Tembel kız

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Bir zamanlar, ülkenin birinde çok tembel bir kız varmış, özellikle iplik eğirmesini ve halı dokumasını hiç sevmezmiş ve bilmezmiş. Sonunda annesi o kadar kızmış ki, kızı bir güzel pataklamış, kız da bağıra bağıra ağlamaya başlamış, tam o sırada ülkenin kraliçesi güzel atlı arabasıyla oradan geçiyormuş, kızın sesini duyunca merak etmiş ve arabasını durdurmuş, sesler evden geldiğinden, eve gitmiş ve kapıyı çalmış, tembel kızın annesi kapıyı açıp da, karşısında kraliçeyi görünce çok şaşırmış.

`Ne oluyor burada? Bu güzel kızı niçin ağlatıyorsunuz? `

Kızın annesi, evladının tembelliğini söylemeye utanmış ve bir yalan uydurmuş:

`Sayın kraliçem, şeyy...kızım halı dokumasını ve çıkrıkla iplik eğirmesini çok sever, bir günde bir halı dokur ama biz gördüğünüz gibi pek yoksuluz, halı dokuyacak fazla ipimiz yok, ona ağlıyor`

`A, demek öyle, madem kızın hem bu kadar güzel, hem de bu kadar yetenekli ve hamarat benimle sarayıma gelsin, ona bol bol yetecek kadar ipliğim var`

Kızın annesi bu teklife çok sevinmiş ve böylece kraliçe kızı alıp, arabaya binmiş ve saraya gitmişler.

Saraya gelince kraliçe kıza demiş ki:

`Seni sevdim, gerçekten söylendiği kadar yetenekli ve hamaratsan, fakir olmana rağmen seni küçük oğlumla evlendireceğim, çünkü böyle bir altın bileziğinin olması senin için en . güzel çeyiz sayılır. Ama seni deneyeceğim, sana bir halı tezgahı, çıkrık ve bir oda dolusu iplik vereceğim, bunlarla yarına kadar bir halı dokumanı isteyeceğim.`

Böyle diyerek kraliçe kızı odanın içinde iplik yığınları, çıkrık ve halı tezgahıyla başbaşa bırakıp, gitmiş. Kızcağız üzüntüsünden ağlamaya başlamış. Akşam kraliçe gelmiş.

`A, ne halı dokumuşsun, ne de iplik eğirmişsin!`

`Şeyy, affedin kraliçem, annemden ayrıldığım için çok üzüldüm, elim çıkrığa gitmedi`

`Pekala, seni anlıyorum, sana bir gün daha veriyorum, tamam mı?` demiş ve gitmiş.

Tembel kız, ne yapacağını şaşırmış, üzüntü içinde pencereden dışarıya bakıyormuş ki, o tarafa doğru gelen, üç tane çok tuhaf kadın görmüş. Birinin sağ ayağı kocamanmış, ikincinin baş parmağı dev kadarmış, üçüncünün de dudağı çenesinden aşağı sarkıyormuş! Kadınlar kızın penceresinin önünde durmuş ve niye üzgün olduğunu sormuşlar. Kız da her şeyi anlatmış. O zaman kadınlar demiş ki

`Biz sana yardım ederiz ama bir şartımız var, düğüne bizi de davet edeceksin, bizim halaların olduğunu söyleyeceksin, bizden utanmayıp, masanda oturtacaksın`

`Tamam söz` demiş tembel kız.

O zaman üç kadını pencereden içeri almış, kadınlardan biri ayağıyla çarkı çeviriyor, diğeri ipleri bükmek için yalıyor, üçüncüsü de halıya düğüm atıyormuş

ve sonunda harika bir halı dokumuşlar, dünyanın en güzel halısıymış bu. Rengarenk, kuşlar, güller, ırmak desenleriyle süslüymüş. Ertesi sabah kraliçe bu halıyı görünce bayılmış. Ve hemen düğün hazırlıkları başlamış. Kız, prense üç halasının olduğunu ve onları da düğüne davet etmek istediğini söyleyince, prens `tabii olur` demiş.

Düğün günü, üç tuhaf görünümlü kadın içeri girmişler. Prens

`Bunlar da ne böyle! Siz üçünüz nasıl bu hale geldiniz? `

Birinci kadın ` Çıkrık çevirerek`

İkinci kadın `İplik yalayarak`

Üçüncü de `Düğüm atarak` deyince, Prens, güzel eşine iplik eğirme ve halı dokumasını yasaklamış!

`Bir daha çıkrığın ve halı tezgahının yanına bile gitmeyeceksin!` demiş.

Tembel kız ve prens çok mutlu olmuşlar. Kızın annesi ise hala, saraya serilen o güzel halıyı, tembel kızının nasıl dokuduğunu düşünüp duruyormuş!
 
Top