan dört parti yerine. 1990’ü yıllarda siyasal yelpazenin sağında, solunda, ortasında yer Jpn yirmiden fazla parti kurulmuştur. mk 1999 seçimlerinden sonra TBMM de beş parti kalmıştır
Siyasal yelpazede yer alan bu partileri birbirinden ayıran farklı ilkeleri, planları, programları olmadığından, parti liderleri etki ve yetkilerini göstermek, parti varlığını sürdürmek için öteki partiler ve liderleriyle çatışma yolunu seçmişlerdir.
Ülkemiz dıştan ve içten kaynaklanan yüzlerce sorunla karşı karşıya bulunmakta olup, zaman yitirmeden bunları çözmek du- rumundad . Ancak aylar süre hükümet arayışları, daha sonra da partiler ve liderler arası kişisel çekişmeler, özel servet kavgaları ülkenin yönetimini zorlaştırmakta, yönetim boşluğuna düşürmekte, hareketsiz, tepkisiz bırakmaktadır. Oysa TBMM’ye seçilen milletvekillerinin ilk ve temel görevi önce yürütme yetkisini kullanan hükümetleri oluşturmak ve denetlemektir. Milletvekili seçilmelerinin en önemli amacı budur.
Yıllar boyu ülkemizin gündeminde yer alan, bugüne kadar çözülemeyen sorunlar arasında hızlı nüfus artışı, büyük kentlere ve başka ülkelere göç, kötü kentleşme, dengesiz gelir dağılım,; enflasyon, iç ve dış borçlar, özelleştirme, işsizlik, terör, insan hakları, Güneydoğu Anadolu’nun durumu, komşularımızla ilişkiler, Avrupa Birliği’ne giriş süreci, IMF ve Dünya Bankasıyla , "Sözde Ermeni Soykırımı Sorunu", Ege sorunu, Kıbrıs sorunu ilk sırada yer almaktadır.
Bu sorunların bilimsel düşünceye, ülke gerçeklerine uymayan biçimde tartışılması kargaşa ortamının sürmesine artmasına yol açmaktadır.
kaynak:
Özcan Köknel'in Kimliğini Arayan Gençliğimiz kitabı