• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Üç Aynalı Kırk Oda

Présence

Katılımcı
Biliyorum bütün sözler yavan, bütün sözcüklerin içi boşaltılmış, bütün anlamlar kullanılmış, bütün anlar uçucu; kelimeye dökülen her duygu, kendiliğinden soğuk bir klişe oluveriyor; hiçbir sözcük duygularıma da yüreğime de yetmiyor;

Anlatabildiklerimle değil, anlatamadıklarımla karşında durmak için kaçırdım seni, çaresizliğimi görmen için kaçırdım; yalnızlığımı anlaman için; beni yüreğinle anla, gözlerinle dinle diye...

"Beni kendi kelimelerinle gör diye". Seni aşk uğruna kaçırdım.Aşk uğruna. Hepsi bu işte...

Murathan Mungan/ Üç aynalı kırk oda.
 

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
Hemen her çevrede aynı ikiyüzlülük, aynı çirkin oyun, aynı ucuz senaryolarla karşılaştım. Kimsenin düşüncesi yaşamıyla çakışmıyordu. Herkes başka türlü yaşıyor, başka türlü düşünüyordu. (Herkesin tasası da bana düşmüştü) Bütün kimlikler parçalanmış, bütün ilişkiler üç beş kişiye inmişti. Kalpleri küçük insanlarla görüşmemeye çalışıyordum. Kalpleri ve yaşamları küçük insanlarla baş başa kaldım. Onları da terk ettim. Yalnız kaldım. Bir başına. Sert miydim? Kırıcı mıydım? Hayır ama sessizliğimde ve uzaklığımda insanları ürküten bir doğruluk taşıyor olmalıydım. Benimle hep ölçülü, uzak ilişkiler kuruyorlardı. Belki beni duygusuz bile buluyorlardı. Kuru, yavan biri diye nitelendiriliyor olmalıydım. Her şeye karşın gene de bu insanların hakkımda neler düşündüklerini, neler hissettiklerini ölesiye merak ediyor, bilmek istiyordum. Önemsiyordum, çok önemsiyordum. Hiç önemsemiyormuş gibi gözüküp, deliler gibi önemsiyordum. Bu da benim ikilemimdi.

…Ufuksuzduk. Sınırlıydık. Sığdık. Herkes boşyücelikleriyle övünüyor, şişiniyor, herkes kendini, bir başkasına bir başkasıymış gibi göstermeye çalışıyordu. Herkesin bir kendini tanıtma sorunu vardı. Onları kazanmak istiyordum. Belki değişirler, belki başka birileri olurlar. Bir arada bulunduğumuz insanları bile tanımıyor, anlamıyor, değiştiremiyorduk. Daha anlamlı, daha güzel bir hayat için ne kadar azdık. Ne kadar yetersizdik. Ne kadar yazıktık. Mutsuzduk. Kendimizi kandırıyor, kendimizi avutuyorduk.
 
Top