1887'de Kayseri'de bir rum iplik tüccarının oğlu olarak dünya'ya gelir.Adına Diyamandi derler...14 yaşlarındayken içine islam nuru girer...Çok sürmez hakkı bulur...Bu arada hukuku bitirir avukatlığa başlar...Evlenir ,bir kızı olur...Müslüman olduktan sonra imanını 20 sene içinde saklar...Kendi yuvasında 20 sene gurbet hayatı yaşar...Eşine ve kızına bir şey hissettirmez.Kendi ifadeleriyle:
''Onlara ıstırap vermemek için evde sahura kalkmaktan gizli oruç tuttum,gizli namaz kıldım. İstanbul'un sapa yerlerinde camileri benim kadar bilen yoktur.Bazen bu camilerde de beni tanıyan birini görerek namaz kılmadan boynum bükük yetimane geri döndüğüm olurdu...''
Fakat 20 seneden fazla dayanamaz,imanını açıklar...Mehmed Abdülkadir adını alır...çevreden ve kiliseden gelen yoğun baskı eşini ve kızını ondan ayırır...
1942 Şubatı'nın karlı bir kış gecesinde 55 yaşındaki Yaman Dede(Mehmed Abdülkadir)evini terkeder,ailesinden ayrılır.
''En Sevgili'nin''aşkıyla sevgililerinden ayrılan Yaman Dede,bu aşkı,geçtiğimiz yüzyılda en derin hisseden ve en iyi dile getirenlerden biridir.
''Gönül hün oldu şevkinden,boyandım ya rasulallah nasıl bilmem,bu nirana dayandım ya rasulallah ezel benimde bir dinmez figandım ya rasulallah cemalinle ferahnak et ki yandım ya rasulallah''
Her okuyanın içine cız ettiren dizilerdir bunlar...Allah Elçisi'ne(SAV) duyduğu sevgi yüzünden,Diyamandi'den Yaman Dede'ye dönüşen adı, o halde de kalmaz,Talebeleri kandisine ''Yanan Dede,Yanar Dede''demeye başlarlar.
Allah'a(CC)yürümesinden bir yıl önce,1961'de,bir talebesi Yaman Dede'yi Fındıklı'dan Taksim'e çıkan yokuşta bir mescidin duvarına yaslanmış vaziyette görür.Yaman Dede,mecalsiz,başı yana düşmüş,sessiz sessiz ağlamaktadır...Talebe telaşlanıp,yardım etmek ister:
-hocam neyiniz var?hasta mısınız?diye sorar...
Hak yolcusunun cevabı her duyanı hasta edecek cinstendir:
-''bir şeyim yok yavrum''diye cevap verir.''Allah Elçisi''(SAV)ne zaman aklıma gelse ben böyle oluyorum.Elim ayağım kesiliyor...ayakta duramıyorum...ve az önce de yine aklıma,gönlüme o (SAV) düşmüştü der''...
''Onlara ıstırap vermemek için evde sahura kalkmaktan gizli oruç tuttum,gizli namaz kıldım. İstanbul'un sapa yerlerinde camileri benim kadar bilen yoktur.Bazen bu camilerde de beni tanıyan birini görerek namaz kılmadan boynum bükük yetimane geri döndüğüm olurdu...''
Fakat 20 seneden fazla dayanamaz,imanını açıklar...Mehmed Abdülkadir adını alır...çevreden ve kiliseden gelen yoğun baskı eşini ve kızını ondan ayırır...
1942 Şubatı'nın karlı bir kış gecesinde 55 yaşındaki Yaman Dede(Mehmed Abdülkadir)evini terkeder,ailesinden ayrılır.
''En Sevgili'nin''aşkıyla sevgililerinden ayrılan Yaman Dede,bu aşkı,geçtiğimiz yüzyılda en derin hisseden ve en iyi dile getirenlerden biridir.
''Gönül hün oldu şevkinden,boyandım ya rasulallah nasıl bilmem,bu nirana dayandım ya rasulallah ezel benimde bir dinmez figandım ya rasulallah cemalinle ferahnak et ki yandım ya rasulallah''
Her okuyanın içine cız ettiren dizilerdir bunlar...Allah Elçisi'ne(SAV) duyduğu sevgi yüzünden,Diyamandi'den Yaman Dede'ye dönüşen adı, o halde de kalmaz,Talebeleri kandisine ''Yanan Dede,Yanar Dede''demeye başlarlar.
Allah'a(CC)yürümesinden bir yıl önce,1961'de,bir talebesi Yaman Dede'yi Fındıklı'dan Taksim'e çıkan yokuşta bir mescidin duvarına yaslanmış vaziyette görür.Yaman Dede,mecalsiz,başı yana düşmüş,sessiz sessiz ağlamaktadır...Talebe telaşlanıp,yardım etmek ister:
-hocam neyiniz var?hasta mısınız?diye sorar...
Hak yolcusunun cevabı her duyanı hasta edecek cinstendir:
-''bir şeyim yok yavrum''diye cevap verir.''Allah Elçisi''(SAV)ne zaman aklıma gelse ben böyle oluyorum.Elim ayağım kesiliyor...ayakta duramıyorum...ve az önce de yine aklıma,gönlüme o (SAV) düşmüştü der''...