Vatan ve Vatan Sevgisi..

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Vatan ve Vatan Sevgisi..

Vatan

Vatan; üzerinde doğup büyüdüğümüz, toprağından, suyundan, yeraltı ve yer üstü her türlü zenginliğinden yararlandığımız, havasını teneffüs ettiğimiz toprak parçasıdır.

Türk ulusunun fertlerini birbirine bağlayan kuvvetli bağlardan biri de yurt birliğidir.

Her türlü varlığı ve zenginliği ile bizi besleyen yurdumuza bağlı olmamız, onu sevmemiz, sahip çıkmamız gerekir. Bunu atalarımız tarih boyunca yapmış ve bu kutsal toprakları korumak için Çanakkale’de tarihin kaydettiği en büyük kahramanlığı göstermişlerdir.

Değişik iklim özellikleri, doğal güzellikleri ve tarihî zenginlikleri; çok çeşitli ürünleri, sebze ve meyveleri ile Türkiye’miz, dünyada pek az ülkede bulunan bir zenginliğe sahiptir.
Bize düsen görev ise mutlu olmamızı sağlayan yurdumuzun değerini iyi bilmektir. Onu korumak için gereken askerlik görevimizi yapmak ve kazancımızın bir kısmını vergi olarak vermektir.

Ulu Önder Atatürk, yurt sevgisini ve hür yaşamanın güzelliğini su sözleri ile ifade etmiştir: “Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk milletini ebedî hayatta yaşatmak için feyizli kalacaksın. Türk toprağı! Sen, seni seven Türk milletinin mezarı değilsin. Türk milleti için yaratıcılığını göster. Türkiye halkı, mütevazı millî hudutları içinde bütün medenî insanlar gibi tam manâ ve şümulüyle yaşayacaktır.”

Sonuç olarak sunu söyleyebiliriz ki yurt, hiç bir şeyle değişilmeyecek kadar kutsal bir varlıktır. Büyüklerimiz ne güzel söylemişler, “Ana gibi yâr, vatan gibi diyar olmaz.” diye.
 
Vatan Sevgisi

Bu toprak, bu kara toprak, bu ak, bu mor, bu sarı, bu mavi bu yeşil toprak... Bu toprak, bu vatan toprağı... Bir metre karesinde yirmi beş kişinin kanının sebil olduğu, kemiklerinin çürüyüp küllendiği bu toprak... Türk`ün asil kanının, mayasının; bu yer kürenin suyuna, taşına, toprağına öz cevher olduğu bu toprak.

Bu toprak, bu mübarek, bu ulvî, bu yüce, bu aydınlık, bu verimli toprak... Bu mübarek, bu dualı, bu büyülü, bu sevdalı toprak. Evliyalar adağı, veliler, abdâllar, Peygamberler diyarı toprak.
Bir çekirdeğe yedi; yediye yetmiş; yetmişe yedi yüz bostan veren toprak... Bir başağa yedi kat; yedisine yetmiş kat; başak veren gür ve bereketli ürünler veren toprak...

Senin kaynağından su içen al, doru saf kan taylar; senin yeşilliğinde, senin dumanlı dağ yamaçlarında giderir yorgunluklarını... Şahinler alaca kartallar, gök güvercinler hep başı boş sürekler hallinde şen ve şakrak, bülbül ve kanaryalar, el değmemiş çalı diplerinde ve dikenli karamıklarında, alıç ve yabani armutlarının dallarında oynaşırlar.

Ben, ben kara gözlüm, ben senin o sıcak, humuslu, killi, mor ve kırmızı taneciklerinle kurulandım. Anamdan doğduğumda seninle tanıştım ve işte ben ey güzel toprak, seninle sarıldım, sarmaş dolaş oldum, seninle belendim beleklere... Sarıldım sırtlara, şeleklere... İlk, seni sevdim. İlk, sana sevdalandım. Morum, alım; allım, karam; kara toprağım, kara sevdalım benim...

Sen sac üstünde kavrulup hazırlanırken, seninle ısındı uzvumun her yanı... Sen, beni en sancılı zamanlarımda, en sıkıntılı ağlamalarımda, bana döşek oldun, bana belek oldun, bana ilaç oldun... Apış aralarımdaki pişiklerin sancısı sen etime kuruluk ve serinlik verdiğinde dindi... Vucudumun o gereksiz kokuları sana sindi, sen "ah!" bile demedin. Açıyı sen yudumlarken bana sukûn bana huzur, bana neşeyi sen verdin. Beni teskine, beni teselliye, beni sukûna sen davet ettin... Benim bir anam da sendin, babam da… Toprağım, toprak anam...
Bana süt veren anam, sütünü veren, beni emziren, bani doyuran anam da sendin. Bana kan veren, bana can veren de sen... Beni besleyip büyüten de sen.

İşte şimdi seni niçin bu kadar candan, bu kadar gönülden, bu kadar yürekten sevdiğimi de anladın. Seni yâr gibi seni anam gibi seviyorum.

Anamı seviyorum; çünkü anam da vatanım gibi beni koynuna alıp ısıtıyor, sütünü veriyor, beni emziriyor. Ağladığımda karnımı doyuruyor, susadığımda sütünü veriyor; yaralandığımda yaramı sarıyor.
Anamı seviyorum; çünkü anam da vatanım gibi beni en kötü zamanlarımda, en amansız günlerimde, en çetrefilli dönemlerimde, en içten sevgilerle kucaklayıp bağrına basıyor. Anamı seviyorum; çünkü " ana gibi yâr, vatan gibi diyar olmaz" diyen atalarımın yılların süzgecinden, inbiğinden geçerek gelen bana benliğimi hatırlatan sözleri, bana, beni hatırlatıyor.
Ben anamı seviyorum; çünkü anasını seven vatanını sever. Anasını seven milletini sever. Anasını seven bayrağını sever, anasını seven milletini, anasını seven devletini sever. Ben anamı, ana vatanımı seviyorum...

O "yavrum!.." sözündeki iki hecede büyüleyici bir sıcaklık buluyorum. Bu iki hecede gizli, cennet kevserinin yudumundaki lezzeti duyuyorum.
Ben anamı seviyorum; çünkü varmak istediğim yer, vaad edilen yer; cennet, benim anamın ayaklarının altında duruyor. Ben anamın dizlerinde Tuğba’nın dallarında yemişler yerken, Kevser’inde susuzluğumu dindiriyorum. Ben anamı seviyorum; çünkü anam canım, anam kanım, anam toprağım ve ve anam benim vatanımdır...


Abdullah Çağrı ELGÜN
 
sevgili Zeyno hani insan bazı anlarda kelimeleri boğazına düğümler ya hani bir dost bu durumu anlarda sadece yüzüne bakarak ne demek istediğini anlarya ,işte öyle anlatmış bu yazılar bendeki vatan duygusunu
 
Vatanlarının kıymetini bilmeyenler topraklarımızı mesken tuttu... Yarın öbürgün peşmergeler gibi bunlarda yedikleri ekmeğe tükürmesinler ihanet etmesinler... ?
Onlar bilemedi ama biz vatanımızın ülkemizin kıymetini bilelim.Bu güzelim vatan hepimize yeter, birbirimize tahammül edelim,saygı ile sevgiyle birbirimize yaklaşalım. Yarınlarımızı hep birlikte kuralım .
 
Geri
Top