Çağdaş Türk Dili dergisi eylül sayısından bugün not ettiğim şu satırları tekrar tekrar okuyup düsünüyorum:
"Birçok politikacının söyleminde açıkça görülen hakaret, aşağılama sözcükleri ve deyişler, konuşmalarındaki argo kullanımları, sen-siz kullanımındaki özensizlik, kaba ses tonu ve vurgulamalar, dil duyarlılığından, insana saygıdan yoksunluğun göstergeleridir.
Bunun önemli bir nedeni de her düzeydeki dil öğretiminin büyük ölçüde dilbilgisi öğretisiyle sınırlı tutulmasıdır. Yapı yanında anlam ve işlevi önemseyen bir dil öğretimi yaklaşımıyla dilin gücünü daha iyi anlayabiliriz."
Evet, cidden bu böyle.. daha nezaketin ne olduğunu, nerede ne şekilde konuşulması gerektiğini ve hangi kelimelerin bizi daha tatlı ve kibar bir insan yapacağını öğretmeden, cümlenin ögelerini buldurdular bizlere. Hep yaşaya yaşaya öğrendik nasıl ve ne şekilde dili hangi işlevde kullanacagımızı..gerçi büyük kesim hala bilmiyor bunların hicbirini...neyse.